PRP Nedir?
“PRP nedir?”, “PRP nedir ne için yapılır?”, “PRP nasıl uygulanır?” sorularının yanıtlarını ve daha fazlası hakkında bilgiyi yazımızda keşfedebilirsiniz.
Son yılların en gözde medikal estetik uygulamaları arasında yer alan PRP tedavisi, farklı kullanım alanlarında da sıklıkla tercih ediliyor. Son derece etkili olan ve neredeyse hiç yan etkisi bulunmayan bu yöntem hakkındaki soru işaretleri de fazlalaşıyor.
PRP yani Platelet Rich Plasma tedavisi Türkçeye trombositten zengin plazma tedavisi olarak çevrilebiliyor. “PRP nedir?” sorusuna “Kişinin kendi kanından elde edilen trombosit zengini sıvının enjeksiyon yoluyla kişiye yeniden verilmesidir.” şeklinde yanıt verilebiliyor.
PRP uygulaması son derece geniş bir kapsama sahip; günümüzde tüp bebek tedavisi, saç tedavisi, ciltteki akne ve yara izlerinin tedavisi ve cilt gençleştirme gibi farklı amaçlarla PRP tedavisi tercih edilebilir.
PRP Hangi Hastalıklara İyi Gelir?
PRP uygulaması yol açtığı çoklu etkilerle hem birçok sağlık sorununda hem de cilt kusurları için tercih edilebiliyor. Uygulamanın bacak yaraları, tenisçi dirseği, tendinit ve tendon yaralanmalarında da son derece başarılı sonuçlar verdiği bilinmektedir.
PRP uygulaması alanları bu sayılanlarla da sınırlı değildir, doku iyileşmesi sürecini tetiklemesi bu tedavinin diş implantlarından sonra da tercih edilmesi sonucunu doğurmaktadır.
PRP ve tüp bebek tedavisinin eş zamanlı uygulandığı da bilinmektedir. Tüp bebek tedavisi dahilinde rahim zarına uygulanan trombosit zengini serumun embriyo tutunması ihtimalini artırdığı yönünde önemli veriler bulunmaktadır.
Her ne kadar PRP tedavisi çeşitli sağlık sorunları için kullanılabilse de günümüzde cilt gençleştirme ve cilt kusurlarının giderilmesindeki rolü ön plana çıkmıştır.
Medikal estetik kapsamında sıklıkla tercih edilen PRP uygulamaları hem tek başına hem de farklı estetik uygulamalar ile eş zamanlı gerçekleştirilebilir. Bu noktada saçlı deriye uygulanabildiği bilgisi de önemlidir.
Saç dökülmesi problemlerinin önlenmesine ya da azaltılmasına yönelik saçlı deriye enjekte edilen trombosit zengini plazma saç köklerinin güçlenmesini de sağlayabilir. Saç mezoterapisi ile eş zamanlı uygulandığında etkisinin maksimize olabileceği de ifade edilebilir.
PRP uygulaması hem güvenli hem de yüksek etkili bir ameliyatsız tedavi yöntemidir. Ancak tüm faydalarından maksimum oranda yararlanılabilmesi için hasta seçiminin doğru yapılması ve uzman hekimlerce uygulanması son derece önemlidir.
PRP Uygulaması Nasıl Yapılır?
Kişiden alınan kanın santrifüj edilmesi sonucu elde edilen trombosit zengini sıvının sorunlu bölgeye enjekte edilmesi yoluyla geçekleştirilen PRP uygulaması öncesinde acı ya da ağrı hissedilmemesi için lokal anestezi etkili krem uygulaması gerekli olabilir. Cerrahi nitelik taşımaz.
Kişiden alınan kan özel işlemlerden geçirildiğinde mililitrede 200 bin kadar trombosit içeren bir serum elde edilebilir. Bu serum büyüme faktörleri bakımından son derece zengindir. PRP serumunun sahip olduğu bu özellik cilt gençleştirme tedavisi dahilinde de sıklıkla tercih edilmesine yol açmaktadır.
Cilt Kusurlarının Giderilmesinde PRP Tedavisi
PRP tedavisi çeşitli hastalıkların etkilerinin azaltılmasında doku onarımı faydasıyla tercih edilmektedir. Bu noktada cilt kusurları tedavisindeki etkileri ile de ön plana çıkar.
PRP tedavisinin cilt için faydaları şu şekilde sıralanabilir:
Eller gün boyu maruz kaldıkları çevresel faktörlerin çeşitliliği nedeniyle en hızlı yaşlanan vücut bölgelerinin başında yer alır. PRP, el gençleştirme sürecinde de başarılı sonuçların alınmasını sağlar.
PRP tedavisi ile saç kökleri güçlenebilir. Böylece saç dökülmesi hafifletilebilir ve henüz kellik oluşmadan tercih edilmesi halinde saç ekimi prosedürlerine duyulan ihtiyacı azaltabilir.
PRP uygulaması sonrası ciltteki akne ve yara izlerinin, ince kırışıklıkların azaltılması mümkündür. Doku onarımını tetikleyen bu uygulama cilt gençleştirme amacıyla boyun dekolte alanına da güvenle uygulanabilmektedir.
Fransız Askı ile Yüz Germe
Yerçekiminin etkisi, yaş alma, cilt yapısı, cilt bakımı süreçlerine sağlanan uyum ve daha çoğaltabileceğimiz birçok unsur cilt elastikiyetinde azalma ve ciltte sarkma ile sonuçlanabiliyor. Yüz germe ameliyatı için uygun nitelik taşımayan ya da ameliyatsız tedavi seçeneklerini değerlendirmek isteyenler için Fransız askısı ile yüz germe en popüler medikal estetik tedavileri arasında konumlanıyor.
İp askı olarak da adlandırılan Fransız askı ile yüz germe tedavisi ile operasyon gereksinimi duyacak denli belirgin cilt sarkmaları yaşamayan, yüz konturu minimal ölçüde değişime uğrayan ya da estetik ameliyatlar için genel sağlık durumu uygun olmayan hastalar etkili sonuçlar alabiliyor.
Minimal yan etkileri ve etkili sonuçları ile ön plana çıkan ip askısı tedavisi alanında uzman hekimlerce seçilmiş hastalara uygulandığında yılların geriye alınmasını mümkün kılabiliyor. “Fransız askı kaç yıl gençleştirir?” sorusuna verilebilecek yanıt kişiden kişiye değişse de bu ameliyatsız uygulama ile 10 yıla kadar bir gençleşme sağlanabileceği ifade edilebilir.
Fransız Askı ile Ameliyatsız Yüz Germe Etkisi Mümkün
Günümüzde en etkili ve en çok tercih edilen ameliyatsız yüz germe tedavilerinin başında Fransız askı ile yüz germe geliyor. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen uygulama sırasında iplerin deri altına yerleştirileceği bölgenin planlaması yapılıyor. Daha sonra biyolojik olarak vücut ile uyumlu özelliğe sahip dayanıklı ve esnek lifler cilt altına yerleştiriliyor.
Cilt altına yerleştirilen ipler geriliyor, askılama işlemi tamamlanıyor ve daha sonra lifting etkisi sağlanabiliyor. Uygulama yaklaşık 60 dakikada tamamlanıyor.
Fransız askısı ile son derece başarılı sonuçlar alınabilir:
- Yüz ovalindeki sarkmalar toparlanabiliyor, yüz şekli belirginleştirilebiliyor.
- Ciltteki kırışıklıklar azalırken cilt daha gergin ve genç bir görünüme kavuşabiliyor.
- Elmacık kemikleri öne çıkarılabilir,
- İplerin yapısı gereği ciltte kollajen uyarımı tetiklenerek ciltte derinden yüzeye gençleşme etkisi elde edilebilir.
Fransız Askı Tedavisinden Kimler Yararlanabilir?
Fransız askısı alanında uzman hekimler tarafından gerçekleştirildiğinde güvenli bir uygulamadır. Başarısı da son derece dikkat çekici olabilir. Önemli olan hasta seçiminin en doğru şekilde yapılabilmesidir.
Fransız askısı hem erkeklere hem de kadınlara uygulanabilen bir tedavi olma özelliği taşır. 18 yaşından büyük kişilere uygulanabilse de genellikle uygun yaş aralığı 30-65 olarak kabul edilir.
Cerrahi nitelik taşımayan ip askı tedavisi ile kişi daha gergin bir cilde ve daha genç bir görünüme sahip olabilir. Elmacık kemikleri, yanaklar, gıdı, kaşlar, yüz hattı, yüzün oval kısımları ve boyun gibi yüz bölgelerine ek olarak ip askı vücudun farklı bölgelerine de uygulanabilmektedir.
İp askı uygulaması vücudun kalça, göğüsler, bacaklar ve kol gibi sarkma olasılığının yüksek olduğu bölgeler için de tercih edilebilir.
Fransız askısı uygulaması için uygun adaylar kadar uygun olmayanların da bilinmesi önemlidir. “Fransız askısı kimlere yapılmaz?” sorusuna şu yanıtlar verilebilir:
- Tip 2 Diyabet gibi kronik sağlık sorunları bulunan,
- Çok ince ya da çok kalın cilde sahip olan,
- Cildinde aşırı kırışıklık ve sarkma bulunan,
- Gerçekçi beklentilere sahip olmayan kişilere ip askısı tedavisi önerilmez.
Kişinin cildindeki sarkma çok ilerlediyse ve cilt yapısı tedavi etkilerinin tam anlamıyla ortaya çıkmasına izin vermeyecek özellikteyse ip askı tedavisi önerilmez. Bu durumda hasta için yüz germe ameliyatı tavsiye edilebilir.
Fransız Askısının Ömrü Kaç Yıl ?
Fransız askısı kalıcılığı 5-10 yıl arasında değişiklik gösterebilir. İşlem sırasında kullanılan polyester ve silikon malzemeleri barındıran ipler oldukça dayanıklıdır. Bu süre zarfında ipler kendiliğinden eridiklerinden etkileri ortadan kalkar.
Fransız askısı yaşlanma sürecini durdurmaz, hiçbir cerrahi ya da medikal estetik uygulaması doğal yaşlanma sürecini engelleme özelliğine sahip değildir. Ancak ip askı tedavisiyle kişinin görünümünde belirgin bir gençleştirme elde edilebiliyor. İp askı tedavisi hekimlerin uygun görmesi halinde 5 yılda bir tekrarlanabiliyor.
Medikal Estetik Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımı göz önünde bulundurulduğunda, sağlığın yalnızca fizyolojik sağlığa indirgenmediği, psikolojik ve sosyal anlamda da tam bir iyilik halini gerektirdiği bilinmektedir. Dolayısıyla kişinin görünüşü ile ilgili duyduğu kaygıların da sağlık için bir engel teşkil edebildiği ifade edilebilir. “Medikal estetik nedir?” sorusunun yanıtlarının bilinmesi bu anlamda son derece önemlidir.
“Medikal estetik uygulamalara talep giderek artıyor, kişinin kozmetik anlamda kaygı duyduğu sorunlar geride bırakılabiliyor.” söylemiyle sıklıkla karşılaşıyoruz. Dolgu uygulamaları, cilt bakımı, gençlik aşısı, cilt gençleştirme, akne izleri tedavisi gibi birbirinden bağımsız alanlarda da karşımıza medikal estetik kavramı çıkıyor.
Non invaziv olmaları ve ameliyatsız işlemler sınıfında değerlendirilmeleri medikal estetik tedavi yöntemlerinin ortak özellikleridir. Sahip olduğu bu özellikler medikal estetik uygulamaları konforlu ve minimal yan etkili hale getirmektedir.
Medikal Estetik Uygulamaları Farklı İhtiyaçlara Yanıt Verir
“Medikal estetik nedir?” sorusuna şu şekilde yanıt verebiliriz: “Kişinin ihtiyaçları özelinde planlanan, tek başlarına ya da kombine şekilde uygulanabilen, cerrahi nitelik taşımayan ve temel amacı kişinin cilt kusurlarını iyileştirmek, cilt kalitesini artırmak ve estetik açıdan beklentileri karşılamak olan tedavilerdir.”
Medikal estetik tedavileri genel anlamda geçici nitelik taşır. Seans seans uygulanabilirler ve ön plana çıkan özelliklerinden birisi de etkileri azalınca tekrar edilebilmeleridir. Örneğin dudak dolgusu uygulaması düşünüldüğünde tercih edilen dolgu malzemesinin türüne de bağlı olarak kalıcılık süresi 1 yılı bulabilir. Hastaların ihtiyaçları doğrultusunda uygulama bu sürenin ardından tekrar edilebilir.
Medikal estetik uygulamaları son derece geniş beklentilere yanıt verdiğinden “medikal estetik uygulamalar nelerdir?” sorusunun yanıtları da benzer bir çeşitlilik barındırır.
Medikal Estetikte Neler Yapılır?
Medikal estetik işlemleri her geçen gün artmakla birlikte en popüler ameliyatsız estetik uygulamaları arasında dolgu, mezoterapi, göz altı ışık dolgusu, botoks uygulamaları, Dermapen, PRP, kimyasal peeling ve gençlik aşısı gibi alternatifler bulunmaktadır.
Medikal estetik yöntemleri hem bıçak altına yatmak istemeyen hem cerrahi için genel sağlık durumu uygun olmayan hem de estetik ameliyat gereksinimi duymayan seçilmiş hastalarda etkili sonuçlar verebilmektedir.
En Popüler Medikal Estetik Uygulamaları
Botoks Uygulamaları
En sık tercih edilen medikal estetik tedavileri arasında yer alan botoks uygulamaları; ciltteki ince kırışıklıkların ve çizgilerin hafifletilmesi, yenilerinin oluşmasının ötelenmesi amacıyla cilt altına Bot. Toks. enjekte edilmesine dayanan bir medikal estetik uygulamasıdır.
Uygulama bölgesine lokal anestezi etkili krem sürüldükten sonra ince uçlu iğneler kullanılarak gerçekleştirilen botoks tedavisi kaş arası, alın, kaz ayakları, dudak üstü gibi yüz bölgelerine uygulanabilir.
Dolgu
Hyaluronik asit barındıran dermal dolgu malzemelerinin ciltte hacim kaybı yaşanan, derin izler barındıran bölgelere enjekte edilmesine dayanan medikal estetik tedavi, dolgu uygulaması olarak adlandırılır.
Dolgu uygulamaları cilde kaybolan nemini ve hacmini kazandırırken aynı zamanda yüzdeki organları şekillendirmek için de tercih edilebilir. Burun dolgusu, Jawline çene hattı dolgusu dudak dolgusu, elmacık kemiği dolgusu, uygulamaları ile doğal, genç ve dinamik bir görünüm sağlanabilir.
Kimi zaman dolgu uygulaması göz altı bölgesi için de gerekli olabilir. Göz altında kırışıklıklar, morluklar ve çukurlar oluştuğunda göz altı dolgusu enjeksiyonu ile yorgun ifadenin etkilerini azaltmak mümkün olabilir.
Mezoterapi
Cilt gençleştirme, daha genç ve sağlıklı bir cilde kavuşma, cilt elastikiyetini artırma, yara izi görünümünü hafifletme gibi bir dizi fayda sunan mezoterapi tedavisi sırasında çok ince uçlu iğnelerle cilt altına amino asitler, vitamin mineral ve enzimler enjekte edilir. Böylece derinden yüzeye bir gençleşme elde edilebilir.
Dermapen
Çok uzun yıllardır cilt gençleştirme, cilt canlılığını artırma, cilt lekelerini azaltma gibi faydaları ile ön plana çıkan Dermapen, cilt dokusuna kontrollü hasar verilmesi ve cilt onarım sürecinin tetiklenmesi prensipleri ile gerçekleştirilen medikal estetik uygulamadır. Ucunda mikro iğneler bulunan, Dermapen adlı özel bir kalem kullanılarak gerçekleştirilen tedavi cilt yenileme faydasını da sunmaktadır.
PRP
Kişinin kendisinden alınan kandan elde edilen trombosit zengini sıvının cilt altına enjekte edilerek uygulanmasına dayanan PRP son derece güvenli ve etkili bir medikal estetik uygulama özelliği taşır.
Medikal estetik uygulamaları elbette en çok tercih edilen bu tedavi yöntemleri ile sınırlı değildir. Günümüzde selülit tedavisi, ameliyatsız yüz germe, kılcal damar tedavileri, bölgesel incelme, lazer epilasyon gibi etkileri olan son derece geniş medikal estetik tedavi seçenekleri bulunmaktadır.
Cerrahi nitelik taşımasa da tüm medikal estetik uygulamaların hasta özelinde planlanması ve yalnızca uzman hekimler tarafından uygulanması gerekir. Ancak bu şekilde güvenli ve etkili sonuçlar alınmasını sağlayabilirler.
Yüzdeki Kırışıklıklar Nasıl Yok Edilir?
Yüz bölgesinde farklı nedenlerle ortaya çıkan kırışıklıklar kişilerde ciddi estetik kaygılar yaratabiliyor. Yaşın ilerlemesi en temel neden olsa da gençlerde de cilt bakımı süreçlerinin ihmali, güneş ışınlarına aşırı maruziyet ve iklim koşullarının etkileri nedeniyle ortaya çıkabilen yaşlılık belirtileri, günümüzde farklı medikal estetik uygulamalarla minimize edilebiliyor. “Yüzdeki kırışıklıklar nasıl yok edilir?” sorusuna verilecek farklı yanıtları yazımızda keşfedebilirsiniz.
Cilt bakımı süreçleri eksiksiz yerine getirilse dahi göz çevresi, dudak kenarları, kaş arası, alın, boyun ve dekolte bölgeleri zamanın izlerini taşıyabiliyor. Mimik alışkanlıkları nedeniyle oluşan göz çevresi kırışıklıkları bakışların dinamizmini etkileyebilirken dudak çevresinde meydana gelenler gülümsemelere gölge düşürebiliyor.
Doğru hasta seçimi ile günümüzde çok etkili sonuçların alınmasını sağlayabilen birçok medikal estetik uygulaması mevcut. “Yüzdeki kırışıklıklar nasıl yok edilir?” diye merak ediyorsanız, işte yanıtlar…
Dolgu Uygulamaları
Yüz şeklini iyileştirmek ve zaman içerisinde cildin kaybolan hacmini geri kazandırmak için en sık uygulanan medikal estetik uygulamaları arasında dolgu uygulaması en başlarda yer alıyor. Hyalüronik asit barındıran dolgu uygulamaları hem ince ve orta derinlikte olan kırışıklıkların görünümünü azaltıyor hem de cildin ihtiyaç duyduğu nem ile buluşmasını sağlıyor. Dolgu maddeleri çeneye, nazolabial oluk bölgelerine, elmacık kemiklerine, yanaklara, boyun çizgilerine ve burun ucu gibi spesifik uzmanlık gerektiren alanlara ince uçlu iğneler yardımıyla enjekte edilebiliyor.
Somon DNA
Somon DNA, kırışıklık tedavisi kapsamında en sık başvurulan medikal uygulamalardan biridir. Anti aging etkisiyle dikkat çeken uygulama kolajen ve elastin üretimini tetikleyerek cilt elastikiyetini artırmayı sağlayabilmektedir. İnce kırışıklıkları olanlara uygulandığında derin kırışıklıkları önleme etkisi sağlaması tedavinin en önemli artıları arasında sayılabilir. Somon DNA tedavisinin seans sayısı kişi özelinde belirlenmekle birlikte cilt analizi yapıldıktan sonra tedavinin 1-5 seans boyunca devam etmesi önerilebilmektedir.
PRP
Kişinin kendisinden alınan kanın, özel işlemlerden geçirilmesi sonucunda trombosit zengini bir serum elde edilir. Elde edilen trombosit zengini serumun yaşlanma belirtileri gözlemlenen alanlara enjekte edilmesine dayanan PRP tedavisi hem son derece güvenli hem de etkilidir. “Yüzdeki ince kırışıklıklar nasıl yok edilir?” sorusuna sıklıkla verilen yanıtlardan biri olan PRP uygulaması cildin onarılması, yeniden yapılandırılması, gençleşmesi gibi amaçlarla gerçekleştirilebilir. PRP tedavisi ile cilt altına vitamin ve mineral kokteyllerinin enjekte edildiği mezoterapi tedavisi eş zamanlı uygulanabilir. Böylece daha sağlıklı ve genç bir görünüm elde edilebilir.
Bot. Toks. Tedavisi
Bot. Toks. tedavisi ince kırışıklıklarla ve mimik çizgileri ile mücadele etmenin en efektif yöntemlerinden biridir. Enjekte edildiği cilt bölgesindeki kasların inaktive olmasını sağlayarak hem kırışıklık görünümünü azaltır hem de kırışıklıkların derinleşmesini engeller. Alın, kaz ayakları, kaş arası ve burun kenarları gibi bölgelere uygulanabilen ameliyatsız medikal estetik tedavi yalnızca alanında uzman hekimlerce uygulandığında efektif ve güvenilir nitelik taşımaktadır. Seçilmiş hastalarda botoks ve dolgu uygulamaları eş zamanlı gerçekleştirilerek maksimum etki sağlanabilmektedir.
Fraksiyonel Radyofrekans
Hava kirliliği, kullanılan kozmetik ürünler, stres ve ilerleyen yaş gibi bir dizi unsur nedeniyle ciltte meydana gelen hasarların etkileri fraksiyonel radyofrekans ile azaltılabilir. Cilt yüzeyine zarar vermeyen cildin alt katmanlarına ulaşan radyofrekans enerjisi ilk seans itibarıyla fark edilebilir sonuçlar alınmasını sağlayabilir. Fraksiyonel radyofrekans lazer tedavisi son derece etkili ameliyatsız yüz germe uygulamaları arasında yer almaktadır. Lokal anestezi altında uygulandığından seanslar sırasında hasta konforu maksimum düzeyde olur.
OxyGeneo
Cildin dış katmanındaki ölü hücrelerin temizlenmesini sağlarken cildi besleme özelliği ile çoklu fayda sunan OxyGeneo giderek popülerleşen cilt gençleştirme uygulamaları arasında yer alıyor. Genetik faktörler, yaşın ilerlemesi ve maruz kalınan çevresel unsurlar nedeniyle ciltte meydana gelen lekelenmelerin, kırışıklıkların ve ince çizgilerin giderilmesi adına yüksek etki sunan uygulama cildi arındırma, besleme ve ihtiyaç duyduğu oksijenle buluşturma gibi avantajları eş zamanlı sağlayabiliyor. Sonuç olarak daha canlı görünen, nemlenmiş, yaşlanma belirtileri hafiflemiş ve renk tonu dengelenmiş bir cilt ortaya çıkabiliyor.
Emsculpt Nasıl Yapılır?
Son yılların en gözde ameliyatsız vücut şekillendirme tedavilerinden olan Emsculpt hakkında hazırladığımız bu yazımızda “Emsculpt nasıl yapılır?”, “Emsculpt ne işe yarar?” ve “Kimler Emsculpt tedavisi için uygun adaydır?” gibi merak edilen soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.
Fit bir görünüm herkesin hayali olsa da her zaman bu hayali gerçekleştirmek kolay olmuyor. Uyum sağlanan diyet ve egzersiz programlarına rağmen bölgesel zayıflama ihtiyacı devam ediyor. Zayıflamak tek başına şekilli ve fit bir görünüm sağlamaya yetmediği için kas yapımı önem kazanıyor. Üstelik yaş ilerledikçe hedefe ulaşmak da zorlaşıyor.
İşte Emsculpt Neo uygulaması da bu noktada devreye giriyor; Emsculpt Neo teknolojisi kas yaparak yağ yakmayı sağlıyor. Uygulamanın temel etki mekanizması yüksek yoğunluklu elektromanyetik enerjidir. Ameliyatsız estetik uygulaması sırasında bu enerji kaslara ulaşır ve çoklu kasılmaları mümkün kılar.
Sahip olduğu yüksek ve yoğun etki ile kalça kaldırma ve karın kası yapma gibi sonuçların ortaya çıkmasına yol açabilen Emsculpt tedavisi ile vücut şekillendirme sağlanabilmekte, spor yapmadan karın kaslarını çalıştırmak, atletik bir popo görünümüne ulaşmak mümkün olabilmektedir.
Emsculpt Nedir?
Kas yaparken yağ yakmayı sağlayan, kas yaparak incelmeyi mümkün kılan, yağ altındaki kas kitlesini çalıştırıp vücut şekillendirme etkisi sunan cerrahi olmayan işlemdir. Bölgesel zayıflama amacıyla başvurulabilecek cerrahi işlemlere gereksinimi azaltan Emsculpt FDA onaylı bir tedavi olma özelliği taşır.
Yüksek yoğunluklu elektromanyetik enerjinin yağ tabakasının altındaki kaslara iletilmesi prensibi ile çalışan Emsculpt uygulaması spor yaparken elde edilebilecek kazanımların çok daha fazlasını spor yapmadan ve kısa sürede sunabilir. 30 dakika gibi bir sürede 20 bin mekik ya da squat çekmiş etkisini deneyimlemek de büyük bir motivasyona dönüşüyor.
Bu uygulamada kasların çalışmasına ek olarak sisteme dahil edilebilen radyofrekans enerjisi ile yağ katmanındaki ısı artırılarak yağ yakımı süreci de tetiklenebilir. Aynı zamanda cilt sıkılaşması, cilt elastikiyetinin artması gibi faydalar da deneyimlenebilir.
Emsculpt Faydaları ile Sıklıkla Tercih Ediliyor
Emsculpt tedavisi vücudun farklı alanlarına güvenle uygulanabiliyor. Kol, bacak, karın, popo gibi yağ birikiminin yoğunlaştığı ve kasların göreceli olarak zayıf olabildiği alanlarda etkili sonuçların alınabilmesini sağlayabiliyor.
“Emsculpt ne işe yarar?” sorusuna şu yanıtlar verilebiliyor:
- Kasların çalışarak büyümesini,
- Yeni kas liflerinin oluşmasını,
- Yağların yakılmasını sağlayabiliyor.
Etki mekânizması sayesinde ise elde edilebilen Emsculpt faydaları çeşitleniyor. Emsculpt tedavisi ile;
- Kas yaparken yağ yakmak mümkün olabiliyor,
- İç bacak sarkmaları azaltılabiliyor,
- Düz bir karın bölgesine sahip olunabiliyor, karın kası görünümü belirginleşebiliyor,
- Kalça ve popo kaldırma etkisi yaşanarak daha sıkı ve şekilli bir popo görünümü elde edilebiliyor,
- Fit bir görünüm oluşabiliyor.
Emsculpt Kimlere Uygulanır?
Amerika Sağlık Örgütü FDA onaylı bir cihaz kullanılarak gerçekleştirilen Emsculpt uygulaması, son derece güvenli ve sonuçları bakımından etkilidir.
- Bölgesel incelme ihtiyacı duyan,
- Kas oranını artırmayı hedefleyen,
- Yağ oranını azaltmak isteyen,
- Fit bir görünüme kavuşurken vücut şekillendirme beklentisine sahip olan kişilere Emsculpt tedavisi uygulanır.
Her zaman olduğu gibi ameliyatsız medikal estetik uygulamalarından önce de hasta değerlendirmesi son derece önemlidir. Hastanın genel sağlık durumu, gebelik ya da emzirme sürecinde olup olmadığı, sahip olunması muhtemel kronik hastalıklar değerlendirilmelidir.
Emsculpt Tedavisi Acısız ve Ağrısız Uygulanıyor
“Emsculpt nasıl yapılır?” sorusu sıklıkla merak ediliyor. Bu işlem sırasında hasta uzanıyor ve enerjinin yağ altı kas kitlesine iletilmesini sağlayan özel parçalar hedeflenen vücut bölgesine yerleştiriliyor.
Anestezi uygulamasına gerek duyulmadan gerçekleştirilen Emsculpt tedavisi sırasında hasta konforu maksimumda oluyor. Özel bir hazırlık sürecine gerek duyulmuyor.
Emsculpt seanslar dahilinde uygulanıyor, her bir seans yaklaşık 30 dakika sürüyor. Acı ya da ağrı hissedilmese de uygulama sonrası yoğun spor yapmış hissiyatına sahip olunuyor.
İlk seans itibarıyla sonuçların hissedilmesi mümkün oluyor, 4-6 seans sonrasında da belirgin bir etki elde edilebiliyor. Sonuçların kalıcılığı 1 yıl kadar devam ediyor, bu süreçte hastaların benimsedikleri yaşam alışkanlıklarının da etkisinin olduğunun unutulmaması gerekiyor.
Emtone Nedir?
Bu yazımızda selülit tedavisi dahilinde başarılı sonuçları ile dikkat çeken FDA onaylı ameliyatsız estetik uygulaması Emtone hakkında bilgi bulabilir, “Emtone nedir?”, “Emtone selülit tedavisi nasıl etki eder?” gibi çok merak edilen soruların yanıtlarını keşfedebilirsiniz.
Selülit, ergenlik sürecini tamamlayan kadınların birçoğunun ortak problemidir. Ciltte portakal kabuğu görünümü ile karakterize bu kan dolaşımı sorunu her ne kadar fazla kilo ile ilişkilendirilse de kilo sorunu olmayan kişilerde de ortaya çıkabilir. Farklı evrelerde görülebilen selülit, şiddetlendikçe portakal kabuğu görünümünü rahatsız edici seviyeye çıkarabilir.
Emtone selülit tedavisi sunduğu çoklu faydalarla giderek popüler hale gelmekte, farklı evredeki selülitler için çok başarılı sonuçlar alınmasını sağlayabilmektedir. Az sonra “Emtone nedir?” hakkında detayları aktaracağız, ancak öncesinde selülit ile ilgili ayrıntılara değinmek isteriz.
Selülit Nedir, Selülit Neden Olur?
Selülit kollarda, bacaklarda, kalça ve karın gibi farklı vücut bölgelerinin cildinde girintili çıkıntılı bir görünüme neden olabilen, zararsız bir cilt durumu olarak tanımlanabilir. Kadınlarda görülme sıklığı son derece fazladır.
Ciltte portakal kabuğu görünümünün ortaya çıkmasında; cilt altındaki yağ hücreleri içerisinde yer alan su ve yağ miktarının fazlalaşması, bu fazlalaşma sonucunda kan dolaşımının engellenmesi, bölgedeki kan dolaşımı sorunları artıkça da yağ hücrelerinin şişerek bağ dokusuna baskı yapması etkilidir.
Selülit oluşumunu tetikleyen nedenler hakkında kesin söylemlerde bulunmak çok mümkün değildir. Daha çok risk faktörlerinin selülite yol açtığı yönünde görüş birliği bulunmaktadır. Selülit risk faktörleri arasında hormonlar, genetik yatkınlıklar, kilo, yaşın ilerlemesi, hareketsiz yaşam ve kas tonu gibi değişkenler sayılabilir. Bunlara ek olarak selülitlerin kadınlarda erkeklerden daha fazla ortaya çıktığı bilinmektedir.
Selülitlerin tedavisi için her zamankinden daha sağlıklı beslenmek ve daha hareketli bir yaşam sürmek istenen etkiyi sağlamayabilir. Estetik kaygı hissedilmesine neden olan bu dolaşım probleminin tedavisinde günümüzde en etkili yöntemlerin başında Emtone tedavisi gelmektedir.
Emtone Ne Demek?
Farklı evrelerdeki selülitlerin tedavisi dahilinde FDA tarafından onaylanan ilk ve tek tedavi yöntemi, Emtone selülit tedavisidir. Monopolar radyo frekans ile şok dalga enerjisini eş zamanlı kullanan ilk ve tek sistem olma özelliği de taşıyan Emtone aynı zamanda cilt sıkılaştırma ve bölgesel zayıflama amacıyla da tercih edilebilir.
“Emtone nedir?” sorusuna daha kapsamlı bir yanıt verebilmek için tedavinin etki mekanizması hakkında da bilgi sahibi olunması önemlidir.
Tek bir cihaz kullanılarak gerçekleştirilen Emtone tedavisi ile:
- Hasar görmüş kolajen lifleri toparlanır, cilt sıkılaşır ve pürüzsüzleşir,
- Genişlemiş yağ odacıkları küçülür,
- Kolajen üretiminde %59, elastin üretiminde %64 oranında artışa yol açarak doku gençleştirici etki yaratır.
Tüm bu etkilerin ortaya çıkmasını sağlayan Emtone, iki ayrı teknolojiyi birleştirir. Radrofrekans dermisin derin katmanlarının ısıtılmasını sağlar. Dermisin derin katmanları ısındığında kolajen ve elastin üretimi tetiklenir, cilt gençleştirici ve dolaşım artırıcı etki elde edilir. Şok dalgası ile yağ hücreleri küçültülür. Selülit azaltma ve cilt sıkılaştırma kombinasyonu Emtone tedavisine özgü kazanımlardır.
Emtone Nasıl Uygulanır?
Emtone seanslar halinde uygulanan ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Tek bir vücut bölgesi için bir seans yaklaşık 30 dakika sürer. Seans sayısı hastanın ihtiyaçları doğrultusunda değişebilmekle birlikte genel bir söylemde bulunmak gerekirse 4 seanslık bir tedavi ile başarılı sonuçlar alınması mümkün olabilir. Anestezi uygulanmasına gerek yoktur, tedavi acısızdır.
Selülit problemi yaygın olarak karın, bacak, popo, kol, diz ve uyluk bölgelerinde görülür. Emtone selülit tedavisi tüm bu bölgelere alanında deneyimli hekimlerce güvenle uygulanabilir.
Emtone etkisi tek bir seanstan sonra dahi fark edilebilir. Optimum etki için seansların aksatılmaması gerekir. Ciltte elastikiyet artışı meydana gelip cildin sıkılaşması ve selülitlerin giderilmesi için öncelikle elastin ve kolajen uyarımı sağlanmalıdır. 2-4 hafta aralığında belirgin bir etki elde edilmesi mümkündür. Her zamanki gibi tedavi süreçlerinin etkisi kişinin yaşına, cilt yapısına, beslenme ve yaşam tarzı alışkanlıklarına göre değişiklik gösterebilir.
Lazer Epilasyon Nasıl Yapılır?
Yaz ayları başta olmak üzere kıyafet seçimlerini özgürce yapabilmek büyük bir konfor haline geliyor. Geçici etkili epilasyon yöntemlerindense kalıcı sonuçları ile ön plana çıkan lazer epilasyon uygulamaları sundukları avantajlarla dikkat çekiyor. “Lazer epilasyon nasıl yapılır?” İşte yanıtlar…
Lazer Epilasyon Tedavisi Kişiye Özel Planlanır
Yüz ve vücut genelinde istenmeyen tüylerden kurtulmak için denenebilecek birçok farklı epilasyon yöntemi bulunuyor. Tüylerden kurtulmak için hızlı ancak geçici çözüm sunan yöntemler anı kurtarmayı sağlayabiliyor. Ancak daha kalıcı etki elde etmek ve ve tüylenme ile ilgili endişeleri ortadan kaldırmak söz konusu olduğunda, lazer epilasyon tedavi alternatifleri ön plana çıkıyor.
Lazer epilasyon uygulamaları vücudun geneline uygulanabildiği için kadınlar kadar erkekler tarafından da tercih ediliyor.
Cilt altına farklı dalga boyu ile lazer ışını gönderilmesini sağlayan lazer cihazları farklı etki mekanizmalarına sahip. Lazer epilasyon yaptırmak isteyen kişilerin ten rengi, kıl rengi, kıl yapısı gibi değişkenler doğrultusunda Alexandrite lazer, diode lazer ve Nd Yag lazer gibi cihazlar kullanılabiliyor.
Alexandrite lazer açık ten rengine ve koyu renkli kıllara sahip kişilerde en iyi sonuçları verirken daha ince tüyler ile ilgili sorun yaşayanlar, dalga boyu daha uzun olduğu için Diode lazer ile konforlu bir süreç yaşayabiliyor.
Lazer cihazları birbirinden sonuç ve etki mekanizması bakımından ayrılsa da genellikle uygulama noktasında birçok ortak unsur bulunuyor. Dolayısıyla lazer epilasyon uygulaması yaptırmak isteyenlerin “Lazer epilasyon nasıl yapılır?” sorusunun yanıtlarını genel hatlarıyla bilmesi farkındalık artırmak adına önem taşıyor.
Lazer Epilasyon Öncesi Analiz
Lazer epilasyon tedavi başlamadan öncelikle hastanın cilt rengi, cilt yapısı, kıl rengi, kıl yapısı gibi unsurların değerlendirilmesi gerekir. Böylece hastada başarılı ve etkin sonuçların alınmasını sağlayan lazer epilasyon cihazı türü belirlenebilir.
Lazer tedavisi yöntemi belirlendikten sonra hasta hazırlıklı değilse, seans randevusu ileri bir tarihe verilebilir ve o süreçte hastanın lazer tedavisi için gerekli koşullara sahip olması sağlanır. Bu noktada karşımıza yanıtlanması önemli yeni sorular çıkar:
Epilasyona Giderken Tüyler Nasıl Olmalı?
“Lazer epilasyonda kıl boyu ne kadar olmalı?” sorusunun yanıtlarının bilinmesi son derece önemlidir. Bunun temel nedeni lazer epilasyon tedavisi uygulanmadan önce tüylerin kesinlikle kökten alınmaması gereksinimidir. Lazer epilasyon öncesi kılların kökten alınmasını sağlayan cımbız, ağda ve sir gibi yöntemlere başvurulmaması gerekir. İşlemden maksimum 2 gün önce kıl köklerine zarar vermeyen jilet ya da tıraş makinesi kullanmak yeterli olacaktır. Kılların çok uzun olması tercih edilmez.
Lazer Epilasyon En Fazla Kaç Seans Sürer?
Lazer epilasyon seanslar dahilinde uygulanır. Seans sayısı kişiden kişiye; kılların yoğunluğundan yapısına, renginden köklerin sağlamlığına dek bir dizi faktör doğrultusunda değişiklik gösterebilir. Bu nedenle “lazer epilasyon için kaç seans gerekli?” sorusuna tek ve kesin bir yanıt verilmesi mümkün değildir, ancak genelleme yapılabilir. Vücut epilasyonu için 6-8 seans ile etkili sonuçlar alınabilir. İnce tüylerin hâkim olabildiği yüz bölgesinde ise ortalama 10 seans gerekebileceği ifade edilebilir.
Lazer Epilasyon Yalnızca Uzmanlar Tarafından Gerçekleştirilmelidir
Lazer epilasyon kalite standartlarını karşılayan lazer cihazları kullanılarak yalnızca alanında uzman hekimlerce gerçekleştirilmesi gereken ve tedavi sırasında güvenlik önlemlerinin alınması şart olan bir uygulama olma niteliği taşır. Lazer epilasyon sırasında cilt yüzeyine zarar verilmez, temel hedefler cihazların dalga boyu doğrultusunda da değişmekle birlikte kıl köküne ve kıl kökünü besleyen kılcal damarlara kontrollü hasar vermektir.
Uygulamayı yapan uzman da hasta da koruyucu gözlük kullanmalıdır. Acı eşiği düşükse soğuk uygulaması yapılabilir. Daha sonra epilasyon bölgesinde lazer ışınları yayan başlıklar ile atış yapılır. İşlem tamamlandıktan sonra hastalar günlük hayatlarına devam edebilirler.
Lazer epilasyon sonrası sonuç tek seans sonrası ortaya çıkmaz. Diğer seans için uygun zaman dilimi hekimlerce bildirilir. Seanslar arasında kıl köklerine zarar veren ağda gibi epilasyon yöntemlerine başvurulmaması gerekir.
Mezobotox Nedir?
Son dönemde cilt gençleştirme uygulamalarının çeşitlenmesi ile “Mezobotox nedir?” sorusu ön plana çıkıyor. Sanatçı botoksu olarak da bilinen mezobotoks daha pürüzsüz ve genç görünen bir cilde kavuşmak, gözenekleri daraltıp cildin yağ üretimini azaltmak için uygulanabilen medikal estetik uygulaması olarak tanımlanabiliyor.
Elbette dahası da var; cilt gençleştirme etkisi sunarken cildi ihtiyaç duyduğu nemle buluşturan, cildi canlandıran, derinden yüzeye iyileştiren ve ifade üzerinde değiştirici etki yaratmayan bu medikal estetik uygulaması hakkında bilinmesi gereken daha birçok önemli unsur bulunuyor.
Mezobotoks hakkında hazırladığımız bu yazımızda “Mezobotoks nedir?”, “Kimler mezobotox için uygun adaydır?” ve “Mezobotoks faydaları nelerdir?” gibi çok merak edilen soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.
Sanatçı Botoksu Nedir?
Diğer bir deyişle “Mezobotoks nedir?” sorusuna “Mezoterapi ve botoks uygulamalarının birleşimidir.” şeklinde yanıt verilebilir. Mezobotox uygulamasının kasa değil cilt altına gerçekleştirilmesi, bu tedavi prosedürünün sanatçı botoksu olarak da adlandırılmasına neden olmaktadır.
Doğrudan kaslara uygulama yapılmadığı için hem mimik hareketlerinde keskin dönüşümler yaşanmaz hem de doğal bir gençlik etkisi elde edilebilir. Tüm bu faydalara ek olarak mezobotoks tedavisi sayesinde terleme azaltılabilmekte ve genişlemiş gözenekler küçültülebilmektedir.
Peki mezobotoks uygulaması hangi durumlarda gündeme geliyor? Bu sorunun yanıtından önce geleneksel botoks uygulaması ile mezobotoks arasındaki fark ile ilgili biraz detay aktarmak istiyoruz.
Mezobotoksun Farkı Nedir?
Botox yaklaşık olarak 15 yıldır cilt gençleştirme, ince çizgi ve kırışıklık oluşumunun hafifletilmesi, mimik izlerinin belirginliğinin azaltılması gibi farklı amaçlarla uygulanan ameliyatsız estetik uygulamasıdır. Geleneksel olarak botoks tedavisi lokal anestezi altında uygulanır ve uygulama sırasında kaslar ile sinirler arasındaki bağlantının geçici olarak askıya alınmasını sağlayan botulinum toksin doğrudan kas içerisine enjekte edilir.
Mezobotoks uygulaması sırasında ise içeriğinde az miktarda, seyreltilmiş botulinum toksin ile mineral, hyaluronik asit, amino asit ve vitaminler antioksidanlar kullanılarak hazırlanan mezoterapi ürünleri doğrudan kasa değil, cildin alt katmanlarına enjekte edilir. Dolayısıyla cildin nem bakımından desteklenmesi, ciltte ışıltılı ve canlanmış bir görünüm elde edilebilmesi mümkün olabilir.
Mezobotox tedavisinin uygulama prensibi, bu tedavi prosedürünün sanatçı botoksu olarak da adlandırılmasına neden olmaktadır. Doğrudan kaslara uygulama yapılmadığı için hem mimik hareketlerinde keskin dönüşümler yaşanmaz hem de doğal bir gençlik etkisi elde edilebilir.
Cilt Gençleştirme Etkisi Sunan Tedavi: Mezobotoks
Mezobotoks uygulaması;
- Cildindeki ince kırışıklıkların ve çizgi oluşumlarının belirginliğini azaltmak,
- Cildinin nem dengesini sağlamak,
- Cildinde pürüzsüz ve ışıltılı bir görünüm elde etmek,
- Yüz bölgesindeki terleme sorununu azaltmak,
- Cildindeki aşırı sebum üretimini dengelemek isteyen kişilere güvenle uygulanabilir nitelik taşır.
Tüm bu sonuçlar alınırken doğal ifade üzerinde bir etki yaratılmaması mezobotoks uygulamasının sunduğu en belirgin avantajlardandır. Nitekim daha genç görünürken doğal görünümden uzak kalmak istemeyenlerin uygulamaya yoğun bir ilgi gösterdiği bilinmektedir.
Konforlu Uygulama, Minimal Yan Etki
Dudak çevresi, çene, şakak, yanak, alın, boyun ve dekolte bölgesi mezobotoks uygulama alanlarına örnek olarak gösterilebilir.
Uygulama sırasında hastaların acı ya da ağrı hissetmemesi için lokal anestezi etkili krem cilt bölgesine sürülür. Lokal anestezik krem etkisi ortaya çıkınca seyreltilmiş botulinum toksin içeren mezoterapi kokteylleri çok ince uçlu iğnelerle bölgeye aralıklarla enjekte edilir.
Uygulama bölgesinin genişliği doğrultusunda değişebilse de tedavi süreci yaklaşık 30 dakikada tamamlanır. 1 hafta içerisinde hastalar tedavi etkisini daha genç görünmeye başlayan bir ciltle somut olarak hissedebilir. Kalıcılık süresi de kişiden kişiye farklılaşabilir ve 3-6 ay arasında devam edebilir.
Mezobotoks uygulaması uzman hekimlerce gerçekleştirildiğinde son derece güvenlidir ve yan etki görülme olasılığı minimal düzeydedir. Enjeksiyon bölgesinde 1-3 saat sonra kendiliğinden geçmesi beklenen kızarıklıklar normaldir. Eğer minimal morluklar oluşursa birkaç gün içerisinde geçmeleri beklenir.
Somon DNA Nedir?
Son yıllarda ismini sıkça duyduğumuz Somon DNA nedir sorusu özellikle ameliyatsız yüz gençleştirme işlemi yaptırmak isteyenlerin merak ettiği bir sorudur. Cildi besleyen, diğer uygulamalarla kombine edilebilen bu yöntem cilt gençleştirme ve besleme de etkili sonuçlar verebilmektedir.
Somon DNA adından da anlaşılacağı gibi somon balığından elde edilen protein ile asit, vitamin, peptit, hyaluronik asit gibi bileşenlerin yüze uygulandığı bir aşılama yöntemidir. Somon balığının kullanılmasının en önemli nedeni DNA yapısının insanın DNA yapısıyla benzemesidir. Bu şekilde insan vücuduna da kolaylıkla uyum sağlayabilmektedir.
İşte Somon DNA yöntemi ile ilgili en çok merak edilen sorular:
Somon DNA Yüze Nasıl Uygulanır?
Somon DNA nedir sorusundan sonra en çok sorulan diğer bir soru nasıl uygulandığıdır.
Uygulama basamakları şunlardır:
- Uygulama öncesinde cilt uygun bir temizleyici ile temizlenir.
- Temizleme sonrası nemlendirilir.
- Uygulanacak bölgeye anestezik solüsyon sürülür.
- Mikroenjeksiyon olarak adlandırılan cilt altına küçük iğneler ile özel olarak hazırlanmış Somon DNA aşısı enjekte edilir.
İşlem her bölge için ortalama 20 dk sürebilmektedir.
Somon DNA Ne İşe Yarar?
Vücudumuzda yaş, hastalık, hormonlar, genetik, sigara, güneş, hastalık stres vb çevresel faktörler zamanla kolajen üretiminin azalmasına neden olur. Kolajen cildin nemli kalmasını, bağ dokunun güçlenmesini, kendini onarmasını ve sağlıklı olmasını yarayan en önemli bileşendir.
Somon DNA uygulaması içeriğindeki zengin bileşenler sayesinde;
- Kolajen üretimini tetikler ve artmasını sağlamaya, hücre yenilemesini hızlandırmaya,
- Elastin liflerini güçlendirip cildi sıkılaştırmaya,
- Sarkma problemlerine,
- Anti aging etkisiyle yaşlanmanın etkilerini yok etmeye veya azaltmaya,
- Renk farklılıklarını dengelemeye,
- Cildi dış etkenlere karşı korumaya,
- Sağlıklı ve parlak bir görünüm kazanmasına,
- Su moleküllerini tutma özelliğiyle derinlemesine nemlendirme ve nem dengesini korumaya yardımcı olabilmektedir.
Somon DNA Kaç Seans Yapılır?
Somon DNA aşısı kişiye göre değişmekle birlikte ortalama 1-3 hafta aralıklarla 2-4 seans sürebilir. Cildinizin analizi yapılarak uzmanınız tarafından size özel bir tedavi programı hazırlanması daha sağlıklı sonuçlar almanızı sağlayacaktır.
Somon DNA Kalıcı Mıdır?
Somon DNA aşısı oldukça etkili bir uygulama olmakla birlikte etkisi 6 ay – 1 yıl sürebilmektedir. Çünkü vücudumuz yaşlanma, çevresel faktörler hastalık vb. durumlardan etkilenmeye devam eder. Somon DNA aşısı bu etkenlerin etkilerini en aza indirmeye veya geciktirmeye yardımcı olabilmektedir. Özellikle yüksek su tutucu özelliği ile cildin nemli kalmasını sağlayarak dış etkenlere karşı korumaya yardımcı olmaktadır.
Bu nedenle düzenli olarak yaptırarak cilt sağlığınızı koruyabilirsiniz.
Heraderma Kliniğimizde Somon DNA aşısı ile ameliyatsız cilt gençleştirme işlemi yaparak daha genç ve sağlıklı bir cilde kavuşmanıza yardımcı oluyoruz.
Kol Sıkılaştırma Yöntemleri
Vücudumuzun her bölümü estetik görüntümüz açısından mükemmel bütünlüğü oluşturur. Kol sıkılaştırma işlemi bu bütünlüğü oluşturan kollarımızın zamana karşı deforme olması sonucu yapılan bir işlemdir. Sadece giydiğimiz kıyafetlerde daha iyi görünmemizi sağlamaz aynı zamanda psikolojik olarak da daha iyi hissetmemize yardımcı olur.
Kol Altı Sarkmaları İçin Ne Yapmalı?
Kol altı sarkmalarının tedavisi için öncelikle nedenlerine ve derecesine bakmak gerekir. Böylece doğru yöntemler uygulanabilir.
Kol altı sarkmalarının başlıca nedenleri şunlardır:
Kilo: Kilo ile birlikte vücuttaki yağ oranı artar. Kollarda da aşırı kiloya bağlı olarak yağ kütlesi artar. Kolların alt kısımları ağırlıktan dolayı aşağı doğru sarkar. Bununla birlikte kilo alıp verme de sarkmalara neden olur. Özellikle aşırı kilolu kişiler zayıfladıklarında yağ kütlesi azalsa da sarkan deri kendini toparlamakta zorlanabilir. Bu durum da kollarda sarkık bir görünüme yol açar.
Yaş: Yaşla birlikte kolajen üretimin azalmasıyla vücut elastikiyetini kaybetmeye başlar. Bu da sarkmalara yol açar. Kol sarkmaları da yaşla birlikte ortaya çıkmaktadır.
Yerçekimi: Vücudumuz doğduğumuz andan itibaren yerçekimi kuvvetinden etkilenmeye başlar. Bu etki yaş ilerledikçe daha fazla gözle görünür hale gelir. Kollarımız da yerçekimine bağlı olarak zamanla aşağı doğru sarkmaya başlar.
Kolları Sıkılaştırmak İçin Ne Yapmalı?
Kol germe ve sıkılaştırma için belirli uygulama ve yöntemler uygulanabilir.
Kol sıkılaştırma için başlıca yöntemler:
Spor ve Beslenme: Spor yapmak vücuttaki kas oranını artırır. Sağlıklı beslenme de cildin daha sağlıklı ve sıkı olmasını, ve kas için gerekli olan protein miktarını artırır. Bununla birlikte aşırı kilo alıp vermeyi de önler. Düzenli spor ve egzersiz yaparak kollardaki kas oranı artırılarak sarkma önlenebilir. Hafif düzeydeki sarkmalar da sıkılaştırılabilir. Erken dönem spora başlamak kollardaki sarkmaları da geciktirmeye yardımcı olacaktır. Ancak daha ileri düzeyde ve yaşa bağlı sarkmalar için daha profesyonel yöntemlere başvurulmaktadır.
Ameliyatsız İple Ameliyatsız Kol Germe
Cilt altına özel yapılmış içerisinde PDO-Polydioxanone maddesi olan iplikler enjeksiyon ile yerleştirilir. Bu iplikler yeterli oranda çekilerek sarkmış bölge gerilir ve ameliyatsız kol germe işlemi yapılır. İplikler vücuttaki kolajen üretiminin da artmasını sağlar. Etkisi kişiye göre değişiklik göstermekle birlikte 2-3 yıl sürebilmektedir. Kilo vermeye, yerçekimi ve yaşa bağlı kol atı sarkmaları için uygulanabilen ve başarılı sonuçlar verebilen bir uygulamadır.
Soğuk Lipoliz
Soğuk lipoliz uygulamasında vücuttaki yağ kütlesi belirli bir dereceye kadar soğutularak küçültülür. Bu şekilde vücuttan atılması da kolaylaşır. Soğuk lipoliz uygulaması ile kollardaki fazla yağlar yok edilerek kol inceltme ve daha sıkı kollara sahip olmanız sağlanabilmektedir. Spor ve kol egzersizleri ile birlikte yapıldığında çok daha başarılı sonuçlar verebilir.
Sıcak Lipoliz Uygulaması
Sıcak lipoliz uygulamasında deri altındaki yağ kütlesi belirli bir sıcaklığa kadar ısıtılır. Isınmaya bağlı olarak parçalanan yağın vücuttan atımı kolaylaşır. Yağa bağlı kol sarkmalarında etkili sonuçlar verebilen sıcak lipoliz uygulaması ile kollarda sarkmaya sebep olan yağ yok edilerek kol incelteme yapılabilir. Sporla desteklendiğinde daha sıkı kollara sahip olmanızı sağlayacaktır.
Saten Vücut Germe
BTL Elite, BTL Exilis Elite ve BTL Exilis Ultra360 cihazları ile ameliyatsız vücut germe yöntemidir. Ultrason ve radyofrekans dalgalarını aynı anda yayabilen tek sistem olan uygulamada cilt altına gönderilen dalagalar ile kolajen üretimi artırılıp bağ dokusu güçlendirilir. Tüm vücuda uygulanabilen bu yöntemde kol altı sarkmalarında etkili ve kalıcı sonuçlar alınarak ameliyatsız kol germe işlemi yapılabilmektedir.
Emcslupt
Emsculpt cihazı manyetik olarak kaslardaki sinirleri uyarır ve kasların çalışmasını sağlar. Kaslar ihtiyacı olan enerjiyi vücuttaki yağlardan alarak yağ kütlesinin azalmasını sağlar. Kol bölgesine de uygulanan bu yöntemde kaslar uyarılarak kolların daha sıkı ve şekilli bir görünüme kavuşması sağlanıp kol germe işlemi yapılabilmektedir. Ülkemizde sayılı klinikte uygulanan bu yöntem dünyaca ünlü kişilerin vücut şekillendirmede tercih ettiği yöntemlerden biridir.
Cerrahi Müdahale
Bazı durumlarda kol sarkmaları cerrahi müdahale ile toparlanabilmektedir. Aşırı kilolu kişiler zayıfladıktan sonra sarkan deri kendini yeterince toparlayamaz ve deri fazlalığı oluşur. Bu durumda fazla deri cerrahi işlem ile alınıp kol germe işlemi yapılır.
Kol Sarkması Sporla Düzelir Mi?
Spor kasların gelişimi ve şekillendirilmesi için çok büyük etkiye sahiptir. Kaslar vücudun daha sıkı görünmesini sağlarken sarkmaları da önleyebilmektedir. Kol sarkmalarında spor etkili olabilmektedir. Özel egzersiz ve hareketler ile kol sarkmalarının önüne geçilerek geciktirilebilir. Ancak aşırı olan sarkmalarda özellikle deri fazlalıklarında, yaşa bağlı sarkmalarda spor yeterli olmayıp daha profesyonel yöntemlere başvurulmaktadır.
Heraderma Kliniğimizde kol sıkılaştırma için kişiye özel yöntemler uygulanmaktadır. İhtiyacınız olan yöntem belirlenerek daha sıkı ve şekilli kollara sahip olmanıza yardımcı oluyoruz.