Biyolojik Lifting Aşısı ile Cildinizi Gençleştirin
Genç, ışıl ışıl ve sağlıklı bir cilde sahip olmayı herkes ister. Günümüzde gelişmiş medikal estetik işlemleri sayesinde artık yıllara meydan okuyarak daha genç bir cilde sahip olmak hiç de zor değil. Yaşlanma etkilerine bağlı ciltte meydana gelen sarkma ve kırışıklık problemlerine karşı en etkili anti-aging yöntemlerden biri biyolojik lifting aşısı uygulamasıdır.
Ameliyatsız bir işlem olan biyolojik lifting aşısı sıkılaşmış ve toparlanmış bir cilt isteyenler için uygun bir çözümdür.
Biyolojik lifting aşısı nedir?
Mikro iğneler kullanılarak cildin orta tabakasına yapılan enjeksiyon uygulamalarının tümü mezoterapi çatısı altında değerlendirilir. Biyolojik lifting aşısı veya kısaca biolift, cildi yukarı kaldırmak üzere geliştirilmiş özel bir mezoterapi tekniğidir.
Yaşlanma ile birlikte cildin kolajen üretimi yavaşlamaya ve azalmaya başlar. Bu durum ciltte elastikiyet ve nem kaybı oluşmasına neden olur. Zamanla cilt kırışır, aşağı yönlü sarkar, eski ışıltısını ve sıkılığını yitirir. İşte biyolojik lifting aşısı tüm bu problemlere karşı geliştirilmiştir.
Biyolojik lifting aşısı trehaloz molekülü ile hyalüronik asit içermektedir. Bu iki mucizevi molekül kollajen sentezini tetikleyerek cilde kaybettiği nemi geri kazandırırken, sarkan cildin yeniden yukarı kalkmasını ve sıkılaşmasını sağlar.
Biolift sadece yüze değil, boyun, dekolte ve eller gibi yaşlanma etkilerinin görüldüğü çoklu bölgelere güvenle uygulanabilmektedir.
Biyolojik lifting aşısı ne işe yarar?
Biyolojik lifting aşısı, son derece etkili bir cilt yenileme işlemidir. Sarkma başta olmak üzere ciltte yaşlanma etkilerinin tedavi edilmesinde kullanılmaktadır.
Biolift uygulaması sayesinde:
- Ciltte lifting etkisioluşur. Cildin yukarı yönlü kaldırılması ve toparlanması sağlanır.
- İnce kırışıklıklar büyük oranda giderilirken, derin kırışıkların da görünümü hafifler.
- Cilde yeniden esneklik ve nem kazandırılır.
- Daha parlak, sağlıklı ve yenilemiş bir cilt görünümü elde edilir.
- Cilt lekeleri üzerinde de olumlu etkisi vardır.
Biyolojik lifting işleminin en önemli avantajlarından biri de uzmanlar tarafından doğru şekilde uygulandığında ciltte sağladığı tüm etkilerin son derece doğal durmasıdır. Bu yönüyle giderek daha çok tercih edilmektedir.
Biyolojik lifting aşısı nasıl uygulanır?
Biyolojik lifting aşısı 6 nokta tekniği ile uygulanmaktadır. İnnea Aqua olarak da bilinen biolift uygulamasının öncesinde hastaya cilt analizi yapılarak, problemli bölgeler ve cildin ihtiyaçları uzman doktorlar tarafından belirlenir. Daha sonra yüzün bir yarısında 6, diğer yarısında 6 olmak üzere toplam 12 noktaya hyaluronik asit ve trehaloz moleküllerini içeren biyolojik lifting aşısı enjekte edilir. Her cildin sarkama ve kırışma problemleri birbirinden farklıdır bu nedenle innea aqua yönteminde enjeksiyon noktaları hastaya özel olarak belirlenmektedir.
Uygulama bölgesine göre değişmekle birlikte biolift işlemi yaklaşık olarak 20 dakika sürmektedir. İşlemin hemen sonrasında hafif kızarıklıklar oluşabilir ancak bu şikayetler bir iki saat içerisinde kendiliğinden geçer.
Biyolojik lifting aşısının etkisi ne zaman görülür?
Biyolojik lifting işleminde seans sayısı ve aralıkları kişiye özel belirlenir. Genellikle 2 seans istenilen sonucun alınması için yeterli olmaktadır. Ancak cilt sarkması daha yoğun olan hastalarda 3 seans gerekebilir. Seans aralıkları da yine hastadan hastaya değişir. Normalde 3 veya 4 hafta arayla 2 seans uygulama yapılır.
İşlem etkisini ilk uygulamadan sonra hemen göstermeye başlar ve bu etki her gün daha da artarak devam eder. Ancak hastanın cilt tipine ve problemin yoğunluğuna göre etki süresi de değişebilmektedir.
Biyolojik lifting ne kadar süre etkisini korur?
Biyolojik lifting aşısının kalıcılık süresi 6 ay ila 1 yıl arasında değişir. İlk etapta yılda 2 defa uygulanması önerilmektedir. Daha sonra 6-8 aylık periyotlarda yapılacak tek aşı uygulaması ile lifting etkisinin kalıcılığı sağlanır. Buna ek olarak düzenli cilt bakımı yaptırılarak daha genç ve sağlıklı bir görünüm kazanılabilmektedir.
Burunda Kılcal Damar Çatlaması Neden Olur?
Yüz bölgesinde bulunan kılcal damarlar çeşitli nedenlerle hasarlandığında, cildin üzerinde mor veya kırmızı renkte örümcek ağını andıran genişlemiş damar görünümü ortaya çıkar. Yüzdeki kılcal damar çatlamasının en yaygın görüldüğü bölgeler burun, yanak, çene ve göz çevresidir.
Özellikle burun sırtında ve yanlarda ortaya çıkan kılcal damar çatlaması gerek estetik açıdan kaygı yaratması, gerekse kanamaya yol açabilmesi nedeniyle en çok şikayet edilen problemler arasındadır. Bu durum günümüzde çeşitli yöntemlerle kolayca tedavi edilebilmektedir.
Burunda kılcal damar çatlamasının nedenleri
Vücuttaki en küçük damarlar olan kılcal damarlar son derece ince yapıdadır. Bu nedenle daha kolay hasar görebilirler. Kılcal damarlar soğuktan sıcağa veya sıcaktan soğuk bir ortama geçişten olumsuz etkilenebilir. Sıcak kılcal damarların genişlemesine; soğuk ise küçülmesine yol açar. Kasların büzüşememesine bağlı olarak kılcal damarlarda kan birikimi çatlamaya neden olur.
Kılcal damar çatlamasının diğer yaygın nedenleri şöyle sıralanabilir:
- Hassas ve ince yapılı cilt
- Genetik faktörler
- Yaşın ilerlemesi
- Güneşe aşırı maruziyet
- Yetersiz su tüketimi
- Gebelik
- Kortizonlu kremler,
- Hormon hapları
Burundaki kılcal damar çatlaması ise yukarıdaki nedenlere ek olarak;
- Burun ameliyatları,
- Burun travmaları,
- Kronik alerjik rinit nedeniyle meydana gelebilir.
Burunda kılcal damar çatlamasının en yaygın belirtisi kırmızı, pembe veya mor renkteki ince damarların ciltte görünmesidir. Bunun dışında burun kanaması da kılcal damar çatlamasının bir nedeni olabilir. Sık tekrarlayan burun kanamalarında mutlaka doktora başvurularak problemin neden kaynaklandığı tespit edilmelidir.
Burunda kılcal damar çatlaması kimlerde görülür?
Burunda kılcal damar çatlaması yukarıda da saydığımız nedenlerle her yaştan bireyi etkileyebilmektedir. Grip ve nezle gibi hastalıkları sık geçiren ve kronik alerjik rinit rahatsızlığı olanlarda burun bölgesinde kılcal damar çatlaması görülebilir.
Estetik veya fonksiyonel amaçlı burun ameliyatları sonrası da travmaya bağlı kılcal damar çatlaması oluşabilmektedir.
Hassas ve ince ciltler kılcal damar çatlaması açısından dezavantajlıdır.
Ayrıca alkol kullanan kişilerde de kılcal damar çatlaması sık görülmektedir.
Kılcal damar çatlaması nasıl tedavi edilir?
Burun başta olmak üzere yüzdeki kılcal damar çatlaması için farklı tedaviler mevcuttur. Tedavi planlanırken kılcal damar çatlağının yeri, kalınlığı ve oluşum nedenine bakılır. Özellikle burun bölgesinde meydana gelen kılcal damar çatlaklarının tedavisi daha uzun süreli olabilmektedir.
Burunda kılcal damar çatlaklarının en etkili tedavi yöntemlerinin başında lazer uygulaması gelir. Radyofrekans tedavisi de kılcal damar çatlaması şikayeti olanların tercih edebileceği bir uygulamadır. Kılcal damar çatlakları için kriyoterapi yöntemi ve ilaç tedavileri de kullanılabilir ancak bu yöntemler sonuç başarısı bakımından lazer kadar etkili değildir.
Lazerle burunda kılcal damar tedavisi
Lazer tedavisi, cilde zarar vermeden sadece kılcal damar çatlaklarını hedef alır. Hasarlı damarlar ısıtılarak tahrip edilir ve vücut tarafından yok edilir. Lazer tedavisi burundaki kılcal damar çatlaklarını kalıcı olarak giderir. Ayrıca kılcal damar çatlamasına bağlı burun kanaması şikayetleri de tedavi sonrası ortadan kalkar.
Lazer tedavileri kullanılan cihazın özelliklerine göre tiplere ayrılır. ND Yag Lazer, IPL Lazer, KTP Lazer öne çıkan yöntemlerdir.
ND Yag Lazer (1064 nm) tarafından yayılan ışık enerjisi direkt kılcal damarlara nüfuz eder. Enerji ısı üreterek damar içindeki kanı pıhtılaştırır ve kapanmasını sağlar.
IPL Lazer (yoğunlaştırılmış atışlı ışık tedavisi), çevre dokulara zarar vermeden sadece varisli damarlara konsantre ışık darbesi göndererek ısı üretir ve damarlarda kontrollü hasar yaratır. Bu sayede damar küçülür ve kaybolur.
KTP lazer, cilde veya onu çevreleyen dokuya zarar vermeden varisli kılcal damarları hedef alarak ısıtır; çeşitli yüzeysel vasküler lezyonları başarılı bir şekilde tedavi eder.
Lazer tedavileri uzman doktorlarca uygulandığında son derece etkin ve güvenlidir. Uygulamalardan sonra geçici hafif kızarıklıklar oluşabilir ancak bunun dışında herhangi bir yan etkisi bulunmaz.
Cilt Lekeleri İçin Maske ile Tedavi
Cilt lekeleri en çok şikayete konu olan dermatolojik problemlerden biridir. Özellikle yüz bölgesinde oluşan koyu veya açık tonlu cilt lekeleri estetik açıdan hoşa gitmediği için birçok kişi bu probleme çözüm aramaktadır. Cilt lekelerini gidermek için kullanılan yöntemlerden biri maske uygulamasıdır. Kişinin cilt yapısına ve lekenin yoğunluğuna uygun cilt maskeleri uzmanlarca uygulandığında başarılı sonuçlar alınabilir.
Cilt lekeleri neden olur?
Melanin cilde, saça ve göze rengini veren pigmenttir. Cilt lekelerinin temel nedeni de pigment bozukluklarıdır. Cildin bir bölgesinde çok fazla melanin üretimi rengin koyulaşmasına; melanin üretiminin azalması veya durması ise cildin beyazlaşmasına yol açar.
Ciltte pigment bozulmasının birden çok nedeni vardır. Güneşe fazla maruz kalma, ileri yaş, genetik yatkınlık, bazı kozmetik ürünler, bazı kimyasallar, bazı ilaçların kullanımı ve hamilelik gibi nedenler ciltte lekelenmeye neden olabilmektedir.
Cilt lekesi türleri ise; akne lekeleri, melazma (kahverengi lekeler), vitiligo (beyaz lekeler), güneş lekeleri, çiller, doğum lekeleri, cilt hastalıklarının yol açtığı lekeler ve cilt kanseri olarak sıralanmaktadır.
Cilt lekesi oluştuğunda öncelikle bir dermatoloğa başvurularak lekenin neden kaynaklandığı belirlenmeli, tedavi lekenin türüne göre planlanmalıdır.
Cilt lekelerinin maske ile tedavisi mümkün müdür?
Cilt lekelerinin tedavisi farklı yöntemlerle yapılır. Leke tedavisinde lazer, mezoterapi, dermapen, kimyasal peeling gibi yöntemler kullanılabileceği gibi çeşitli maske uygulamaları da faydalı olabilir.
Cilt lekelerini gidermek için evde hazırlanabilecek doğal içerikli maskelerden sağlık ve güzellik merkezlerinde uygulanan profesyonel maskelere kadar birçok alternatif bulunmaktadır. Ancak cilt lekesi tedavisinin özenle ele alınması gerektiği unutulmamalıdır.
Cilt lekelerinin tedavisinde hem lekeye yol açan neden iyi anlaşılmalı hem de lekelenin tipi ve yoğunluğu dikkate alınmalıdır. Her maske her leke için uygun olmayabilir. Bu anlamda cilt lekeleri için maske ile tedavi mutlaka kişiye özel planlanmalı ve uzmanlarca uygulanmalıdır.
Cilt lekeleri için en etkili maskeler hangileridir?
Cilt lekelerinin görünümünün azaltılmasında ve tamamen yok edilmesinde en etkili medikal maske uygulamaları arasında Cosmelan/Dermamelan tedavisi başta gelmektedir.
Cosmelan/Dermamelan tedavisi özellikle güneş lekeleri, hamilelik nedeniyle ortaya çıkan lekeler ve yaşlılık lekelerinde başarılı sonuç veren bir yöntemdir. Melanin pigmentinin fazla üretimi nedeniyle ciltte beliren koyu lekeler bu yöntemle giderilebilmektedir.
Cosmelan/Dermamelan tedavisi melanin üretimini azaltarak lekeyi ortaya çıkaran problemin yok edilmesini temel alır. İçeriğinde cildi soyan ve melanin üretimini baskılayan enzimler bulunur. Bir çeşit cilt soyma yöntemi olduğu için Enzim Peeling olarak da adlandırılmaktadır.
Bu tedavi hafif ve orta seviyeli cilt lekelerine tek seansta çözüm sunabilmektedir.
Cilt lekeleri için maske ile tedavi nasıl uygulanır?
Cosmelan/Dermamelan dermatologlar tarafından; yüz, boyun, dekolte, kol, el, karın ve bacak bölgelerindeki cilt lekelerinin tedavisi için uygulanır.
Kışın yapılması önerilen bu işlem öncesinde ilk olarak cilt temizlenir ve tamamen yağdan arındırılır. Ardından Cosmelan/Dermamelan maskesi uygulama bölgesine kalın bir tabaka halinde sürülür. Yüzdeki lekeler için yapılıyorsa, göz ve dudak çevresi hariç tüm yüze uygulanır.
Maske yüzde 8 ila 12 saat kadar kalır ve ardından bol ılık su ile tamamen tüm kalıntıları çıkacak şekilde yıkanır. Uzun süre ciltte kalması gerektiği için kısa bir gözlem süresinin ardından hasta evine gönderilir.
Maske uygulamasının ardından tedavinin ikinci aşamasında hastalar düzenli olarak her gün lekelerin baskılanmasına yardımcı olacak kremleri kullanır. Düzenli kontrollerle tedavinin gidişatı izlenir.
Cosmelan/Dermamelan tedavisi uzun süreli bir tedavi olmasına rağmen son derece etkili bir yöntem olduğu için tercih edilmektedir. Bu tedavinin sonunda kişi tazelenmiş, parlak ve lekesiz bir cilde kavuşur.
Dudak Kenarı Düşüklüğü Nasıl Tedavi Edilir?
Dudak Kenarı Düşüklüğü Nasıl Tedavi Edilir?
Yaş almanın etkilerinin kendisini gösterdiği bölgelerin başında dudaklar ve ağız çevresi gelir. Yaşlandıkça dudaklar eski hacmini kaybeder, ağız çevresinde çizgiler ve sarkma oluşur. İlerleyen yaş faktörü başta olmak üzere birden fazla nedenle dudak kenarlarının aşağı doğru sarkması dudak düşüklüğü olarak tabir edilir. Birçok kişinin şikayet ettiği dudak düşüklüğü problemi günümüzde farklı yöntemlerle tedavi edilebilmektedir. Dudak düşüklüğünün seviyesine göre tedavi kişiye özel olarak planlanır.
Dudak kenarı düşüklüğü nedir?
Gençken dudak köşeleri yukarı dönüktür. Bu da kişiye daha mutlu, dinç ve çekici bir ifade verir. Zamanla bu durum tersine dönmeye başlar. Dudak kenarı düşüklüğü, adından da belli olacağı gibi dudak kenarının düzleşerek aşağı doğru sarkması durumudur. Dudak kenarındaki düşüklük kişiyi olduğundan daha mutsuz, yaşlı ve yorgun gösterdiği için bu problem küskün dudak sendromu olarak da adlandırılmaktadır.
Genellikle 40’lı yaşlarla birlikte ortaya çıkan dudak düşüklüğü bazen genç bireylerde de görülebilmektedir. Özellikle hassas bir cilt yapısına sahip olan kadınlarda ağız çevresinde sarkma, kırışıklık gibi problemler erken yaşta başlayabilir.
Dudak kenarı düşüklüğü ne kadar erken tedavi edilirse, yaşlanmanın etkileri de o kadar başarılı bir şekilde giderilebilir.
Dudak kenarı düşüklüğü neden olur?
Dudak kenarı düşüklüğünün en yaygın nedeni ilerleyen yaştır. Zamanla birlikte hem yer çekimi etkisini göstermeye başlar hem de ciltte kolajen kaybı meydana gelir.
35 yaş sonrası dudak kenarlarında aşağı yönlü çizgiler kendini gösterir. 40’lı yaşlarda bu durum belirginleşirken; 50’li yaşlarla birlikte dudak kenarı düşüklüğünün seviyesi giderek derinleşir.
Öte yandan aşırı ve ani kilo alıp verme, genetik faktörler, ince ve hassas ciltler, sigara tüketimi, aşırı mimik kullanımı da ağız kenarında sarkma ve dudak köşesinden çeneye doğru inen olukların (Marionet çizgisi) nedenleri arasındadır.
Dudak kenarı düşüklüğünün tedavi yöntemleri
Dudak kenarında düşüklük ve kırışıklık ameliyatsız ve ameliyatlı yöntemlerle giderilebilmektedir. Burada tedavi yöntemini belirleyen faktör, dudak kenarı düşüklüğünün seviyesi ve derinliğidir.
Hafif ve orta seviyedeki dudak kenarı düşüklükleri dolgu, bot.toks ve iple tedavi edilebilir.
- Dolgu yönteminde iki farklı uygulama tercih edilmektedir. Hyaluronik asit başta olmak üzere farklı içeriklere sahip bileşimlerden oluşan dolgular cilt altına enjekte edilebilir. Veya kişinin kendisinden alınan yağ, lipofilling yöntemiyle dudak kenarlarına mikro iğnelerle nakledilebilir. Dudak dolgusu hem dudakların daha hacimli olmasını hem dudak konturunun belirginleşmesini sağlar hem de dudak köşelerinin aşağı sarkmasının önüne geçer.
- Dudak ipi de ağız kenarındaki aşağı yönlü düşüklük ve çizgi probleminde kullanılan bir yöntemdir. Biyo-uyumlu dudak ipi ile bölgede canlanma ve yeniden şekillenme başlar. Kendiliğinden eriyen ipler uygulanan alanda kolajen üretimini tetikler ve hyaluronik asit salınımının artmasını sağlar.
- toks yönteminde hedef ağız kenarında çizgi ve sarkmayı tetikleyen kasları dondurmaktır. Botolinium toksin dudak kenarlarının aşağı doğru çekilmesine yol açan kaslara uygulanarak 6 aya kadar kalıcı bir etki sağlanabilmektedir.
- Dudak kenarı düşüklüğü yoğun seviyede ise ve kişi kalıcı bir yöntemle bu problemden kurtulmak istiyorsa yüz germe cerrahisi tercih edilebilir.
Tüm estetik işlemlerde olduğu gibi dudak kenarı düşüklüğü tedavisi de uzman doktorlar tarafından kişiye özel olarak uygulanmalıdır. Hangi yöntem tercih edilirse edilsin, ağız bölgesinin yeniden eski formuna kavuşturulması hem kişiyi olduğundan genç gösterir hem de mutsuz ve yorgun ifadenin giderilmesini sağlar.
Çatlak Tedavisine Dair Her Şey
Vücudun farklı bölgelerinde çeşitli nedenlerle oluşan çatlaklar, estetik açıdan kötü görünebildiği için özellikle kadınların en sık şikayet ettiği cilt problemleri arasında yer alır. Günümüzde medikal estetik yöntemlerinin gelişmiş teknoloji ve imkanlarla desteklenmesi sayesinde çatlak tedavisi de etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
Çatlak nedir?
Dermisin yani alt deri tabakasının aşırı gerilmesi sonucu cilt çatlağı denilen yatay veya dikine çizgiler halinde deformiteler oluşur. Bacak, karın ve dekolte bölgesinde daha yaygın görülen cilt çatlağı, yeni oluştuğunda mor rengin tonlarındadır. Çatlakların rengi zaman içinde açılarak beyazımsı ve sedefli bir forma dönüşür.
Çatlaklar kilolu veya zayıf, kadın erkek, genç ve yaşlı herkeste görülebilmektedir. Ancak estetik kaygılar nedeniyle özellikle kadınlar için sıkıntı yaratabilmektedir.
Cilt üzerinde yırtık gibi görünen çatlaklar erken dönemde tedavi edilirse başarılı sonuç alınabilir. Ancak çatlak oluşumu üzerinden ne kadar uzun zaman geçerse tedavi de o denli zorlu olur.
Vücutta neden çatlaklar oluşur?
Ani kilo alıp verme, yoğun hormonal değişimlerin yaşandığı hamilelik ve ergenlik gibi süreçler, kas yapmaya yönelik ağır egzersizler vücutta çatlak oluşumunun en yaygın nedenleri arasında yer alır.
Cildin bu tip nedenlere bağlı olarak aşırı gerilmesi sonucu kolajen ve elastin lifleri hasarlanır. Kolajen ve elastin lifleri cildin daha elastik yani esnek olmasını sağlayan proteinlerdir. Bu proteinlerin zarar görmesi alt deri katmanında yırtılma oluşmasına yol açar.
Çatlak tedavisi yöntemleri
Cilt çatlakları birçok farklı yöntemle tedavi edilebilmektedir. Çatlak tedavisi türleri arasında fraksiyonel lazer uygulaması ön plana çıkar. Lazer dışında mezoterapi, biyolojik serum uygulaması, altın iğne (radyofrekans), dermapen, kimyasal peeling gibi yöntemler de kullanılmaktadır. Bu yöntemlerin tamamı cilt yenileme ve onarımında etkilidir.
Çatlaklar için piyasada çeşitli yağ ve kremler de mevcuttur ancak bu tip ürünler sadece cildin üst tabakasına etki edebildiği için başarılı sonuç vermezler.
Çatlak tedavisi nasıl uygulanır?
- Çatlaktedavisinde son yıllarda en çok tercih edilen yöntemlerin başında fraksiyonel lazer uygulaması gelmektedir. Bu yöntemin tercih edilmesinin başında alınan başarılı ve etkili sonuçlar gelmektedir. FDA onaylı fraksiyonel lazer sistemleri ile cilt altına yüksek ısı verilerek cildin kendi kendini yenileme mekanizması tetiklenir. Sadece hedeflenen alanı etkileyen ve çevre dokulara zarar verilmeyen bu yöntemle sağlanan kontrollü hasar, cildin kolajen ve elastin üretimini hızlandırır.
- Fraksiyonel lazer işleminin yanı sıra etkili bir diğer çatlak tedavisi yöntemi de altın iğneuygulamasıdır. İşlem kapsamında mikro iğneler aracılığıyla cilt altına radyofrekans enerjisi gönderilir. Bu sayede kolajen sentezi tetiklenerek hasarlı dokularda doğal onarım başlatılır.
- Çatlak tedavisi başta olmak birçok cilt probleminde son derece etkili bir uygulama olan Mezoterapi yönteminde vitamin, aminoasit ve mineral gibi cildi yenileyici, gençleştirici ve onarıcı karışımlar mikro iğnelerle hasarlı bölgelere enjekte edilir. Mezoterapi çatlak tedavisinin yanı sıra selülitoluşumunun da hafifletilmesine yardımcı olur. Derin çatlakların tedavisinde mezoterapi yöntemi lazer ile kombine uygulanabilir.
- Biyolojik serum uygulamasında, kişiden alınan kan işlemden geçirilerek platelet adı verilen t.bosit yönünden zengin plaz.ma. ayrıştırılır. Plaz.malar problemli bölgelere enjekte edilir. Bu işlemle cildin kendini onarması ve yenilemesi sağlanır.
Çatlaklar tamamen geçer mi?
Eski yöntemlere kıyasla günümüzde gelişmiş medikal estetik uygulamalar sayesinde çatlak görünümünün büyük oranda azaltılması mümkündür. Ancak çatlaklar tamamen yok edilemez.
Yeni oluşmuş morumsu renkteki çatlaklarda çok daha başarılı ve hızlı sonuçlar alınabilmektedir. Beyaz renkteki çatlaklar ise daha eski ve yerleşmiş izlerdir; bu nedenle tedavi süreci daha zorlu ve uzun olabilmektedir.
Çatlak tedavisi ile başarılı sonuç alınabilmesi için seansların düzenli olarak uygulanması gerekmektedir.
Ameliyatsız Göz Kapağı Estetiği Nasıl Yapılır?
Vücudumuzun en hassas ve ince derili bölgelerinden biri olan göz kapaklarında yaşa veya genetik faktörlere bağlı olarak sarkma, düşüklük, kırışıklık, torbalanma gibi problemler oluşabilir. Göz çevresi problemleri günümüzde ameliyatsız göz kapağı estetiği ile giderilebilmektedir.
Üst ve alt göz kapaklarını etkileyen olumsuz değişimler kişinin yorgun, halsiz ve olduğundan yaşlı görünmesine yol açarak estetik açıdan kötü bir görünüme neden olabilir. Öte yandan göz kapağı düşüklüğü zamanında tedavi edilmediği takdirde görmeyi engelleyecek boyutlara ulaşarak ciddi sağlık riski de yaratabilir. Bu anlamda ameliyatsız göz kapağı estetiği ile hem güzel bir görünüm ve gençleştirme sağlanır hem de fonksiyonel tedavi gerçekleştirilir.
Ameliyatsız göz kapağı estetiği nedir?
Elastikiyet kaybı ile birlikte üst göz kapağı ve alt göz kapağında ortaya çıkan deformiteler, kesi ve dikiş yapılmadan, iz oluşturmadan, klinik ortamda ameliyatsız yöntemle tedavi edilebilmektedir.
Ameliyatsız göz kapağı estetiği seçili hastalarda cerrahi yöntemlere gerek kalmadan çözüm sağlayan son derece kolay ve konforlu bir çözümdür.
Ameliyatsız gözkapağı estetiği denildiğinde lazerden mezoterapiye kadar birden çok yöntemden bahsedilebilir. Kişiye ve kişinin problemine uygun yöntem seçilerek en iyi sonuçlar alınabilmektedir.
Cildi hızlı bir şekilde yenileyen plaz.ma. enerji yöntemi ile göz kapağı düşüklüğüne yol açan fazla deri, sarkma, kırışıklıklar, torbalanmalar etkin bir şekilde giderilebilmektedir. Özellikle üst göz kapağı düşüklüğü, üst göz kapağındaki deri fazlalığı, alt göz kapağındaki kırışıklıklar bu yöntemle hızlı, güvenli ve kolay bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
Alt göz kapağında meydana gelen torbalanma, morluklar, deride sarkma ve kırışma gibi problemlerde ise mezoterapi yöntemi etkili olmaktadır.
Ameliyatsız göz kapağı estetiği nasıl uygulanır?
Ameliyatsız göz kapağı estetiğinin uygulanma şekli, seçilen yönteme göre değişmektedir. Ameliyatsız yöntemler son derece konforludur. İşlemler sırasında hastanın herhangi bir sıkıntı hissetmemesi için lokal anestezik, sedasyon veya uyuşturucu krem uygulanabilir.
- Plaz.ma lazer işlemi:Bölge lokal olarak uyuşturulduktan sonra işlem Plexr cihazı ile uzman doktor tarafından gerçekleştirilir. Ucunda özel mikro iğne bulunan cihazdan, hedeflenen bölgeye noktalar halinde atış yapılır. İğneler cilde temas ettirilmez; epidermis (cildin en üst tabakası) yüksek ısı veren plaz.ma. enerjisi yardımıyla buharlaştırılır. Bölgede kontrollü hasarlanma yaratılarak anında cilt gerilir ve sıkılaşma başlar. Plaz.ma. enerjisi, klasik lazer yöntemi ile kıyaslandığında çok daha hızlı etki eder ve çevre doku işlemden herhangi bir zarar görmez. Tedavi sonrası bölgede cildin kendini yenileme sürecinin bir parçası olarak kabuklanma oluşur. Kabuklar yaklaşık 1 hafta içinde kendiliğinden dökülür.
- Göz çevresi mezoterapisi: Gözaltı mezoterapisi olarak da adlandırılan bu işlemle göz çevresinde meydana gelen kırışıklıklar, sarkma, hafif torbalanma, morluk gibi problemler giderilebilir. Vitamin, antioksidan, koenzim ve bitki özleri içeren bir kokteyl cilt altına çok ince mezoterapi iğneleri ile enjekte edilir. İşlem öncesi lokal anestezi uygulandığı için hasta ağrı veya acı hissetmez. Göz çevresinde sıkılaşma sağlayan, kan dolaşımının artmasına ve elastikiyetin geri kazandırılmasına yardımcı olan mezoterapi yöntemi düzenli seanslar halinde uygulanmalıdır. Göz çevresi probleminin seviyesine göre yılda 6-8 kez yaklaşık 10 dakikalık seanslar şeklinde gerçekleştirilir.
İşlem ne kadar süre ile kalıcılığını korur?
Ameliyatsız göz kapağı estetiği ile ilgili merak edilen bir soru da işlemin kalıcı olup olmadığıdır. Plexr plaz.ma. enerjisi ile yapılan tedavi hastadan hastaya değişmekle birlikte 2-3 yıl boyunca kalıcılığını korur. Mezoterapi işlemi ise yıllık düzenli seanslar halinde uygulandığı takdirde kalıcılığını uzun süre korumaktadır.
Kimler ameliyatsız göz kapağı estetiği yaptırabilir?
Ameliyatsız göz kapağı estetiği genellikle 35 yaş ve üstü kişilere uygulanır. Ancak genetik faktörler nedeniyle göz kapaklarında daha erken yaşta sarkma, deri katlanması, kırışma gibi problemler olan kişiler de bu uygulamadan faydalanabilir.
Göz kapaklarındaki deri sarkması ve katlanması ciddi seviyede olan ileri yaştaki kişiler için ise cerrahi yöntemler daha uygun olabilmektedir.
Uygulama yapılacak bölgede enfeksiyon ve açık yara varsa bu problemler tedavi edildikten sonra ameliyatsız göz kapağı estetiği gerçekleştirilebilir. Ayrıca hamilelerde uygulanması önerilmemektedir.
Leke Tedavisinde Thulium Lazer Etkisi
Cilt lekelerinin tedavisinde en etkili ve gelişmiş yöntemlerden biri Thulium Lazer sistemidir. Yeni bir teknolojiye sahip olan Thulium lazer uygulaması akne izlerinden skarlara, güneş lekesinden yaşlılık izlerine kadar her türlü leke oluşumunda etkilidir. Uygulamanın bir diğer özelliği ise kişinin daha aydınlık, parlak, sağlıklı ve genç bir cilde kavuşmasına yardımcı olmasıdır. Bu nedenle uygulama, BB lazer veya baby face lazer olarak da bilinmektedir.
Thulium lazer nedir?
Çoklu cilt problemlerinin tedavisinde kullanılan Thulium lazer, cildin 1 mm altına; yani üst ve alt deri katmanının arasındaki alana etki eder. Lazerin bu derinliğe ulaşması, cilt üzerinde hem tedavi edici hem de yenileyici bir etki yaratır.
Thulium lazer cihazının ürettiği enerji, 1927nm dalga boyundadır. Bu dalga boyu, cilde rengini veren melonositleri hedef alır. Böylece ciltteki renk ve ton farklılıklarının giderilmesi mümkün olur.
Thulium lazer derin ve yoğun lekelerde dahi etki gösteren güvenli bir uygulama olmasının yanında anti-aging alanında da kullanılmaktadır. Fraksiyonel bir lazer sistemi olduğu için işlem sırasında uygulama bölgesinde sağlam doku alanları bırakılır. Bu da cildin kolajen üretimini tetikler ve daha hızlı yenilenmesini sağlar.
Thulium lazer hangi cilt problemlerinde etkilidir?
Thulium lazer birçok cilt probleminin çözümünde kullanılan yeni ve gelişmiş bir sistemdir.
Leke tedavisi bu uygulamanın en etkili olduğu alanların başında gelmektedir.
- Akneizleri,
- Cilt skarları,
- Yaşlılıklekeleri,
- Çiller,
- Güneşlekeleri,
- Melazma,
- Pigment bozukları, renk koyulaşmalarıveya açılmasının, ton farklılıklarının tedavisinde son derece etkilidir.
Thulium lazer aynı zamanda yaşlanma karşıtı (anti-aging) bir uygulamadır. Düzenli uygulama ile:
- Yüz ve boyun bölgesindeki kırışıklar gözle görülür oranda azaltılır.
- Ciltte lifting (sıkılaştırma/kaldırma) etkisi yaratır.
- Gözenekler sıkılaştırılır.
- Cildin daha parlak görünmesi sağlanır.
Leke tedavisinde Thulium lazer nasıl uygulanır?
Thulium lazer leke tedavisi uzmanlar tarafından cildinde leke, renk ve ton farklılıkları, elastikiyet kaybı, kırışıklık, mat görünüm gibi problemleri olan kişilere uygulanır.
Thulium lazer leke tedavisi öncesinde cilt analizi gerçekleştirilerek cildin ihtiyacı ve yapılacak işlemin yol haritası belirlenir.
Hastanın işlem sırasındaki konforunu artırmak amacıyla cilde lokal anestezi kremleri uygulanır. Cilt problemine uygun lazer yoğunluğu ayarlandıktan sonra cilt altına lazer atışları gerçekleştirilir.
Lazer işlemi sırasında geçici olarak hafif acı ve yanma hissi oluşabilir.
İşlem sonrası hasta günlük yaşamına sorunsuz bir şekilde geri dönüş yapabilir.
Thulium lazer uygulamasının faydaları nelerdir?
Thulium lazer uygulaması diğer lazer sistemlerine göre birçok avantaj ve fayda sunar.
- Cildin iyileşmesi hızlı bir şekilde gerçekleşir.
- Birden çok cilt probleminin tek bir uygulama ile çözümü mümkün olur.
- Zararlıve kalıcı bir yan etkisi bulunmamaktadır.
- Daha az seansta daha etkili sonuç vermektedir.
- Pratik ve kolay bir uygulama olduğu için hasta açısından konforludur.
Thulium lazer sonrası dikkat edilmesi gerekenler
Thulium lazer işlemi sonrası iyileşmenin hızlı ve sorunsuz gerçekleşmesi açısından hastaların dikkat etmeleri gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır.
İşlem sonrası ilk hafta açık havaya çıkıldığında güneş kremi uygulanması önerilmektedir.
Lazer uygulaması sonrası ciltte noktalar ve kabuklar oluşabilir. Kabukçuklar genellikle 1 hafta içinde kendiliğinden dökülür. Bu süreçte kabukçukların ellenmemesi ve koparılmaması son derece önemlidir.
Uygulamayı takiben cilde zarar verebilecek, tahriş oluşturabilecek işlemler yaptırılmamalıdır.
Hormonal Leke Tedavisi Nasıl Gerçekleştirilir?
Ciltte çeşitli nedenlerle meydana gelen lekeler çoğu zaman zararsız olsa da, kişilerde estetik kaygılara yol açabilir. Bazen de sağlık problemlerine işaret edebildiği için bir uzmana başvurularak cilt lekesinin nedenleri tespit edilmelidir.
Cilt lekeleri yaygın görülen bir problemdir ve günümüzde bu problemin çözümü için birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır.
Leke tedavisi problemin nedenine, lekenin türüne ve derinliğine göre gerçekleştirilir. Eğer cilt lekeleri farklı bir sağlık probleminden kaynaklanıyorsa, hastalığın giderilmesine yönelik tedavi planlanır. Zararsız cilt lekeleri ise farklı medikal kozmetik yöntemleri ile giderilebilir.
Cilt lekesi neden olur?
Cilt lekelerinin birçok nedeni vardır. Cilde rengini veren melanin pigmetinin azlığı veya fazlalığı ciltte lekelere yol açar. Güneşe fazla maruz kalmak, hormonal problemler, hormon ilaçları, hamilelik, yaşlanma, enfeksiyonlar, deri döküntüleri, akne, doğum lekeleri, genetik faktörler ve daha birçok nedenle ciltte leke ortaya çıkabilir.
Ciltteki leke ve renk bozulmasının bir nedeni de kanser olabilir. Bu durum nadir görülse de, cilt lekesi ciddiye alınmalı ve bir dermatoloğa danışılmalıdır.
Hormonal leke tedavisi nedir?
Hormonal problemler cilt lekelerinin en yaygın nedenleri arasında yer alır. Aknenin neden olduğu lekeler, ciltte kahverengi lekelerle kendini gösteren melazma gibi problemler genellikle hormonal düzensizlikler ve değişimler sonucu ortaya çıkar.
Hormonal düzensizliklere bağlı oluşan cilt lekelenmeleri ve güneş lekesi gibi problemlerin giderilmesi için özel tedavi uygulamaları kullanılmaktadır. Gelişen medikal kozmetik yöntemler sayesinde günümüzde hormonal leke tedavisi etkin bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
Hormonal leke tedavisi türleri
Hormonal cilt lekeleri farklı şekillerde tedavi edilebilir. Lekeye göre en uygun yöntem uzmanlar tarafından belirlenmektedir. Tedavi türleri arasında etkili ve başarılı sonuçlar veren uygulamalar; Lazer, Mezoterapi, Biyolojik Serum Uygulaması, Kimyasal Peeling ve Dermapen olarak sıralanabilir.
Hormonal leke tedavisi nasıl uygulanır?
- Lazer tedavisi: Günümüzde sağlık ve güzellik alanında yaygın olarak kullanılan lazer uygulaması cilt lekesi tedavisinde son derece etkili bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. Özellikle pigment bozukluğunun neden olduğu lekelenmelerde tercih edilir. Fraksiyonel lazerile cildin üst tabakası kontrollü bir şekilde soyularak, renk pigmentleri hedef alınır.
- Kimyasal peeling:Hafif ve yüzeysel cilt lekelerinin giderilmesinde kullanılan etkin bir yöntemdir. Özel içerikli kimyasal peeling uygulamasıyla cilt soyularak kolajen üretimi hızlandırılır ve hücre yenilenmesi tetiklenir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle 4-6 seans uygulanır. Uygulamadan sonra cildin güneş ile temas etmemesi gerekmektedir. Bu nedenle yaz aylarında yapılması önerilmez.
- Mezoterapi:Bu uygulamada cilt lekeleri için özel olarak geliştirilen bir karışım ince iğneler ile deri altına enjekte edilir. Bu şekilde hücreler yenilenerek cilt lekeleri giderilir. Mezoterapide kullanılacak karışımın içeriği, dozu ve seans sayısı cilt lekesine göre belirlenir. Yoğun leke problemi olan kişilerde mezoterapi, kimyasal peeling ve lazer tedavileri kombine edilerek daha etkili sonuç alınabilmektedir.
- Biyolojik Serum Uygulaması:Kişinin kendi kanında bulunan ve büyüme faktörü içeren
t.bosit yönünden zengin plaz.ma.ların özel bir cihazda ayrıştırılarak yeniden kişiye enjekte edildiği bu işlem cildi yenileyip canlandırarak daha aydınlık görünmesine yardımcı olur.
- Dermapen: Ucunda mikro iğneler bulunan dermapencihazı ciltteki lekelerin yok edilmesini sağlar. Özellikle akne izlerinin, güneş lekelerinin ve skarların giderilmesinde etkili bir yöntemdir. Dermapen kalemi ile cildin üst tabakasında kontrollü hasarlanma yaratılır. Böylece cildin kendi kendini onarma mekanizması harekete geçirilir. Dermapen uygulaması öncesinde cilde sürülen serumlar da tedaviye yardımcıdır. Uygulama sonrası güneşle temas edilmemesi gerektiği için yaz aylarında tercih edilmez.
- Kriyoterapi: Sıvı nitrojenle lekeli bölgeler dondurulur. Kontrollü hasarlanma ile lekeli hücrelerin yerine sağlıklı yeni hücreler oluşması sağlanır.
- Renk açıcı kremler:Leke tedavisinde glikolik asit, retinol, C vitamini gibi maddeler içeren kremler de kullanılabilir. Bu tip kremlerin mutlaka reçeteli kullanılması önerilmektedir.
Kişiye Özel Gıdı Eritme Uygulaması
Kişiye Özel Gıdı Eritme Uygulaması
Yalnızca yaşlanma ile birlikte ortaya çıktığı düşünülse de gıdı bölgesindeki belirginleşmenin ardında cilt yapısı, kilo alıp verme, genetik yatkınlık ve hatta çenenin anatomik yapısı gibi farklı nedenler olabilir.
Doğuştan itibaren belirgin olan ya da zaman içerisinde farklı nedenlerle belirginleşen gıdı görünümü hem kadınlarda hem de erkeklerde ifade değişikliklerine yol açabilir ve aynı zamanda estetik kaygıları beraberinde getirebilir. Çenenin ve çene hattının belirginliğini ortadan kaldıracak boyutta olan gıdı sorununun üstesinden gelinmesi, ameliyatsız tedavilerle mümkün olabilmektedir.
Giderek çeşitlenen medikal estetik uygulamalar ve ameliyatsız tekniklerle daha şekilli yüz hatlarına, daha genç bir görünüme kavuşmak konforlu bir hâl almıştır. Kişiye özel gıdı eritme uygulaması da giderek daha çok tercih edilen ameliyatsız tedaviler arasında yer almaktadır.
Lipoliz mezoterapisi olarak da adlandırılan gıdı mezoterapisi gerçekleştirilen muayenelerin ardından tedavi için uygunluğu belirlenen hastalarda son derece başarılı sonuçların alınmasını sağlayabilir. Çene altından boyun bölgesine dek uzanan submental bölgede cilt sarkması ve yağ birikimi oluşması sonucu gündeme gelen gıdı sorununun mezoterapi ile tedavisi bölgedeki yağ dokusunun azaltılması, çene hattının belirginleştirilerek kişinin daha genç ve dinamik yüz hatlarına sahip olması sağlanabilir.
Bu yazımızda çene altında belirginleşerek kişinin yüz hatlarındaki netliğe zarar veren gıdı mezoterapisi hakkında bilgi bulabilirsiniz.
Gıdı Mezoterapisi: Lokal Yağlar Eritilebilir, Çene Hattı Belirginleştirilebilir
Gıdı bölgesinde yağlanma, sarkma ve hacimsel artış kişilerin daha yaşlı ve kilolu görünmesine yol açar. Gıdı mezoterapisi, çenenin alt kısmında yerleşen yağ dokusunu eritme niteliğine sahip özel etken maddeler içeren mezoterapi kokteyllerinin gıdı bölgesine enjekte edilmesine dayanan medikal estetik uygulamasıdır.
Yağ eritme özelliğine sahip etken maddeler içeren mezoterapi kokteylleri enjekte edildikleri bölgedeki lokalize olmuş yağ birikimlerini azaltabilir, çene hattında belirginlik yaratabilir, gıdıdaki cilt sarkmalarının toparlanmasını ve bölgedeki cildin derinden yüzeye yenilenmesini sağlayabilir.
Lokal anestezik krem uygulamasının ardından küçük dozlarla gıdı bölgesine mezoterapi kokteylleri enjekte edilir. Yaklaşık 10 dakika gibi bir sürede tamamlanan gıdı mezoterapisi, seanslar halinde uygulanır. Seans sayısı hasta özelinde değişebilir, genellikle 10 – 15 gün aralıklarla 3 ila 6 seans gıdı lipoliz uygulaması ile hedeflenen görünüm sağlanabilir.
Gıdı Mezoterapisi İçin Uygun Aday mısınız?
Gıdı mezoterapisi kozmetik beklentilerin karşılanması amacıyla gerçekleştirilen ameliyatsız estetik uygulamalarından biridir. Gıdının belirginliğinin artmasının başlıca etkileri arasında çene hattının belirginliğinin azalması ve kişinin olduğundan kilolu görünmesi gelir.
Gıdı bölgesinde deformasyon oluşmasının farklı nedenleri bulunur. Bazı kişilerde doğuştan bu bölge belirgin olabilirken bazı kişilerde yaşın ilerlemesi, kilo değişimleri gibi nedenler gıdı belirginliğinin artması ile sonuçlanabilir.
Yüz şeklini etkileyen gıdı fazlalığından rahatsızlık duyan, gıdı bölgesinde yağ birikimi artan, gıdısında sarkma meydana gelen, daha genç ve dinamik bir görünüme sahip olmak isteyenler gıdı mezoterapisi tedavisine başvurabilir.
Gıdı Mezoterapisi Kalıcı mı?
Gıdı mezoterapisi avantajlarından biri de uygulamanın etkisinin kalıcılığıdır. Uygulama yağ hücrelerinin parçalanmasını sağladığı için, kişi yaşam tarzına dikkat eder ve kilo kontrolünü sağlarsa gıdı formunu koruyabilir.
Gıdı lipolizi alanında uzman hekimler tarafından gerçekleştirildiği takdirde son derece güvenli bir uygulamadır. Uygulama sonrası kişi günlük hayatına dönebilir ve kişi özelinde belirlenen seanslar tamamlanınca gıdı bölgesindeki şekillenmenin etkisini yaşayabilir.
Gıdı mezoterapisi hem tek başına hem de yüzün farklı bölgelerinde farklı değişimleri sağlayan medikal estetik uygulamaları ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilebilir. Hastanın ihtiyaçları belirlendikten sonra aynı seansta PRP, botoks ve dolgu gibi daha genç ve dinamik bir görünüme sahip olmayı kolaylaştıran uygulamalar yapılabilir.
Kalıcı Eyeliner ile Çarpıcı Bakışlar
Kalıcı Eyeliner ile Çarpıcı Bakışlar
Daha çarpıcı bakışların, dikkat çekici bir göz makyajının ve her an bakımlı görünmenin sırrı: Kalıcı eyeliner uygulaması. Giderek popüler hale gelen kalıcı makyaj uygulamalarından biri olan eyeliner uygulaması ile hayatınıza pratiklik katabilirsiniz.
Göz makyajını bir üst seviyeye çıkaran uygulamaların başında eyeliner kullanımı gelir. Farklı kuyruk yapılarında ve farklı kalınlıklarda gerçekleştirilen eyeliner uygulamaları hem en sade makyajlarda hem de daha iddialı gece makyajlarında, göz makyajının öne çıkan unsurlarından biridir.
Günümüzde kalıcı makyaj tekniklerinin çeşitlenmesi ve güvenilirliklerinin artmasıyla kalıcı eyeliner uygulamalarına belirgin bir talep oluşmuş durumda. Göz makyajına pratik bir dokunuş sunarken günün her anı bakımlı görünmesinin sırrına dönüşen kalıcı eyeliner uygulamaları ile birçok avantajdan eş zamanlı yararlanmak mümkün oluyor.
Siz de kalıcı eyeliner ile daha çarpıcı bakışlara ve her zaman bakımlı bir görünüme kavuşmak isterseniz, kalıcı eyeliner uygulaması ve avantajları hakkında hazırladığımız içeriğimizde önemli bilgileri keşfedebilirsiniz.
Kalıcı Eyeliner Uygulaması Nasıl Yapılır?
Göz kapağının üst kısmına uygulanan kalıcı eyeliner, alanında uzman hekimlerce gerçekleştirildiğinde son derece güvenli bir uygulamadır. Öncesinde bölgeye lokal anestezik etkili krem sürülür.
Lokal anestezik etkili krem etkisini gösterdikten sonra doğal ve katkısız eyeliner boyaları, göz kapağı üzerine steril özel bir cihaz kullanılarak işlenir. İşlem yaklaşık 1 saatte tamamlanır ve kişi günlük yaşantısına bazı kurallara uyum sağlayarak dönebilir.
Kalıcı Eyeliner Uygulaması Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Az önce de belirtildiği gibi kalıcı eyeliner uygulaması, diğer tüm kalıcı makyaj türlerinde olduğu gibi yalnızca alanında uzman hekimlerce steril ortamlarda gerçekleştirilmelidir. Son derece güvenli nitelik taşısa da uygulama sonrası bölgenin temiz tutulmasına özen gösterilmelidir. Uygulama sonrası bölgede kızarıklık, hassasiyet, kabarma ve sonrasında ise kabuk oluşumu gözlemlenebilir. Tüm bu etkilerin görülmesi normaldir, bölgeye dokunulmaması ve oluşan kabukların sökülmemesi gerekir.
Farklı Renklerde, Farklı Stillerde Eyeliner Modelleri Arasından Tercih Yapılabilir
Kalıcı eyeliner uygulaması dahilinde farklı tarzda eyelinerların, farklı tonda boya kullanılarak çekilmesi mümkündür. Koyu ya da daha soft tonlarda siyah arasından tercihte bulunulması ile kişiselleştirilmiş bir görünüme kavuşmak kolaylaşır. Tercih edilen renge ek olarak kişi eyeliner şeklini de seçebilir. Kuyruklu veya kuyruksuz eyeliner şekilleri ile göz makyajında hedeflenen etki elde edilebilir. Kalıcı eyeliner uygulaması detayları belirlenirken kişinin göz yapısı, ten rengi, stili ve beğenileri eş zamanlı olarak değerlendirilir.
Kalıcı Eyeliner Uygulamasının Kalıcılığı Ne Kadar Sürer?
Kalıcı eyeliner uygulaması sanıldığının aksine dövme işleminde olduğu gibi yaşam boyu varlığını sürdürmez. Dövmeye kıyasla cildin daha üst kısımlarına işlenen eyeliner boyalarının kalıcılığı boyanın kalitesine, kişinin cilt yapısına, uygulama yapan kişinin uzmanlığına ve uygulama sonrası bakım süreçlerinin doğru yapılıp yapılmadığına göre değişiklik gösterebilir. Genel bir söylemde bulunmak gerekirse kalıcı eyeliner işlemi yaptıranlar 1,5 ile 3 yıl boyunca eyeliner sürme gereksiniminden kurtulurlar.
Kalıcı Eyeliner Uygulaması ile Eyeliner Çekme Zahmeti Sona Eriyor
Yalnızca göz makyajının değil yüz makyajının da havasını değiştiren eyeliner sürme işlemi, zaman alan ve yeterli pratiğe sahip olmayan kişilerin zorlandığı bir süreç olarak değerlendirilebilir. Uygulamasının zahmetli olması ve uygulama esnasında net çizgilerin her zaman çekilememesi kalıcı eyeliner uygulamasına başvuran kişi sayısını artırmaktadır.
Kalıcı eyeliner uygulaması ile günlük makyaj rutinleri hızla tamamlanabilir, hazırlık süreci kısaltılabilir. Uygulama yaparken ortaya çıkan potansiyel hataların oluşma ihtimali ortadan kaldırılırken daha çarpıcı bakışlara kavuşmak kolaylaşır.
Siz de kalıcı eyeliner ile günün her saati dikkat çekici bakışlara ve bakımlı bir görünüme sahip olmak isterseniz Heraderma uzmanlığına başvurabilirsiniz. Kliniğimizde gerçekleştirilen kalıcı eyeliner uygulaması sırasında yalnızca bitkisel boyalar kullanılmakta, uygulama planlaması kişisel beğeniler ve uzman görüşleri doğrultusunda gerçekleştirilmektedir.