Cilt Tonu Eşitlemek İçin Yüz Leke Tedavisi
Cildimiz güneş ışınlarından yanlış kozmetik ürünlere, beslenmeden hormonal bozukluklara, genetik yatkınlıktan çevresel etkenlere kadar birçok faktörden olumsuz etkilenebilir. En yaygın karşılaşılan cilt problemlerinden biri de lekelerdir. Cilt lekeleri ve izler vücudun birçok bölgesinde ortaya çıkabilir.
Özellikle yüzdeki lekeler kişileri rahatsız ederek estetik kaygılara yol açabilmektedir.
Cilt lekeleri çoğu zaman zararsızdır. Ancak bazı lekeler cilt kanseri gibi ciddi sağlık sorunlarına da işaret edebilir. Bu bakımdan cilt lekeleri tedavisi için ilk adım olarak bir dermatoloji uzmanına başvurularak lekenin türü ve nedeni belirlenmelidir.
Günümüzde tehlikeli olmayan cilt lekeleri kişiye özel farklı medikal estetik tedavilerle giderilebilmektedir. Kremler, peeling yöntemleri, mezoterapi ve lazer tedavileri farklı cilt lekelerine etkili çözümler sunarak pürüzsüz bir cilt elde edilmesine yardımcı olmaktadır.
Yüz leke tedavisi nedir?
Cilt lekeleri çeşitli nedenlere bağlı olarak herkeste ortaya çıkabilen ve sık rastlanan bir problemdir.
Özellikle yüzde alın bölgesi, burun üstü, yanaklar, dudak üstünde meydana gelen belirgin lekeler estetik açıdan kişileri rahatsız edebilmektedir.
Lekeler melanosit hücrelerinin normalin üzerinde üretilmesi veya düzensizliği nedeniyle ortaya çıkar. Saç, göz ve cildin doğal rengi bu hücrelerden gelmektedir. Dolayısıyla hücrelerdeki düzensizlik cilt lekelerine yol açar. Yaşlanma etkisi, güneş ışınlarına fazla maruz kalmak, hamilelik, hormonal bozukluklar, enfeksiyonlar, akneli cilt yapısı, genetik faktörler, bazı ilaçlar, sağlıksız beslenme ve yaşam alışkanlıkları leke oluşumunun nedenleri arasında yer almaktadır.
Ciltte meydana gelen lekelerin yok edilmesi veya görünümünün azaltılması için uygulanan yöntemler leke tedavisi olarak adlandırılmaktadır. Yüz leke tedavisi de yüze uygulanarak cildin lekelerden arınmasını ve daha pürüzsüz görünmesini sağlayan yöntemleri kapsar.
Yüz leke tedavisi çeşitleri nelerdir?
Leke tedavisi lekelerin türüne ve derinliğine, kişinin cilt yapısına ve lekelerin konumuna göre belirlenmektedir. Cilt leke tedavisi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:
- Medikal krem tedavisi: Lekeleri açmak için reçete edilen medikal kremler retinoik asit, hidrokinon ve azelaik asit gibi maddeler içermektedir. Özellikle melazma adı verilen cilt lekelerinin tedavisinde yaygın kullanılır.
- Kimyasal peeling uygulaması: Genellikle alfa hidroksi asit (AHA) peelingi veya diğer adıyla glikolik asitpeelingi uygulanarak melazma başta olmak üzere cilt lekeleri tedavi
- Enzimpeeling uygulaması: Etkili bir leke tedavisi yöntemidir. İçeriğindeki etken maddeler tirozinaz enzimini baskılayarak lekeye yol açan fazla melanin üretiminin önüne geçer. Enzim peeling melazma ve güneş lekeleri tedavisinde kullanılmaktadır.
- Mezoterapi yöntemi: Mikro enjeksiyonlar ile ciltteki pigmentasyon bozukluklarıgiderilebilir ve cilt tonunu eşitlemeye yardımcı olur.
- Mikrodermabrazyon: Leke, akne ve sivilce izleri ile ince kırışıklıkların tedavisinde kullanılır. Ciltte kan dolaşımını artırarak cilt tonunu eşitler.
- Karbon peeling: Lazer ile birlikte uygulanan bu yöntemle gözenekler küçültülebilir, cilt tonu eşitlenir, cilt derinlemesine temizlenir ve lekelerin görünümü hafifletilebilir.
- Lazer tedavileri: Lazer yöntemiyle cilt lekeleri, güneş lekeleri, yaşlılık lekeleri ve melazma gibi çeşitli pigmentasyon sorunları etkin şekilde tedavi edebilir.
Yüz leke tedavisi kalıcı mıdır?
Leke tedavilerinin etkinliği lekelerin türüne, yoğunluğuna, izlerin derinliğine, kişinin cilt yapısına ve leke oluşumlarının ne kadar eski olduğuna göre değişmektedir. Bazı lekeler uygun tedavilerle kalıcı olarak yok edilirken, bazı lekelerin ise görünümün azaltılması mümkün olmaktadır. Lazer tedavisi en etkili sonuçları veren yöntemdir.
Tedavinin başarısı ve kalıcılığının desteklenmesi için seanslara düzenli olarak katılım sağlanmalıdır.
Kişiye uygun cilt bakımı aksatılmamalıdır. Ayrıca tedavi sonrası yüz bölgesinin güneşe maruz bırakılmaması da önemlidir. Güneş koruyucu kullanılarak yeniden leke oluşmasının önüne geçilebilmektedir.
Yüz leke tedavisi kimlere uygulanır?
Yüz leke tedavisi yüz bölgesinde leke problemi olan herkese uygulanabilir.
- Güneş lekeleri olanlar,
- Akneizlerinden şikayet edenler,
- Yaşlılık lekeleri oluşan kişiler
- Melazma (kahverengi lekeler) ve vitiligo (beyaz lekeler) sorunu olanlar,
- Doğum lekeleri olan kişiler,
- Çil sorunu bulunanlar leke tedavileri ile bu problemlerinden kurtulabilmektedir.
Aşırı derin lekeleri, ciddi seviyede deri yaralanmaları veya açık yaraları olanlar, alerjik cilt yapısına veya çok ince cilde sahip olanlar için ise bu tedaviler uygun olmayabilir. Bu tip problemleri olanlar bir cilt uzmanı tarafından değerlendirildikten sonra tedaviye uygun olup olmadıkları belirlenebilir.
Yüz leke tedavisi nasıl uygulanır?
Yüz lekesi tedavisi seçilen tedavi türüne göre fark şekillerde uygulanmaktadır.
- Leke gidericimedikal kremler doktor tarafından reçete edilir. Genellikle hidrokinon, tretinoin, kojik asit, azelaik asit ve C vitamini gibi aktif bileşenler içeren bu kremler doğrudan lekenin üzerine uygulanır.
- Kimyasal peeling yönteminde hastanın cilt tipineve lekenin derinliğine göre genellikle glikolik asit, salisilik asit veya trikloroasetik asit içeren kimyasal solüsyon uygulanır. Cilt tabakası bu yöntemle soyulduktan sonra, alttaki taze ve yenilenmiş cilt ortaya çıkar.
- Enzim peeling veya diğer adıyla leke maskesibir cilt soyma işlemidir. Özel içerikli maske cilde uygulanarak 8 ila 10 saat süreyle bekletilir. Bu işlem sonrası devam kremi yaklaşık 4-6 ay süreyle lekeli bölgelere sürülür.
- Mezoterapi yönteminde cildin orta katmanına çeşitli vitaminler, mineraller, amino asitler ve diğer aktif maddeler mikro iğneler yardımıyla enjekte edilir. Bu uygulamaile cilt hücrelerinin yenilenmesi hızlandırılır, cilt tonu eşitlenerek leke görünümü azaltılır. Mezoterapi hem leke tedavisinde hem de cilt gençleştirme alanında kullanılmaktadır.
- Mikrodermabrazyon tekniğinde cildin üst tabakası mikro kristaller veya elmas başlıklar kullanılarak soyulur. Bu işlem cilt yenilemeetkisiyle leke görümünü hafifletir.
- Cilt gençleştirmeve cilt problemlerinin tedavisinde kullanılan en yaygın yöntemlerden biri de lazerdir. Lazerle leke tedavisi Q-switched (Q anahtarlı l) lazer, fraksiyonel karbondioksit (CO2) lazer, IPL (Intense Pulsed Light), Thulium lazer gibi farklı cihazlarla yapılabilmektedir. Belirli dalga boylarında yoğun ışık enerjisi yayan lazer cihazlarıyla alt deri tabakalarına ulaşılarak pigmentasyon sorunları giderilir.
Yüz lekesi tedavisinin yanı sıra yeni leke oluşumunu önlemek ve mevcut lekelerin daha fazla koyulaşmasını engellemek için sadece yaz aylarında değil her mevsimde yüksek SPF’li bir güneş koruyucu kullanılması da tavsiye edilmektedir.
Soğuk Lipoliz ile Vücudunuzu Şekillendirin
Bölgesel yağlanma vücudun birçok bölgesinde ortaya çıkabilen yaygın bir problemdir. Bu problemin giderilmesi için uygulanan en etkili bölgesel zayıflama yöntemlerinin başında soğuk lipoliz gelmektedir. Soğuk lipoliz veya diğer adıyla kriyolipoliz yağları dondurarak yok etme işlemidir. Cerrahi olmayan bu yöntemle fazla yağlar parçalanarak vücuttan atılırken diğer dokulara zarar verilmez.
Özellikle uzun süre spora ve egzersize vakit ayıramayan, yoğun bir günlük temposu olan kişiler soğuk lipoliz yöntemiyle fazla yağlarından kurtulabilmektedir.
Soğuk lipoliz nedir?
Lipoliz cilt altında biriken yağları yok ederken, kolajen üretimini tetikleyerek cilt gençleştirme ve sıkılaştırma etkisi de yaratan yöntemleri kapsar. Lipoliz yöntemlerinden biri de soğuk lipolizdir.
Yağ dondurma işlemi soğuk lipoliz olarak adlandırılmaktadır. Soğuk lipoliz uygulaması özel bir cihaz yardımıyla eksi derecelerde yağ hücrelerinin dondurularak parçalanmasını ve vücuttan atılmasını içerir.
Diyet ve egzersiz programlarına rağmen bölgesel kilolardan kurtulamayan veya düzenli egzersiz yapmaya vakit ayıramayan kişilerin tercih ettiği soğuk lipoliz FDA onaylı bir teknolojidir. Güvenli bir işlem olan soğuk lipoliz işleminde deri altında birikmiş yağ hücreleri yok edilir. İşlemden 2-3 ay sonra optimum sonuç alınarak hedeflenen incelme ve şekillenme sağlanır.
Soğuk lipoliz işleminin seans sayısı kişiye ve ihtiyaçlarına göre değişmektedir.
Bir yağ parçalama ve vücut şekillendirme yöntemi olan soğuk lipoliz vücudun birçok farklı bölgesine uygulanabilir. Bu bölgeler şöyle sıralanabilir:
- Gıdı
- Karın
- Kol
- Yan simitler (karın ve belbölgesinin iki yanı)
- Kalçave basen
- Bacak(İç ve dış bacak)
- Sırt
Soğuk lipoliz kimlere uygulanır?
Soğuk lipoliz tedavisi 18 yaşın üzerinde olan, bölgesel yağlanma problemi bulunan ve bu işleme mani bir sağlık problemi bulunmayan herkese uygulanabilir.
Soğuk lipoliz:
Bölgesel kilo probleminden şikayet eden,
Diyet ve spor yapmasına rağmen kilo verme sorunu yaşayan,
Vücudunu şekillendirmek ve forma sokmak isteyen,
Egzersiz için vakit ayıramayan
Yağ aldırma (liposuction) işlemi yaptırmak istemeyen kişiler için uygundur.
Öte yandan 18 yaşın altındaki kişiler, hamileler, kan dolaşım bozukluğu olan kişiler, diyabet (şeker) hastaları, kalp hastalıkları bulunanlar, Raynaud sendromu olan kişiler için soğuk lipoliz tedavi yöntemi önerilmemektedir.
Soğuk lipoliz kalıcı mıdır?
Kişiden kişiye değişmekle birlikte soğuk lipoliz işleminin tek seansı sonrasında vücut yağları yaklaşık olarak %20 oranında eritilebilmektedir. En iyi sonuç ise işlemden 2 ila 4 ay sonrasında alınır. Soğuk lipoliz uygulanan bölgede yağlar kalıcı olarak giderilebilir. Ancak kişinin bu işlemden sonra sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemesi de önemlidir. Elde edilen etkinin kalıcılığını korumak için sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, yeterli su tüketmek tavsiye edilmektedir.
Soğuk lipoliz nasıl uygulanır?
Bölgesel zayıflama sağlayan lipoliz yöntemleri arasında yer alan soğuk lipoliz güvenli bir uygulamadır. Yaklaşık olarak 45 dakika ila 60 dakika arasında süren işlemin ilk adımında antifriz özellikli jel içeren koruyucu pedler uygulama bölgesine yerleştirilir. Burada amaç soğuk yanığını önlemektir.
Uygulama bölgesine özel cihaz başlığı seçildikten ve derece ayarı yapıldıktan sonra işleme başlanır.
Cihazla yağ dokuları vakumlanır. Kısa bir ısıtma işlemi sonrasında yağ hücreleri dondurularak parçalanır. Genellikle işlemde -5 ila -10 derece soğukluk değeri kullanılmaktadır.
Parçalanmış yağ hücreleri vücuttan dolaşım sistemi ve boşaltımla, yani doğal yoldan dışarı atılır.
İşlemden sonra günden güne fark edilir seviyede bölgesel incelme ve sıkılaşma sağlanır. 2-4 ay arasında da maksimum etki görülür.
Tedavi sonrası en iyi sonuçların alınabilmesi ve korunabilmesi için bol su tüketilmeli, sağlıklı beslenme ve egzersiz de ihmal edilmemelidir.
Cilt Sıkılaştırmada Kolajen Aşısının Gücü
Kolajen proteini cildimizin büyük kısmını oluşturur. Cildin elastikiyetini sağlayan kolajen yaşlanma başta olmak üzere çeşitli nedenlerle zamanla azalabilir. Kolajenin eksilmesiyle birlikte cilt sıkılığını kaybeder; sarkma, matlaşma, nem kaybı ve kırışıklıklar gibi sorunlar ortaya çıkar. Cilde kaybettiği kolajeni geri kazandırarak yeniden genç, sıkılaşmış ve parlak bir görünüm sağlamak için uygulanan çeşitli medikal tedaviler mevcuttur. Bu tedaviler arasında en etkili yöntemlerden biri olan kolajen aşısı gerek yaşlanma gerekse çevresel ve genetik nedenli cilt problemlerinin çözümünü sağlar.
Kolajen aşısı ile cilt yeniden elastikiyet kazanır, neme doyar ve kırışıklık görünümü azalır.
Yaşlanma karşıtı tedaviler arasında yer alan kolajen aşısı hem ülkemizde hem de dünya genelinde özellikle cilt sıkılaştırma alanında tercih edilmektedir.
Kolajen aşısı nedir?
Vücudumuzda doğal olarak bulunan en yaygın protein olan kolajen bağ dokularının temel yapı taşıdır.
Cilt, kemikler, kaslar, tendonlar, bağlar ve kan damarlarında bulunan kolajen dokuların esnekliğini, dayanıklılığını ve bütünlüğünü korur. En bilinen görevlerinden biri de cildin genç ve elastik görünmesini sağlamasıdır.
Cilt yaşlanma ile birlikte daha az kolajen üretmeye başlar. Ayrıca genetik faktörler, sigara tüketimi, aşırı güneş maruziyeti, stres gibi çevresel faktörler de kolajen üretimini olumsuz etkilemektedir.
Kolajenin azalması ciltte elastikiyet kaybına, sarkma, ince çizgiler gibi problemlere yol açar. Kolajen aşısı vücutta azalan kolajeni yerine koyarak cilt kalitesini geri kazandırmak için yüz, boyun dekolte gibi vücutta birçok bölgeye uygulanan etkili yöntemlerden biridir.
Kolajenin cilde enjekte edilmesiyle uygulanan bu yöntem cilt altında bulunan fibroblastları tetikler ve böylece kolajen üretimi hızlanır. Kolajen aşısı tedavisi ile ciltte canlanma, yenilenme, sıkılaşma ve doku iyileşmesi sağlanır.
Kolajen aşısı faydaları nelerdir?
Kolajen aşısı gençleştirme ve sıkılaşma için uygulanan bir medikal estetik yöntemdir. Bu tedavinin faydaları şöyle sıralanabilir:
- Yaşlanma karşıtı etkiye sahiptir.
- Sadece yüz bölgesinde değil tüm vücutta cildin yenilenmesine ve onarımına yardımcı olur.
- Ciltte elastikiyet kaybınınortadan kaldırılmasını sağlar.
- Cildi sıkılaştırır. (Karınve kalça, boyun, dekolte ve üst kol gibi farklı vücut bölgelerinin sıkılaştırılmasında etkilidir)
- Cilde parlaklıkve nem kazandırır
- Kırışıklık gibi yaşlanma etkilerini azaltır.
- Akneve yara izlerini hafifletir.
- Dermis katmanı ve bağ dokusunun yenilenmesi sağlanır.
Kolajen aşısı kalıcı mıdır?
Kolajen aşısı ömür boyu kalıcı bir tedavi yöntemi değildir. Ancak düzenli seanslar sonrası etkisini 1 ila 1.5 yıl süreyle korur. Etkisini kaybetmeye başladığında yeniden uygulanabilir. Düzenli uygulama, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi ve doğru cilt bakımı rutinleri ile kalıcılığı desteklenebilir.
Kolajen aşısı kimlere uygulanır?
Kolajen aşısı 25 yaş üstü, kolajen kaybına bağlı cilt problemleri yaşayan herkese uygulanabilir.
- Kırışıklık ve sarkma problemi olan,
- Cildi nemsiz ve mat görünen,
- Elastikiyet ve sıkılaşma kaybı belirgin olan,
- Akne ve yara izi gibi cilt lekeleri bulunan,
- Lazerişlemi sonrasında cildinde oluşan yara ve reaksiyonların hızlı iyileşmesini isteyen kişiler kolajen aşısı tedavisinden faydalanabilir.
Bununla birlikte bu tedavi hamileler, emziren anneler, otoimmun hastalıkları olanlar, alerjik reaksiyon gösterenler, kanama ve pıhtılaşma sorunu olanlar, kontrol altına alınamayan şeker hastalığı (diyabet) bulunanlar, enfeksiyon durumu olanlar ve kanser hastaları için uygun değildir.
Kolajen aşısı nasıl uygulanır?
Bir cilt gençleştirme yöntemi olan kolajen aşısı klinik ortamda uygulanabilen bir işlemdir. Hastanın rahatsızlık hissini ortadan kaldırmak amacıyla lokal anestezik krem uygulama bölgesine sürülerek cilt uyuşturulur. Bölge temizlendikten sonra ince uçlu özel mezoterapi iğneleri aracılığıyla kolajen içerikli aşı dermal tabakaya uygulanır. Ardından masaj ile kolajenin cilt altına yayılması sağlanır. Son olarak enfeksiyon kapmaması için uygulama bölgesine antibakteriyel krem ile UV ışınlarına karşı da güneş koruyucu sürülür.
İşlem sonrası ciltte hafif seviyeli kızarıklık veya morluk gibi reaksiyonlar görülebilir. Ancak bu şikayetler birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur.
Kolajen aşısı tedavisi kişiden kişiye ve problemli bölgeye göre değişmekle birlikte genellikle 4 seans şeklinde uygulanır. Seanslar 15 günde bir veya 4 haftada bir tekrarlanır.
Kişinin ihtiyaçlarına göre kolajen aşısı diğer mezoterapi işlemleriyle ve dolgu veya bot.toks. gibi yaşlanma karşıtı yöntemlerle kombine olarak da yapılabilir.
Mezoterapi ile Canlı ve Işıltılı Bir Cilt
Mezoterapi hem tıpta hem de kozmetik estetik alanında kullanılan bir tedavi yöntemidir. Mezoterapi ameliyatsız yüz gençleştirme ile bölgesel zayıflama ve sıkılaştırma başta olmak üzere leke ve yara izleri, saç dökülmesi, çatlak ve selülit gibi problemlerin tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
70 yılı aşkın bir zamandır tüm dünyada tercih edilen bir tedavi yöntemi olan mezoterapi cilt altında kolajen ve elastin üretimini tetikleyerek yenileyici etki gösterir. Bu özelliğiyle cildin canlılığını, ışıltısını, gençliğini ve sağlığını geri kazanmasına yardımcı olur.
Yüz ve boyun, saçlı deri, dekolte bölgesi, el ve vücudun tedavi gerektiren her alanında etki gösteren bu yöntem kişiye ve ihtiyaçlarına özel olarak uygulanmaktadır.
Mezoterapi nedir?
Mezoterapi cilt altına protein, hormon, enzim, vitamin ve mineral gibi maddelerden oluşan karışımların enjekte edilmesi işleminin genel adıdır. Mezoterapi yönteminde kullanılan içerikler kişiye ve ihtiyaçlarına göre özel olarak planlanır.
Dünya genelinde en sık kullanılan ameliyatsız estetik uygulamaların başında gelen mezoterapi günümüzde mikro enjeksiyon yöntemiyle gerçekleştirilmektedir. Çok ince iğnelerle yapılan işlemde gerektiğinde lokal anestezi ile uygulama bölgesi uyuşturularak hasta konforu artırılmaktadır.
Mezoterapi faydaları nelerdir?
Mezoterapi uygulandığı bölgeye ve uygulama amacına göre farklı faydalar sağlamaktadır.
Saç mezoterapisi:
- Saç dökülmesinin tedavi edilmesini sağlar.
- Saç ekimi sonrası ekilmiş saçları güçlendirir.
Yüz mezoterapisi:
- Anti agingetki gösterir.
- Cildi sıkılaştırır.
- İnce kırışıkların görünümünü azaltır.
- Cilde canlılık ve ışıltı verir.
- Cildi nemlendirir.
- Lekelerin görünümünü iyileştirir.
Vücut mezoterapisi:
- Selülit oluşumlarının azaltılmasını sağlar.
- Çatlak tedavisi için kullanılır.
- Bölgesel yağlanmayı tedavi eder.
- Sarkma ve gevşeme sorunu olan karın, bacak içi, kol gibi bölgeleri sıkılaştırır.
Mezoterapi kimlere uygulanır?
Mezoterapi bu tedaviye ihtiyaç duyan 18 yaşın üzerindeki herkese uygulanabilen güvenli bir yöntemdir. Şu problemleri yaşayan kişiler için mezoterapi yöntemi uygundur:
- Kırışıklık ve sarkma
- Göz çevresi kırışıklıkları ve gözaltı torbaları
- Güneş lekeleri
- Sivilce ve yara izleri
- Sigara nedenli cilt hasarı
- Çatlaklar
- Selülit
- Bölgesel yağlanma
- Saç dökülmesi
Mezoterapi ayrıca alerjiler, damar rahatsızlıkları, spor yaralanmaları, alerji ve ağrı gibi durumların tedavisinde de kullanılmaktadır.
Hamileler, emziren anneler, diyabet (şeker) hastaları, kanser hastaları, kalp hastalıkları olanlar, alerjik reaksiyon riski bulunan kişiler ise mezoterapi için uygun değildir.
Mezoterapi çeşitleri nelerdir?
Mezoterapi cilt yenileme başta olmak üzere saç dökülmesi, selülit tedavisi gibi farklı alanlarda uygulanabilir. Uygulama bölgesi veya uygulama amacına göre farklı çeşitlere ayrılmaktadır.
- Yüz mezoterapisi diğer bir adıyla mezolifting cildin elastikiyetini artırmak, ince çizgileri, sarkma ve kırışıklıkları azaltmak için uygulanan bir mezoterapi türüdür. Hyaluronik asitbaşta olmak üzere vitamin mineral aminoasit gibi cildi besleyici maddeler yüzde belli noktalara enjekte edilir. Yaşlanma karşıtı tedaviler arasında yer alan bu yöntemle ciltte kolajen uyarımı artırılarak daha genç, sıkı, aydınlık ve ışıltılı bir görünüm elde edilebilir. Yüz mezoterapisi genellikle 4-6 seans arasında yapılır. Belli aralıklarla tekrarlandığında etkisini korur.
- Leke mezoterapisi ciltteki pigmentasyon sorunlarını gidermek için uygulanan bir mezoterapi çeşididir. Güneş lekeleri, akneizleri, yara izlerinin tedavisi mezoterapi ile sağlanabilir.
- Göz altı mezoterapisi kapsamında hafif seviyedeki göz altı torbaları, morluklar ve ince kaz ayağı çizgileri hafifletilebilmektedir.
- Saç mezoterapisi saç dökülmesinin tedavisi, yıpranmış saçların onarımı, saç uzamasının sağlanması ve kellik tedavisinde kullanılan etkili bir yöntemdir. Kadın ve erkek hastalara uygulanabilen saç tedavisikapsamında saç köklerini besleyen vitaminler, mineraller ve amino asitler saç derisinin altına enjekte edilir. Bu sayede saç folikülleri canlandırılarak yeniden çıkması sağlanır ve kan dolaşımı artırılarak saçlar güçlendirilir. Bu yöntem saç ekimi sonrası da ekilen saçların daha güçlü olması için uygulanmaktadır.
- Vücut mezoterapisi özellikle bölgesel yağlanmayı azaltarak incelme sağlamak, vücut hatlarını şekillendirmek ve cildi sıkılaştırmak amacıyla uygulanır. Bu kapsamda yağ yıkımını hızlandıran ve dolaşımı artıran maddeler cilt altına enjekte edilir. Cerrahi bir işlem olan liposuction yöntemine alternatiftir. Karın ve bel bölgesi, bacak ve bacak içi, kol gibi yağlanma ve sarkma olan bölgelere uygulanır.
- Selülit mezoterapisi her yaştan kadını etkileyebilen selülit görünümünün azaltılması için uygulanır. Yağ hücrelerini parçalamaya yardımcı olan lipolitik ajanlar ve kandolaşımını artıran maddeler sayesinde selülit görünümü hafifletilebilmektedir.
- İğnesiz mezoterapiise iğne yerine ultrason, lazer, elektroporasyon, plazma shower gibi tekniklerin kullanıldığı mezoterapi çeşididir. İğnesiz mezoterapide gözenekler açılarak cildin ihtiyaç duyduğu vitaminler, mineraller, hyaluronik asit gibi maddeler alt deri katmanlarına ulaştırılır.
Mezoterapi nasıl uygulanır?
Mezoterapi derinin orta tabakasına özel mikro iğneler aracılığıyla çeşitli maddelerin enjekte edilmesiyle uygulanır.
Mezoterapi uygulaması öncesinde hastanın şikayetleri, beklentileri, cilt yapısı, sağlık durumu gibi kriterler değerlendirilerek kişiye özel tedavi planlanır.
Uygulama öncesi cilt temizlenir. Hastaların rahatsızlık hissetmemesi için lokal anestezi ile uygulama bölgesi uyuşturulabilir.
Daha sonra mikro iğneler kullanılarak vitamin, mineral, enzim ve diğer biyo aktif maddeleri içeren karışım cildin alt tabakasına enjekte edilir.
Ardından enjeksiyon yapılan bölgeye hafif masaj uygulanarak karışımın cilt altına eşit olarak dağılması sağlanır.
Mezoterapi sonrasında ciltte hafif kızarıklık, morluk ya da şişlik görülebilir. Bu yan etkiler genellikle birkaç gün içinde geçer. Tedavi sonrasında güneşten korunmak önemlidir.
Uygulama sonrası 24 saat bölgeye su değmemelidir.
Ameliyatsız Gıdı Estetiği ile Hızlı Sonuçlar
Çenenin alt bölümü gıdı olarak adlandırılır. Gıdı bölgesinde yağ birikimi (double chin) ve cildin sıkılığını kaybederek sarkması birçok kişide estetik kaygılara yol açmaktadır.
Fazla gıdı görünümü yaygın bir problemdir. Genellikle kilo alımına bağlı yağlanma, deri elastikiyetinin kaybolması, kişinin çene ve boyun yapısı, ileri yaş gibi nedenlerle gıdı bölgesinde fazlalık oluşabilir.
Günümüzde ameliyatsız gıdı estetiği yöntemleriyle bıçak altına yatmadan da fazla double chin görünümü giderilebilmekte, çene ve jawline (çene hattı) çizgisi düzeltilebilmektedir.
Ameliyatsız gıdı estetiği nedir?
Çift çene veya double chin de denilen gıdı bölgesinde yağ birikimi ve sarkma problemlerini gidermek için uygulanan, cerrahi olmayan yöntemler ameliyatsız gıdı estetiği olarak ifade edilmektedir.
Gıdı fazlalığından şikayetçi olan ve ameliyat olmak istemeyenler medikal estetik uygulamaları tercih etmektedir.
Ameliyatsız gıdı estetiğinde kullanılan birden fazla yöntem vardır. Hastanın gıdı probleminin seviyesi, yaşı, cilt yapısı ve beklentileri doğrultusunda en uygun yöntem dermatoloji uzmanları tarafından belirlenir.
Gıdı fazlalığı ve sarkması probleminin tedavisi tek bir yöntemle yapılabileceği gibi bazı durumlarda birden fazla yöntem kombine de edilebilmektedir.
Son yıllarda liposuction veya gıdı germe operasyonu yerine ameliyatsız gıdı estetiği işlemlerinin tercih edilmesinin başlıca nedeni; bu yöntemlerin cerrahi müdahale gerektirmemesi ve genel anestezi alınmamasıdır. Bunun yanı sıra iyileşme sürecinin hızlı olması ve doğal bir görünüm sağlaması da ameliyatsız gıdı tedavisinin avantajları arasında sayılabilir.
Ameliyatsız gıdı estetiği kalıcı mıdır?
Ameliyatsız gıdı estetiği ile elde edilen sonuçlar her zaman kalıcı değildir. Yaşam tarzı alışkanlıklarına dikkat edilmesi, kilo kontrolünün sağlanması, doğru bakım uygulamaları ameliyatsız işlemlerin kalıcılık süresini uzatmaktadır. Yaşlanma ve aşırı kilo alma gibi durumların kişide yeniden gıdı problemlerine yol açabileceği unutulmamalıdır. Bununla birlikte çoğu ameliyatsız gıdı estetiği yöntemi ihtiyaç halinde tekrarlanabilir.
Ameliyatsız gıdı estetiği kimlere yapılır?
Ameliyatsız gıdı estetiği işlemleri, çift çene, belirgin gıdı görünümü, gıdı sarkması gibi problemler yaşayan 18 yaş üzerindeki kişilere uygulanabilir.
Ancak estetik işlemlerin yapılmasına engel bazı durumlar da söz konusudur. Kanser hastaları, diyabet hastaları, bazı ilaçları kullanan kişiler, çok hafif gıdısı olanlara ve gıdı bölgesinde enfeksiyon durumunda ameliyatsız gıdı estetiği yapılamaz.
Ameliyatsız gıdı estetiği nasıl yapılır?
Ameliyatsız gıdı estetiği farklı cilt yenileme yöntemleriyle yapılabilir. En çok tercih edilen gıdı estetiği yöntemleri şöyle sıralanmaktadır:
- Lazer Lipolift: Ameliyatsız yüz germe ve boyun germe yöntemlerinden biri olan lazer lipolift gıdı eritme için de kullanılmaktadır. Gıdı bölgesi için özel dalga boyu kullanılan lazer cihazlarıyla gerçekleştirilen işlem kapsamında fazla yağ dokusu sıvı hale getirildikten sonra vücut tarafından atılması sağlanır veya vakum cihazı ile çekilir. Ardından lazer atışları ile cilt germeuygulanır. Ciltte kolajen üretimini de teşvik eden bu cilt yenileme işlemi lokal anestezi altında tek seans olarak gerçekleştirilir.
- Mezoterapi: Ameliyatsız cilt gençleştirmeyöntemi olarak da bilinen mezoterapi işlemi gıdı inceltme ve eritme amacıyla da uygulanmaktadır. Bu amaçla özel moleküller ve deoksikolat gibi maddeler içeren bir karışım gıdı bölgesine enjekte edilir. Bölgesel yağları doğal şekilde yakan bu moleküller sayesinde gıdı bölgesindeki fazlalık giderilmiş olur. Kişiden kişiye değişmekle birlikte 2 ila 6 seans arasında uygulanabilir.
- Soğuk Lipoliz: Soğuk lipoliz yönteminde özel cihazlar kullanılarak gıdı bölgesi -8 derecede soğutulur. Bu şekilde yağ hücreleri yok edilerek fazla gıdı görünümü iyileştirilebilir. Uygulama 1 ila 3 seans arasında yapılır.
- Fokuslu Ultrason: Ses dalgaları yardımıyla yüz ve boyun bölgesindegerme ve sıkılaştırılma etkisi oluşturmak için uygulanan bir yöntemdir. Fokuslu ultrason yağ eritmekten ziyade lifting ve germe etkisi sağlar. Cilt yenileme etkisi de sunan bu yöntem tek seans uygulanmaktadır.
- Çene Estetiği (Jawline Estetiği): Cilt gençleştirme yöntemlerinden biridir. Yapısal olarak çene hattı geride olan kişilerde gıdı bölgesi daha belirgindir. Bu tip kişilerde çene hattı dolgu uygulaması ile belirgin hale getirilir; böylece gıdı görünümü de hafifletilmiş olur.
- Radyofrekans: Cilt yenileme ve gençleştirme uygulaması olan radyofrekans yöntemi gıdı estetiğinde de kullanılabilir. Gıdı bölgesine radyofrekans enerjisi verilerek cilt altındaki dokular ısıtılır. Kolajen üretimini artıran ve hızlandıran bu işlem özellikle gıdı sarkması ve gevşek deri problemlerinin giderilmesini sağlar.
Ameliyatsız yöntemlerin etkili olmadığı hastalara liposuction işlemi veya gıdı germe ameliyatı uygulanabilir.
Kalıcı Akne İzleri İçin Tedavi Yöntemleri
Sadece ergenlikte değil her yaşta yaygın rastlanabilen cilt problemlerinden biri de aknedir. Akne ve sivilce problemi ile birlikte özellikle yüz bölgesinde ortaya çıkan akne izleri kişiye özel tedavilerle düzeltilebilir.
Medikal akne izi tedavisi kapsamında farklı yöntemler uygulanabilmektedir. Akne izlerinin derinliği, boyutu, yeri, kişinin cilt tipi gibi faktörler seçilecek yöntemi belirler. Ayrıca deri altında ortaya çıkan kistik yapılara bağlı olarak kendini gösteren sivilceler de çoğunlukla iz bırakma eğilimdedir. Bu nedenle tedavi kapsamında bu tip aknelerin de yok edilmesi önem taşır.
Uzmanlar tarafından düzenli aralıklarla uygulanan doğru yöntemler sayesinde ciltte akne ve sivilce nedeniyle ortaya çıkan çukurlaşma, kabarıklık veya renk farkları iyileştirilebilmektedir.
Akne izi nedir?
Akne, ciltteki yağ bezlerinin tıkanması veya iltihaplanması sonucu oluşur. Ergenlik döneminde yaygın görülen bu cilt problemi yetişkinlerde de ortaya çıkabilir.
Akne beyaz veya siyah noktalar, kistler veya nodüller şeklinde görülebilir. Sivilce akne ile aynı anlama gelse de genellikle daha küçük boyutlu şişlikler sivilce olarak adlandırılır.
Akne ile birlikte ortaya çıkan bir diğer cilt problemi de izlerdir. Akne ve sivilcelerin iyileşme sürecinde ortaya çıkan kalıcı izlere akne izi veya akne skarı denilmektedir. Özellikle büyük boyutlu ve derin aknelerin iz bırakma ihtimali daha yüksektir.
Akne izleri koyu renkli lekeler şeklinde olabileceği gibi ciltte çöküntü ve çukur (atrofik skar) veya kabarıklık (hipertrofik skar) şeklinde ortaya çıkabilir.
Akne izleri yüzeysel ve derin izler olarak iki ana kategoride değerlendirilmektedir.
Yüzeysel sivilce izleri cildin üst tabakasında meydana gelen ve genellikle alt tabakanın etkilenmediği vakalardır. Kırmızı renkte leke şeklinde görülebilir ve hafif çökme de görülebilir.
Derin sivilce izleri ise cildin alt tabakasını etkiler ve kalıcı iz bırakma eğilimi vardır. Derin akne izleri kendi içinde üçe ayrılır.
- İcepick skar ciltte delik şeklindeki dar yapılı akne izleridir. Bu yuvarlak veya oval izler cildin yağ tabakasına kadar uzar.
- Boxcar skar krateri andıran bir çökme şeklinde ortaya çıkar. Keskin kenarlıdır. İcepick skar kadar derine uzanmaz ancak daha geniş bir alanı etkileyebilir.
- Rolling skar akne nedeniyle ciltte meydana gelen dalgalı ve düzensiz çukurlardır. Yumuşak kenarlıdır.
Akne izleri yara ve leke tedavisi yöntemleriyle giderilebilir.
Akne izi neden olur?
Akne izleri çeşitli nedenlerle meydana gelebilir ve bu izlerin oluşumunda cildin doğal iyileşme sürecinde açığa çıkan kolajen miktarı da etkilidir. Akne izlerinin nedenleri şöyle sıralanabilir:
- Şiddetli iltihaplanma ve buna bağlı cildin yoğun hasar görmesi
- Aknelerin zamanında ve doğru yöntemlerle tedavi edilmemesi
- Akne tedavisine düzenli devam etmemek
- Akne ve sivilceleri sıkmak ve patlatmak
- Yanlış cilt bakımıürünleri/rutini
- Genetik olarak akneli cilde yatkın olmak
- Derin ve kistik yapıdaki akneler
Akne izi belirtileri nelerdir?
Ciltte akne sonrası meydana gelen;
- Çukurlar (Atrofik İzler)
- Yükselmiş yani kabarık görünümlü, kırmızı veya pembe renkte izler (Hipertrofik İzler)
- Kalın, kabarık ve düzensiz şekle sahip izler (Keloid İzler)
- Pürüzlü ve dalgalı izler
- Koyu veya açık renkli lekeler sivilce izibelirtileri arasında sayılabilir.
Akne izi nasıl tedavi edilir?
Akne izi ve yara tedavisi farklı yöntemler içermektedir. Akne izinin yeni veya eski oluşu, yüzeysel veya derin oluşu, önceki tedaviler, kişinin cilt yapısı ve rengi seçilecek tedaviyi de belirlemektedir.
Akne izleri tedavisi topikal krem uygulaması, kimyasal peeling, lazer, radyofrekans, dermabrazyon, dolgu, mikro iğneleme, subsizyon gibi farklı yöntemlerle veya bu yöntemlerin kombine edilmesiyle uygulanabilir.
En yaygın kullanılan modern akne izi tedavi yöntemleri şöyledir:
- Lazerle akne izi tedavisi: Cilt gençleştirmeyöntemlerinden biri olan lazer tedavisi akne izlerinin giderilmesinde de etkin olarak kullanılır. Akne izlerinin bulunduğu bölgeye gönderilen lazer ışınları hasarlı dokuları parçalayarak yerine taze, yeni ve sağlıklı dokunun gelmesini sağlar. Cilt yenileme etkisi ile birlikte kolajen üretimini de artırarak izlerin görünümünün azaltılmasına yardımcı olur. Lazer tedavisi sonrası ciltte hafif kızarıklık oluşabilir. Kızarıklık şikayeti geçicidir.
- Radyofrekans tedavisi: Diğer adı altın iğneolan bu yöntemle ciltte problemli bölgede ısı artışı sağlanarak kolajen ve elastik lif oluşumu tetiklenir. Bu da cildin yenilenmesini ve izlerin giderilmesini sağlar. Radyofrekans uygulaması aynı zamanda bir cilt gençleştirme yöntemidir.
- Kimyasal Peeling: Uygulamakapsamında cilt özel bir içerikle soyulur. Sonrasında cilt yüzeyi yenilenerek daha pürüzsüz ve lekesiz bir cilt elde edilir.
- Dermaroller(Mikroiğneleme): Mikro iğnelerle ciltte küçük delikler açılarak kontrollü hasar oluşturulur. Cildin kendi kendini yenileme özelliği harekete geçirilir.
- Dolgu: Çukur izleri dolgu maddeleri ile doldurarak cilt yüzeyi düzleştirilir.
- Subsizyon: Daha çok rolling skarlar için kullanılır. Cilt altındaki bağ dokular kesilerek cildin daha pürüzsüz görünmesi sağlanır.
Leke tedavisi sonrası cildin korunması için güneş kremi kullanılması önerilmektedir.
Akne izi tedavisi kalıcı mıdır?
Akne izi tedavisinin başarısı ve kalıcılığı uygulanan yönteme, izin türüne ve kişinin cilt tipine göre değişmektedir. Medikal estetik akne izi tedavileri ile izlerin görünümü büyük oranda iyileştirebilmektedir ve elde edilen sonuçlar kalıcıdır. Bununla birlikte çok derin izleri tamamen yok etmek mümkün olmayabilir.
Vücut Lekeleri Tedavisinde Güncel Tedaviler
Vücudun belli bölgelerinde meydana gelen renk düzensizlikleri cilt lekesi olarak tanımlanır. Vücut lekeleri güneş maruziyeti, genetik faktörler, bazı ilaçlar, hormonal problemler, gebelik ve yanlış kozmetik ürün kullanımı gibi çok çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir.
Cilt lekeleri çoğunlukla zararsızdır ve estetik açıdan kişileri rahatsız eder. Bununla birlikte bazen ciddi sağlık problemlerinin de işareti olabilmektedir. Bu nedenle cilt lekeleri için dermatoloji uzmanına başvurarak lekenin türü, nedeni tespit edilmeli buna göre tedavi uygulanmalıdır.
Günümüzde medikal estetik alanındaki gelişmeler vücut lekesi şikayetlerinin de daha etkin şekilde tedavi edilebilmesini sağlamaktadır.
Leke tedavisi yüz dışında vücudun her bölgesine uygulanabilir. Tedavi yöntemi lekenin türüne, nedenine, seviyesine ve kişinin cilt tipine göre değişmektedir. Güncel tedavilerle vücut lekeleri hafifletilebilir veya yok edilebilir.
Vücut lekeleri nedir?
Melanosit hücreleri tarafından üretilen melanin cilde, saça ve göze rengini veren doğal pigmenttir. Bu hücrelerin normalden çok fazla veya az melanin üretmesi veya hücrelerde meydana gelen düzensizlikler vücut lekesi olarak da adlandırılan renk değişikliklerine yol açar. Cilt lekeleri çoğunlukla güneş ışınlarına aşırı maruz kalınması nedeniyle ortaya çıkar. Ancak genetik faktörler ile diğer çevresel etkenler de vücutta leke oluşmasına neden olabilmektedir.
Cilt lekeleri yaygın olarak yüz, sırt ve göğüs bölgelerinde oluşur. Özellikle yüzde meydana gelen lekeler saklanamadığı için estetik kaygılara yol açabilmektedir.
Cilt lekelerinin türleri ise şöyle sıralanabilir:
- Akne ve sivilce(Aknelerin sıkılması veya yanlış tedavisi ciltte kalıcı lekelere yol açabilir.)
- Melazma(Kahverengi lekeler)
- Güneş lekeleri
- Doğum lekeleri
- Çiller
- Vitiligo (Beyaz lekeler)
- Yaşlılık lekeleri
- Deridöküntüleri; egzama, sedef ve gül hastalığı cilt hastalıkları
- Cilt kanseri
Vücut lekeleri neden olur?
Cilt lekeleri doğuştan olabileceği gibi sonradan birçok farklı nedenle ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenler şöyledir:
- Güneş ışınlarına uzun süreli maruz kalma ve güneş koruyucukullanmama
- Genetik faktörler
- Yaşlanma
- Hormonal düzensizlikler
- Hamilelik
- Yanlış kozmetikürünler
- Bazı ilaçlar (Doğum kontrol haplarıve antibiyotikler, antidepresanlar vb.)
- Ciltte meydana gelen enfeksiyonlar
- Yanlış peeling uygulamaları
- Kötü beslenme ve az su tüketme
- Sigara ve alkol tüketimi
Vücut lekeleri belirtileri nelerdir?
Vücutta belli bölgelerde cilt tonu ile uyuşmayan açık veya koyu renkli lekelerin oluşması, bir kişide cilt lekesi olduğunun belirtisidir. Lekeler kahverengi tonlarda veya süt beyazı olabilir. Yüz bölgesinde, sırt bölgesinde, omuzda veya ellerin üzerinde belirebilir.
Vücut lekeleri kalıcı mıdır?
Vücut lekeleri bazı durumlarda kalıcı olabilir. Lekelerin türü, tonu, oluşma nedeni, kişinin cilt tipi ve yaşı, genetik yatkınlık gibi faktörler lekelerin kalıcılığında belirleyicidir.
Güneş lekeleri tedavi ile hafifletilebilir ancak tamamen yok edilmesi zordur.
Melazma gibi hormonal değişikliklerle ilişkili lekeler tedavi edilebilir. Ancak tekrar etme ihtimali vardır.
Çiller genellikle kalıcıdır ve güneş ışınlarına maruz kalındığında belirginleşir. Tedavi ile görünümü hafifletilebilir.
İltihap sonrası oluşan lekeler zamanla kaybolabilir, ancak bazı durumlarda da kalıcı olabilirler.
Akne izleri veya cilt yaralanmaları sonrası oluşan lekelerin bazıları zamanla solabilirken bazıları ise kalıcı olabilir.
Bazı cilt tipleri ve genetik yatkınlık pigment bozukluklarının daha kalıcı olmasına neden olmaktadır.
Vücut lekeleri nasıl tedavi edilir?
Leke tedavisi cilt lekelerinin türüne ve nedenine göre dermatoloji uzmanları tarafından kişiye özel olarak planlanır. Vücut lekeleri tedavisi şu yöntemlerle gerçekleştirilebilir:
- Özellikle kahverengi lekelerenzim peeling ile hafifletilebilmektedir. Tedavi lekeye yol açan tirozinaz enzimini durdurmayı amaçlar. Yüzeysel lekelerde yüksek başarı sağlanmaktadır.
- Kimyasal peeling tedavisinde özel içerikler kullanılarak cilt kontrollü şekilde soyulur. İşlem sonrası kolajenüretimi tetiklenir; ölü hücreler atılarak cilt yenilenir. Bu uygulama yaz ayları dışında yapılmalıdır.
- Mezoterapi yöntemi de leke tedavisinde kullanılan etkili yöntemler arasında yer alır. Lekeli bölgeye enjekte edilen vitamin, mineral ve enzimler sayesinde cilt yenilenir ve lekeler hafifler. Bu tedavi aynı zamanda cilt gençleştirme amacıyla da yapılmaktadır.
- Biyolojik serum uygulaması ile hastadan alınan kan özel bir işleme tabi tutulur. Ayrıştırılan plaz.ma lekeli bölgeye enjekte edilir. Bu tedavi ile lekeler hafifletilirken cilt kalitesi de artırılır.
- Dermaroller ve dermapen tedavisi kapsamında ciltte mikrokanallar oluşturularak kendi kendine onarım mekanizması harekete geçirilir. Ayrıca açılan mikrokanallardan direkt olarak lekelerin giderilmesine ve cilt yenilenmesine yardımcı içerikler de tatbik edilebilir.
- Lazeryöntemi leke tedavisinde yaygın kullanılan etkili bir uygulamadır. Cilt lekelerinin olduğu bölgelere lazer ışınları ile atış yapılarak cilt görünümü iyileştirilebilir.
Leke tedavilerinden sonra da uygun cilt bakımı rutinleri izlenmeli, güneş koruyucu krem kullanılarak ciltte yeni leke oluşumlarının önüne geçilmelidir.
Göz Altı Morluklarına Veda Edin Etkili Tedavi Yöntemleri
Alt göz kapaklarında meydana gelen koyu renkli halklar göz altı morluğu olarak tanımlanır. Düzenli ve yeterli uyku almama, genetik faktörler, dehidrasyon, kötü beslenme veya bazı sağlık problemleri göz altı morluklarına yol açabilir. Kişiyi olduğundan yaşlı ve yorgun gösteren bu durum yaygın rastlanan estetik şikayetler arasında yer almaktadır.
Günümüzde mezoterapi, kimyasal peeling ve lazer gibi medikal estetik tedavilerle göz altı morlukları giderilebilmekte ve kişi yeniden aydınlık bir göz çevresine kavuşabilmektedir. İleri göz altı morluğu ile birlikte yoğun torbalanma ve sarkma durumu olduğunda cerrahi tedavi uygulanabilmektedir.
Bu yazımızda göz altı morlukları nasıl giderilir sorusunu detaylı olarak cevaplandıracağız.
Göz altı morlukları nedir?
Sık rastlanan bir hiperpigmentasyon problemi olan göz altı morlukları alt göz kapağı bölgesinde çeşitli nedenlerle ortaya çıkan koyu halkalardır. Göz altı cilt rengindeki bu koyuluğa kan damarlarının görünür hale gelmesi yol açar.
Göz altında koyu halkalar mor, siyah, kahverengi ve hatta mavi tonlarda ortaya çıkabilir. Genetik yatkınlık, yaşın ilerlemesi, koyu ten rengi veya bazı sağlıksız yaşam alışkanlıkları göz altı morluğu riskini tetiklemektedir.
Göz altı morluğu sağlığı tehdit eden bir durum olmamakla birlikte estetik açıdan kişileri rahatsız eden bir cilt problemidir. Hastaya özel çeşitli yöntemlerle etkin tedavisi mümkündür.
Göz altı morlukları neden olur?
Göz altında koyu halka oluşmasının birçok farklı nedeni bulunmaktadır. Göz altı morlukları şu nedenlerle meydana gelebilir:
- Hiperpigmentasyon (cilt renginden sorumlu melaninpigmentinin normalden fazla üretilmesi sonucu koyu leke oluşması)
- Uykusuzluk
- Yorgunluk
- Genetik faktörler
- Cilt rengi düzensizliği
- Gözleri çok sık ovuşturmak
- Aşırı güneş maruziyeti
- İlerleyen yaş ile birlikte deride incelme meydana gelmesi
- Sigara tüketimi
- Yetersiz sıvıtüketimi
- Dehidrasyon(vücutta sıvı kaybı)
- Demir eksikliği
- Alerjiler, saman nezlesi (alerjik rinit)
- Egzama (Atopik dermatit ve kontakt dermatit)
- Tiroit rahatsızlıkları
- Sinüzit
- Bazı göz damlaları
Göz altı morlukları belirtileri nelerdir?
Göz altı morlukları kendini alt göz kapağındaki dairesel koyulaşma şeklinde gösterir. Göz altı morluğu belirtileri şöyle sıralanabilir:
- Gözün alt kısmında koyu renkoluşması
- Göz altlarında şişlik
- Yorgun görünüm
- Göz altındaki ince kırışıklıkların belirginleşmesi
- Deride incelme
Göz altı morlukları hangi hastalıkların belirtisi olabilir?
Göz altı morlukları her zaman bir hastalık belirtisi değildir. Uykusuz kalma, yorgunluk gibi modern hayatın akışında ortaya çıkabilen durumlar da göz altında koyu halkaların belirgin hale gelmesine yol açabilir. Bununla birlikte göz altındaki koyulaşma bazı sağlık problemlerine de işaret edebilir.
Alerjik reaksiyonlar göz altında morluğa yol açabilmektedir. Özellikle morlukla birlikte kaşıntı, kızarıklık gibi şikayetler de varsa alerji söz konusu olabilir.
Hormonal bozukluklar da bazen göz altı morluklarının nedenidir. Kadınlarda özellikle adet dönemlerinde veya hamilelik durumunda bu sorun gözlemlenebilir.
Göz altı morlukları bazı kişilerde tiroit hastalıkları ve böbrek hastalıklarına da işaret edebilir.
Göz altı morlukları nasıl tedavi edilir?
Göz altı morlukları hafif seviyedeyse ve geçici sorunlara bağlı ortaya çıkmışsa, evde bazı basit uygulamalarla giderilebilir. Bölgeye soğuk kompres yapmak, salatalık dilimi veya demlenmiş çay poşeti koyarak bir süre bekletmek, sağlıklı beslenmek, yeterli su tüketmek, uyku düzenine dikkat etmek, yüzü sıcak su ile yıkamamak, antioksidan içerikli cilt ürünleri tercih etmek kolay ve etkili yöntemlerdir.
Evde yapılan bu yöntemler sonuç vermediğinde medikal tedaviler devreye alınabilir. Bu tedaviler şu şekildedir:
- Dermatologlar tarafından reçete edilen kolij asit veya azelail asit içeren ürünler, topikal kremve topikal C vitamini içeren ürünler göz altı morluklarına iyi gelebilir.
- Işık dolgusu göz altında morluk, şişlik ve çöküklük problemlerinin tedavisinde en yaygın kullanılan yöntemdir. Uygulamakapsamında hyalüronik asit içeren dolgu maddesi özel iğnelerle bölgeye enjekte edilir.
- Kimyasal peeling hiperpigmentasyon tedavisinde kullanılan bir diğer yöntemdir. Göz altı için özel hazırlanmış alfa hidroksi asit ve glikolik asitler içeren maddelerle cilde peeling yani soyma işlemi yapılır. Cildin üst katmanı soyularak daha taze ve genç bir cilt dokusu ortaya çıkar.
- Göz altı mezoterapisi koyu halka görünümünü azaltmakta etkili bir yöntemdir. Mezoterapi kapsamında vitamin ve enzim kokteylleri göz altına enjekte edilir; cilt yapısı güçlendirilerek morluklar azaltılır.
- Biyolojik Serum Uygulamasında kişiden alınan kanözel bir işlemden geçirilir. Elde edilen Plaz.Ma. göz altına enjekte edilir. Bu uygulama bölgede cilt yenilenmesini teşvik eder.
- Lazer uygulaması etkili sonuç veren bir göz altı morluk Göz altı bölgesine uygun lazer cihazları ile bölgede cilt yenilenmesi teşvik edilerek koyu halkalar ve ince çizgiler tedavi edilebilmektedir.
- Ameliyatsız yöntemlerin sonuç vermediği hastalarda cerrahi yöntem de uygulanabilmektedir. Blefaroplasti (göz kapağı estetiği) ile fazla deri ve yağ dokusunu alınarak göz çevresidaha iyi bir görünüme kavuşturabilir.
Göz Altı Torbası Tedavisinde Yenilikler
Gözler yüzün odak noktasıdır ve ilk dikkati çeken bölgedir. Bu nedenle göz çevresinde meydana gelen torbalanma ve kırışıklık gibi problemler kişinin yüz güzelliğini etkileyebilir. Göz çevresinin cilt yapısı daha hassas ve incedir; göz altındaki damar yapısı daha yoğun olduğu için yaşlanma belirtileri de burada daha belirgin olabilir.
Göz çevresinde karşılaşılan en yaygın estetik şikayetlerden biri de torbalanmadır. Göz altı torbaları kişiyi olduğundan daha yaşlı, daha yorgun veya mutsuz gösterebilir. Göz altında torbalanmanın birçok nedeni olmakla birlikte en yaygın neden yaşlanmadır.
Günümüzde göz altı torbaları birçok hastada cerrahi müdahaleye gerek kalmadan gelişmiş teknolojiye sahip cihazların da kullanıldığı medikal kozmetik tedavilerle giderilebilmektedir.
Göz altı torbaları nedir?
Göz altında şişlik veya çökük bir görünüme yol açan anormal yağ dokusu birikmesi göz altı torbası olarak tanımlanabilir. Yaş ile birlikte kas ve dokular da zayıflar. Bunun sonucunda göz kapakları eskisi gibi desteklenemez, göz çevresindeki yağ tabakası gözün alt bölümüne gelir. Yağ torbaları belirginleşir. Bu da göz altı torbalanması olarak da ifade edilen durumu ortaya çıkarır.
Göz altı torbaları neden olur?
Göz altı torbalarının en yaygın nedeni yaşlanmadır. Ancak tek neden bu değildir. Kişide göz altı torbalanmasına yol açan faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Aşırı tuz tüketimi ve buna bağlı ödem
- Alerji ve alerjik reaksiyonlar
- Yorgunluk
- Stres
- Uykusuzluk veya yeterli uyku alınamaması
- Uykuda tek bir tarafa yatılması (buna bağlı olarak kan dolaşımı değişir, yerçekiminin de etkisiyle göz altında sıvı birikimi olur)
- Genetik ve yapısal nedenler
- Güneş ışınlarına maruziyet
- Sigara tüketimi
- Dengesiz beslenme
- Göz enfeksiyonları
- Göz altı bölgesinde yaralanma
- Böbrek hastalığı
Göz altı torbaları nasıl tedavi edilir?
Göz altı bölgesinde torbalanma, morluk, kırışıklık gibi problemlerin giderilmesi için ameliyatsız ve ameliyatlı yöntemler mevcuttur. Birçok hastada göz altı torbaları ameliyata gerek kalmadan tedavi edilebilmektedir. Ameliyatsız yöntemlerin başlıcaları şöyledir:
- Mezoterapi: Tedavi kapsamında mikro iğneler aracılığı ile göz altına çeşitli vitaminler, mineraller, amino asitler, hyaluronik asit gibi besleyici maddeler enjekte edilir. Cilt kalitesini artırarak yaşlanma etkilerinin azaltılmasını sağlayan göz çevresi mezoterapisi morluk görünümünü de hafifletir. Lazer tedavisi ile kombine edildiğinde daha etkili sonuç verebilir.
- Göz altı ışık dolgusu: Koyu halkalar ve torbaları azaltmak için hyaluronik asit gibi dolgu maddeleri ince iğnelerle göz altına tatbik edilir.
- Fraksiyonel lazer: Bu işlemde cildi sıkılaştırmak ve kalınlaştırmak için kontrollü hasar yaratılır. Lazer ışınları ile oluşturulan mikrotravmalar cildin kendini iyileştirme mekanizmasını tetikler; cildi yeniler, kolajen üretiminin artırılmasını sağlar.
- Dermapen: Dermapen cihazıyla ciltte kontrollü küçük çaplı hasar oluşturulur ve dokuların kendini iyileştirmesi ve yenilemesi teşvik edilir.
- Radyofrekans: Altın iğne radyofrekans cihazı da benzer bir şekilde ciltte kolajen üretimi ve sentezini tetikler ve hızlandırır.
- Plaz.Ma: Plaz.Ma enerjisi kullanılarak göz altı torbalarının görünümü azaltılabilir. Göz çevresinde doku iyileşmesini ve yeni dokuların oluşumunu sağlayarak cildin sıkılaşmasına yardımcı olur.
- Plastik cerrahi tedavi: Ameliyatsız yöntemlerle başarı elde edilemeyen veya göz altında çok ciddi torbalanma problemi olanlar ise göz estetiği ameliyatı ile tedavi edilebilmektedir. Göz altı torbası ameliyatı kapsamında göz kapağı ve kirpik hizasından mini kesiler açılarak giriş sağlanır; fazla yağlar alınır ve yıpranan kaslar onarılarak göz altı gerdirilir.
Göz altı torbaları nasıl önlenir?
Göz altı torbalarının görünümünün hafifletilmesi veya önlenmesi için kişinin evde uygulayabileceği bazı basit, doğal yöntemler de vardır. Ancak bu yöntemler yerleşmiş torbalanma şikayetlerinde çok da etkili olmayabilir.
Tuz tüketiminin azaltılması, günlük yeterli sıvı alımı, sağlıklı beslenme, sigara ve alkol tüketmemek, yatış pozisyonuna dikkat etmek, göz altı bölgesine özel bakım kremlerini kullanmak tavsiye edilebilir.
Göz altına soğuk kompres uygulamak da şişliklere iyi gelmektedir. Bir bezin içine buz koyarak şiş bölgeye yaklaşık 10 dakika aralıklı olarak soğuk kompres uygulaması yapılabilir. Buz uygulaması 15 dakikadan fazla yapılmamalıdır.
Çay, ödemin atılması ve şişlik görünümünün hafifletilmesini sağlayabilir. Soğuk su ile ıslatılan çay poşetleri göz altına koyularak yaklaşık 10 ila 15 dakika boyunca bekletilebilir.
Göz altı torbaları yüz masajı ile hafifletilebilir. Göz ve sinüs çevresine hafifçe çok bastırmadan masaj yaparak ve parmak uçlarıyla hafif vuruşlar etkili olabilir.
Mezoterapi ile Yüz Gençleştirme
Mezoterapi yaşlanma karşıtı ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemleri arasında sıklıkla tercih edilen uygulamalardan bir tanesidir. Cilt için faydalı maddelerden oluşan özel bir karışımın mikro iğnelerle problemli bölgelere enjekte edilmesiyle gerçekleştirilen bu uygulama cildin yenilenmesini ve onarılmasını sağlayarak kişinin daha genç ve canlı bir görünüm kazanmasına yardımcı olmaktadır.
Sadece kadınların değil son yıllarda erkeklerin de tercih etmeye başladığı mezoterapi tedavisinin farklı çeşitleri bulunmaktadır. Yüz mezoterapisi ve saç mezoterapisi en yaygın uygulanan mezoterapi çeşitlerini oluşturmaktadır.
Saç dökülmesi ve saçların güçlendirilmesi için uygulanan mezoterapi yöntemi saç mezoterapisi olarak adlandırılır. Yüz mezoterapisi ise yüz ve dekolte bölgesindeki cilt problemlerinin giderilmesi, cildin yenilenmesi ve gençleştirilmesi için uygulanmaktadır.
Anti-aging tedavisinin yanı sıra cilt lekelerini giderme ve cilt kalitesini artırma gibi amaçlarla da uygulanan yüz mezoterapisi ciltte kolajen üretimini uyararak daha genç, sıkı ve parlak bir cilt sağlar.
Yüz mezoterapisi nedir?
Yüz mezoterapisi veya diğer adıyla mezolifting cildi yenileyen, onaran ve yaşlanma etkilerini gidermek için uygulanan ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemlerinden biridir.
Yüz mezoterapisi çeşitli vitaminler, mineraller, amino asitler, antioksidanlar vb. bileşenlerden oluşan bir kokteylin cilt altına enjeksiyon ile aktarılmasıdır.
Yüz mezoterapisinin temel hedefi ciltte kolajen ve elastin aktivasyonunu sağlamak ve böylece daha sıkı, pürüzsüz ve nemli bir cilt elde etmektir. Ayrıca bu işlem leke tedavisi kapsamında da kullanılır. Cilt lekeleri mezoterapide kullanılan bazı maddelerin etkisiyle azaltılabilmektedir.
Yüz mezoterapisi kişiye özel estetik cilt bakım uygulamasıdır. Yani işlemde kullanılan içerik kişinin cilt yapısı ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak özel olarak hazırlanır.
Yüz mezolifting uygulaması olarak da adlandırılan işlemde kullanılan vitaminler cilt sağlığını ve yenilenmesini sağlar. Mineraller hücre fonksiyonlarını iyileştirmeye yardımcı olur. Amino asitler protein yapımını destekler. Hyaluronik asit cildi nemlendirerek dolgunlaştırır. Enzimler metabolizmayı hızlandırır ve cilt yenilenmesini teşvik eder.
Yüz mezoterapisi hangi bölgelere uygulanır?
Yüz mezoterapisinin uygulandığı bölgeler şu şekildedir:
• Alın
• Yanaklar
• Çene
• Göz çevresi
• Göz altı
• Gıdı
• Boyun ve dekolte
Mezoterapide hangi içerikler kullanılır?
Yüz mezoterapisinde kullanılan karışım kişinin ihtiyaçlarına göre uzmanlar tarafından hazırlanır. Genellikle mezoterapi karışımında şu içerikler yer alır:
• Hyaluronik asit
• Lidocaine
• Vitamin A, C, D, E,
• Vitamin B1, B2, B3, B5, B6
• Silica,
• Amino asitler
• Alfa lipoik asit
• Glutatyon
• Nükleik asitler
• Somon DNA
• Polipeptidler
• Koenzimler
• DMAE (Dimetil amino etanol)
Yüz mezoterapisi neden yapılır?
Yüz mezolifting cilt altında kolajen ve elastin üretimini teşvik ederek cildin daha sıkı ve esnek olmasını sağlar.
• Yaşlanma etkilerinin azaltılması,
• Kırışıklık ve ince çizgilerin giderilmesi,
• Cildin sıkılaşması,
• Cildin daha pürüzsüz görünmesi,
• Cildin derinlemesine nem kazanarak daha canlı ve sağlıklı görünmesi,
• Cilt tonunun düzeltilmesi,
• Güneş lekeleri ve yaşlılık lekeleri gibi sorunların giderilmesi için yapılabilir.
Yüz mezoterapisi kalıcı mıdır?
Yüz mezoterapisi ömür boyu kalıcı sonuç veren bir işlem değildir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte genellikle 4 ila 8 seans arasında uygulanması önerilmektedir. Ciltteki olumlu sonuçlar birinci seanstan itibaren gözlemlenebilir. 6 ayda bir veya yılda bir kez yapılan uygulamalar, mezoterapinin cilt gençleştirme etkisinin de daha uzun ömürlü olmasını sağlayabilmektedir.
Yüz mezoterapisi kimlere uygulanır?
Cildinin daha genç görünmesini isteyen ve cilt kalitesini artırmayı arzulayan herkese yüz mezoterapisi uygulanabilir. Yüz mezoterapisine ihtiyaç duyabilecek kişiler şöyle sıralanabilir:
• Cilt yaşlanmasını hızlandıran sigara ve alkol tüketenler
• Güneşe aşırı maruz kalanlar
• Sık sık solaryuma girenler
• Cilt bakım rutinini ihmal edenler
• Kronik hastalıkları nedeniyle cilt problemleri yaşayanlar
• Kuru cilt yapısına sahip kişiler
• Akne ve sivilce problemi olan kişiler
• Cildinde çizgi, kırışıklıklar ve sarkma olanlar
• Parlaklığını kaybetmiş matlaşmış cilt problemi yaşayanlar
• Cildinde yara izi ve leke sorunu olanlar
• Daha sağlıklı bir cilde kavuşmak isteyenler
Yüz mezoterapi yöntemleri nelerdir?
Yüz mezoterapisi iğneli ve iğnesiz şekilde yapılabilir. İğneli mezoterapi, ince iğneler aracılığı ile kişiye özel hazırlanan karışımın cilt altına tatbik edilmesini kapsar. İğne korkusu olan veya acı eşiği düşük kişilere uygulanan iğnesiz mezoterapide ise karışımın özel bir cihaz aracılığı ile cildin alt katmanlarına geçmesi sağlanır. Genellikle ultrason, elektroporasyon gibi cihazlarla gerçekleştirilmektedir.
Yüz mezoterapisi nasıl yapılır?
Mezoterapi ile cilt yenileme tedavisi öncesinde dermatolog veya estetik uzmanı tarafından bir ön değerlendirme yapılarak, kişinin cilt tipi, problemleri ve ihtiyaçları tespit edilir.
Buna göre kullanılacak mezoterapi içeriği hastaya özel olarak hazırlanır.
İşlem öncesi cilt temizlenir ve hastanın rahatsızlık hissini azaltmak için cilt yüzeyine anestezik krem sürülür.
Ardından mezoterapi kokteyli, mikro iğneler kullanılarak cildin altına enjekte edilir.
İşlemin süresi cildin durumuna ve tedavi edilen bölgeye bağlı olarak değişmekle birlikte genellikle 10-30 dakika sürer.
Uygulama sonrası ciltte hafif kızarıklık, şişlik veya morarma olabilir. Ancak bu durum kısa sürede kendiliğinden geçer.
Cilt yenileme ve gençleştirme alanında etkili bir yöntem olan yüz mezoterapisi deneyimli hekimler tarafından donanımlı merkezlerde uygulanmalıdır. Tedavi öncesinde ve sonrasında uzman tavsiyelerine uyularak yan etkiler en aza indirilebilir ve en başarılı sonuçlar elde edilebilir.