Güneş Lekeleri İçin Etkili Cilt Tedavisi
Güneş lekeleri, cildin ultraviyole (UV) ışınlara maruz kalmasının bir sonucu olarak oluşan renk değişiklikleridir. Yaz aylarında artma eğilimi gösteren güneş lekeleri yüz ve eller başta olmak üzere açıkta kalan vücut bölgelerini etkiler.
Özellikle yüzde ortaya çıkan güneş lekeleri birçok kişide estetik kaygılara neden olabilmektedir. Uygun tedavilerle güneş lekelerinin yok edilmesi ise mümkün olmaktadır. Peeling temelli cilt bakım uygulamaları ve lazer tedavileri güneş lekelerinin giderilmesinde etkilidir.
Güneş lekeleri nedir?
Güneş lekeleri, genellikle yüz, eller, omuzlar, kollar ve alın gibi güneşe maruz kalan bölgelerde oluşan; cildin kendi renginden daha koyu ve genellikle kahverengi tonlardaki lekelerdir. Güneş lekelerinin birincil nedeni cildin uzun süreli ve düzenli olarak ultraviyole (UV) ışınlarına maruz kalmasıdır. Bu durum deride melanin adlı pigmentin aşırı üretilmesine neden olabilir. Bu pigment ciltte kümelendiğinde güneş lekeleri ortaya çıkar.
Güneş lekelerinden korunmak için özellikle yaz aylarında güneşe çıkmadan önce geniş spektrumlu, yüksek faktörlü bir güneş koruyucu kullanmak, güneşten koruyucu giysiler giymek ve özellikle güneşin en şiddetli olduğu saatlerde öğlen saatlerinde doğrudan güneş ışığına maruz kalmamak önemlidir.
Güneş lekeleri nasıl olur?
Güneş her ne kadar yaşam kaynağımız olsa da güneş ışınlarına doğrudan ve uzun süreli maruz kalmak cilt lekesi ile birlikte deri kanseri gibi ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
Ultraviyole (UV) ışınları, güneşten gelen en zararlı ışınlardır. Bu ışınlar, cildin epidermis tabakasına nüfuz eder. Cildimiz, UV ışınlarına maruz kaldığında koruma mekanizması olarak melanin adlı pigmenti üretir. UV ışığına maruz kalındıkça cilt daha fazla melanin üretir, bu da cildin koyulaşmasına (bronzlaşma) neden olur. Ancak, bazen melanin ciltte eşit dağılmaz ve belirli bölgelerde kümelenir. Bu kümelenme, ciltte güneş lekeleri olarak adlandırılan koyu renkli lekelere yol açar.
Güneş maruziyeti dışında bazı faktörler de leke oluşumunu tetikleyebilmektedir. Bu faktörlerin başında yaşlanma gelir. Zamanla, cildin UV ışınlarına karşı doğal koruma mekanizmalarını zayıflar. Bu da yaşla birlikte güneş lekelerinin oluşma riskinin artmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra genetik faktörler ve cilt tipi de lekeler üzerinde etkilidir. Bazı insanların genetik olarak güneş lekelerine yatkın olduğu düşünülmektedir. Ayrıca açık tenli ve açık renkli saçlara sahip olanlar güneş lekelerine daha yatkın olabilir.
Güneş lekeleri nasıl tedavi edilir?
Güneş lekelerini yok etmek veya görünümünü azaltmak için çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Kişiye en uygun, doğru tedavinin belirlenmesi için bir dermatoloji uzmanına başvurulması önerilmektedir.
Güneş lekeleri için yaygın tedavi yöntemleri şunlardır:
- Topikal Kremler:Hidrokinon, retinoidler, kojik asit, azeleik asit içeren kremler, melanin üretiminin yavaşlatılmasına ve lekeleri aydınlatmaya yardımcı olabilir.
- Kimyasal Peeling: Bu yöntem, ciltteki üst tabakayı soyarak yeni, daha parlak bir cilt tabakasının ortaya çıkmasını teşvik eder.
- Mikrodermabrazyon:Bu yöntemde, ölü cilt hücrelerini soyarak daha taze bir cilt tabakasının ortaya çıkmasına yardımcı olan ince kristallerle cilt yüzeyi zımparalanır.
- Lazer Tedavisi:Lazer, ciltteki melanin pigmentini hedef alarak güneş lekelerini aydınlatmaya yardımcı olabilir.
- Yoğun Atımlı Işık(IPL) Terapisi: IPL, ciltteki renk değişikliklerini hedef alarak güneş lekelerini azaltmaya yardımcı olabilir.
- Kriyoterapi: Bu yöntemde, sıvı azot kullanılarak güneş lekeleri dondurulur, bu da lekenin soyulmasını ve yeni, sağlıklı cilt hücrelerinin oluşmasını teşvik eder.
Güneş lekeleri tedavisi kalıcı mıdır?
Güneş lekesi tedavilerinin etkisi kişinin cilt tipine, genetik faktörlere, yaşına ve lekelerin koyuluğuna göre değişebilmektedir. Ancak uygun tedavilerle güneş lekelerinin tamamen yok edilmesi mümkündür. Tedavi sonrasında yeniden güneşe maruziyet durumda ise yeni cilt lekeleri ortaya çıkabilir. Dolayısıyla tedavi etkisinin kalıcı olması için düzenli güneş koruyucu kullanmak ve diğer bakım önlemlerini uygulamak önem taşımaktadır.
Ameliyatsız Karın Germe Yöntemleri Nelerdir
Karın bölgesinde yağlanma birçok insanın yaşadığı; özellikle orta yaş ve sonrasında daha belirgin hale gelen bir durumdur. Kadınların en yaygın estetik şikayetleri arasında bulunan karın yağlanması problemi çeşitli yöntemlerle çözülebilmektedir. Düzenli egzersiz, diyetisyen kontrolünde uygulanan beslenme programları, sağlıklı yaşam alışkanlıklarının benimsenmesi gibi çözümlerin etkili olmadığı durumlarda ise ameliyatlı ve ameliyatsız karın germe yöntemleri devreye girmektedir.
Günümüzde gelişen teknolojinin de yardımıyla ameliyatsız karın germe yöntemleri, bıçak altına yatmadan karın yağlarından kurtulmayı mümkün hale getirmektedir.
Karında yağlanma neden olur?
Kilo alımına bağlı olarak karında iki şekilde yağ birikimi olur: Subkutan (deri altı) yağ ve viseral (iç organları çevreleyen) yağ. Her iki durum da kişinin genel sağlığını olumsuz etkilerken, özellikle kadınlar için estetik kaygıları beraberinde getirebilir. Karında yağlanmanın birçok farklı nedeni vardır. Sağlıksız beslenme, fiziksel aktivite eksikliği, genetik yatkınlık, yaş, hamilelik süreci, alkol tüketimi, stres, uyku bozuklukları, çeşitli hastalıklar karın yağlanmasına yol açabilmektedir.
Ameliyatsız karın germe nedir?
Ameliyatsız karın germe; cerrahi bir müdahale gerektirmeden karında biriken fazla yağların yok edilmesini, karın bölgesinin daha sıkı ve düzgün görünmesini sağlayan estetik uygulamalardır. Ameliyatsız liposuction olarak da tanımlanan bu tür işlemler, genellikle minimal invaziv teknikler veya enerji bazlı cihazlar kullanılarak gerçekleştirilir.
En yaygın kullanılan ameliyatsız karın germe yöntemlerinin başında lazer tedavileri gelir. Lazer dışında ultrason, radyofrekans, plazma gibi enerjileri kullanan yöntemler de sıkı bir karın elde edilmesine yardımcı olmaktadır. Lazer, radyofrekans tedavileri aynı zamanda ciltte çatlak görünümünün azaltılmasını da sağlayabilmektedir.
Ameliyatsız karın germe kalıcı mıdır?
Karın bölgesinde yağ yakımı, sıkılaşma ve düzleşme sağlayan ameliyatsız işlemlerin ardından hastalarda hızlı bir iyileşme görülür. Ameliyatsız karın germe belli bir süre içinde etkisini göstermektedir. Uygulamaların sonunda elde edilen düz ve sıkı karın görünümünün korunması ise kişinin doğru beslenme, egzersiz, alkolden uzak durmak gibi sağlıklı alışkanlıkları benimsemesi ile mümkündür.
Ameliyatsız karın germe kimlere yapılır?
Ameliyatsız karın germe işlemi bölgesel yağlanma sorunu yaşayan sağlıklı her yetişkine uygulanabilir.
- Karın bölgesinde yağ birikimi, sarkmave sıkılık kaybı olan kişiler,
- Orta yaş ve üzeri cilt elastikiyetini kaybetmiş kişiler,
- Karın bölgesinde doğum sonrası fazlalık, sarkma, şekil bozukluğu problemleri oluşan kadınlar,
- Diyet programlarına ve düzenli egzersize rağmen karındaki fazla yağlarından kurtulamayanlar,
- Cerrahi müdahale istemeyen kişiler ameliyatsız karın germe işlemleri için uygundur.
Ameliyatsız karın germe nasıl yapılır?
Ameliyatsız karın germe yöntemleri, bölgesel incelme ve sıkılaşma etkisi sunan özel cihazlar kullanılarak gerçekleştirir. İnvaziv olmayan bu işlemler hasta açısından konforludur.
- Lazer Tedavileri: Lazer liposuction işlemiyle yağ hücreleri küçültülebilmektedir. Cilt altına gönderilen lazer enerjisi, kolajenve elastinin yeniden yapılandırılmasını teşvik eder; bu da cildin daha sıkı ve elastik hale gelmesine yardımcı olabilir.
- Radyofrekans (RF): Radyofrekans enerjisi, kolajen üretimini artırmak için deriye uygulanır. Bu işlem, cildin sıkılaşmasına ve gençleşmesine yardımcı olabilir.
- Ultrason: Yüksek yoğunluklu odaklanmış ultrason enerjisi, yağ hücrelerini hedef alarak yok ederken aynı zamanda sıkılaştırmaetkisi de gösterebilir.
- Soğuk Lipoliz (CoolSculpting): Bu yöntemde özel cihazla yağ hücreleri dondurularak yok edilir. Bu işlem esas olarak yağ hücrelerini azaltmaya odaklıdır ve doğrudan cilt sıkılaştırma etkisi minimaldir.
- Plazma Pen: Bu cihaz, cilt yüzeyine plazma enerjisi uygulayarak cildin sıkılaşmasını teşvik eder.
- Emsculpt: Özellikle karın ve kalça bölgeleri için kullanılan popüler bir vücutşekillendirme yöntemidir. Emsculpt, yüksek yoğunluklu odaklanmış elektromanyetik (HIFEM) enerji kullanarak kasları uyararır; hem kas yapısını artırmayı hem de bölgesel yağları azaltmayı amaçlayan non-invaziv bir estetik tedavi yöntemidir.
Kalıcı Akne Tedavisiyle Pürüzsüz Bir Cilde Kavuşun
Akne birçok insanın hayatının bir döneminde karşılaştığı yaygın bir cilt sorunudur. Özellikle ergenlik döneminde ortaya çıkan akne, yetişkinlerde de görülebilir. Akne probleminin giderilmesinde kişiye özel birçok tedavi yöntemi kullanılmaktadır. Kalıcı akne tedavisi sayesinde pürüzsüz, lekesiz, akne ve sivilcelerden arınmış bir cilde sahip olmak mümkündür.
Kalıcı akne tedavisi nedir?
Kalıcı akne tedavisi sadece ergenlikte değil her yaşta ortaya çıkabilen akne, sivilce ve akne lekelerinin giderilmesini ve kişinin yeniden sağlıklı bir cilde kavuşmasını sağlayan yöntemlerdir.
Aknenin şiddetine ve türüne bağlı olarak birçok tedavi yöntemi bulunmaktadır. Akne tedavisi kapsamında dermatologlar tarafından topikal kremler, oral ilaçlar, hormonal sorunlara bağlı akne oluşumlarında ise hormon tedavileri uygulanabilmektedir.
Akne ve akneye bağlı cilt problemlerinin çözümünde kimyasal peeling, lazer tedavileri, serum ve enjeksiyon uygulamaları gibi medikal kozmetik yöntemler de son derece etkili sonuçlar vermektedir.
Kalıcı akne tedavisi yöntemleri nelerdir?
Akne ve akne izi tedavisi için birçok medikal kozmetik yöntem bulunmaktadır. Bu yöntemler arasında en yaygın uygulanan medikal kozmetik tedaviler şöyle sıralanabilir:
- Kimyasal Peeling: Akne ve sivilce tedavisi ile akne lekelerinin azaltılmasında kullanılır. Kimyasal peelingişleminde yüzeye uygulanan asit solüsyonları cildin üst tabakasını soyarak cilt yenilenmesini teşvik eder. Hem sivilce izi hem de güneş lekelerinin görünümünü azaltabilir.
- LazerTedavileri: Cilt yenileme ve leke tedavisi için kullanılır. Cildin derin tabakalarına nüfuz eden lazer ışınları, kolajen üretimini tetikler, lekelerin görünümünü azaltır, cilt kalitesini artırır, cildi sıkılaştırır.
- Cilt problemlerinin tedavisinde ve cilt gençleştirmeamacıyla ileri teknolojiye sahip fraksiyonel CO2 lazer tercih edilmektedir. Fraksiyonel CO2 lazer işlemiyle, ciltte binlerce mikrotermal alan oluşturularak hedefe yönelik tedavi gerçekleştirir.
- Karbonpeeling ise özellikle cilt gözeneklerinin temizlenmesi, cilt tonunun eşitlenmesi, yağlı ciltlerin tedavisi ve akne izlerinin hafifletilmesi için kullanılan bir lazer tedavi yöntemidir.
- Radyofrekans Tedavileri: Radyofrekans enerjisi kullanılarak cildin derin tabakalarına nüfuz edilir. Uygulama, kolajen üretimini teşvik ederek cilt yüzeyinin düzeltilmesine yardımcı olabilir.
- Mezoterapi: Akne ve akne lekeleri için vitaminler, enzimler ve diğer besleyici maddelerin derialtına enjekte edilmesi ile cildin iyileşmesi teşvik edilebilir. Ayrıca kişinin kendi kanındaki yenileyici ve onarıcı t.bosit zengini plaz.ma.ların ayrıştırılarak yeniden kişiye enjekte edildiği Biyolojik Serum Uygulaması yöntemi de akne tedavisinde mezoterapi ile birlikte uygulanabilmektedir.
- Somon DNAtedavisi: Ciltteki kırışıklıkları azaltma, cilt yenilenmesini teşvik etme, akne lekeleri ve yara izlerini giderme, ciltteki nem dengesini artırma amacıyla kullanılan bir estetik cilt tedavi yöntemidir. Somon DNA serum tedavisi, somonun spermasından elde edilen saf bir DNA molekülü olan polideoksiribonükleotit (PDRN) içeren enjeksiyonları kapsar.
Bu tedavilerin her biri, aknenin ve lekelerin şiddetine, tipine, yerine ve kişisel faktörlere göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle akne ve leke tedavisi bir dermatoloji uzmanı tarafından kişinin cilt problemlerine uygun olarak planlanmalıdır.
Kalıcı akne tedavisi faydaları nelerdir?
Kalıcı akne tedavisi sonrası:
- Kişi daha düzgün ve pürüzsüz bir cilde kavuşur.
- Cilt sağlığı genel olarak iyileşir; sebum üretimi dengelenir ve tıkalı gözenekler engellenir.
- Akne ve sivilce izleri büyük oranda giderilir.
- Bazı akne türlerinin kişide yol açtığı ağrı şikayeti ortadan kaldırılabilir.
- Aknenin etkili bir şekilde tedavi edilmesi sonrası hastalar için cilt bakımıdaha basit ve hızlı hale gelir.
- Akne problemi psikolojik olarak kişileri olumsuz etkilemektedir. Tedavi sonrası özgüven kaybı geri kazanılabilir ve kişiler daha aktif bir sosyal hayata adım atabilir.
Kalıcı akne tedavisi hangi bölgelere uygulanır?
Akne, vücudun çeşitli bölgelerinde ortaya çıkabilir. Akne ve sivilce oluşumlarının en yaygın görüldüğü bölge yüzdür. Yanaklar, alın, burun, çene bölgesi akne probleminden etkilenebilir. Yüz dışında, sırt, omuzlar, göğüs bölgesi, kollar, kasık ve kalçada akne ve sivilce görülebilmektedir.
Akne ve sivilce tedavisi, vücutta bu cilt probleminin görüldüğü her bölgeye uygulanabilir. Her bölge için farklı tedavi yöntemleri kullanılabilir. Bu yöntemler dermatoloji uzmanları tarafından belirlenir.
Yaşlanma Belirtilerine Karşı Kırışıklık Tedavileri
Yaşlanma fiziksel değişimleri beraberinde getiren doğal bir süreçtir. Yaşlanmaya bağlı ortaya çıkan fiziksel belirtilerin başında cilt kırışıklıkları gelir. Kırışıklık her ne kadar yaşlanma sürecinin bir uzantısı olsa da farklı faktörler de cilt kalitesinin bozulmasına yol açarak kişinin olduğundan daha yaşlı görünmesine neden olabilmektedir.
Yaşlanma belirtilerine karşı geliştirilen kişiye özel kırışıklık tedavileri sayesinde cilt kaybettiği dolgunluğu, esnekliği ve ışıltıyı geri kazanabilmektedir. Kırışıklık görüntüsünün iyileştirilmesi kişinin daha genç, sağlıklı ve güzel görünmesine de yardımcı olmaktadır.
Kırışıklık tedavisi nedir?
Kırışıklık tedavisi, cildin yaşlanma belirtilerini azaltmayı amaçlayan yöntem ve ürünlerden oluşmaktadır. Yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkması ve ilerlemesinde kolajen ve elastin kaybı, genetik nedenler, çevresel etkiler ve yaşam tarzı seçimleri gibi bir dizi faktör etkili olmaktadır. Yaşlanma nedeniyle yüz, boyun, dekolte, eller başta olmak üzere ciltte ince çizgiler ve kırışıklıklar, sarkmalar, yağ bezeleri, lekeler, kuruluk ve matlaşma, incelme, renk değişiklikleri gibi belirtiler meydana gelir. Kırışıklık tedavisi tüm problemleri çözmek üzere kişiye ve kişinin cilt ihtiyaçlarına özel birçok farklı medikal estetik yöntemi ve cerrahi işlemleri içerir.
Günümüzde içeriği zenginleştirilen etkili ürünler ve gelişmiş teknolojiye sahip cihazların da yardımıyla ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemleri büyük ilgi görmektedir. Ameliyatsız kırışıklık tedavileri ile yaşlanmaya bağlı bölgesel problemlerin tamamında başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Kırışıklık tedavisi yöntemleri nelerdir?
Kırışıklık tedavisinde birçok farklı yöntem bulunmaktadır. Cildi canlandırmak, nemlendirmek, yaşlanma belirtilerini azaltmak, kırışıklık görünümünü iyileştirmek için uygulanan FDA onaylı yöntemler şöyle sıralanabilir:
- Mezoterapi
- Toks.
- Dermal Dolgu
- Lazeruygulaması
- BBLLazer
- Ultrason ve Radyo Frekans Tedavileri
- Yağ Enjeksiyonları (Lipofilling)
- Mikrodermabrazyon
- Kimyasal Peeling
- Dermaroller ve Mikro iğneleme
Kırışıklık tedavisi nasıl gerçekleştirilir?
Kırışıklık tedavisi kişinin cilt problemlerine, cilt tipine ve beklentilerine göre özel olarak planlanmaktadır. Ameliyatsız cilt gençleştirme yöntemlerinin her biri farklı şekillerde gerçekleştirilir.
- Mezoterapide vitaminler, mineraller, amino asitler, hyalüronik asit, peptidler ve diğer özel bileşenler mikro iğnelerle cilt altına enjekte Mezoterapi yüz, boyun, dekolte bölgesinde uygulanarak bu bölgelerde cildin gençleşmesine, nemkazanmasına ve canlanmasına yardımcı olur. Kişinin kendi kanından elde edilen yüksek oranda t.bosit içeren plaz.ma.nın yeniden kişiye enjekte edildiği Biyolojik Serum Uygulaması ile kombine edildiğinde daha etkili sonuçlar alınabilmektedir.
- Göz çevresikırışıklıklarında göz mezoterapisi; hacim kaybı ve morluk gibi şikayetlerde de ışık dolgusu gibi yöntemler enjeksiyon ile uygulanabilmektedir.
- Toks. cilt altınaenjekte edilerek kasları geçici olarak felç eder. Bölgesel kırışıklıkların kısa sürede açılmasını sağlayan bu yöntem, özellikle alın, kaş arası ve göz kenarlarındaki kaz ayağı kırışıklıkları ve mimik çizgilerinin giderilmesi için uygulanır. Kırışıklık dışında terleme ve diş sıkma tedavisinde de bot. Toks. kullanılmaktadır.
- Dermal Dolgu, hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit ve poli-L-laktik asit gibi maddelerin cilt altına mikroenjeksiyon yöntemi ile tatbik edilmesidir. Bu yöntem, ciltteki çizikleri ve kırışıklıkları doldurarak cildin daha dolgun görünmesini sağlar.
- Kırışıklık tedavisinde kullanılan cilt yenilemeyöntemlerinden bir diğeri de lazerdir. Lazer ışınları ile atış yapılan bölgelerde cildin üst tabakası soyulur ve kolajen üretimi teşvik edilir.
- BBL (BroadBand Light) terapisi de kırışıklık tedavileri arasında tercih edilmektedir. BBL Lazer, cilt üzerine geniş bantlı ışık enerjisi gönderilerek gerçekleştirilir. Yoğun darbeli ışık teknolojisi ile pigmentasyon, kızarıklık ve diğer cilt sorunları hedef alınır.
- Ultrason ve radyofrekans tedavileri cildin derin katmanlarına enerji gönderilerek uygulanmaktadır. Kolajen ve elastinüretimi tetiklenerek cildin sıkılaştırılması sağlanır.
- Yağ enjeksiyonu uygulamasında kişinin kendi vücudundan alınan yağlar işlemden geçirilerek yüzdeki çukur ve kırışıklıklara enjekte edilir. Bu yöntemle cilt doğal hacim kazanır.
- Kimyasal Peeling bir tür cilt soyma işlemidir. Cildin üst tabakası soyularak alttaki yeni, daha pürüzsüz cildin ortaya çıkmasına yardımcı olur.
- Mikrodermabrazyon, dermaroller, mikro iğneleme gibi yöntemlerde de özel aletlerle cilde kontrollü hasar verilerek, cildin üst tabakası hafifçe soyulur. Bu işlemler cildin yenilenmesine ve kırışıklıkların azaltılmasına yardımcı olurken aynı zamanda leke tedaviside sağlar.
Kırışıklık tedavisi kalıcı mıdır?
Fda olaylı ameliyatsız kırışıklık tedavileri belli süre etkilidir. Kişiden kişiye değişmekle birlikte dolgu işlemleri 1-2 yıl, bot. Toks. 6-8 ay süreyle etkilerini korumaktadır. Lazer, ultrason, radyofrekans gibi cihazlı gençleştirme tedavileri ise birkaç yıl süreyle etki sağlamaktadır.
Medikal estetik uygulamalarının belli dönemlerde tekrarlanması ciltteki etkinin daha uzun süreli korunmasını sağlar.
Dermal Dolgu ile Genç ve Işıltılı Bir Görünüm
Dermal Dolgu ile Genç ve Işıltılı Bir Görünüm
Ciltte zamanla ortaya çıkan kırışıklık, hacim kaybı, elastikiyetin azalması gibi problemlerin çözümünde yaygın olarak kullanılan medikal estetik yöntemlerinden biri de dermal dolgu uygulamasıdır. Dermal dolgular çoğunlukla hyalüronik asit bazlıdır ve ciltte doğal olarak bulunan maddeleri taklit ederek cildin daha dolgun, genç ve ışıltılı görünmesine yardımcı olur.
Dermal dolgu nedir?
Dermal dolgu günümüzde Bot. Toks. ve mezoterapi gibi uygulamalarla birlikte en çok tercih edilen cilt gençleştirme yöntemlerinden bir tanesidir. Hacim kaybını, kırışıklıkları ve ince çizgileri gidermek için cildin alt tabakalarına dolgu maddesi enjekte edilerek gerçekleştirilen bir estetik prosedürdür. Bu yöntem, özellikle yaşla birlikte ciltte meydana gelen değişikliklerin iyileştirilmesi amacıyla uygulanır.
Dermal dolgu yöntemiyle şu sonuçlar elde edilebilmektedir:
- Hacim Artırma: Derialtına enjekte edilen dolgu maddesi, kaybedilen hacmi geri kazandırarak cildin daha dolgun ve genç görünmesini sağlar.
- Kırışıklık ve İnce Çizgileri Düzeltme: Dolgular, ciltteki kırışıklıkların ve ince çizgilerin içerisine enjekte edilerek bu bölgeleri doldurur.
- Dudak Dolgunlaştırma: Dermal dolgular, dudaklara daha dolgun bir görünüm kazandırmak için dudak içerisine enjekte edilebilir.
- ElmacıkKemikleri ve Yanak Şekillendirme: Yaşla birlikte yanaklarda sarkma ve hacim kaybı gözlemlenebilir. Dolgular bu bölgeleri doldurarak kişiye daha genç ve çekici bir görünüm kazandırabilir.
- Nem Kazandırma: Hyaluronik asit bazlı dolgular, cilde nem kazandırarak daha taze ve canlı bir görünüm elde etmeye yardımcı olabilir.
- Cilt Yüzeyinin Pürüzsüzleştirilmesi: Dolgular, cilt yüzeyinin düzensizliklerini doldurarak daha pürüzsüz bir görünüm elde edilmesini sağlar.
Dermal dolgu ile gençleştirme yönteminde kullanılan dolgu maddeleri genellikle hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit, poli-L-laktik asit gibi maddelerden oluşur. Bu maddelerin birçoğu biyouyumludur. Dermal dolgu yaptırmadan önce bir uzmana danışılmalıdır.
Dermal dolgu hangi bölgelere yapılır?
Dermal dolgu, kırışıklıkları doldurmak, hacim kaybını telafi etmek ve belirli alanları vurgulamak için şu bölgelere uygulanabilir:
- Alındaki yatay kırışıklıklar doldurulabilir.
- Kaşarasındaki dikey kırışıklıkların giderilmesi ve kaş kaldırma sağlanabilir.
- Gözatı bölgesindeki çukurluklar ve morluklar tedavi
- Yanakve elmacık kemiği bölgesinde daha dolgun bir görünüm ve lifting etkisi sağlanabilir.
- Dudakların dolgunluğu artırılabilir, dudakçevresindeki ince çizgiler doldurulabilir ve dudak şekli belirginleştirilebilir.
- Yaşla belirgin hale gelen Nasolabial kıvrımlar (burun yanlarından ağıza doğru olan kıvrımlar) doldurulabilir.
- Yaşlanmayla birlikte sarkma eğilimi gösteren Marionet hattı (ağız köşelerinden çene hattına doğru olan çizgiler) düzeltilebilir.
- Çene dolgusuile çene hattı daha belirgin ve keskin hale getirilebilir.
- Çeneucu belirginleştirilebilir.
- Ayrıca burun dolgusuile seçili hastalarda burun şeklinin düzeltilmesi ve hafif yukarı kaldırılması sağlanabilir.
Dermal dolgu kalıcı mıdır?
Dermal dolgu uygulamasının etkisi cilt yapısına, kişinin cilt problemlerinin seviyesine ve kullanılan malzemeye göre değişmektedir. Uygulamanın sonuçları genellikle 6 ila 24 ay arasında sürer. Dolgu işleminin etkisi geçtikten sonra yeniden tekrar edilebilmektedir.
Dermal dolgu nasıl yapılır?
Dermal dolgu uygulaması, belirli bir bölgedeki hacim ve yumuşak doku kaybını gidermek, kırışıklıkları azaltmak veya belirli alanları vurgulamak için cilt altına özel dolgu maddelerinin enjekte edilmesi işlemidir.
Uygulama öncesinde, hastanın yüzü değerlendirilerek hangi noktalarda dolgu ihtiyacı olduğu belirlenir. İşlemden önce uygulama yapılacak bölge makyaj, yağ ve kirden arındırılır.
Dolgu işlemi öncesinde genellikle lokal anestezi uygulanarak, enjeksiyon kaynaklı rahatsızlık azaltılır. Daha sonra belirlenen bölgelere dolgu maddesi ince iğnelerle enjekte edilir.
Dermal dolgu işleminin süresi, uygulanan bölgelere ve kullanılan dolgu miktarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir, ancak genellikle 15 dakika ila 1 saat arasında sürer. Uygulama sonrası hafif şişlik, kızarıklık veya morluk oluşabilir, ancak bu belirtiler genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur.
Yüz Gençleştirmede Yeni Trendler Genç ve Taze Bir Cilt
Medikal kozmetik alanındaki gelişmeler sayesinde artık kişiye ve ihtiyaçlarına özel uygulamalarla daha genç, güzel ve taze bir cilde kavuşmak mümkün olabiliyor. Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları cerrahi müdahalelere kıyasla minimal invaziv oluşu ve komplikasyon riskinin azlığı nedeniyle tercih edilebiliyor.
Yüz gençleştirme nedir?
Yüz gençleştirme, kişinin daha genç, canlı, parlak ve taze bir görünüm kazanması için gerçekleştirilen çeşitli teknik ve yöntemler için kullanılan genel bir ifadedir. Yüz gençleştirme yöntemleri ameliyatlı ve ameliyatsız olmak üzere iki farklı başlık altında değerlendirilebilmektedir. Yüz germe operasyonu, liposuction ve yağ enjeksiyonu, kepçe kulak operasyonu, göz kapağı estetiği gibi işlemler ameliyatlı yüz gençleştirme uygulamalarına örnektir.
Ameliyatsız yüz gençleştirme ise cerrahi bir müdahale olmaksızın yapılan estetik prosedürleri içerir. Bu tür işlemler, genellikle minimal invazivdir. Ameliyatsız yüz gençleştirme denildiğinde ilk akla gelen yöntemler mezoterapi uygulamalarıdır. Mezoterapi ince iğnelerin cilt altına tatbik edilmesi işleminin genel bir adıdır. Mezoterapi yönteminde genellikle cildin kolajen üretimini tetikleyici vitaminler, enzimler, hormonlar ve bitki özleri gibi aktif bileşenlerin cilde enjekte edilmesiyle canlanma ve gençleşme sağlanır. Dolgu, Bot.oks., PRP, Gençlik Aşısı, Örümcek Ağı, Paris Işıltısı gibi uygulamaların çoğu mezoterapi çatısı altına girmektedir. Bunun yanı sıra lazer, radyofrekans, ultrason enerjilerinin kullanıldığı yöntemler ile dermapen, kimyasal peeling, LED terapi gibi uygulamalar da ameliyatsız yüz gençleştirme sağlamaktadır.
Yüz gençleştirme hangi bölgelere uygulanır?
Yüz gençleştirme adından da anlaşıldığı üzere yüz bölgesinde, alın, yanak, çene, göz çevresi, kaş, dudak ve çevresine uygulanmaktadır. Yüz bölgesinin tamamında etkili olabilen uygulamaların yanı sıra belli bölgelerdeki problemlerin giderilmesi için de özel yöntemler mevcuttur. Örneğin; kişinin ihtiyaçlarına göre yanak bölgesine, dudaklara, göz altına dolgu uygulanabilmektedir. Kaş kaldırma ile kişi daha çekici bir görünüme kavuşturulabilir. Yüze yağ enjeksiyonu gerçekleştirilerek hacim kaybı giderilebilir ve doğal gençlik etkisi sağlanabilir. Ameliyatsız yüz germe işlemi ile cildin sıkılığı ve elastikiyeti artırabilmekte ve sarkma problemi giderilebilmektedir.
Cilt gençleştirme işlemleri kırışıklık, sarkma gibi yaşlanma etkilerini giderirken kişinin daha canlı ve tazelenmiş bir görünüm kazanmasına yardımcı olmaktadır.
Yüz gençleştirme kalıcı mıdır?
Cerrahi yüz germe ve gençleştirme işlemleri kalıcıdır. Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamalarının etkisi ise yönteme ve kişiye göre değişmektedir. Genellikle ameliyatsız cilt gençleştirme işlemleri 6 ay ila 3 yıl arasında değişen süreler boyunca etkisini korur. Bu işlemler tekrar edilebilir ve düzenli uygulama ile kalıcılık süresi uzatılabilmektedir.
Yüz gençleştirme nasıl uygulanır?
Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları klinik ortamda gerçekleştirilmektedir. Bazı işlemlerde hastanın konforunu artırmak amacıyla lokal anestezi veya anestezik kremler uygulanabilir.
Yüz gençleştirme, farklı yöntemler ve teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Uygulama şekli, seçilen yönteme bağlı olarak değişiklik gösterir.
En yaygın yaşlanma karşıtı işlemler şu şekilde uygulanmaktadır:
- oks. ve dolgu: Mikro iğneler kullanılarak kırışıklıkların ve çizgilerin azaltılmasına yardımcı olacak içerikler derialtında özel noktalara enjekte edilir.
- Mezoterapi: Vitaminler, enzimler ve diğer bileşenler mikro enjeksiyon yöntemiyle cilde tatbik edilir. Bu işlemle cildin canlanması, nemlenmesi ve gençleşmesi hedeflenmektedir.
- Lazer Tedavisi: Lazer cihazıyla cilt yüzeyine enerji uygulanarak ciltte kolajen ve elastin uyarımı sağlanır. Böylece daha sıkı, gençleşmiş ve eşit tonlu bir cilt edilebilir.
- Kimyasal Peeling: Özel bir solüsyon cilt yüzeyine uygulanır. Bu işlemle cilt yüzeyinin üst katmanları soyulur; yerine sağlıklı ve yenilenmiş bir cilt yüzeyi çıkar.
- Mikrodermabrazyon: Küçük kristallerle cildin üst katmanının hafifçe aşındırılması sağlanır. Bu şekilde daha pürüzsüz ve genç bir cilt yüzeyi elde edilebilir.
- Radyofrekans ve Ultrason Tedavisi: Cilt altına radyofrekans veya ultrason dalgaları gönderilir. Böylece cildin sıkılaşması ve kolajen üretiminin artırılması sağlanabilmektedir.
Cildiniz İçin Kolajen Mucizesi: Genç ve Sağlıklı Bir Cilt
Genç ve sağlıklı bir cildin en önemli unsurlarından biri de kolajendir. Vücudumuzun ürettiği bir protein türü olan kolajen, cilt, kemik, tendon, bağ dokusu başta olmak üzere vücudumuz için temel yapı taşlarından biridir. Kolajen cildin esnekliğini ve sıkılığını destekler, cildin kendini yenileme ve onarma sürecine katkı koyar, nemi tutmasına yardımcı olur, cildi zararlı etkenlerden korur, yara iyileşmesinde kritik rol oynar. Yaşlanma ile birlikte kolajen üretiminin azalması ise cildin eski sıkılığını, esnekliğini, sağlığını, ışıltısını kaybetmesine yol açar.
Kolajen nedir?
Kolajen, vücutta üretilen en önemli protein türlerinden biridir. Deri, tendonlar, bağ, kıkırdak ve kemikler dahil olmak üzere birçok doku ve organın ana bileşeni sayılan kolajen;
- Vücudun birçok yapısına dayanıklılık ve esneklik sağlar.
- Cildin gençlik ve sağlığını destekleyici özelliği ile bilinir.
- Eklem sağlığında büyük rol oynar.
- Saç ve tırnaksağlığı için son derece önemlidir.
- Kalpsağlığına olan faydaları ile ilgili de çeşitli çalışmalar mevcuttur.
Yaş ilerledikçe vücutta kolajen üretimi de azalır. Bu da ciltte kırışıklıkların, sarkmaların ve diğer yaşlanma belirtilerinin görünmesine neden olabilir. Bu nedenle günümüzde birçok anti-aging etkili cilt bakım ürünü ve takviyesi kolajen içermektedir. Gençleştirme uygulamaları da genellikle vücudun kaybettiği kolajeni geri kazanmasını amaçlamaktadır.
Kolajen neden önemlidir?
Kolajenin cilt sağlığı için önemi son derece büyüktür.
- Kolajen, cildin elastikiyetini ve sıkılığını destekler.
- Yaşlandıkça, vücudun kolajen üretimi azalır, bu da cildin incelmesine, sarkmasına ve kırışıklıkların oluşmasına neden olabilir.
- Bazı kolajen türleri, cildin nemini tutmasına yardımcı olabilir. Bu da cildin daha ışıltılı, dolgun ve genç görünmesine yardımcı olabilir.
- Cilt, uzun süreli güneşmaruziyeti, yaralanma gibi durumlarda onarılma sürecini devreye almak için kolajene ihtiyaç duyar. Kolajen cildin kendini yenilemesine yardımcı olur.
- Kolajen, cilt bariyerinin bir parçasıdır ve cildin korunmasında önemli rol oynar. Sağlıklı bir cilt bariyeri, zararlı mikroorganizmaların ve toksinlerin vücuda girmesini engeller.
- Kolajen, yara iyileşmesinde kritik bir rol oynar. Yaranın iyileşme sürecinde, kolajen fibrilleri yaranın üzerini kaplar ve bu yeni doku oluşumunu destekler.
Kolajen eksikliği nedir?
Kolajen eksikliği, vücudun yeterince kolajen üretmediği durumu ifade eder. Kolajen üretiminin azalması yaşlanmaya bağlı olarak gelişen doğal bir süreçtir ancak bazen diğer faktörler de kolajen eksikliğine yol açabilir.
Yaşlanmanın yanı sıra aşırı güneşe maruz kalma, vücutta üretilen kolajenin bozulmasına ve cildin erken yaşlanmasına neden olabilir.
Sigara ve diğer toksinler de kolajenin yapısını bozabilir ve üretimini azaltabilir.
Şeker ve rafine ürünler de fazla tüketildiği takdirde kolajen üretimini olumsuz etkiler.
Yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz protein alımı, C vitamini eksikliği veya spesifik amino asit eksiklikleri gibi beslenme faktörleri, kolajen üretimini etkileyebilir.
Kolajen eksikliği ciltte sarkma, kırışıklık ve elastikiyet kaybına, eklem ağrılarına, saç ve tırnak kırılmasına, saç dökülmesine, kemik yoğunluğunda azalmaya, kas kaybına yol açabilmektedir.
Kolajen takviyesi nasıl yapılır?
Kolajen takviyesi, kolajenin vücutta doğal olarak azalmaya başladığı veya dışsal etmenlerle kolajenin zarar gördüğü durumlarda doktora danışılarak alınabilir. Kolajen takviyeleri farklı şekillerdedir.
Suda veya sıvı içinde çözülen kolajen tozu, ağız yoluyla alınan kolajen kapsülleri, sıvı kolajen içecekleri, kolajen jelleri, kolajen içerikli kremler kolajen takviyesi olarak sunulmaktadır.
Ayrıca kolajen içeren besinlerin doğru ve yeterli kullanımı da vücudun ihtiyacını karşılayabilir.
Günlük kolajen miktarı ihtiyacı kişiden kişiye değişmektedir. Bu nedenle takviye kullanılmadan önce bir doktora danışılmalıdır.
Kolajen çeşitleri nelerdir?
Kolajen, vücutta birçok farklı işlevi yerine getiren bir protein ailesidir. Farklı kolajen türleri, vücudun farklı bölgelerinde bulunabilir. Bilinen 28’den fazla kolajen tipi vardır. Bu türler arasında en yaygın olanları ise şöyle sıralanabilir:
- TipI Kolajen: Vücuttaki en yaygın kolajen tipidir. Deri, tendonlar, kemikler ve organ dokularının içerisinde bulunur.
- Tip II Kolajen: Bu tip özellikle kıkırdakta bulunur. Eklemve kıkırdak sağlığı için kritik rol oynar.
- Tip III Kolajen: Genellikle Tip I ile birlikte deri, kas ve kandamarlarında bulunur. Cildin elastikliği ve sıkılığı için önemlidir.
- Tip IV Kolajen: Hücreler arasındaki ince katmanlarda, özellikle bazal laminalarda (deri, göz, böbrekler ve birçok iç organın ince zarlarındaki yapılar) yer alır.
- Tip V Kolajen: Hücre yüzeyleri, saç ve bazı dokuların yüzeylerinde bulunur.
- Tip X Kolajen: Kemiklerde ve kıkırdakta bulunur ve kemik oluşumunda rol oynar.
Fransız Askısı İle Genç Ve Dinamik Bir Görünüm
Cilt hücrelerinin yenilenme hızı yaşa bağlı olarak yavaşlarken; cildin kolajen ve hyaluronik asit gibi önemli bileşenlerini üretme yeteneği de azalır. 30’lu yaşlarda kendini göstermeye başlayan, 40’lı yaşlarla birlikte ise hızlanan cilt yaşlanmasının bir sonucu olarak ciltte kırışıklık, sarkma, lekelenme, kuruluk, elastikiyet kaybı gibi şikayetler ortaya çıkar.
Günümüzde anti-aging yöntemlerinin de gelişmesiyle birlikte bu tip şikayetler artık ameliyatsız medikal estetik yöntemleri ile kolayca giderilebilmektedir. Fransız askısı yöntemi ise ameliyatsız gençleştirme uygulamaları arasında sarkma ve kırışıklık problemine başarılı bir çözüm sunduğu için tercih edilir. Olduğundan daha yaşlı, mutsuz ve cansız görünen ciltler, Fransız askısı ile yeniden ışıltısını geri kazanarak genç ve dinamik bir görünüme kavuşabilir.
Fransız askısı nedir?
Fransız askısı ameliyatsız yüz germe yöntemi olarak da bilinmektedir. Ancak boyun germe amacıyla da sıklıkla kullanılmakta; kol, bacak gibi bölgelerde de son derece başarılı sıkılaştırma sağlamaktadır. Bu yöntem cildi yukarı yönlü kaldırmak, sıkılaştırmak ve gençleştirmek için kullanılan bir estetik uygulamadır. Mikro iğnelerle cilt altında özel noktalara medikal iplerin yerleştirilmesiyle gerçekleştirilen işlem, genellikle yüz ve boyun bölgesindeki sarkmaların düzeltilmesi amacıyla kullanılır.
Fransız askısı uygulandığı bölgede lifting (kaldırma) etkisi sağlar. Böylece hem sarkma problemi giderilir hem de kırışıklık görünümü iyileştirilir.
Fransız askısı avantajları nelerdir?
Fransız askısının birçok avantajı vardır:
- Fransız askısı ameliyatsız bir işlem olduğu için klinik ortamında gerçekleştirilir. Genel anestezi gerektirmez, herhangi bir kesi yapılmaz ve hastalar genellikle işlem sonrası hızlı bir iyileşme sürecine girer.
- İşlem, cildin daha sıkı, genç ve pürüzsüz görünmesine yardımcı olur.
- Uygulamabölgesine göre değişmekle birlikte işlem genellikle 30 dakika ila 1 saat arasında tamamlanır.
- Fransız askısı işleminin ardından sonuçlar genellikle hemen görülür; cildin toparlanması ve gençleşmesi birkaç hafta içinde artarak devam eder. Uzun süreli etki gösterir.
- İşlem, cildin doğal kolajen üretimini uyarır, bu da cildin gençleşmesine ve sıkılaşmasına yardımcı olur.
- Fransız askısı genellikle çok doğal sonuçlar verir. İşlem sonrası cilt, gerilmiş veya aşırı işlem görmüş gibi görünmez.
Fransız askısı hangi bölgelere uygulanır?
Fransız askısı en yaygın olarak yüz bölgesine uygulanır. Alın, kaşlar, göz altları, yanaklar, elmacık kemikleri ve çene hattına uygulanarak bu bölgeleri sıkılaştırır, kaldırır ve kırışıklıkların yok olmasına yardımcı olur. Yüzün yanı sıra boyundaki sarkmalar ve kırışıklıklar için de en çok kullanılan yöntem Fransız askısıdır.
Fransız askı uygulaması aynı zamanda kaş kaldırma, kol germe, boyun germe, karın sıkılaştırma, kalça kaldırma, bacak sıkılaştırma gibi amaçlarla da gerçekleştirilmektedir. Uygulandığı tüm bölgelerde hızlı ve uzun süreli etki sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir.
Fransız askısı nasıl uygulanır?
Fransız askısı işlemi klinik ortamda uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. İşlem öncesi lokal anestezikler kullanılarak uygulama alanı uyuşturulur. Böylece hastanın konforu artırılır.
Fransız askısı işleminde ince bir iğne ile deri altına cildi kaldırıp sıkılaştırmak için özel olarak tasarlanmış medikal ipler yerleştirilir. Cilt dokusu ile uyumlu ipler zamanla vücut tarafından doğal olarak emilir ve yerlerini kolajen üretimine bırakır. Böylece, cilt gençleşir ve sıkılaşır.
İple askı uygulamasının amacı, cildin genç, dinamik ve sağlıklı görünümünü yeniden kazanmasına yardımcı olmaktır. Tek seans şeklinde uygulanan Fransız ip askısı işlemi lokal anestezi altında gerçekleştirildiği için hastalar genellikle ağrı hissetmez. Uygulama minimum düzeyde yan etkiye sahiptir. Uygulama sonrası oluşabilecek kızarıklık, morarma, şişme gibi şikayetler kısa sürede kendiliğinden geçmektedir.
HArmonyCA: Yüz Germe ve Kollajen Üretimini Birleştiren Devrim
HArmonyCA C/C+ Tedavisi, kalsiyum hidroksiapatit (CaHA) ve hyalüronik asit (HA) içeriği ile anında uzun süreli kaldırma ve yüz germe etkisi sağlarken; cilde kaybettiği elastikiyeti geri kazandırarak kolajen üretimini tetikler.
HArmonyCA, yaşlanma karşıtı yöntemler arasında kolay ve hızlı uygulanması, anında etkisini göstermesi ve kalıcılığını uzun süre korumasıyla öne çıkmaktadır.
HArmonyCA Dolgusu nedir?
HArmonyCA, anti-aging alanında dünyanın sayılı markalarından Allergan tarafından geliştirilen Juvederm® dolgu serisinin en yeni ve tamamlayıcı ürünüdür. Çift etkili hibrit bir dermal dolgu olan HArmonyCA, hyalüronik asit ve kalsiyum hidroksiapatiti bir arada sunar.
HArmonyCA Dolgusu:
- %55.7 Kalsiyum hidroksiapatit (CaHA)
- 20 mg/mL Hyalüronik asit (HA)
- %0.3 Lidokain HCI içermektedir.
Hyalüronik asit (HA) anında gözle görülür kaldırma etkisi sunarken, Kalsiyum hidroksiapatit (CaHA) kolejen sentezi yoluyla uzun süreli kaldırma sağlar.
Eşsiz bir içeriğe sahip HArmonyCA Dolgusu, cildin yeniden şekillenmesine yardımcı olarak anında tazelenmiş ve gençleşmiş bir görünüm kazandırır.
HArmonyCA, lokal anestezik olarak bilinen lidokain de içerir. Bu sayede uygulama bölgeleri uyuşturularak işlem sırasında hastaların konforu da artırılmış olur.
HArmonyCA nasıl uygulanır?
HArmonyCA Dolgusu Jowl (gıdı), Mandibula (alt çene) Köşesi ve Mandibular Ramus (alt çene kemiğinin arka ve üst kısmı) olmak üzere 3 enjeksiyon noktasından uygulanmaktadır.
Uygulamanın etki ettiği bölgeler şöyle sıralanmaktadır:
- Zigoma: Yanak kemiği veya elmacık kemiği olarak da bilinir. Zigoma, yüzün yapısını ve kontürünü belirginleştiren önemli bir bölgedir.
- Pre-auriküler: Kulakların önünde bulunan bölgeyi ifade eder.
- Çene Hattı: Alt çene kemiği boyunca uzanan ve yüzün alt kısmını tanımlayan hat veya kontürdür. Estetik açıdan, belirgin bir çene hattı genç bir görünüm sağlayabilir.
- Submalar: Submalar, yanakların altındaki alandır. Zigoma kemiklerinin altında bulunan cilt, yağ dokusu ve kasları içerir.
HArmonyCA Dolgusu, uzmanlar tarafından cildin derin dermal ve/veya subdermal katmanlarına enjekte edilmektedir. CaHA (Kalsiyum Hidroksiapatit) kristalleri sürekli kolajen stimülasyonunu tetiklerken, HA (Hyaluronik Asit) bileşeni anında kaldırma etkisi sağlar. Lifting etkisi uygulamanın hemen ardından elde edilirken, yaklaşık 1 hafta içinde yeni kolajen lifleri oluşmaya başlar.
HArmonyCA Dolgusu kimlere uygulanabilir?
HArmonyCa yüzün yan taraflarını hedefleyerek kırışıklık ve sarkmaları tedavi eder. HArmonyCA tedavisi az ve orta seviyede hacim kaybı, elastikiyet kaybı, kolajen miktarında azalma şikayeti olanlara uygulanır. İleri derece hacim kaybı olanlarda Juvederm tedavisi ile kombine edilebilir.
Özellikle gülümserken yüzün yan tarafında ve kulakların önünde bulunan pre-auriküler bölgesinde kırışıklık şikayeti olan hastalar için uygundur. Aynı zamanda yüz kaldırma ve germe etkisi de sunduğu için sarkma şikayetlerinin de giderilmesine yardımcı olmaktadır.
HArmonyCA kalıcı mıdır?
HArmonyCa® çift etkili bir dolgu maddesidir. İçeriğindeki hyalüronik asit cildin yapısını iyileştirirken dolgunluğunu artırır; kalsiyum hidroksiapatit kristalleri ise yavaş yavaş ortaya çıkan uzun süreli kolajen sentezini sağlar. Yüz kenarlarındaki kırışıklık ve dinamik çizgiler gözle görülür oranda azalır, yüz yukarı doğru kalkar, cilt daha pürüzsüz bir yapıya kavuşur.
HArmonyCA dolgusunun etkisi kişiden kişiye göre değişmekle birlikte 1 yıla kadar kalıcılığını korur. Daha uzun bir etki ve kalıcılık için uzmanların önereceği aralıklarla tekrarlanabilir.
El Gençleştirme İle Elleriniz Genç Kalsın
Günlük aktivitelerde sürekli kullandığımız ellerimiz yaşlanma belirtilerinin kendini en belirgin şekilde gösterdiği bölgedir. Diğer bir deyişle, eller insanın yaşını gösteren bölgelerin başında gelir.
Güneşe maruz kalma, su sabun deterjan gibi maddelerle sık temas, genetik faktörler, yaşam tarzı alışkanlıkları ve genel yaşlanma süreciyle birlikte ellerde kırışıklıklar, ciltte incelme, leke, pigmantasyon, hacim kaybı gibi problemler ortaya çıkar.
Erken yaşlanmaya karşı alınabilecek basit önlemlerin başında elleri güneşten koruma, düzenli nemlendirme ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını benimseme adımları gelmektedir. Bu önlemlerin yanında el yaşlanması belirtileri ortaya çıkmaya başladığında profesyonel uygulamalar devreye alınabilir. Ameliyatlı ve ameliyatsız el gençleştirme uygulamaları ile yaşlılık belirtilerinin giderilmesi veya azaltılması mümkün olmaktadır.
El gençleştirme nedir?
El gençleştirme, ellerde yaşlılık belirtilerinin önlenmesi; kırışıklık, incelme, lekelenme gibi problemlerin iyileştirilmesi için uygulanan ameliyatlı veya ameliyatsız medikal estetik uygulamaların genel adıdır.
Ameliyatsız el gençleştirme işlemleri arasında saf hyaluronik asit içerikli enjeksiyonlar, mezoterapi, yağ enjeksiyonu, dolgu uygulamaları, lazer uygulamaları ve çeşitli cilt bakım yöntemleri ön plana çıkmaktadır. İleri el yaşlanması olan kişilere ise estetik cerrahi uygulanabilir.
El gençleştirme kalıcı mıdır?
El gençleştirme yöntemlerinin kalıcılığı, kullanılan yöntemlere, uygulama şekline, kişinin yaşına, genetik yapısına, yaşlanma seviyesine bağlı olarak değişebilir. Bazı el gençleştirme prosedürleri geçici sonuçlar sağlayabilirken, bazıları daha uzun süreli sonuçlar sunabilir.
Ameliyatsız el gençleştirme uygulamaları, doğru yaşam alışkanlıkları ve cilt bakımı rutinleri ile desteklendiğinde daha uzun süre etkisini koruyabilmektedir.
El gençleştirme kimlere uygulanır?
El gençleştirme uygulamalarından:
- Cildinde incelme meydana gelen,
- Ellerinde güneş veya yaşlılık lekesi olan,
- Pigmantasyon bozuklukları bulunan,
- Ellerde kırışıklıklar oluşmaya başlayan,
- Hacim kaybı, matlaşma, kuruluk gibi şikayetleri olan,
- Yüz ve vücut estetiği yaptıran ve bu bölgeler arasında el yaşlanması göze çarpan kişiler faydalanabilir.
El gençleştirme nasıl yapılır?
El gençleştirme işlemleri cilt incelmesinin durdurulabilmesi, hacim kaybının giderilmesi, el sırtında ortaya çıkan kırışıklık ve leke görünümünün azaltılması, ellere nem kazandırılması için gerçekleştirilmektedir.
Yeniden genç, pürüzsüz ve güzel ellere kavuşmayı sağlayan birden çok estetik uygulama mevcuttur.
- El germe ameliyatı, sarkmış ciltve dokuların çıkarılması ve geriye kalan derinin sıkılaştırılmasını sağlar. Kalıcı bir çözümüdür ancak invaziv yani cerrahi bir yöntemdir.
- Yağ enjeksiyonu, hacim kaybını tedavietmek için uygulanır. Bu işlemde ameliyathane ortamında vücudun başka bir bölgesinden alınan yağ doku, eldeki kırışıklıkların dolgunlaştırılması için problemli noktalara enjekte edilir.
- Ameliyatsız yöntemler arasında mezoterapi yani deri altı enjeksiyon yöntemleri ön plana çıkar. Saf hyaluronik asit enjeksiyonu, cildi nemlendirerek ellerdeki yaşlanma belirtilerini azaltmak ve ellerin genç, dolgun ve daha pürüzsüz görünmesini sağlamak için kullanılır. İşlem kapsamında cilt altına saf hyaluronik asitenjekte edilir.
- Farklı içeriklere sahip dermal dolgu maddelerinin mikro iğneler yardımıyla cilt altına enjekte edilmesiyle gerçekleştirilen el dolgusu sayesinde ellerdeki kırışıklıklar ve hacim kaybı tedavi edilebilmektedir. El dolgusu tedavilerinde yüksek kalıcılığı ile ön plana çıkan yöntem hidroksiapatit dolgu uygulamasıdır. CaHa dolgu veya kristal dolgu olarak da bilinen bu yöntemde cilde enjekte edilen kristaller kolajen üretimini tetikler. Bu uygulama sonrası ellerdeki kırışıklıklarda gözle görülür azalma sağlanabilir, el sırtı kaybettiği hacmi geri kazanır, cilt daha yumuşak ve elastik bir yapıya kavuşabilir.
Dolgu maddeleri vücut tarafından belli bir süre sonra emileceği için düzenle uygulamalarla kalıcılığı korunabilmektedir.
- Lazertedavisi ile el bölgesine atışlar yapılarak kolajen üretimi uyarılır; ciltte sıkılaşma ve gençleşme sağlanabilir. Ayrıca, lazer tedavisi eldeki kahverengi lekelerin azaltılmasına ve cilt tonunun düzeltilmesine de yardımcıdır.
- IPL (Intense Pulsed Light) tedavisi, ciltteki yaşlılık lekeleri, kılcal damarlar ve güneş hasarı gibi sorunları tedavi etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, yoğun ışık enerjisi cilt sorunlarını hedef alarak cildi yenilemeye yardımcı olur. IPL ellere de uygulanabilmektedir.
- Elde özellikle lekelenme problemi olanlara kimyasal peeling işlemi uygulanabilir. İşlemde seyreltik asitler ile el sırtı soyulur; yerine sağlıklı deri gelir.