Cilt Analizi Nasıl Yapılır?
Cilt sağlığını korumak ve cilt problemlerini azaltmak için cilt bakımı süreçlerinin, cilt ihtiyaçları doğrultusunda tasarlanması gerekir. Cilt tipleri ve ciltlerin gereksinimleri değişebileceği için cilt analizi son derece önemli bir aşama olarak değerlendirilir.
Cilt analizi nasıl yapılır hakkında hazırladığımız bu yazımızda cilt sağlığınızı desteklemenizi sağlayacak bilgiler bulabilirsiniz.
Cilt Analizi Nedir?
En basit şekliyle cilt analizi; cilt tipinin, güçlü ve zayıf yönlerinin belirlendiği süreç şeklinde tanımlanabilir. Cilt hakkında detaylı bilgi edinilmesini sağlayan cilt analizi sayesinde cilde en iyi gelecek cilt bakımı rutinleri belirlenebilir ve/veya dermatolojik tedavi süreçleri planlanabilir.
Cilt analizine henüz başlanmadan önce hastaların ciltleri için halihazırda kullandıkları bakım ürünleri, sağlık sorunları, yaşam tarzı alışkanlıkları gibi önemli değişkenler hakkında bilgi edinilir.
Hastanın alışkanlıkları ve rutinleri ile ilgili bilgi alınan görüşme aşamasında alerjisinin olup olmadığı, sıcak duştan sonra cildinde hassasiyet oluşup oluşmadığı, cilt temizleme için sabun kullanıp kullanmadığı, epilasyon yaptırıp yaptırmadığı, dermatolojik tedavi görüp görmediği gibi önemli soruların yanıtları alınır.
Daha sonra ciltteki semptomlar incelenir, varsa ciltteki lezyonlar değerlendirilir, cilt rengi ve cildin yağ seviyesi hakkında bilgi edinilir. Cildin mevcut durumu dahilinde detaylı bilgi edinilebilmesi için muayene sırasında özel ve gelişmiş ekipmanlar kullanılabilir.
Cilt analizi ile ciltteki siyah nokta, güneş lekeleri, fotoyaşlanma belirtileri ve akne gibi sorunlar analiz edilirken hastanın cilt tipi belirlenir. Cilt tipleri temel olarak kuru, karma, normal ve yağlı olarak sınıflandırılır.
Cilt tipinizi netleştiren analiz hem gerçekleştirilecek tedavilerin kapsamının belirlenmesinde hem de rutin cilt bakımı süreci oluşturulurken ürün seçiminde yol gösterici unsurlardan biri olacaktır.
3D Cilt Analizi Nasıl Yapılır?
Günümüzde cilt analizi yapılırken başvurulabilecek en gelişmiş tekniklerden biri üç boyutlu dijital cilt analizidir. 3 Boyutlu dijital cilt analizi gerçekleştirilirken hastanın yüzünde makyaj olmaması ve cildinin temizlenmiş olması gerekir. Daha sonra üç farklı açıdan fotoğraf çekilir. Fotoğraflar özel lenslere sahip yüksek çözünürlüklü bir cihaz ile özel teknikler ile çekilir ve görüntüler analiz programınca incelenir.
Çekilen yüksek çözünürlüklü fotoğraflar sayesinde hastanın cildindeki tüm kırışıklıklar, lekeler, kılcal damarlardaki belirginleşme ve cilt yüzeyinin sağlığı kapsamlı bir şekilde değerlendirilebilir. Analiz hem görsel hem de matematiksel özellik taşır.
3D cilt analizi ile cilt sorunları analiz edilebilir, kırışıklık analizi yapılabilir, epidermal cilt derinliği belirlenebilir, cilt özellikleri ve gözenek yapısı hakkında bilgi edinilebilir, ciltteki lekeler değerlendirilebilir, cilt kalınlığı ölçümlenebilir.
“Cilt analizi nasıl yapılır?” sorusuna verilebilecek tek yanıt üç boyutlu cilt analizi ile sınırlı değildir. Daha geleneksel yöntemlerle de cilt analizi yapılabilir. Ancak günümüzde gelişen teknolojinin de yardımıyla cilt analizi süreçlerinde dijitalleşmenin sunduğu objektif avantajların olduğunun bilinmesi önemlidir.
Cilt Analizi Yaptırmanın Faydaları Nelerdir?
Cilt analizinin en önemli faydası bireylerin cildini tanımalarını sağlamasıdır. Doğru olduğu düşünülen ancak kişinin cildi için önerilmeyen birçok bakım rutini ve bu rutinler dahilinde kullanılan ürünler olabilir. Yanlış ürün kullanımı kişinin cilt sağlığını bozabilir.
Cilt analizi ile kişi cildinin ihtiyaçlarının farkına varır ve bu ihtiyaçların karşılanması için doğru ürünleri seçebilir. Üstelik cilt kusurlarının giderilmesi için gerekli medikal cilt bakımları ve medikal estetik uygulamalarının seçimi de ancak cilt analizi sonrasında gerçekleştirilebilir.
Cilt analizi ile ciltteki yaşlanma belirtileri analiz edilebilir, kırışıklıkların seviyesi hakkında bilgi edinilebilir. Cilt elastikiyetinin de değerlendirilmesinin sağlandığı süreçte cilt hassasiyetinin belirlenmesi ve cilt hassasiyetini azaltan tedavi veya ürün kullanımı önerilmesi de mümkündür.
Cilt bakımı tek başına bilgi edinmek amacıyla ya da gerçekleştirilecek ameliyatsız estetik ve medikal cilt bakımı tedavilerinde yol haritası çizilmesi için uygulanabilir. Birkaç dakikada tamamlanan işlem sonrası hasta daha canlı, genç ve sorunsuz bir cilde sahip olmak için hangi bakım ürünlerine ya da hangi tedavilere ihtiyaç duyduğu hakkında farkındalık sağlayabilir.
Kimyasal Peeling Nedir?
Medikal estetik tedavi yöntemlerinin çeşitlenmesi ile birlikte ameliyatsız yüz germe yöntemleri de çoğaldı. Yaşlanma, genetik yatkınlık, güneş ışınlarına maruz kalma ve cilt yapısı gibi çeşitli unsurlar nedeniyle yüzde meydana gelen sarkmaların ve kırışıklıkların giderilmesini sağlayan ameliyatsız yüz germe uygulamaları ile son derece başarılı sonuçlar alınabiliyor.
Yüz germe amacıyla cerrahi yöntemlere başvurma gereksinimini azaltan ameliyatsız yüz germe işlemleri yüzde belirgin bir gençleştirme etkisi yaratabiliyor. Belirli bir dereceye kadar olan sarkma, çizgiler kırışıklıklar giderilebilirken çoklu etkiler sayesinde cilt gençleştirme sağlanabiliyor.
Genellikle lokal anestezi ile gerçekleştirilen ameliyatsız yüz germe işlemleri etkileri belirli süreliğine kalıcılığını koruyor. İşlem öncesi, sırası ve sonrası son derece konforlu. Herhangi bir kesi yapılmadan gerçekleştirmeleri post operatif dönemde iyileşme sürecine özgü şikayetlerin oluşumunu engelliyor.
İp Yüz Germe En Popüler Ameliyatsız Yüz Germe Yöntemlerinden
Fransız askı olarak da bilinen ip yüz germe en çok tercih edilen ameliyatsız yüz germe yöntemleri arasında yer alır. V şekilli bir yüz yaratılmasını sağlayabilen uygulama sırasında cildin altına özel ipler yerleştirilir. Uygulama alanında dolaşımı artırarak kolajen üretiminin tetiklenmesini sağlayan iple yüz germe sonuçları uygulamadan bir ila iki ay sonra ortaya çıkar.
Lazer Lifting ile Cilt Sıkılaşıyor ve Gençleşme Sağlanabiliyor
Lazer ışınlarının epidermise kontrollü şekilde iletilmesi yoluyla gerçekleştirilen lazer lifting yöntemi en sık tercih edilen ameliyatsız estetik tedavileri arasında yer alır. Lazer lifting tedavisinde fraksiyonel lazer kullanılmaktadır. Fraksiyonel lazer ile cildin hem alt hem de üst kısmında değişim başlatılabilir. Yeni kolajen üretimi tetiklenir, cilt kalitesi artırılır ve onarım sürecinin başlamasıyla cilt sarkması giderilebilir. Cilt gençleştirme etkisini lifting ile birleştiren tedavi seanslar dahilinde uygulanır. Maksimum oranda sıkılaştırma elde edilebilmesi için seans sayısının kişiye göre planlanması gerekir.
Likit Lifting Dolgu Uygulaması Özel Tekniklerle Yapılıyor
Sıvı yüz germe tedavisi olarak da bilinen likit lifting; yüz germe amacıyla sıklıkla tercih edilen ameliyatsız yüz germe uygulamaları arasında yer alır. Ciltteki bağ dokusunun zayıflaması, elastin ve kolajen üretiminin azalması sonucu ortaya çıkan cilt sarkma sorunu için güvenle tercih edilebilen uygulama sırasında dolgu maddeleri belirlenen bölgelere enjekte edilir. Yaklaşık 30 ila 60 dakika arasında süren likit dolgularla yüz gençleştirme etkisi 12 – 18 ay devam edebilir.
Saten Yüz Germe Sırasında Cilt Altı Yağ Dokusu Zarar Görmüyor
Hybrid enerji, fokuslu ultrason, radyofrekans ve akustik dalga teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen bir teknik olan saten yüz germe cilt kalitesini artırmayı hedefler. Hastanın cilt altındaki yağ dokusu üzerinde azaltıcı etkiye yol açmayan saten yüz germe sırasında radyofrekans ve ultrason enerjilerinden eş zamanlı fayda sağlanabilir. Yalnızca belirli cihazlar kullanılarak gerçekleştirilebilen uygulama yüz germe etkisinin yanı sıra anti aging etki de göstermektedir.
Minimal Sarkmalar İçin Yüz Mezoterapisi Etkili Olabilir
İçerisindeki mineraller, vitaminler ve amino asitler ile ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltan ve yaşlanma karşıtı etki sunan yüz mezoterapisi, minimal sarkmaların giderilmesini mümkün kılabiliyor. Seans sayısı kişiye özel şekilde belirlenen tedavi sonrasında ince çizgiler kırışıklıklar giderilebiliyor. Mezoterapi yüz, boyun ve gıdı bölgesine de uygulanabiliyor. Ciltteki kan dolaşımını düzenleyen kolajen üretimini tetikleyen, cilt elastikiyetini artıran mezoterapi tek başına ya da botoks dolgu gibi uygulamalarla birlikte yapılabiliyor.
Kimi Zaman Yüz Germe Ameliyatı Tek Çare Olabilir
Her ne kadar ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları son derece çeşitli ve etkili olsa da her hasta grubunda hedeflenen sonucun alınması mümkün olmuyor. Çok derin kırışıklıklar ve belirgin sarkmalar olduğu takdirde estetik cerrahi tek ve en etkili çözüm olarak varlığını sürdürüyor.
Yüz germe ameliyatı gereksinimini azaltmak için ameliyatsız yüz estetiği uygulamaları ile cilt elastikiyetinin korunması, kollajen üretiminin sürekliliğinin sağlanması ve yaşlanma karşıtı etkinin mümkün olduğunca erken dönemde başlatılması öneriliyor.
Ameliyatsız Yüz Germe Hakkında Bilmeniz Gerekenler
Medikal estetik tedavi yöntemlerinin çeşitlenmesi ile birlikte ameliyatsız yüz germe yöntemleri de çoğaldı. Yaşlanma, genetik yatkınlık, güneş ışınlarına maruz kalma ve cilt yapısı gibi çeşitli unsurlar nedeniyle yüzde meydana gelen sarkmaların ve kırışıklıkların giderilmesini sağlayan ameliyatsız yüz germe uygulamaları ile son derece başarılı sonuçlar alınabiliyor.
Yüz germe amacıyla cerrahi yöntemlere başvurma gereksinimini azaltan ameliyatsız yüz germe işlemleri yüzde belirgin bir gençleştirme etkisi yaratabiliyor. Belirli bir dereceye kadar olan sarkma, çizgiler kırışıklıklar giderilebilirken çoklu etkiler sayesinde cilt gençleştirme sağlanabiliyor.
Genellikle lokal anestezi ile gerçekleştirilen ameliyatsız yüz germe işlemleri etkileri belirli süreliğine kalıcılığını koruyor. İşlem öncesi, sırası ve sonrası son derece konforlu. Herhangi bir kesi yapılmadan gerçekleştirmeleri post operatif dönemde iyileşme sürecine özgü şikayetlerin oluşumunu engelliyor.
İp Yüz Germe En Popüler Ameliyatsız Yüz Germe Yöntemlerinden
Fransız askı olarak da bilinen ip yüz germe en çok tercih edilen ameliyatsız yüz germe yöntemleri arasında yer alır. V şekilli bir yüz yaratılmasını sağlayabilen uygulama sırasında cildin altına özel ipler yerleştirilir. Uygulama alanında dolaşımı artırarak kolajen üretiminin tetiklenmesini sağlayan iple yüz germe sonuçları uygulamadan bir ila iki ay sonra ortaya çıkar.
Lazer Lifting ile Cilt Sıkılaşıyor ve Gençleşme Sağlanabiliyor
Lazer ışınlarının epidermise kontrollü şekilde iletilmesi yoluyla gerçekleştirilen lazer lifting yöntemi en sık tercih edilen ameliyatsız estetik tedavileri arasında yer alır. Lazer lifting tedavisinde fraksiyonel lazer kullanılmaktadır. Fraksiyonel lazer ile cildin hem alt hem de üst kısmında değişim başlatılabilir. Yeni kolajen üretimi tetiklenir, cilt kalitesi artırılır ve onarım sürecinin başlamasıyla cilt sarkması giderilebilir. Cilt gençleştirme etkisini lifting ile birleştiren tedavi seanslar dahilinde uygulanır. Maksimum oranda sıkılaştırma elde edilebilmesi için seans sayısının kişiye göre planlanması gerekir.
Likit Lifting Dolgu Uygulaması Özel Tekniklerle Yapılıyor
Sıvı yüz germe tedavisi olarak da bilinen likit lifting; yüz germe amacıyla sıklıkla tercih edilen ameliyatsız yüz germe uygulamaları arasında yer alır. Ciltteki bağ dokusunun zayıflaması, elastin ve kolajen üretiminin azalması sonucu ortaya çıkan cilt sarkma sorunu için güvenle tercih edilebilen uygulama sırasında dolgu maddeleri belirlenen bölgelere enjekte edilir. Yaklaşık 30 ila 60 dakika arasında süren likit dolgularla yüz gençleştirme etkisi 12 – 18 ay devam edebilir.
Saten Yüz Germe Sırasında Cilt Altı Yağ Dokusu Zarar Görmüyor
Hybrid enerji, fokuslu ultrason, radyofrekans ve akustik dalga teknolojileri kullanılarak gerçekleştirilen bir teknik olan saten yüz germe cilt kalitesini artırmayı hedefler. Hastanın cilt altındaki yağ dokusu üzerinde azaltıcı etkiye yol açmayan saten yüz germe sırasında radyofrekans ve ultrason enerjilerinden eş zamanlı fayda sağlanabilir. Yalnızca belirli cihazlar kullanılarak gerçekleştirilebilen uygulama yüz germe etkisinin yanı sıra anti aging etki de göstermektedir.
Minimal Sarkmalar İçin Yüz Mezoterapisi Etkili Olabilir
İçerisindeki mineraller, vitaminler ve amino asitler ile ciltteki yaşlanma belirtilerini azaltan ve yaşlanma karşıtı etki sunan yüz mezoterapisi, minimal sarkmaların giderilmesini mümkün kılabiliyor. Seans sayısı kişiye özel şekilde belirlenen tedavi sonrasında ince çizgiler kırışıklıklar giderilebiliyor. Mezoterapi yüz, boyun ve gıdı bölgesine de uygulanabiliyor. Ciltteki kan dolaşımını düzenleyen kolajen üretimini tetikleyen, cilt elastikiyetini artıran mezoterapi tek başına ya da botoks dolgu gibi uygulamalarla birlikte yapılabiliyor.
Kimi Zaman Yüz Germe Ameliyatı Tek Çare Olabilir
Her ne kadar ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları son derece çeşitli ve etkili olsa da her hasta grubunda hedeflenen sonucun alınması mümkün olmuyor. Çok derin kırışıklıklar ve belirgin sarkmalar olduğu takdirde estetik cerrahi tek ve en etkili çözüm olarak varlığını sürdürüyor.
Yüz germe ameliyatı gereksinimini azaltmak için ameliyatsız yüz estetiği uygulamaları ile cilt elastikiyetinin korunması, kollajen üretiminin sürekliliğinin sağlanması ve yaşlanma karşıtı etkinin mümkün olduğunca erken dönemde başlatılması öneriliyor.
Göz Altı Işık Dolgusu
Bu yazımızda “Göz altı ışık dolgusu nedir?”, “Göz altı ışık dolgusu nasıl yapılır?” ve “Göz altı ışık dolgusu kimlere yapılır?” gibi en çok merak edilen soruların yanıtlarını bulabilirsiniz.
Yaşlanma, yorgunluk, genetik yatkınlık, sigara kullanımı, uyku problemleri ve göz çevresi bakımının ihmal edilmesi gibi farklı nedenlerle gözaltı morlukları artış gösterir. Kişinin olduğundan yaşlı ve mutsuz görünmesine neden olan bu kozmetik sorunlar göz altı ışık dolgusu ile büyük ölçüde giderilebilir.
Son yıllarda gerek kadınlar gerek erkekler tarafından en çok tercih edilen medikal estetik uygulamaları arasında yer alan göz altı ışık dolgusu göz altındaki çukurlaşmaların, hacim kayıplarının ve morluk oluşumlarının azaltılması amacıyla uygulanan ameliyatsız bir tedavi yöntemidir.
Sunduğu pozitif etki “göz altı ışık dolgusu nedir?” sorusunun yanıtlarını merak ettirmektedir.
Göz Altı Işık Dolgusu Nedir?
Göz altı bölgesinde oluşan koyu halkaların, morlukların ve hacim kayıplarının giderilmesi amacıyla; göz altı bölgesinde kullanılmak üzere özel olarak formüle edilen dolgu malzemelerinin, özel enjeksiyon teknikleri kullanılarak künt uçlu kanüller ile bölgeye enjekte edilmesi yoluyla gerçekleştirilen medikal estetik tedavi “göz altı ışık dolgusu” olarak adlandırılır.
Göz altı ışık dolgusu gözler, burun ve elmacık kemikleri arasındaki bölgede koyu gölgelenmelere neden olan kısma uygulanır. Seçilmiş hastalarda son derece başarılı sonuçlar alınmasını sağlayan uygulama birçok faydayı beraberinde getirir.
Göz altı ışık dolgusu ile;
- Göz altında koyu renkli yansımalara neden olan hacim kayıpları azaltılabilir,
- Göz altı morlukları hafifleyebilir,
- Göz altı bölgesinde aydınlık bir etki elde edilebilir,
- Göz altı torbalarının görünümü azaltılabilir.
- Bölge cildinin elastikiyeti artış gösterebilir.
Göz altı ışık dolgusu sırasında bölgeye enjekte edilen dolgu malzemesinin içerisinde hyalüronik asit bulunur. Hyaluronik asit sayesinde bölgenin nem ihtiyacı karşılanırken cilt bariyerinin güçlenmesi mümkün olur.
Uygulama öncesi lokal anestezik etkili krem göz çevresine sürülür. Lokal anestezik etkili krem etkisini gösterdikten sonra künt uçlu kanüller ile enjeksiyon gerçekleştirilir. Uygulama yaklaşık 15- 20 dakikada tamamlanır.
Uygulama sonrası son derece konforludur. Bölgede hafif şişlik ve morluk oluşması normaldir, bu yan etkiler kendiliğinden 1 hafta içerisinde kaybolma eğilimindedir. İşlem günü makyaj yapılmamalı, sıcak su ile duş almaktan kaçınılmalıdır.
Göz Altı Işık Dolgusu Doğru Hasta Grubuna Uygulanmalıdır
Göz altı ışık dolgusu ile göz altındaki minimal ölçüdeki morluklara, torbalanmalara ve hafif düzeydeki kırışıklık oluşumlarına karşı etkili sonuçlar alınabilir. Ancak her hasta grubunda başarılı sonuçların alınacağını söylemek gerçekçi bir yaklaşım olmayacaktır.
Göz altındaki torbalar çok belirgin olduğunda, bölgede derin kırışıklıklar bulunduğunda göz altı ışık dolgusu ile hedeflenen sonuç alınamaz. Bu gibi şikayetleri olan hastalarda alt göz kapağı cerrahisi önerilir.
Seans Sayısı Kişi Özelinde Belirlenir
Göz altı ışık dolgusu seans sayısı hasta özelinde belirlenir. Bazı hastalarda maksimum oranda etki elde edebilmek için yaklaşık 3 hafta aralıklarla gerçekleştirilen 3 seans yeterli olurken bazı hastalarda tek seans uygulama yapılması istenen etkinin alınmasını sağlayabilir. Kişinin yaşı, cilt yapısı, göz altı bölgesindeki sorunların boyutu gibi değişkenler gerekli seans sayısını değiştirebilir.
Etkisinin Ortaya Çıkabilmesi İçin Zaman Geçmesi Gerek
Göz altı ışık dolgusunun etkisinin ortaya çıkabilmesi için dolgu malzemelerinin içinde yer alan hyaluronik asit bileşeninin su tutma özelliğinin ortaya çıkması gerekir. Bunun için yaklaşık iki hafta beklenmesi gerekir. Göz altı ışık dolgusu etki süresi kişiden kişiye değişebilir; 8 – 12 ay devam edebildiği bilinmektedir. Etkisi geçtiğinde, hasta uygulama için gerekli kriterleri karşılamaya devam ediyorsa uygulama tekrar edilebilir.
Hiperpigmentasyon Nasıl Geçer?
Cildin bazı bölgelerinin diğerlerine oranla daha koyu renkte olması ile karakterize hiperpigmentasyon, estetik kaygılara yol açan bir cilt problemidir. Temelinde cilde renk veren melanin adlı renk pigmentinin fazla üretilmesi sonucu ortaya çıkar. Kişinin görüntüsünden rahatsızlık duymasına neden olduğundan “Hiperpigmentasyon nasıl geçer?” sorusunun yanıtları sıklıkla merak edilir.
“Hiperpigmentasyon nasıl geçer?” sorusuna verilebilecek farklı yanıtlar bulunuyor. Günümüzde kimyasal peeling gibi cilt bakımı süreçlerine ek olarak çeşitli tedavi seçenekleri ile leke tedavisi mümkün olabilir. Detaylara geçmeden önce “hiperpigmentasyon nedir?” sorusunu yanıtlamak istiyoruz.
Hiperpigmentasyon Nedir, Nedenleri Nelerdir?
Ciltte kahverengi, gri, kırmızı, pembe nokta ya da yama görünümüne yol açan lekeler oluşması durumu hipermigmentasyon olarak adlandırılır. Yüzde, sırtta, boyunda; kısacası vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabilirler. Hiperpigmentasyonun sağlık için bir zararı bulunmamaktadır. Tedavi süreçlerine başvurulmasının temel amacı kişinin lekesiz bir cilde kavuşmak istemesidir.
En sık görülen cilt sorunları arasında yer alan hiperpigmentasyon birçok farklı nedenle oluşabilir. Hiperpigmentasyon nedenleri şu şekilde açıklanabilir:
Hiperpigmentasyonun temel nedeni cilde rengini veren bir pigment olan melanosit hücresindeki artıştır. Cildin doğal pigment seviyesi genetik olarak belirlenir. Cildin üst tabakasındaki melanin sayısının fazlalaşması da melanin dağılımının normal olmaması da hiperpigmentasyon oluşumuna yol açabilir.
Bu nedenle hiperpigmentasyon nedenleri söz konusu olduğunda melanin artışına neden olan faktörlerden bahsedilir. Bu nedenler oldukça çeşitlidir;
- Hormonal değişimler,
- Düzenli olarak kullanılan ilaçlar,
- Gebelik,
- Güneş ışınlarına ya da vücudun belirli bölgelerinin; dirsekler ve dizler gibi sürtünmeye maruz kalınması hiperpigmentasyona yol açabilir.
Farklı nedenlerin bulunması hiperpigmentasyon tipleri özelinde de değişikliğe yol açabilmektedir. Yaşlılık lekeleri ve melazma en sık görülen hiperpigmentasyon tipleri arasında yer almaktadır.
Tüm bunlara ek olarak akne ve sivilce oluşumlarının sonrasında da cilt lekeleri oluşabilir, akne ve sivilce sonrası görülen koyu lekeler genellikle kendiliğinden geçme eğilimindedir.
Hiperpigmentasyon Tedavisi Yöntemleri
Hiperpigmentasyon tedavisi kişiye özel planlanır, sağlık için zararlı olmamakla birlikte kişinin aynadaki görüntüsünden memnun olmamasına neden olduğundan tedavi gereksinimi ortaya çıkarabilir.
Topikal Krem Tedavisi
Hiperpigmentasyon tedavisi kapsamında en sık tercih edilen yöntemlerden biri topikal krem tedavisidir. Askorbik asit, kojik asit, peeling etkisi sunan glikolik asit gibi farklı bileşenler içeren kremler ile etkili sonuçlar alınabilir. Topikal krem tedavileri tek başlarına uygulanabildikleri gibi farklı tedavi yöntemleri ile kombine edilebilir.
Kimyasal Peeling
Cildin üst tabakasının kontrollü bir şekilde soyulması prensibiyle gerçekleştirilen kimyasal peeling uygulaması cilt lekelerinden kurtulmayı sağlayabilir. Renk farklılıklarını minimize edebilmek için tercih edilebilen bu medikal cilt bakımı yöntemi akne ve sivilce leke oluşumları üzerinde de son derece etkilidir.
Kimyasal peeling sırasında lekelenmelerin ne kadar derin olduğu ve kişinin cilt tipi doğrultusunda farklı bileşenlerden yararlanılması mümkündür. Salisilik asit, TCA ve glikolik asit sıklıkla kullanılan bileşenlere örnek olarak gösterilebilir.
Lazer Tedavileri
Cilt gençleştirme başta olmak üzere birçok cilt probleminin tedavisi için tercih edilebilen fraksiyonel lazer inatçı lekelenmelerde son derece başarılı sonuçların alınmasını sağlayabilir. Lazer ışınlarının cilde kontrollü bir şekilde uygulanmasına dayanan tedavi cildi hücresel bazda uyarır ve cildin kendi kendini onarma sürecini tetikler. Tedavi sonrası süreçte hem cilt lekeleri görünümü azalır hem de cilt tazelenir.
Cilt lekeleri için lazer tedavileri seanslar dahilinde uygulanır. Seans sayısı hastadan hastaya değişebilir. Çok derinleşmeyen yaşlılık lekeleri ve güneş lekeleri tek seansla dahi etkin bir şekilde hafifletilebilir.
IPL Tedavisi
Yoğun atımlı ışık tedavisi güneş lekeleri için en çok tercih edilen tedavi yöntemleri arasında yer alıyor. Kılcal damar tedavilerinde de sıklıkla tercih edilen yöntem ciltteki renk koyuluklarını gidererek konforlu bir deneyim sunuyor.
Hiperpigmentasyonun ardındaki nedenlerin belirlenmesi hem tedavi süreçlerinin başarısında hem de lekelerin yenilenmesinde etkilidir. Bu nedenle hiperpigmentasyon sorunu yaşayan kişilerin uzmanlara muayene olmaları son derece önemlidir.
Jalupro Gençlik Aşısı Nedir?
Son dönemde gençlik aşısı dendiğinde akla ilk gelen uygulamalardan biri olan Jalupro HMW; bilinen adıyla Jalupro Gençlik Aşısı cilt üzerindeki gençleştirme etkisiyle dikkat çekiyor. İçeriğindeki hyaluronik asit ile cildin nem dengesini başarılı bir şekilde sağlayan uygulama ciltteki mat görünümü de yok edebiliyor.
Orta ve şiddetli boyuttaki kırışıklıklarla çatlakların giderilmesini sağlarken aynı zamanda cilt kalitesini yükselten Jalupro HMW amino asitler bakımından da son derece zengin. Ciltteki yara izlerinin hafifletilmesinde etki gösterdiği gibi ciltte oluşmaya başlayan sarkmaları da minimize edebiliyor.
Maksimum etki için iki seans uygulanması gereken Jalupro gençlik aşısı etkisi yaklaşık iki haftada ortaya çıkıyor. Her bir seans 15 ila 20 dakikada tamamlanırken hastalar uygulama sonrası günlük hayatlarına hızla dönüş yapabiliyor.
Cilde nem ve canlılık katan gençlik serumu uygulaması birçok avantajı beraberinde getiriyor, son derece güvenli bir medikal estetik uygulaması olarak öne çıkan Jalupro gençlik serumu da uzman hekimlerce gerçekleştirilmesi gereken ameliyatsız estetik tedaviler arasında yer alıyor.
Jalupro HMW Ne İşe Yarar?
“Jalupro HMW ne işe yarar?” sorusu hakkında detaylara geçmeden önce “Hmw ne demek?” ile ilgili kısa bir bilgi aktarmak isteriz. Jalupro gençlik aşısının yüksek yoğunluklu hyalüronik asit içeren formunu tanımlamak için HMW kısaltması kullanılmaktadır.
Jalupro HMW amino asitlerin akıllı bir kombinasyonu kullanılarak formüle edilmiştir. Cildin üst tabakasına enjekte edilir. Teknik olarak “dermal biorevitalizer” olarak tanımlanan gençlik serumu hem yaşlanma belirtilerine hem de yara izlerine karşı etkilidir.
Yüz, el, boyun dekolte bölgesi için güvenle uygulanabilen medikal estetik tedavisi ile şu değişimler elde edilebilir:
- Cilt elastikiyetinin artması sağlanabilir, ciltteki minimal sarkmalar toparlanabilir.
- Cildin sıkılaşması ve sarkmaların minimize edilmesiyle yüz hatları belirginleşebilir.
- Cilt ihtiyaç duyduğu nem ile buluşur; canlanabilir ve aydınlanabilir.
- Cilt tonunun eşitlenmesine yardımcı olabilir.
- Yüksek hyaluronik asit içeriği sayesinde cilde hacim kazandırabilir.
- Güneşin zararlı ışınlarının ve çevresel faktörlerin etkisiyle oluşan lekelerin azaltılmasını sağlayabilir.
- Ciltte zaman içerisinde hacim kaybına uğrayan bölgelerde dolgunluk etkisi yaratabilir.
Jalupro HMW: Cilt Kalitesini Artırır
Sahip olduğu yüksek konsantrasyonlu hyalüronik asit ve amino asitler ile cildi nemlendirerek derinden yüzeye bir iyileşme başlatan aynı zamanda kollajen üretimini tetikleyen Jalupro HMW yüz, eller ve dekolte bölgesi için etkili çözümler sunabilir.
Uygulama öncesinde belirlenen bölgeye uyuşturucu bir krem sürüldükten sonra ince iğnelerde enjekte edilen gençlik serumu ufak aralıklarla uygulanır. Her ne kadar en ideal sonuçların alınması için iki seans uygulama önerilse de cilt kusurları hafif olan kişilerde tek seans uygulama yeterli olabilmektedir.
Jalupro HMW ile Neme Doyan Cildin Sağlığı İyileşir
Jalupro HMW ile elde edilen en önemli kazanımlardan biri cildin nem ihtiyacının karşılanmasıdır. Cilt zaman içerisinde, cilt bakımı süreçlerinin ihmali ve çevresel faktörlerin etkisiyle nem kaybetmeye başlar. Nem kaybı sadece ince kırışıklıkların ortaya çıkmasına neden olmaz, cilt sağlığını da bozar.
Nem azaldığında cildi dış etmenlere karşı koruyan ve bir kalkan görevi üstlenen cilt bariyeri zarar görmeye başlar. Ciltte oluşan gözle görülemeyecek denli küçük mikro çatlaklar cildin bakteriler ve virüsler gibi mikroorganizmalara karşı savunmasız hale gelmesine yol açar. Bu durum enfeksiyonlar dahil olmak üzere çeşitli cilt sorunlarının ortaya çıkmasının nedenine dönüşebilir.
Jalupro HMW yüksek hyalüronik asit içeriği ile cildin nemle buluşarak daha sağlıklı hale gelmesine yardımcı olur. İçeriğindeki aminoasitler cildi besler, cilt altına da etki eden bir onarım sürecini tetikler.
Siz de daha canlı, daha parlak, daha sağlıklı ve genç bir görünüme kavuşmak isterseniz Jalupro gençlik serumu faydalarını deneyimleyebilirsiniz. Cilt analiziniz gerçekleştirildikten sonra uygulamanın etkilerini kısa sürede görmeye başlayabilir, yaklaşık 1 yıl cildinizdeki belirgin değişimin etkisini hissedebilirsiniz.
Jawline Nedir?
Son yılların en popüler ameliyatsız estetik uygulamaları arasında yer alan Jawline dolgu hakkında hazırladığımız bu yazımızda “Çene hattı dolgusu nedir, kimlere yapılır ve Jawline ne kadar süre kalıcı?” gibi farklı soruların yanıtlarını keşfedebilirsiniz.
Daha güzel, daha yakışıklı, daha çekici ve daha genç görünmek için medikal estetik uygulamaları konforlu tercihler olarak kabul ediliyor. Henüz cilt sorunları çok ilerlemeden gerçekleştirilen ameliyatsız estetik uygulamaları ile cilt gençleştirme de yüz ifadesinin değiştirilmesi de mümkün oluyor.
Yüzün görünümünün iyileştirilmesi için en sık tercih edilen medikal estetik uygulamalarından biri Jawline dolgu olarak öne çıkıyor. Çenenin yüz görünümünde ve ifadedeki etkisinin fazla olması çene çizgisine yapılan dolgu uygulamaları hakkında merak edilenleri artırıyor.
Jawline Dolgusu Nedir?
Çenede birçok farklı yapısal sorun görülebilir. Bu sorunlardan bazıları doğumsal nitelik taşırken bazıları yaşın ilerlemesi ve kilo alınıp verilmesi gibi şartlar neticesinde gündeme gelebilir.
Çenede en sık görülen şekil bozuklukları şu şekilde sıralanabilir;
- Alt çenenin geride bulunması,
- Çenenin belirsizliği nedeniyle gıdı görünümünün fazlalaşması,
- Çenede asimetri varlığı,
- Boyun ve yüz arasındaki hattın belirginliğini yitirmesi.
Çenedeki şekil bozukluklarının giderilmesi için cerrahi yöntemler tercih edilebilir ve çene estetiği ile başarılı sonuçlar alınabilir. Günümüzde çeşitlenen medikal estetik uygulamaları sayesinde seçilmiş hastalarda başarılı sonuçlara ulaşılabilir.
Jawline çene dolgusu ile belirgin bir çene görünümüne kavuşmak, çene hattındaki sorunları gidermek, çene ucunu ön plana çıkarırken gıdı belirginliğini azaltmak mümkün olabilir.
Jawline dolgusu uygulamasının temel amacı çene ve kulak bölgesi arasındaki yüz kısmında net bir görünüm elde edilmesidir. Daha dikkat çekici ve dinamik bir görünüme kavuşulmasını sağlayan bu değişim çene kıvrımlarının keskinleştirilmesini sağlar.
Yuvarlak çene hatlarının belirginleştirilmesini sağlayan uygulama kadınlar ve erkekler tarafından tercih edilmektedir. Uygulama sonrası çene hattının öne çıkarılması bölgedeki minimal sarkmalar da giderilebilir.
Dolgu uygulaması sırasında çene hattına enjekte edilen dermal dolgu malzemesinin içeriğinde hyalüronik asit bulunur. Hyaluronik asit su tutma özelliğine sahiptir ve enjekte edildiği bölge cildinin etkin bir şekilde nemlendirilmesini sağlar. Böylece ince kırışıklıkların belirsizleşmesini sağlayabilir.
Konforlu, Acısız ve Etkili Bir Uygulama: Jawline Dolgusu
Çene bölgesinde ve yüzün genelinde estetik bir görünüm elde edilmesine yardımcı olan Jawline dolgu öncesinde uygulama bölgesine lokal anestezik kremler sürülür. Anestezi etkisi ortaya çıkınca belirlenen bölgeye ince uçlu iğnelerle dolgu malzemeleri enjekte edilir.
İşlem yaklaşık 15 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanır. Uygulama tamamlandıktan sonra hastalar günlük hayatlarına devam edebilirler. Dikkat edilmesi gereken birkaç gün uygulama bölgesinin ovuşturulmamasıdır.
Jawline dolgu uygulaması sonrası etki hemen ortaya çıkar, son görünüm için yaklaşık 2 hafta beklenmesi gerekir.
Çekici Bir Görünüm Jawline ile Mümkün
Kişi özelinde planlandığında ve alanında tecrübeli hekimler tarafından gerçekleştirildiğinde Jawline dolgu uygulaması birçok avantajı beraberinde getirebilir:
- İçeriğindeki hyalüronik asit sayesinde nem dengesini sağlar, küçük kırışıklıklar giderilir.
- Çene ucu ve çene bölgesi belirginleştirilir.
- V şekline sahip bir yüz görünümüne kavuşulabilir.
- Çene ucu belirginleştiğinden gıdı görünümü azaltılabilir.
- Çene hattı yeniden şekillendirildiğinden yüz orantısı iyileştirilebilir.
Jawline dolgusu ile dikkat çekici sonuçlar alınabilir ve farklı uygulamalarla birlikte gerçekleştirilmesi etkisinin artmasını sağlayabilir. Cilt gençleştirme etkisi olan mezoterapi, cilt onarıcı etki sunan PRP ve mimik izlerinin geçici süreliğine engellenmesini sağlayan Bot. Toks. uygulaması daha genç bir görünüm sunacaktır.
Jawline Ne Kadar Süre Kalıcı?
Jawline dolgu kalıcılık süresi tercih edilen dolgu materyalinin özelliğine bağlı olarak değişiklik gösterebiliyor. Genel bir söylemde bulunmak gerekirse işlemin etkisinin 1 yıl devam ettiği biliniyor. Son derece güvenli bir uygulamadır ve etkinliği ortadan kalkınca tekrar edilebilir.
Yüzdeki Akne Tedavisi
Yüzdeki akne tedavisi için kişi özelinde yürütülen tanı ve tedavi süreçleri ile daha pürüzsüz ve kusursuz bir cilde kavuşulması mümkün. Üstelik tedavi edilmeyen aknelerin ciltte akne izi olarak varlığını devam ettirebildiği gerçeğinin göz ardı edilmemesi önemli. Farklı nedenlerle ortaya çıkabilen aknelerin tedavisinde yüksek başarı için kişiye özel planlama yapılması gerekiyor.
En sık görülen cilt problemleri arasında yer alan ve akne vulgaris olarak da adlandırılan akne sorunu, birçok farklı nedenle ortaya çıkabiliyor. Ergenlik dönemi başta olmak üzere hormon değişimlerinin gerçekleştiği süreçlerde görülme sıklığı artan bu cilt sorunu;
- Stres,
- Cilt bakımı süreçlerinin aksatılması,
- Yanlış makyaj malzemeleri tercihi,
- Güneş ışınları,
- İlaç kullanımı ve
- Yaş gibi unsurlar doğrultusunda tetiklenebilir.
Akneler temel olarak deri altında yağ üreten bezlerin daha çok yağ yani sebum üretmesi, fazla yağ ile ciltteki gözeneklerin tıkanması sonucu oluşur. Gözeneklerin çevresel faktörlerin de etkileriyle tıkanması yağ bezesi ve kıl föliküllerinde komedon adı verilen siyah nokta ya da beyaz renkli noktaların oluşmasıyla sonuçlanıyor. Bakterilerin bölgeye yerleşmesi sonucu akne oluşumu gündeme geliyor.
Akneler vücudun birçok farklı yerinde, farklı formlarda karşımıza çıkabiliyor. Sırtta, göğüste, kollarda ve yaygın olarak yüzde meydana gelen akneler, sivilce tedavisi süreçlerini bir gereklilik haline getirebiliyor. Psikolojik anlamda sorun yaşatan akneler yüzdeki akne tedavisi kapsamında tercih edilebilen farklı yöntemlerle giderilebiliyor.
Yüzdeki Akne Tedavisi Nasıl Yapılır?
Yüzdeki akne tedavisi yöntemleri değişiklik gösterir. Hastanın ihtiyaçları değerlendirilerek en uygun yöntemin dermatoloji uzmanlarınca belirlenmesi elde edilecek sonuçların başarısını belirler.
Yüzdeki akne tedavisi sürecinin ilk aşamasında dermatoloji uzmanları hastanın akne türünü ve cilt yapısını değerlendirilir. Sürece yayılan tedavi sürecinde sabırlı olunması, önerilen ilaçların düzenli kullanılması ve yaşam tarzı değişikliklerinin yapılması gerekir. Tedavi uygulaması başladıktan sonraki 2 aylık zaman zarfında herhangi bir iyileşme elde edilmediyse tedavi süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerekir.
Yüzdeki aknelerin ve akne izleri için tedavi yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:
İlaç Tedavisi
Topikal ilaç tedavisi yüzdeki akne tedavisi kapsamında en çok tercih edilen yöntemlerin başında yer alır. Hangi ajanın kullanılacağı belirlenirken aknenin türü, şiddeti ve hastanın yaşı gibi değişkenler göz önünde bulundurulur.
İlaç tedavisinin etkinliğinin artırılması için önerilen kremlerin düzenli olarak önerilen şekilde uygulanması önemlidir. Akneler şiddetli olduğunda topikal ilaç tedavisine direnç gösterebilirler. Bu durumda antibiyotik tedavisine başlanabilir.
Orta ve şiddetli akne sorunlarında antibiyotikler etkili sonuçlar yaratabilmektedir. Dikkat edilmesi gereken antibiyotiklerin hekim önerileri doğrultusunda kullanılmasıdır. Antibiyotikler bilinçsiz ve uzun süreli kullanılırsa direnç oluşmasına neden olacağı için yüzdeki akne tedavisi için antibiyotik gerektiğinde tedavi süreci 3-4 aydan sonra revize edilir.
Peeling Etkili Meyve Asitleri
Akne tedavisinde meyve asitlerinin ciltteki peeling etkisine başvurulabilir. Cildin soyularak yenilenmesini, tıkanık gözeneklerin açılmasını ve gözeneklerin temiz kalmasını sağlayan meyve asitleri içerisindeki A vitamini yağ bezi fonksiyonlarını doğrudan etkiler. Yağ üretimi miktarını azaltıcı etki gösterir.
Akne tedavisinde doğrudan kimyasal peeling uygulamasına da başvurulması mümkündür. Seans sayısı ve seans aralıkları hasta özelinde belirlendiği takdirde etkili sonuçlar alınabilir.
Lazer ve IPL Sistemleri
Akne ve akne izi tedavisinde lazer ve ışık enerjisinden de yararlanabilir. Bu tedavilerin temel amacı gözeneklerin içerisindeki bakterilerin azaltılması, cilt fonksiyonlarının harekete geçirilmesiyle cilt onarımının başlatılması ve akne izlerinin derinden cilt yüzeyine iyileştirilmesini sağlamaktır.
Lazer ve IPL Sistemleri sayesinde cilt altındaki yağ bezlerinin ısıtılması ve kontrollü şekilde tahrip edilmesi de mümkündür. Böylelikle yağ bezleri küçültülebilir ve yağ üretimi azalabilir.
Akne tedavisinde kullanılan lazerler de ışık sistemleri de farklılaşabilir; fraksiyonel lezer, radyofrekans tedavisi, Diode lazer, Pulsed Light and Heat Energy, Blue Light, kırmızı ve mavi ışık kombinasyonlrı değerlendirilebilir.
Cilt sağlığı söz konusu olduğunda hasta özelinde, hastanın ihtiyaçları değerlendirilerek belirlenen tedavi süreçlerinin uygulanması gerekir. Ergenlik sivilcesi olarak adlandırılsa da ergenlik sonrası dönemde de oluşan akneler ciddi bir estetik kaygı yaratabilir. Tedavi sürecine geç kalınmaması hem tedavilerin başarısını artırır hem de daha hızlı sonuç vermesini sağlar.
Akne tedavisi sürecinde makyaj malzemeleri de ciltteki ölü deri hücreleri giderilmek için kullanılan cilt bakım ürünleri de dikkatli bir şekilde seçilmelidir. Böylece tedavi sürecini aksatacak çevresel faktörlerin etkileri azaltılabilir.
PRP Nedir?
“PRP nedir?”, “PRP nedir ne için yapılır?”, “PRP nasıl uygulanır?” sorularının yanıtlarını ve daha fazlası hakkında bilgiyi yazımızda keşfedebilirsiniz.
Son yılların en gözde medikal estetik uygulamaları arasında yer alan PRP tedavisi, farklı kullanım alanlarında da sıklıkla tercih ediliyor. Son derece etkili olan ve neredeyse hiç yan etkisi bulunmayan bu yöntem hakkındaki soru işaretleri de fazlalaşıyor.
PRP yani Platelet Rich Plasma tedavisi Türkçeye trombositten zengin plazma tedavisi olarak çevrilebiliyor. “PRP nedir?” sorusuna “Kişinin kendi kanından elde edilen trombosit zengini sıvının enjeksiyon yoluyla kişiye yeniden verilmesidir.” şeklinde yanıt verilebiliyor.
PRP uygulaması son derece geniş bir kapsama sahip; günümüzde tüp bebek tedavisi, saç tedavisi, ciltteki akne ve yara izlerinin tedavisi ve cilt gençleştirme gibi farklı amaçlarla PRP tedavisi tercih edilebilir.
PRP Hangi Hastalıklara İyi Gelir?
PRP uygulaması yol açtığı çoklu etkilerle hem birçok sağlık sorununda hem de cilt kusurları için tercih edilebiliyor. Uygulamanın bacak yaraları, tenisçi dirseği, tendinit ve tendon yaralanmalarında da son derece başarılı sonuçlar verdiği bilinmektedir.
PRP uygulaması alanları bu sayılanlarla da sınırlı değildir, doku iyileşmesi sürecini tetiklemesi bu tedavinin diş implantlarından sonra da tercih edilmesi sonucunu doğurmaktadır.
PRP ve tüp bebek tedavisinin eş zamanlı uygulandığı da bilinmektedir. Tüp bebek tedavisi dahilinde rahim zarına uygulanan trombosit zengini serumun embriyo tutunması ihtimalini artırdığı yönünde önemli veriler bulunmaktadır.
Her ne kadar PRP tedavisi çeşitli sağlık sorunları için kullanılabilse de günümüzde cilt gençleştirme ve cilt kusurlarının giderilmesindeki rolü ön plana çıkmıştır.
Medikal estetik kapsamında sıklıkla tercih edilen PRP uygulamaları hem tek başına hem de farklı estetik uygulamalar ile eş zamanlı gerçekleştirilebilir. Bu noktada saçlı deriye uygulanabildiği bilgisi de önemlidir.
Saç dökülmesi problemlerinin önlenmesine ya da azaltılmasına yönelik saçlı deriye enjekte edilen trombosit zengini plazma saç köklerinin güçlenmesini de sağlayabilir. Saç mezoterapisi ile eş zamanlı uygulandığında etkisinin maksimize olabileceği de ifade edilebilir.
PRP uygulaması hem güvenli hem de yüksek etkili bir ameliyatsız tedavi yöntemidir. Ancak tüm faydalarından maksimum oranda yararlanılabilmesi için hasta seçiminin doğru yapılması ve uzman hekimlerce uygulanması son derece önemlidir.
PRP Uygulaması Nasıl Yapılır?
Kişiden alınan kanın santrifüj edilmesi sonucu elde edilen trombosit zengini sıvının sorunlu bölgeye enjekte edilmesi yoluyla geçekleştirilen PRP uygulaması öncesinde acı ya da ağrı hissedilmemesi için lokal anestezi etkili krem uygulaması gerekli olabilir. Cerrahi nitelik taşımaz.
Kişiden alınan kan özel işlemlerden geçirildiğinde mililitrede 200 bin kadar trombosit içeren bir serum elde edilebilir. Bu serum büyüme faktörleri bakımından son derece zengindir. PRP serumunun sahip olduğu bu özellik cilt gençleştirme tedavisi dahilinde de sıklıkla tercih edilmesine yol açmaktadır.
Cilt Kusurlarının Giderilmesinde PRP Tedavisi
PRP tedavisi çeşitli hastalıkların etkilerinin azaltılmasında doku onarımı faydasıyla tercih edilmektedir. Bu noktada cilt kusurları tedavisindeki etkileri ile de ön plana çıkar.
PRP tedavisinin cilt için faydaları şu şekilde sıralanabilir:
Eller gün boyu maruz kaldıkları çevresel faktörlerin çeşitliliği nedeniyle en hızlı yaşlanan vücut bölgelerinin başında yer alır. PRP, el gençleştirme sürecinde de başarılı sonuçların alınmasını sağlar.
PRP tedavisi ile saç kökleri güçlenebilir. Böylece saç dökülmesi hafifletilebilir ve henüz kellik oluşmadan tercih edilmesi halinde saç ekimi prosedürlerine duyulan ihtiyacı azaltabilir.
PRP uygulaması sonrası ciltteki akne ve yara izlerinin, ince kırışıklıkların azaltılması mümkündür. Doku onarımını tetikleyen bu uygulama cilt gençleştirme amacıyla boyun dekolte alanına da güvenle uygulanabilmektedir.
Fransız Askı ile Yüz Germe
Yerçekiminin etkisi, yaş alma, cilt yapısı, cilt bakımı süreçlerine sağlanan uyum ve daha çoğaltabileceğimiz birçok unsur cilt elastikiyetinde azalma ve ciltte sarkma ile sonuçlanabiliyor. Yüz germe ameliyatı için uygun nitelik taşımayan ya da ameliyatsız tedavi seçeneklerini değerlendirmek isteyenler için Fransız askısı ile yüz germe en popüler medikal estetik tedavileri arasında konumlanıyor.
İp askı olarak da adlandırılan Fransız askı ile yüz germe tedavisi ile operasyon gereksinimi duyacak denli belirgin cilt sarkmaları yaşamayan, yüz konturu minimal ölçüde değişime uğrayan ya da estetik ameliyatlar için genel sağlık durumu uygun olmayan hastalar etkili sonuçlar alabiliyor.
Minimal yan etkileri ve etkili sonuçları ile ön plana çıkan ip askısı tedavisi alanında uzman hekimlerce seçilmiş hastalara uygulandığında yılların geriye alınmasını mümkün kılabiliyor. “Fransız askı kaç yıl gençleştirir?” sorusuna verilebilecek yanıt kişiden kişiye değişse de bu ameliyatsız uygulama ile 10 yıla kadar bir gençleşme sağlanabileceği ifade edilebilir.
Fransız Askı ile Ameliyatsız Yüz Germe Etkisi Mümkün
Günümüzde en etkili ve en çok tercih edilen ameliyatsız yüz germe tedavilerinin başında Fransız askı ile yüz germe geliyor. Lokal anestezi altında gerçekleştirilen uygulama sırasında iplerin deri altına yerleştirileceği bölgenin planlaması yapılıyor. Daha sonra biyolojik olarak vücut ile uyumlu özelliğe sahip dayanıklı ve esnek lifler cilt altına yerleştiriliyor.
Cilt altına yerleştirilen ipler geriliyor, askılama işlemi tamamlanıyor ve daha sonra lifting etkisi sağlanabiliyor. Uygulama yaklaşık 60 dakikada tamamlanıyor.
Fransız askısı ile son derece başarılı sonuçlar alınabilir:
- Yüz ovalindeki sarkmalar toparlanabiliyor, yüz şekli belirginleştirilebiliyor.
- Ciltteki kırışıklıklar azalırken cilt daha gergin ve genç bir görünüme kavuşabiliyor.
- Elmacık kemikleri öne çıkarılabilir,
- İplerin yapısı gereği ciltte kollajen uyarımı tetiklenerek ciltte derinden yüzeye gençleşme etkisi elde edilebilir.
Fransız Askı Tedavisinden Kimler Yararlanabilir?
Fransız askısı alanında uzman hekimler tarafından gerçekleştirildiğinde güvenli bir uygulamadır. Başarısı da son derece dikkat çekici olabilir. Önemli olan hasta seçiminin en doğru şekilde yapılabilmesidir.
Fransız askısı hem erkeklere hem de kadınlara uygulanabilen bir tedavi olma özelliği taşır. 18 yaşından büyük kişilere uygulanabilse de genellikle uygun yaş aralığı 30-65 olarak kabul edilir.
Cerrahi nitelik taşımayan ip askı tedavisi ile kişi daha gergin bir cilde ve daha genç bir görünüme sahip olabilir. Elmacık kemikleri, yanaklar, gıdı, kaşlar, yüz hattı, yüzün oval kısımları ve boyun gibi yüz bölgelerine ek olarak ip askı vücudun farklı bölgelerine de uygulanabilmektedir.
İp askı uygulaması vücudun kalça, göğüsler, bacaklar ve kol gibi sarkma olasılığının yüksek olduğu bölgeler için de tercih edilebilir.
Fransız askısı uygulaması için uygun adaylar kadar uygun olmayanların da bilinmesi önemlidir. “Fransız askısı kimlere yapılmaz?” sorusuna şu yanıtlar verilebilir:
- Tip 2 Diyabet gibi kronik sağlık sorunları bulunan,
- Çok ince ya da çok kalın cilde sahip olan,
- Cildinde aşırı kırışıklık ve sarkma bulunan,
- Gerçekçi beklentilere sahip olmayan kişilere ip askısı tedavisi önerilmez.
Kişinin cildindeki sarkma çok ilerlediyse ve cilt yapısı tedavi etkilerinin tam anlamıyla ortaya çıkmasına izin vermeyecek özellikteyse ip askı tedavisi önerilmez. Bu durumda hasta için yüz germe ameliyatı tavsiye edilebilir.
Fransız Askısının Ömrü Kaç Yıl ?
Fransız askısı kalıcılığı 5-10 yıl arasında değişiklik gösterebilir. İşlem sırasında kullanılan polyester ve silikon malzemeleri barındıran ipler oldukça dayanıklıdır. Bu süre zarfında ipler kendiliğinden eridiklerinden etkileri ortadan kalkar.
Fransız askısı yaşlanma sürecini durdurmaz, hiçbir cerrahi ya da medikal estetik uygulaması doğal yaşlanma sürecini engelleme özelliğine sahip değildir. Ancak ip askı tedavisiyle kişinin görünümünde belirgin bir gençleştirme elde edilebiliyor. İp askı tedavisi hekimlerin uygun görmesi halinde 5 yılda bir tekrarlanabiliyor.