Dermal Dolgu ile Genç ve Işıltılı Bir Görünüm
Dermal Dolgu ile Genç ve Işıltılı Bir Görünüm
Ciltte zamanla ortaya çıkan kırışıklık, hacim kaybı, elastikiyetin azalması gibi problemlerin çözümünde yaygın olarak kullanılan medikal estetik yöntemlerinden biri de dermal dolgu uygulamasıdır. Dermal dolgular çoğunlukla hyalüronik asit bazlıdır ve ciltte doğal olarak bulunan maddeleri taklit ederek cildin daha dolgun, genç ve ışıltılı görünmesine yardımcı olur.
Dermal dolgu nedir?
Dermal dolgu günümüzde Bot. Toks. ve mezoterapi gibi uygulamalarla birlikte en çok tercih edilen cilt gençleştirme yöntemlerinden bir tanesidir. Hacim kaybını, kırışıklıkları ve ince çizgileri gidermek için cildin alt tabakalarına dolgu maddesi enjekte edilerek gerçekleştirilen bir estetik prosedürdür. Bu yöntem, özellikle yaşla birlikte ciltte meydana gelen değişikliklerin iyileştirilmesi amacıyla uygulanır.
Dermal dolgu yöntemiyle şu sonuçlar elde edilebilmektedir:
- Hacim Artırma: Derialtına enjekte edilen dolgu maddesi, kaybedilen hacmi geri kazandırarak cildin daha dolgun ve genç görünmesini sağlar.
- Kırışıklık ve İnce Çizgileri Düzeltme: Dolgular, ciltteki kırışıklıkların ve ince çizgilerin içerisine enjekte edilerek bu bölgeleri doldurur.
- Dudak Dolgunlaştırma: Dermal dolgular, dudaklara daha dolgun bir görünüm kazandırmak için dudak içerisine enjekte edilebilir.
- ElmacıkKemikleri ve Yanak Şekillendirme: Yaşla birlikte yanaklarda sarkma ve hacim kaybı gözlemlenebilir. Dolgular bu bölgeleri doldurarak kişiye daha genç ve çekici bir görünüm kazandırabilir.
- Nem Kazandırma: Hyaluronik asit bazlı dolgular, cilde nem kazandırarak daha taze ve canlı bir görünüm elde etmeye yardımcı olabilir.
- Cilt Yüzeyinin Pürüzsüzleştirilmesi: Dolgular, cilt yüzeyinin düzensizliklerini doldurarak daha pürüzsüz bir görünüm elde edilmesini sağlar.
Dermal dolgu ile gençleştirme yönteminde kullanılan dolgu maddeleri genellikle hyaluronik asit, kalsiyum hidroksiapatit, poli-L-laktik asit gibi maddelerden oluşur. Bu maddelerin birçoğu biyouyumludur. Dermal dolgu yaptırmadan önce bir uzmana danışılmalıdır.
Dermal dolgu hangi bölgelere yapılır?
Dermal dolgu, kırışıklıkları doldurmak, hacim kaybını telafi etmek ve belirli alanları vurgulamak için şu bölgelere uygulanabilir:
- Alındaki yatay kırışıklıklar doldurulabilir.
- Kaşarasındaki dikey kırışıklıkların giderilmesi ve kaş kaldırma sağlanabilir.
- Gözatı bölgesindeki çukurluklar ve morluklar tedavi
- Yanakve elmacık kemiği bölgesinde daha dolgun bir görünüm ve lifting etkisi sağlanabilir.
- Dudakların dolgunluğu artırılabilir, dudakçevresindeki ince çizgiler doldurulabilir ve dudak şekli belirginleştirilebilir.
- Yaşla belirgin hale gelen Nasolabial kıvrımlar (burun yanlarından ağıza doğru olan kıvrımlar) doldurulabilir.
- Yaşlanmayla birlikte sarkma eğilimi gösteren Marionet hattı (ağız köşelerinden çene hattına doğru olan çizgiler) düzeltilebilir.
- Çene dolgusuile çene hattı daha belirgin ve keskin hale getirilebilir.
- Çeneucu belirginleştirilebilir.
- Ayrıca burun dolgusuile seçili hastalarda burun şeklinin düzeltilmesi ve hafif yukarı kaldırılması sağlanabilir.
Dermal dolgu kalıcı mıdır?
Dermal dolgu uygulamasının etkisi cilt yapısına, kişinin cilt problemlerinin seviyesine ve kullanılan malzemeye göre değişmektedir. Uygulamanın sonuçları genellikle 6 ila 24 ay arasında sürer. Dolgu işleminin etkisi geçtikten sonra yeniden tekrar edilebilmektedir.
Dermal dolgu nasıl yapılır?
Dermal dolgu uygulaması, belirli bir bölgedeki hacim ve yumuşak doku kaybını gidermek, kırışıklıkları azaltmak veya belirli alanları vurgulamak için cilt altına özel dolgu maddelerinin enjekte edilmesi işlemidir.
Uygulama öncesinde, hastanın yüzü değerlendirilerek hangi noktalarda dolgu ihtiyacı olduğu belirlenir. İşlemden önce uygulama yapılacak bölge makyaj, yağ ve kirden arındırılır.
Dolgu işlemi öncesinde genellikle lokal anestezi uygulanarak, enjeksiyon kaynaklı rahatsızlık azaltılır. Daha sonra belirlenen bölgelere dolgu maddesi ince iğnelerle enjekte edilir.
Dermal dolgu işleminin süresi, uygulanan bölgelere ve kullanılan dolgu miktarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir, ancak genellikle 15 dakika ila 1 saat arasında sürer. Uygulama sonrası hafif şişlik, kızarıklık veya morluk oluşabilir, ancak bu belirtiler genellikle birkaç gün içinde kendiliğinden kaybolur.
Yüz Gençleştirmede Yeni Trendler Genç ve Taze Bir Cilt
Medikal kozmetik alanındaki gelişmeler sayesinde artık kişiye ve ihtiyaçlarına özel uygulamalarla daha genç, güzel ve taze bir cilde kavuşmak mümkün olabiliyor. Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları cerrahi müdahalelere kıyasla minimal invaziv oluşu ve komplikasyon riskinin azlığı nedeniyle tercih edilebiliyor.
Yüz gençleştirme nedir?
Yüz gençleştirme, kişinin daha genç, canlı, parlak ve taze bir görünüm kazanması için gerçekleştirilen çeşitli teknik ve yöntemler için kullanılan genel bir ifadedir. Yüz gençleştirme yöntemleri ameliyatlı ve ameliyatsız olmak üzere iki farklı başlık altında değerlendirilebilmektedir. Yüz germe operasyonu, liposuction ve yağ enjeksiyonu, kepçe kulak operasyonu, göz kapağı estetiği gibi işlemler ameliyatlı yüz gençleştirme uygulamalarına örnektir.
Ameliyatsız yüz gençleştirme ise cerrahi bir müdahale olmaksızın yapılan estetik prosedürleri içerir. Bu tür işlemler, genellikle minimal invazivdir. Ameliyatsız yüz gençleştirme denildiğinde ilk akla gelen yöntemler mezoterapi uygulamalarıdır. Mezoterapi ince iğnelerin cilt altına tatbik edilmesi işleminin genel bir adıdır. Mezoterapi yönteminde genellikle cildin kolajen üretimini tetikleyici vitaminler, enzimler, hormonlar ve bitki özleri gibi aktif bileşenlerin cilde enjekte edilmesiyle canlanma ve gençleşme sağlanır. Dolgu, Bot.oks., PRP, Gençlik Aşısı, Örümcek Ağı, Paris Işıltısı gibi uygulamaların çoğu mezoterapi çatısı altına girmektedir. Bunun yanı sıra lazer, radyofrekans, ultrason enerjilerinin kullanıldığı yöntemler ile dermapen, kimyasal peeling, LED terapi gibi uygulamalar da ameliyatsız yüz gençleştirme sağlamaktadır.
Yüz gençleştirme hangi bölgelere uygulanır?
Yüz gençleştirme adından da anlaşıldığı üzere yüz bölgesinde, alın, yanak, çene, göz çevresi, kaş, dudak ve çevresine uygulanmaktadır. Yüz bölgesinin tamamında etkili olabilen uygulamaların yanı sıra belli bölgelerdeki problemlerin giderilmesi için de özel yöntemler mevcuttur. Örneğin; kişinin ihtiyaçlarına göre yanak bölgesine, dudaklara, göz altına dolgu uygulanabilmektedir. Kaş kaldırma ile kişi daha çekici bir görünüme kavuşturulabilir. Yüze yağ enjeksiyonu gerçekleştirilerek hacim kaybı giderilebilir ve doğal gençlik etkisi sağlanabilir. Ameliyatsız yüz germe işlemi ile cildin sıkılığı ve elastikiyeti artırabilmekte ve sarkma problemi giderilebilmektedir.
Cilt gençleştirme işlemleri kırışıklık, sarkma gibi yaşlanma etkilerini giderirken kişinin daha canlı ve tazelenmiş bir görünüm kazanmasına yardımcı olmaktadır.
Yüz gençleştirme kalıcı mıdır?
Cerrahi yüz germe ve gençleştirme işlemleri kalıcıdır. Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamalarının etkisi ise yönteme ve kişiye göre değişmektedir. Genellikle ameliyatsız cilt gençleştirme işlemleri 6 ay ila 3 yıl arasında değişen süreler boyunca etkisini korur. Bu işlemler tekrar edilebilir ve düzenli uygulama ile kalıcılık süresi uzatılabilmektedir.
Yüz gençleştirme nasıl uygulanır?
Ameliyatsız yüz gençleştirme uygulamaları klinik ortamda gerçekleştirilmektedir. Bazı işlemlerde hastanın konforunu artırmak amacıyla lokal anestezi veya anestezik kremler uygulanabilir.
Yüz gençleştirme, farklı yöntemler ve teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Uygulama şekli, seçilen yönteme bağlı olarak değişiklik gösterir.
En yaygın yaşlanma karşıtı işlemler şu şekilde uygulanmaktadır:
- oks. ve dolgu: Mikro iğneler kullanılarak kırışıklıkların ve çizgilerin azaltılmasına yardımcı olacak içerikler derialtında özel noktalara enjekte edilir.
- Mezoterapi: Vitaminler, enzimler ve diğer bileşenler mikro enjeksiyon yöntemiyle cilde tatbik edilir. Bu işlemle cildin canlanması, nemlenmesi ve gençleşmesi hedeflenmektedir.
- Lazer Tedavisi: Lazer cihazıyla cilt yüzeyine enerji uygulanarak ciltte kolajen ve elastin uyarımı sağlanır. Böylece daha sıkı, gençleşmiş ve eşit tonlu bir cilt edilebilir.
- Kimyasal Peeling: Özel bir solüsyon cilt yüzeyine uygulanır. Bu işlemle cilt yüzeyinin üst katmanları soyulur; yerine sağlıklı ve yenilenmiş bir cilt yüzeyi çıkar.
- Mikrodermabrazyon: Küçük kristallerle cildin üst katmanının hafifçe aşındırılması sağlanır. Bu şekilde daha pürüzsüz ve genç bir cilt yüzeyi elde edilebilir.
- Radyofrekans ve Ultrason Tedavisi: Cilt altına radyofrekans veya ultrason dalgaları gönderilir. Böylece cildin sıkılaşması ve kolajen üretiminin artırılması sağlanabilmektedir.
Cildiniz İçin Kolajen Mucizesi: Genç ve Sağlıklı Bir Cilt
Genç ve sağlıklı bir cildin en önemli unsurlarından biri de kolajendir. Vücudumuzun ürettiği bir protein türü olan kolajen, cilt, kemik, tendon, bağ dokusu başta olmak üzere vücudumuz için temel yapı taşlarından biridir. Kolajen cildin esnekliğini ve sıkılığını destekler, cildin kendini yenileme ve onarma sürecine katkı koyar, nemi tutmasına yardımcı olur, cildi zararlı etkenlerden korur, yara iyileşmesinde kritik rol oynar. Yaşlanma ile birlikte kolajen üretiminin azalması ise cildin eski sıkılığını, esnekliğini, sağlığını, ışıltısını kaybetmesine yol açar.
Kolajen nedir?
Kolajen, vücutta üretilen en önemli protein türlerinden biridir. Deri, tendonlar, bağ, kıkırdak ve kemikler dahil olmak üzere birçok doku ve organın ana bileşeni sayılan kolajen;
- Vücudun birçok yapısına dayanıklılık ve esneklik sağlar.
- Cildin gençlik ve sağlığını destekleyici özelliği ile bilinir.
- Eklem sağlığında büyük rol oynar.
- Saç ve tırnaksağlığı için son derece önemlidir.
- Kalpsağlığına olan faydaları ile ilgili de çeşitli çalışmalar mevcuttur.
Yaş ilerledikçe vücutta kolajen üretimi de azalır. Bu da ciltte kırışıklıkların, sarkmaların ve diğer yaşlanma belirtilerinin görünmesine neden olabilir. Bu nedenle günümüzde birçok anti-aging etkili cilt bakım ürünü ve takviyesi kolajen içermektedir. Gençleştirme uygulamaları da genellikle vücudun kaybettiği kolajeni geri kazanmasını amaçlamaktadır.
Kolajen neden önemlidir?
Kolajenin cilt sağlığı için önemi son derece büyüktür.
- Kolajen, cildin elastikiyetini ve sıkılığını destekler.
- Yaşlandıkça, vücudun kolajen üretimi azalır, bu da cildin incelmesine, sarkmasına ve kırışıklıkların oluşmasına neden olabilir.
- Bazı kolajen türleri, cildin nemini tutmasına yardımcı olabilir. Bu da cildin daha ışıltılı, dolgun ve genç görünmesine yardımcı olabilir.
- Cilt, uzun süreli güneşmaruziyeti, yaralanma gibi durumlarda onarılma sürecini devreye almak için kolajene ihtiyaç duyar. Kolajen cildin kendini yenilemesine yardımcı olur.
- Kolajen, cilt bariyerinin bir parçasıdır ve cildin korunmasında önemli rol oynar. Sağlıklı bir cilt bariyeri, zararlı mikroorganizmaların ve toksinlerin vücuda girmesini engeller.
- Kolajen, yara iyileşmesinde kritik bir rol oynar. Yaranın iyileşme sürecinde, kolajen fibrilleri yaranın üzerini kaplar ve bu yeni doku oluşumunu destekler.
Kolajen eksikliği nedir?
Kolajen eksikliği, vücudun yeterince kolajen üretmediği durumu ifade eder. Kolajen üretiminin azalması yaşlanmaya bağlı olarak gelişen doğal bir süreçtir ancak bazen diğer faktörler de kolajen eksikliğine yol açabilir.
Yaşlanmanın yanı sıra aşırı güneşe maruz kalma, vücutta üretilen kolajenin bozulmasına ve cildin erken yaşlanmasına neden olabilir.
Sigara ve diğer toksinler de kolajenin yapısını bozabilir ve üretimini azaltabilir.
Şeker ve rafine ürünler de fazla tüketildiği takdirde kolajen üretimini olumsuz etkiler.
Yanlış beslenme alışkanlıkları, yetersiz protein alımı, C vitamini eksikliği veya spesifik amino asit eksiklikleri gibi beslenme faktörleri, kolajen üretimini etkileyebilir.
Kolajen eksikliği ciltte sarkma, kırışıklık ve elastikiyet kaybına, eklem ağrılarına, saç ve tırnak kırılmasına, saç dökülmesine, kemik yoğunluğunda azalmaya, kas kaybına yol açabilmektedir.
Kolajen takviyesi nasıl yapılır?
Kolajen takviyesi, kolajenin vücutta doğal olarak azalmaya başladığı veya dışsal etmenlerle kolajenin zarar gördüğü durumlarda doktora danışılarak alınabilir. Kolajen takviyeleri farklı şekillerdedir.
Suda veya sıvı içinde çözülen kolajen tozu, ağız yoluyla alınan kolajen kapsülleri, sıvı kolajen içecekleri, kolajen jelleri, kolajen içerikli kremler kolajen takviyesi olarak sunulmaktadır.
Ayrıca kolajen içeren besinlerin doğru ve yeterli kullanımı da vücudun ihtiyacını karşılayabilir.
Günlük kolajen miktarı ihtiyacı kişiden kişiye değişmektedir. Bu nedenle takviye kullanılmadan önce bir doktora danışılmalıdır.
Kolajen çeşitleri nelerdir?
Kolajen, vücutta birçok farklı işlevi yerine getiren bir protein ailesidir. Farklı kolajen türleri, vücudun farklı bölgelerinde bulunabilir. Bilinen 28’den fazla kolajen tipi vardır. Bu türler arasında en yaygın olanları ise şöyle sıralanabilir:
- TipI Kolajen: Vücuttaki en yaygın kolajen tipidir. Deri, tendonlar, kemikler ve organ dokularının içerisinde bulunur.
- Tip II Kolajen: Bu tip özellikle kıkırdakta bulunur. Eklemve kıkırdak sağlığı için kritik rol oynar.
- Tip III Kolajen: Genellikle Tip I ile birlikte deri, kas ve kandamarlarında bulunur. Cildin elastikliği ve sıkılığı için önemlidir.
- Tip IV Kolajen: Hücreler arasındaki ince katmanlarda, özellikle bazal laminalarda (deri, göz, böbrekler ve birçok iç organın ince zarlarındaki yapılar) yer alır.
- Tip V Kolajen: Hücre yüzeyleri, saç ve bazı dokuların yüzeylerinde bulunur.
- Tip X Kolajen: Kemiklerde ve kıkırdakta bulunur ve kemik oluşumunda rol oynar.
Fransız Askısı İle Genç Ve Dinamik Bir Görünüm
Cilt hücrelerinin yenilenme hızı yaşa bağlı olarak yavaşlarken; cildin kolajen ve hyaluronik asit gibi önemli bileşenlerini üretme yeteneği de azalır. 30’lu yaşlarda kendini göstermeye başlayan, 40’lı yaşlarla birlikte ise hızlanan cilt yaşlanmasının bir sonucu olarak ciltte kırışıklık, sarkma, lekelenme, kuruluk, elastikiyet kaybı gibi şikayetler ortaya çıkar.
Günümüzde anti-aging yöntemlerinin de gelişmesiyle birlikte bu tip şikayetler artık ameliyatsız medikal estetik yöntemleri ile kolayca giderilebilmektedir. Fransız askısı yöntemi ise ameliyatsız gençleştirme uygulamaları arasında sarkma ve kırışıklık problemine başarılı bir çözüm sunduğu için tercih edilir. Olduğundan daha yaşlı, mutsuz ve cansız görünen ciltler, Fransız askısı ile yeniden ışıltısını geri kazanarak genç ve dinamik bir görünüme kavuşabilir.
Fransız askısı nedir?
Fransız askısı ameliyatsız yüz germe yöntemi olarak da bilinmektedir. Ancak boyun germe amacıyla da sıklıkla kullanılmakta; kol, bacak gibi bölgelerde de son derece başarılı sıkılaştırma sağlamaktadır. Bu yöntem cildi yukarı yönlü kaldırmak, sıkılaştırmak ve gençleştirmek için kullanılan bir estetik uygulamadır. Mikro iğnelerle cilt altında özel noktalara medikal iplerin yerleştirilmesiyle gerçekleştirilen işlem, genellikle yüz ve boyun bölgesindeki sarkmaların düzeltilmesi amacıyla kullanılır.
Fransız askısı uygulandığı bölgede lifting (kaldırma) etkisi sağlar. Böylece hem sarkma problemi giderilir hem de kırışıklık görünümü iyileştirilir.
Fransız askısı avantajları nelerdir?
Fransız askısının birçok avantajı vardır:
- Fransız askısı ameliyatsız bir işlem olduğu için klinik ortamında gerçekleştirilir. Genel anestezi gerektirmez, herhangi bir kesi yapılmaz ve hastalar genellikle işlem sonrası hızlı bir iyileşme sürecine girer.
- İşlem, cildin daha sıkı, genç ve pürüzsüz görünmesine yardımcı olur.
- Uygulamabölgesine göre değişmekle birlikte işlem genellikle 30 dakika ila 1 saat arasında tamamlanır.
- Fransız askısı işleminin ardından sonuçlar genellikle hemen görülür; cildin toparlanması ve gençleşmesi birkaç hafta içinde artarak devam eder. Uzun süreli etki gösterir.
- İşlem, cildin doğal kolajen üretimini uyarır, bu da cildin gençleşmesine ve sıkılaşmasına yardımcı olur.
- Fransız askısı genellikle çok doğal sonuçlar verir. İşlem sonrası cilt, gerilmiş veya aşırı işlem görmüş gibi görünmez.
Fransız askısı hangi bölgelere uygulanır?
Fransız askısı en yaygın olarak yüz bölgesine uygulanır. Alın, kaşlar, göz altları, yanaklar, elmacık kemikleri ve çene hattına uygulanarak bu bölgeleri sıkılaştırır, kaldırır ve kırışıklıkların yok olmasına yardımcı olur. Yüzün yanı sıra boyundaki sarkmalar ve kırışıklıklar için de en çok kullanılan yöntem Fransız askısıdır.
Fransız askı uygulaması aynı zamanda kaş kaldırma, kol germe, boyun germe, karın sıkılaştırma, kalça kaldırma, bacak sıkılaştırma gibi amaçlarla da gerçekleştirilmektedir. Uygulandığı tüm bölgelerde hızlı ve uzun süreli etki sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir.
Fransız askısı nasıl uygulanır?
Fransız askısı işlemi klinik ortamda uzmanlar tarafından gerçekleştirilir. İşlem öncesi lokal anestezikler kullanılarak uygulama alanı uyuşturulur. Böylece hastanın konforu artırılır.
Fransız askısı işleminde ince bir iğne ile deri altına cildi kaldırıp sıkılaştırmak için özel olarak tasarlanmış medikal ipler yerleştirilir. Cilt dokusu ile uyumlu ipler zamanla vücut tarafından doğal olarak emilir ve yerlerini kolajen üretimine bırakır. Böylece, cilt gençleşir ve sıkılaşır.
İple askı uygulamasının amacı, cildin genç, dinamik ve sağlıklı görünümünü yeniden kazanmasına yardımcı olmaktır. Tek seans şeklinde uygulanan Fransız ip askısı işlemi lokal anestezi altında gerçekleştirildiği için hastalar genellikle ağrı hissetmez. Uygulama minimum düzeyde yan etkiye sahiptir. Uygulama sonrası oluşabilecek kızarıklık, morarma, şişme gibi şikayetler kısa sürede kendiliğinden geçmektedir.
HArmonyCA: Yüz Germe ve Kollajen Üretimini Birleştiren Devrim
HArmonyCA C/C+ Tedavisi, kalsiyum hidroksiapatit (CaHA) ve hyalüronik asit (HA) içeriği ile anında uzun süreli kaldırma ve yüz germe etkisi sağlarken; cilde kaybettiği elastikiyeti geri kazandırarak kolajen üretimini tetikler.
HArmonyCA, yaşlanma karşıtı yöntemler arasında kolay ve hızlı uygulanması, anında etkisini göstermesi ve kalıcılığını uzun süre korumasıyla öne çıkmaktadır.
HArmonyCA Dolgusu nedir?
HArmonyCA, anti-aging alanında dünyanın sayılı markalarından Allergan tarafından geliştirilen Juvederm® dolgu serisinin en yeni ve tamamlayıcı ürünüdür. Çift etkili hibrit bir dermal dolgu olan HArmonyCA, hyalüronik asit ve kalsiyum hidroksiapatiti bir arada sunar.
HArmonyCA Dolgusu:
- %55.7 Kalsiyum hidroksiapatit (CaHA)
- 20 mg/mL Hyalüronik asit (HA)
- %0.3 Lidokain HCI içermektedir.
Hyalüronik asit (HA) anında gözle görülür kaldırma etkisi sunarken, Kalsiyum hidroksiapatit (CaHA) kolejen sentezi yoluyla uzun süreli kaldırma sağlar.
Eşsiz bir içeriğe sahip HArmonyCA Dolgusu, cildin yeniden şekillenmesine yardımcı olarak anında tazelenmiş ve gençleşmiş bir görünüm kazandırır.
HArmonyCA, lokal anestezik olarak bilinen lidokain de içerir. Bu sayede uygulama bölgeleri uyuşturularak işlem sırasında hastaların konforu da artırılmış olur.
HArmonyCA nasıl uygulanır?
HArmonyCA Dolgusu Jowl (gıdı), Mandibula (alt çene) Köşesi ve Mandibular Ramus (alt çene kemiğinin arka ve üst kısmı) olmak üzere 3 enjeksiyon noktasından uygulanmaktadır.
Uygulamanın etki ettiği bölgeler şöyle sıralanmaktadır:
- Zigoma: Yanak kemiği veya elmacık kemiği olarak da bilinir. Zigoma, yüzün yapısını ve kontürünü belirginleştiren önemli bir bölgedir.
- Pre-auriküler: Kulakların önünde bulunan bölgeyi ifade eder.
- Çene Hattı: Alt çene kemiği boyunca uzanan ve yüzün alt kısmını tanımlayan hat veya kontürdür. Estetik açıdan, belirgin bir çene hattı genç bir görünüm sağlayabilir.
- Submalar: Submalar, yanakların altındaki alandır. Zigoma kemiklerinin altında bulunan cilt, yağ dokusu ve kasları içerir.
HArmonyCA Dolgusu, uzmanlar tarafından cildin derin dermal ve/veya subdermal katmanlarına enjekte edilmektedir. CaHA (Kalsiyum Hidroksiapatit) kristalleri sürekli kolajen stimülasyonunu tetiklerken, HA (Hyaluronik Asit) bileşeni anında kaldırma etkisi sağlar. Lifting etkisi uygulamanın hemen ardından elde edilirken, yaklaşık 1 hafta içinde yeni kolajen lifleri oluşmaya başlar.
HArmonyCA Dolgusu kimlere uygulanabilir?
HArmonyCa yüzün yan taraflarını hedefleyerek kırışıklık ve sarkmaları tedavi eder. HArmonyCA tedavisi az ve orta seviyede hacim kaybı, elastikiyet kaybı, kolajen miktarında azalma şikayeti olanlara uygulanır. İleri derece hacim kaybı olanlarda Juvederm tedavisi ile kombine edilebilir.
Özellikle gülümserken yüzün yan tarafında ve kulakların önünde bulunan pre-auriküler bölgesinde kırışıklık şikayeti olan hastalar için uygundur. Aynı zamanda yüz kaldırma ve germe etkisi de sunduğu için sarkma şikayetlerinin de giderilmesine yardımcı olmaktadır.
HArmonyCA kalıcı mıdır?
HArmonyCa® çift etkili bir dolgu maddesidir. İçeriğindeki hyalüronik asit cildin yapısını iyileştirirken dolgunluğunu artırır; kalsiyum hidroksiapatit kristalleri ise yavaş yavaş ortaya çıkan uzun süreli kolajen sentezini sağlar. Yüz kenarlarındaki kırışıklık ve dinamik çizgiler gözle görülür oranda azalır, yüz yukarı doğru kalkar, cilt daha pürüzsüz bir yapıya kavuşur.
HArmonyCA dolgusunun etkisi kişiden kişiye göre değişmekle birlikte 1 yıla kadar kalıcılığını korur. Daha uzun bir etki ve kalıcılık için uzmanların önereceği aralıklarla tekrarlanabilir.
El Gençleştirme İle Elleriniz Genç Kalsın
Günlük aktivitelerde sürekli kullandığımız ellerimiz yaşlanma belirtilerinin kendini en belirgin şekilde gösterdiği bölgedir. Diğer bir deyişle, eller insanın yaşını gösteren bölgelerin başında gelir.
Güneşe maruz kalma, su sabun deterjan gibi maddelerle sık temas, genetik faktörler, yaşam tarzı alışkanlıkları ve genel yaşlanma süreciyle birlikte ellerde kırışıklıklar, ciltte incelme, leke, pigmantasyon, hacim kaybı gibi problemler ortaya çıkar.
Erken yaşlanmaya karşı alınabilecek basit önlemlerin başında elleri güneşten koruma, düzenli nemlendirme ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıklarını benimseme adımları gelmektedir. Bu önlemlerin yanında el yaşlanması belirtileri ortaya çıkmaya başladığında profesyonel uygulamalar devreye alınabilir. Ameliyatlı ve ameliyatsız el gençleştirme uygulamaları ile yaşlılık belirtilerinin giderilmesi veya azaltılması mümkün olmaktadır.
El gençleştirme nedir?
El gençleştirme, ellerde yaşlılık belirtilerinin önlenmesi; kırışıklık, incelme, lekelenme gibi problemlerin iyileştirilmesi için uygulanan ameliyatlı veya ameliyatsız medikal estetik uygulamaların genel adıdır.
Ameliyatsız el gençleştirme işlemleri arasında saf hyaluronik asit içerikli enjeksiyonlar, mezoterapi, yağ enjeksiyonu, dolgu uygulamaları, lazer uygulamaları ve çeşitli cilt bakım yöntemleri ön plana çıkmaktadır. İleri el yaşlanması olan kişilere ise estetik cerrahi uygulanabilir.
El gençleştirme kalıcı mıdır?
El gençleştirme yöntemlerinin kalıcılığı, kullanılan yöntemlere, uygulama şekline, kişinin yaşına, genetik yapısına, yaşlanma seviyesine bağlı olarak değişebilir. Bazı el gençleştirme prosedürleri geçici sonuçlar sağlayabilirken, bazıları daha uzun süreli sonuçlar sunabilir.
Ameliyatsız el gençleştirme uygulamaları, doğru yaşam alışkanlıkları ve cilt bakımı rutinleri ile desteklendiğinde daha uzun süre etkisini koruyabilmektedir.
El gençleştirme kimlere uygulanır?
El gençleştirme uygulamalarından:
- Cildinde incelme meydana gelen,
- Ellerinde güneş veya yaşlılık lekesi olan,
- Pigmantasyon bozuklukları bulunan,
- Ellerde kırışıklıklar oluşmaya başlayan,
- Hacim kaybı, matlaşma, kuruluk gibi şikayetleri olan,
- Yüz ve vücut estetiği yaptıran ve bu bölgeler arasında el yaşlanması göze çarpan kişiler faydalanabilir.
El gençleştirme nasıl yapılır?
El gençleştirme işlemleri cilt incelmesinin durdurulabilmesi, hacim kaybının giderilmesi, el sırtında ortaya çıkan kırışıklık ve leke görünümünün azaltılması, ellere nem kazandırılması için gerçekleştirilmektedir.
Yeniden genç, pürüzsüz ve güzel ellere kavuşmayı sağlayan birden çok estetik uygulama mevcuttur.
- El germe ameliyatı, sarkmış ciltve dokuların çıkarılması ve geriye kalan derinin sıkılaştırılmasını sağlar. Kalıcı bir çözümüdür ancak invaziv yani cerrahi bir yöntemdir.
- Yağ enjeksiyonu, hacim kaybını tedavietmek için uygulanır. Bu işlemde ameliyathane ortamında vücudun başka bir bölgesinden alınan yağ doku, eldeki kırışıklıkların dolgunlaştırılması için problemli noktalara enjekte edilir.
- Ameliyatsız yöntemler arasında mezoterapi yani deri altı enjeksiyon yöntemleri ön plana çıkar. Saf hyaluronik asit enjeksiyonu, cildi nemlendirerek ellerdeki yaşlanma belirtilerini azaltmak ve ellerin genç, dolgun ve daha pürüzsüz görünmesini sağlamak için kullanılır. İşlem kapsamında cilt altına saf hyaluronik asitenjekte edilir.
- Farklı içeriklere sahip dermal dolgu maddelerinin mikro iğneler yardımıyla cilt altına enjekte edilmesiyle gerçekleştirilen el dolgusu sayesinde ellerdeki kırışıklıklar ve hacim kaybı tedavi edilebilmektedir. El dolgusu tedavilerinde yüksek kalıcılığı ile ön plana çıkan yöntem hidroksiapatit dolgu uygulamasıdır. CaHa dolgu veya kristal dolgu olarak da bilinen bu yöntemde cilde enjekte edilen kristaller kolajen üretimini tetikler. Bu uygulama sonrası ellerdeki kırışıklıklarda gözle görülür azalma sağlanabilir, el sırtı kaybettiği hacmi geri kazanır, cilt daha yumuşak ve elastik bir yapıya kavuşabilir.
Dolgu maddeleri vücut tarafından belli bir süre sonra emileceği için düzenle uygulamalarla kalıcılığı korunabilmektedir.
- Lazertedavisi ile el bölgesine atışlar yapılarak kolajen üretimi uyarılır; ciltte sıkılaşma ve gençleşme sağlanabilir. Ayrıca, lazer tedavisi eldeki kahverengi lekelerin azaltılmasına ve cilt tonunun düzeltilmesine de yardımcıdır.
- IPL (Intense Pulsed Light) tedavisi, ciltteki yaşlılık lekeleri, kılcal damarlar ve güneş hasarı gibi sorunları tedavi etmek için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntemde, yoğun ışık enerjisi cilt sorunlarını hedef alarak cildi yenilemeye yardımcı olur. IPL ellere de uygulanabilmektedir.
- Elde özellikle lekelenme problemi olanlara kimyasal peeling işlemi uygulanabilir. İşlemde seyreltik asitler ile el sırtı soyulur; yerine sağlıklı deri gelir.
Cildinize Uygun Güneş Kremi Nasıl Seçilir?
Güneşin sağlık açısından faydaları kadar zararları da vardır. Güneş ışınlarına aşırı maruziyet güneş yanıklarına, cilt kanserine, cilt yaşlanmasına, göz hasarına yol açar ve ayrıca vücut sıvı kaybedebilir. Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak için alınması gereken önlemlerin başında güneş kremi kullanımı gelmektedir. Ancak etkili bir koruma sağlanabilmesi için mutlaka cilt tipine uygun güneş kremi seçilmeli ve krem doğru şekilde uygulanmalıdır.
Güneş kremi ne işe yarar?
Güneş kreminin temel işlevi cildi güneşin zararlı etkilerine karşı korumasıdır. Güneşin ultraviyole (UV) ışınları, ciltte güneş yanığı, kanser , erken yaşlanma belirtileri ve diğer cilt hasarlarına yol açabilir. Güneş kremleri, içerdiği SPF sayesinde güneş yanığına karşı korur. Düzenli güneş kremi kullanmak, cilt kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Güneş kremleri içerdiği antioksidanlar ve diğer koruyucu maddelerle cilt sağlığını destekler. Erken yaşlanma belirtilerine karşı da koruma sağlayabilmektedir.
Güneş kremi seçerken dikkat edilecekler
Cilt sağlığı için yaz kış ihmal edilmemesi gereken bakım adımlarından biri güneş kremi kullanımıdır. Bu noktada; cildimize en uygun güneş kremi nasıl seçilir ? sorusu detaylı bir şekilde cevaplandırılmalıdır.
Güneşten koruyucu krem seçerken dikkat edilebilecek faktörler şöyle sıralanabilir:
- SPF (Güneş Koruma Faktörü): Güneş kremleri genellikle SPF30 ila 50 arasında değişen seçeneklerle sunulur. Daha açık tenli veya hassas cilde sahip olanların SPF değeri yüksek güneş kremi seçmeleri önerilmektedir.
- Geniş spektrumlu koruma: Güneşin UVAışınları cildin derinliklerine nüfuz ederek kırışıklıklara neden olabilirken, UVB ışınları güneş yanığına yol açabilir ve deri kanseri riskini artırabilir. Bu nedenle güneş kremi hem UVA hem de UVB ışınlarına karşı koruma sağlamalıdır.
- Cilt tipine uygunluk:Güneş kremi seçerken mutlaka cilt tipine uygun ürün tercih edilmelidir.
-Kuru cilde sahip kişiler nemlendirici özellikteki güneş kremlerini kullanmalıdır.
-Yağlı veya akne eğilimli ciltler için yağsız, hafif formüle sahip güneş kremi daha uygundur.
-Normal cilt yapısına sahip kişiler geniş spektrumlu (UAV – UVB korumalı) olmak koşuluyla her tür güneş kremini kullanabilir.
-Karma cilt tiplerinin ise yağlı olmayan ancak nemlendirici özelliği bulunan ürünlere yönelmeleri önerilmektedir.
- Hassasiyet: Cilt hassasiyeti olan kişiler, parfüm ve kimyasal katkı maddeleri içermeyen, hipoalerjenik güneş kremi tercih etmelidir.
- Suya dayanıklılık: Yazın özellikle denize veya havuza girilecekse suya dayanıklıbir güneş kremi seçmek önemlidir. Bu tür bir güneş kremi, belirli bir süre boyunca su temasına dayanabilir ve koruma etkisini sürdürebilir. Suya dayanıklı ürünler terleme şikayeti olan kişiler için de önerilebilir.
Güneş kremi çeşitleri nelerdir?
Güneş kremi çeşitleri temelde iki tipe ayrılır: Fiziksel (mineral) güneş kremleri ve kimyasal güneş kremleri.
- Mineral veya fiziksel güneş kremleri, çinkooksit veya titanyum dioksit gibi mineraller içerir. Bu mineraller, UV ışınlarını cilt yüzeyinden yansıtarak koruma sağlarlar. Açık tenli, hassas cilde sahip kişiler için genellikle daha iyi bir seçenektir.
- Kimyasal güneş kremleri, ciltte UV ışınlarını emerek enerji olarak dağıtan kimyasal maddeler içerir. Kimyasal güneş kremleri genellikle daha hafif bir his bırakır ve daha kolay yayılır.
Bunun yanı sıra;
- Günlük kullanıma uygun, SPF 30 ila 50 arasında UV korumalı güneş kremleri,
- Çocuklara yönelik, parfüm veya kimyasal katkı maddeleri içermeyen güneş kremleri,
- Suya ve terlemeye karşı dayanıklı ürünler,
- Renkli veya tonlu güneş kremleri,
- Yaşlanma karşıtı bileşenler içeren güneş kremleri de bulunmaktadır.
Güneş kremi nasıl kullanılır?
Cildimizi güneşten en iyi şekilde korumak için güneş kremi nasıl seçilir konusunun yanı sıra güneş kreminin nasıl uygulaması gerektiğini de bilmek önemlidir.
Günlük güneş kremi kullanım adımları şöyledir:
- Maksimum koruma için önce yüz yıkanmalı daha sonra güneş kremi doğrudan cilde uygulanmalıdır.
- Yeterli miktarda güneş koruyucu cilde güzel bir şekilde yayılmalıdır.
- Sadece yüze değil açıkta kalan tüm bölgelere (boyun, dekolte, ellerin üzeri, omuzlar vb.) güneş kremi sürülmelidir.
- Güneş kreminin koruyucu etkisini sürdürmesi için düzenli aralıklarla tekrar uygulanmalıdır. Genellikle her iki saatte bir uygulamaönerilmektedir.
- Göz çevresi için özel güneş kremi kullanılmalıdır.
- Makyaj yapılacaksa, güneş kreminin üzerine uygulanabilir.
Yazın Kuru Ciltler İçin Etkili Tedavi Yöntemleri
Kuru cilt yapısına sahip kişiler için cilt bakımı her mevsim bir gerekliliktir. Ancak yazın kuru ciltlerin bakımı diğer mevsimlerden daha yoğun bir özen isteyebilir. Kuru cilt tedavisinde nemlendirmeden beslenmeye kadar birçok faktör etkili olurken güneşten korunma ise özellikle yaz aylarında cilt bakımının ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
Cildimiz neden kurur?
Kuru cilt tedavisi adımlarından önce cevaplanması gereken ilk soru cildimizin neden kuruduğudur. Yüz, el, bacak gibi birçok vücut bölgesinde meydana gelebilen cilt kuruluğunun nedenleri doğru tedavi ve çözümlerin hayata geçirilmesi açısından önemlidir.
Cilt kuruluğu birçok farklı faktöre bağlı olarak ortaya çıkabilir. Bu faktörler;
- Cildin doğal nem dengesinin bozulması,
- Hava koşullarının etkisi (Kışın soğukve kuru hava; yazın güneş, rüzgar vb. faktörler),
- Banyosırasında sıcak su ve sabun benzeri sert, nemlendirme özelliğinden yoksun temizleyici ürünlerin kullanılması,
- Yaşlanma nedeniyle ciltteki yağ üretiminin azalması ve cildin daha az nem tutması,
- Zararlı kimyasal içerikli, alkol bazlı yanlış kozmetik ürün tercihi,
- Sigara ve alkol tüketimi, stres, kötü veya yetersiz beslenme, çeşitli sağlık sorunlarıdır.
Kuru cilt belirtileri nelerdir?
Cilt tipinizin kuru olup olmadığını gösteren işaretler şöyledir:
- Kuru ciltlerin elastikiyeti azalır ve gerginlikhissi oluşur.
- Cilt yüzeyinde kuruluk, pul puldökülme oluşur; cilt mat ve cansız bir görünümdedir.
- Kuruluğun bir sonucu olarak ciltte kaşıntıoluşabilir. Kaşıntı bazen ciltte tahrişe, kızarıklığa ve hatta çatlaklara yol açabilir.
- Kuru ciltler dış etkenlere karşı daha hassas reaksiyon verebilir.
- Tıraşsonrası kuruluk da bir belirtidir. Kuru ciltler hassas yapıda olduğu için yanlış tıraş uygulaması sonrası tahriş meydana gelebilir. Vücut ve yüze tıraş yapılırken doğru ürünlerle ve nazik dokunuşlarla uygulama gerçekleştirilmelidir.
- Kuru ciltler erken yaşlanmaya eğilimlidir, kırışıklar daha belirgin görünümdedir.
- Dermatit, ciltte kızarıklık, kabarıklık, dökülme ve kaşıntıya yol açabilen bir deri problemidir. Kuru ciltlerde dermatit gibi deriirritasyonları daha sık görülür.
Kuru cilt nasıl önlenir?
Yaz aylarında cilt kuruluğu sorununun önüne geçmek için uygulanması gereken ilk adım nemlendirmedir. Kışın nasıl ki soğuk hava cildi kurutuyorsa; güneş, rüzgar, havuz suyu, deniz suyu gibi faktörler de yazın cilt kuruluğunu tetikleyebilir. O nedenle hafif, su bazlı nemlendirici ürünler tercih edilmeli ve cilt düzenli olarak nemlendirilmelidir.
Vazelin kuru ciltlerin imdadına yetişen ürünlerdendir. Vazelin cildi yoğun bir şekilde nemlendirir.
İkindi adım ise güneş korumasıdır. Güneşe maruziyet cilt kuruluğu, yanıklar, lekelenme gibi durumlara ve kanser gibi çok ciddi hastalıklara da yol açabilir. Geniş spektrumlu, en az SPF 30 korumalı bir güneş kremi tercih edilmeli ve düzenli uygulanmalıdır.
Yaz aylarında doğru bakım ürünleri seçmek de önemlidir. Örneğin hafif ve nemlendirici içerikli temizleyicilerle cilt kirden arındırılmalı; cilt temizliği yapılırken ılık su kullanılmalıdır.
Banyo yaparken sıcak ve çok sıcak su kullanılmamalı; sabun tipi cildi kurutan ürünlerden kaçınılmalıdır.
Kuru ciltler için doğal çözümler de etkili olabilmektedir. Örneğin hindistan cevizi yağı, badem yağı, zeytinyağı, argan yağı gibi doğal yağlar cildi nemlendirir.
Cilt kuruluğu yaşayanlar doğru beslenme ve yeterli su tüketimine özen göstermelidir. Omega-3 yağ asitleri açısından zengin yiyecekler, zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar ve bol miktarda meyve ve sebze tüketmek ciltte nemlendirici etki yaratabilir.
Kuru cilt tedavisi nedir?
Kuru cilt tedavisi, yaşam alışkanlıkları ve günlük kişisel bakım adımlarının dışında kuru cilt sorunlarının ve egzama benzeri dermatolojik rahatsızlıkların iyileştirilmesinde kullanılan medikal kozmetik uygulamalardır. Cilt hassasiyetini azaltma, nemlendirme ve cilt kuruluğunun yol açtığı problemlerin giderilmesinde dermatologlar tarafından önerilen tedavilerin yanı sıra mezoterapi ve medikal cilt bakımı uygulamalarıyla da cilt kuruluğu şikayetlerinin önüne geçilebilir.
Kuru cilt tedavisi nasıl gerçekleştirilir?
Cilt kuruluğu için tedavi yöntemleri arasında en etkili uygulamalardan biri mezoterapidir. Kuru ciltler için yazın da güvenle yaptırılabilen mezoterapi uygulamasında kullanılan içerikler hyaluronik asit, aminoasit, peptidlerin karışımından oluşur. Cilt kuruluğunun etkili olduğu tüm bölgelere ince iğnelerle hyaluronik asit, aminoasit, peptid içeren karışım enjekte edilir. Mezoterapi cildi nemlendirirken yeniler. Anti-aging özelliği ile de cildin elastikiyetini artırır, kolajen sentezini hızlandırır, cilde nem, parlaklık ve pürüzsüzlük kazandırır.
Kuru cilt tedavileri arasında mezoterapi kadar etkili bir diğer yöntem ise Forlle’d nem bakımlarıdır.
Nobel ödüllü Forlle’d markasının nem bakımı; cilt kuruluğunu giderir, cildi derinlemesine nemlendirir ve aynı zamanda lekeleri azaltır. Bunun yanında içeriğindeki hyaluronik asit sayesinde anti aging etkisi sunarak ince kırışıklıkların giderilmesinde de yarımcı olur.
Genç Görünmek İçin Ameliyatsız Yüz Sarkması Tedavisi
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi, cildin görünümünü gençleştirmek ve yenilemek için tasarlanmış cerrahi olmayan işlemleri ifade eder. İnvazif olmayan tedaviler son yıllarda giderek daha çok tercih edilmektedir. Bunun en büyük nedenleri; ameliyatsız yüz germe tekniklerinin hızlı sonuç vermesi, hastaların bıçak altına yatmasına gerek kalmaması, komplikasyon riskinin minimal seviyede olması ve iyileşme sürecinin çok kısa olmasıdır.
Ameliyatsız yüz germe işlemleri hem cildin toparlanmasını sağlar hem de ince kırışıklık görünümünün azalmasına yardımcı olur. Bu işlemler kolajen üretimini de tetikleyerek cildin yenilenmesini ve yeniden gençlik ışıltısına kavuşmasını sağlayabilmektedir.
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi nedir?
Yaşlandıkça, cildimizde birtakım değişikler meydana gelir. Genç ve sağlıklı bir cilt esnek, sıkı ve ışıltılıdır. Yaşlanan ciltlerde ise lekeler, kırışıklıklar, sarkmalar ve matlaşma ortaya çıkar. Cilt yaşlanmasının temel nedeni kolajen ve elastin kaybıdır. Kolajen ve elastin cildi destekler, esnek, pürüzsüz ve sıkı kalmasını sağlar. Yaşlanma sürecinde kolajen üretimindeki yavaşlamanın yanı sıra cilt ve yüz dokularında hacim kaybı da oluşur. Bu durum cildin sarkmasında büyük rol oynar. Hacim ve kolajen kaybına bir de yer çekiminin etkisi ve yüz kaslarının zayıflaması eklendiğinde cildimiz sarkar. Cilt sarkması problemini gidermeye yönelik cerrahi olmayan uygulamalar ameliyatsız yüz sarkması tedavisi olarak adlandırılmaktadır.
Lokal anestezi ile klinik ortamda gerçekleştirilen ameliyatsız tedavi yöntemleri orta yüz düşüklüğünü, yanak bölgesindeki sarkmaları, kaş düşüklüğünü, çene hattında oluşan deri sarkmalarını, boyun sarkması ve kırışıklıkları giderebilmektedir.
Ameliyatsız yüz sarkması tedavi çeşitleri nelerdir?
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi aslında birbirinden farklı çok sayıda yöntemin genel adıdır.
Yaygın uygulanan ameliyatsız yüz sarkması tedavi çeşitleri şöyle sıralanabilir:
- Radyofrekans uygulamaları
- Lazer yöntemleri
- Fokuslu ultrason
- Mezoterapi ve PRP işlemi
- Dolgu ve botoks gibi enjeksiyon uygulamaları
- İple yüz germe (Fransız Askısı, Happy Lift vb.)
- Dermapen (Mikro iğneleme)
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi nasıl uygulanır?
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi farklı yöntemlerle uygulanmaktadır. Kimi yöntemler cihazlarla gerçekleştirilirken, kimi yöntemler ise enjeksiyon, cilt altı ipleri gibi işlemleri içermektedir.
Yaşlanma karşıtı tüm tedavilerde olduğu gibi sarkma tedavisinde hastaya özel doğru yöntemin seçilmesi önemlidir. Yapılan ön değerlendirmede hastanın sarkma şikayetinin seviyesi, beklentileri, cilt yapısı gibi kriterler göz önünde bulundurulur.
Uzmanlar tarafından uygulanan hastaya özel ameliyatsız cilt germe tedavileriyle; yanaklara yeniden hacim kazandırılır, nazolabial çizgiler düzleştirilir, kaş kaldırma gerçekleştirilir, orta yüz düşüklüğü toparlanır, çene hattı belirginleştirilir, yüze daha oval ve çekici bir görünüm kazandırılır, boyun gerginleştirilerek sarkma ve kırışıklık problemi giderilebilir.
Ameliyatsız yüz germe tedavileri arasında lazer lifting en çok tercih edilen uygulamalardan biridir.
Fraksiyonel lazerle uygulama bölgesine atış yapılarak cildin alt katmanlarında kontrollü hasarlandırma meydana getirilir. Lazer ışınları cildin kendini yenileme mekanizmasını harekete geçirerek, yüz bölgesinin sıkılaşmasına, toparlanmasına yardımcı olur.
Cilt gençleştirme ve yenileme alanında yaygın kullanılan radyofrekans ve fokus ultrason gibi uygulamalar kapsamında da yine özel cihazlar eşliğinde sarkma ve kırışıklık tedavisi gerçekleştirilir.
Fransız askısı yöntemiyle, özel medikal ipler belli noktalardan cilt altına tatbik edilir. Bu yöntem yüz ifadesini koruyarak doğal bir gençleşme sağlar. Sarkmalar toparlanır, ince kırışıklıklar yok olur.
Dolgu uygulamalarıyla da cildin hacim kaybı giderilebilmektedir. 6 ve 8 nokta teknikleri kullanılarak ciltte sarkma ve kırışıklık olan bölgelere dolgu maddesi enjekte edilir.
Yöntemlerin tamamı klinik ortamda gerçekleştirilir. İşlem öncesinde uygulanan lokal anestezi veya anestezik kremlerle hastanın konforu artırılabilir. Hastalar günlük yaşamlarına işlemlerin ardından hemen dönüş yapabilirler.
Ameliyatsız yüz sarkması tedavisi kalıcı mıdır?
Ameliyatsız tedavi yöntemleri kalıcı olmamakla birlikte belli süreyle etkisini korumaktadır. Uygulamaların etkisi sona erdiğinde yeniden tekrarlanabilmektedir.
Hastadan hastaya değişmekle birlikte;
- Fransız askısı yöntemi 5 yıla kadar kalıcılığını korur.
- Dolgu uygulamaları genellikle 12 ila 18 aya kadar etkilidir.
- Lazer lifting yöntemi 12 ila 18 ay kalıcıdır.
- Radyofrekans yaklaşık olarak 1 yıl süreyle etkisini korumaktadır.
- Fokus ultrason yöntemi de 1 yıldan 2 yıla kadar kalıcıdır.
Selülitlerden Kurtulmanın Etkili Yöntemleri
Selülit, en basit ifadeyle deri altındaki ceplerde yağ hücrelerinin birikmesi olarak tanımlanabilir. Genellikle uyluk, kalça, bacak ve karın bölgesinde ortaya çıkarak yumrulu, çukurlu görünüme neden bir cilt problemidir. Kadınlarda çok daha yaygın görülen selülitler, sağlığa zararlı olmamakla birlikte estetik açıdan rahatsızlık yaratmaktadır.
Selülit oluşumunu gidermenin birçok farklı yolu bulunmaktadır. Selülit tedavisi; lazer, ultrason, radyofrekans enerjisi gibi teknolojilere sahip özel cihazlarla, lenf drenaj yöntemiyle veya mezoterapi ile gerçekleştirilebilmektedir.
Selülit nedir?
Yağ hücreleri deri katmanlarının arasına doğru çıktığında çukurlu, yumrulu, pütürlü bir görünüme yol açar. İşte bu durum selülit olarak adlandırılır.
Selülit yaygın olarak kadınlarda görülen, erkeklerde ise nadir rastlanan bir tür dolaşım bozukluğudur. Selülitin genellikle kadınları etkileyen bir problem olmasının temel nedeni her iki cinste yağ dokusu, bağ dokusu ve kas dokularının farklı şekillerde dağılım göstermesidir. Bağ doku bantları erkeklerde çapraz, kadınlarda ise dikey olarak uzanır. Yağ hücreleri büyüğünde, bu bantlar tarafından sıkıştırılır. Bu durum selülite yol açar.
Sıklıkla bacak, kalça, uyluk ve karın bölgelerinde ortaya çıkan selülitler deri üzerinde çukurlu, yumrulu yapılar halinde kendini gösterir. Portakal kabuğu görünümü selülitleri tanımlamak için en sık kullanılan ifadelerden biridir.
Selülit neden oluşur?
Sağlık açısından herhangi bir zararı olmayan selülitler çoğu zaman normal kabul edilmektedir. Genellikle kadınlarda görülen selülit oluşumunun kesin bir nedeni bilinmemekle birlikte selülit oluşumunu tetikleyen ve riski artıran bazı unsurlar şöyle sıralanabilir:
- Genetik yatkınlık
- Hormonal değişiklikler
- Doğum yapma
- Az su tüketmek
- Kötü beslenme
- Hareketsiz yaşam
- Hızlı kiloalımı ve kilo kaybı
Selülit nasıl önlenebilir?
Estetik anlamda kişiyi rahatsız edebilen selülitleri önlemenin veya azaltmanın en etkili yolu sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemektir.
- Beslenme listenin başında gelmektedir. Meyve, sebze ve lif açısından zengin gıdaları tüketmek selülit riskini azaltır. Öte yandan, daha sağlıklı, sıkı ve genç bir cildin temel ihtiyaçlarından biri de kolajendir. Ciltte kolajen üretimini tetikleyecek C vitamini yönünden zengin besinler de mutlaka tüketilmelidir.
- Her gün bol sıvı tüketmek selülit karşıtı en basit önlemlerden biridir.
- Her gün düzenli egzersiz yapmak hem kilo vermehem de ideal kiloda kalmayı sağlar; kas yoğunluğunu da artırarak selülitleri önlemeye yardımcı olur.
- Sigara ve alkol tüketiminden uzak durarak selülit riskini azaltmak mümkündür.
Bunun yanı sıra hafif seviyedeki selülit probleminin çözümünde masaj etkili bir yöntemdir. Problemli bölgelere elle veya fırça ile masaj yapmak kan dolaşımını hızlandırarak, selülit görünümünü azaltabilir.
Selülit tedavisi nasıl gerçekleştirilir?
Cilt pürüzsüzlüğünü bozan selülitlerin giderilmesinde ameliyatsız estetik yöntemleri kullanılmaktadır.
Selülit tedavisi kapsamında uygulanan yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
- Emtone: FDA onaylı bu özel yöntemde, termal ve mekanik enerji bir arada kullanılmaktadır. Selülitler bu ikili sistemle yok edilebilir.
- Coaxmed:5 farklı teknolojiyi aynı cihazda buluşturan Coaxmed, çoklu cilt problemlerinde etkili bir çözümdür. Özellikle cilt gençleştirme alanında kullanılan bu cihazın tedavi ettiği problemlerden biri de selülittir.
- Exilis Elite:Radyofrekans ve fokuslu ultrasonun birlikte kullanıldığı bu uygulama cildi yeniler ve sıkılaştırır. Selülit tedavisinde de etkili bir yöntemdir.
- Lazer tedavisi:Lazer ışınlarının problemli bölgelere uygulanmasıyla selülitler yok edilebilir.
- Lenf Drenaj (Pressoterapi):Dışarıdan basınç uygulanarak vücudun dolaşım sistemini düzenlemeye yardımcı olan bu yöntem, selülit görünümünü gidermede son derece başarılıdır.
- Mezoterapi:Lipoliz Mezoterapisi olarak adlandırılan yöntem kapsamında, yağ dokularının parçalanmasına yardımcı olan özel bir karışım, selülitli bölgeye enjekte edilir. Böylece hem bölgesel yağlanma hem de selülit problemi giderilebilmektedir.