Erken Yaşlanma Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Yaşlanma, zamanın etkisine bağlı olarak, tüm organizmalarda ortaya çıkan biyolojik bir süreç olup, ilerleyici işlev kaybı ile karakterize bir süreçtir. Yaşamımızın ilk yıllarında hücrelerimizde yenilenme hızlı iken zamanla yavaşlamaya başlar. Hücrelerde yıkım ve kayıplar meydana gelir. Bazı kişilerden bu süreç daha erken başlar ve erken yaşlanmaya yol açar. Özellikle cildimizde bu belirtiler daha net görülebilmektedir. Erken yaşlanma hakkında bilmeniz gereken her şey bu süreci yönetebilmeniz açısından çok önemlidir.
İşte erken yaşlanma hakkında bilmeniz gereken her şey:
İçerikler
ToggleErken yaşlanma nedir?
Yaşlanma dediğimiz kavram 20’li yaşlardan itibaren başlar. Bu sürecin belirtileri genellikle 35 yaş sonrası cildimize yansımaya başlar. Ancak bazı etkenlerden dolayı daha erken yaşlarda ortaya çıkan yaşlılık izleri erken yaşlanma olarak adlandırılabilir.
Nedenleri Nelerdir?
Birçok faktörün etkili olduğu bu süreçte öne çıkan nedenler şunlardır:
Güneş
Yapılan birçok çalışmada güneş ışığına maruz kalan kişilerin ciltlerinde çok erken yaşlarda kırışıklıkların ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. UV ışınları, cilt hücrelerine zarar verip hücrelerin DNA yapısını bozarak süreci hızlandırmaktadır.
Genetik
Genetik yaşlanma sürecimizi de etkilemektedir. Genel olarak, kişinin anne ve babasından geçen bu özellikler; metabolizma hızı veya deri hücrelerindeki melanin oranı gibi cildi içeriden etkileyen faktörlerden oluşur. Melanin oranı yüksek olan kişilerde daha geç yaşlanma görülür. Bu özellik bazı kişileri olumlu yönde etkilerken bazı kişilerde çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Genetik bir hastalık olan Werner sendromu, Hutchinson-Gilford sendromu gibi rahatsızlıklar yaşlanma sürecinin çocukluk çağında başlamasına neden olabilmektedir.
Alışkanlıklar
Sigara, alkol kullanımı: Bu süreci hızlandıran en önemli nedenlerden biri alışkanlıklarımızdır. Sigaranın vücuda birçok zararı olduğunu biliyoruz. Sigara kullanımı yaşlanma süreci de hızlanmaktadır. Özellikle cilt üzerinde lekelenme, kırışıklık, sarkma gibi çok ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Yine yoğun alkol kullanımı da süreci olumsuz etkilemektedir. Ayrıca madde kullanımı cilt üzerinde çok erken yaşlarda yıkıcı etkilere sebep olabilmektedir. Yaşlanmayı hızlandırdığı gibi vücutta yaraların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir.
Uyku: Uyku vücudumuzun dinlenmesi ve yenilenmesi için çok önemlidir. Yeterli ve düzenli uyumama durumunda cilt kendini yenilemekte zorlanır. Yapılan araştırmalarda iyi bir uykunun kollajen üretimini artırdığını, nem dengesini koruduğunu ve göz çevresini yenilediğini ortaya koruyor. İdeal uyku ortamı için tavsiye edilen karanlık ve sessiz bir alan.
Beslenme: Beslenme sağlık açısından çok önemlidir ve cilt sağlığı üzerinde de etkilidir. Sağlıklı beslenme bizi yaşlanmanın etkilerine karşı korumaktadır. A,E,C gibi cilt için çok önemli olan vitaminleri, mineralleri ve diğer bileşenleri beslenme yoluyla vücudumuza alırız. Kızartma, fast food, aşırı yağlı ve şekerli besinler yerine sebze, meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmek hem sağlığımızı hem de cildimizi korur. Ayrıca yeterli sıvı tüketimi de cildin nemli, parlak ve sağlıklı olmasında büyük rol oynar.
Stres: Çağımızın en büyük sorunu stres en önemli nedenler arasındadır. Stres düzeyinin artması ile birlikte vücudumuzda salgılanan hormonların değişmesi, bağışıklığın düşmesi vb. sebepler cildimizde yaşlanmanın daha erken görülmesine neden olabilmektedir
Erken Yaşlanmanın Belirtileri Nelerdir?
Yaşlanma 20’li yaşlarda başlasa da genellikle etkileri 30’lu yaşların sonuna doğru görünmeye başlar. Ancak 20-30’lu yaşlarda göle görünür şekilde belirmesi erken yaşlanmanın habercisi olabilir.
Bunlar;
Ciltte gözlemlenen değişiklikler:
Cildin yaşlanması ile birlikte cilt dokusunda belirli oranda bozulmalar ve yıkımlar ortaya çıkar. Bu belirtileri şu şekilde özetlemek mümkündür:
- Kırışıklıklar ve sarkmalar; Vücuttaki kolajen seviyesinin azalması ile birlikte, alın, yanak ve göz çevresi gibi yerlerde kırışıklıklar ve sarkmalar ortaya çıkar.
 - Güneş lekeleri; Uzun yıllar güneşe maruz kalınması sonucu ciltte koyu renkli lekeler oluşmaya başlar. Özellikle yüzde, el sırtında veya ön kolda normal süreçte 40 yaşından itibaren ortaya çıkmaktadır.
 - Ellerde sıskalaşma; Yaşa bağlı olarak kolajen üretiminin azalması ile el üzerinde ve parmaklarının cildinde incelme, damarlanma ve kırışık görünümün oluşur. Ortalama 40’lı yaşlarda görülmeye başlar.
 - Göğüs bölgesinde renk artışı ve hiperpigmentasyon (lekelenme);Boyun ve göğüs bölgesi arasında kalan kısmın yoğun güneşe maruz kalması sonucu ortaya çıkan lekelenmelerdir. Genellikle güneş lekelerine benzer ve koyu
 - Kuru ve kaşıntılı cilt; Cilt kuruluğu derinin incelenmesi sonucu ortaya çıkan ve yaşa bağlı olarak sıklığı artan bir problemdir. Yaşlanmayla birlikte gittikçe incelen deride dehidrasyon meydana gelir. Cilt kuruluğuna bağlı olarak ciltte kızarıklık ve kaşıntı (kserozis cutis) ortaya çıkmaktadır.
 - Saç kaybı; Yaşlanma sonucu saç dökülmesi saç köklerinde bulunan hücre sayısının azalması ve yeniden yeterli sayıda üretilememesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak hormonal değişiklikler, çevresel faktörler, genetik yapı gibi nedenler de saç dökülmesine neden olabilmektedir. Genellikle kadınlarda 60-70 yaşlarında erkeklerde ise 50 yaşlarında saç dökülmeleri başlamaktadır.
 
Nasıl Önlenebilir?
Mümkün olduğunca genç yaşlarda cilt ve vücut için uygun bakım yapılmaya başlanmalıdır. Sağlıklı bir yaşam tarzı sağlıklı bir vücut için çok önemlidir. Kısacası vücut hem içten hem de dıştan desteklenmelidir.
Hafif düzeydeki yaşlanma belirtilerini azaltmak için krem, nemlendirici, losyon, serum vb ürünler ile cilt bakımı yapılabilmektedir. Ancak ilerlemiş olanlar için daha farklı ve etkili yöntemler kullanılmalıdır.
Günümüzde teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte zamanın cildimizdeki etkilerini geri döndürmek mümkün. Özellikle ameliyatsız ve kısa süren bu işlemlerde ciltte yaşlanmaya bağlı oluşan deformasyonlar düzeltile bilmektedir.
Son yıllarda cildin daha genç görünmesi için en çok tercih edilen yöntemlerden biri dolgudur. Özellikle hyaluronik asidin deri altına enjekte edilerek gerçekleştirildiği dolgu cildi yenileyip toparlarken daha genç ve sağlıklı görünmesine yardımcı olmaktadır. Ameliyatsız iple cilt germe işlemleri de çok başarılı sonuçlar vermektedir. Yine botoks uygulamaları ile yüzde oluşan kırışıklık, çizgi ve sarkmalar ortadan kaldırılıp yada en aza indirilerek yaşlanma etkileri yüzümüzden silinebilmektedir. Bununla birlikte frekans, lazer vb. birçok farklı uygulama mevcuttur.
Bu işlemler günümüzde giderek yaygınlaşmakta ve çok fazla talep görmektedir. Ancak mutlaka bir uzman tarafından tamamen güvenilir bir merkezde yapılması gerekir. Çünkü yanlış kişiler tarafından yapıldığına geri döndürülemez hasarlar bırakabilmektir.
Heraderma Kliniğimizde yaşlanma karşıtı birçok farklı yöntem uygulamaktayız. Uzman hekimimiz ve ekibi tarafından bu yöntemlerden sizin ihtiyacınıza en uygun olanı seçilerek uygulanmaktadır.
Likit Lifting
Cildimiz zamanın etkilerini en çok hissettiğimiz organlarımızdan biri. Yaşın ilerlemesi ile birlikte hücrelerin yaşlanması, derinin elastikiyetini kaybetmesi, kolajen seviyesinin azalması gibi sebepler yaşlanma dediğimiz süreci başlatır. Günümüzde zamanın ve dış etkenlerin cilt üzerindeki etkilerini azaltan likit lifting yöntemi daha genç görünen bir cilde sahip olmanıza yardımcı olmaktadır.
İçerikler
ToggleLikit Lifting Nedir?
Cildimizin yaşlanma sürecine etki eden birçok neden vardır.
Bu etkenler;
- Yerçekimi,
 - Güneş ışınları,
 - Stres,
 - Beslenme,
 - Yaşlanma,
 - Kilo alıp-verme,
 - Sigara, alkol gibi alışkanlıklar ilk sıralarda gelmektedir.
 
Bu etkenlere maruz kalan ciltte kırışıklık, sarkma, çöküntü gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Alın ve dudak çevresinde görülen çizgiler, yanaklarda çöküntü ve sarkma, göz çevresi gibi yüzün bir ya da birden fazla alanında görülen bu belirtiler cildin yaşlı görünmesine sebep olmaktadır. Likit lifting yüz germe uygulamaları bu belirtileri en aza indirmeyi amaçlamaktadır.
Likit Face Lifting Nedir?
Yüzde deri altına enjeksiyonla dolgu maddesi uygulama işlemine denir. Genel olarak çizgi ve kırışıklık için uygulanan bir yöntem olarak düşünülse de bununla birlikte yüzde çok daha etkili sonuçlar alınabilmektedir. Face lifting ise yüzün çeşitli yöntemler ile gerilme ve toparlanma işlemdir. Likit face lift uygulamasında yüzde gerilme ve toparlanma işlemi enjeksiyon ve dolgu maddeleri ile ameliyatsız olarak elde edilebilmektedir.
Genç bir cilde sahip yüz aynı zamanda daha keskin hatlara sahiptir. Ancak yaş ve diğer etkenler ile beraber deri altında yağ ve kas dokusunun, kolajenin azalması kısacası cilt alt dokusunun boşalması, kırışıklık, sarkma gibi nedenlerden dolayı yüzün yapısında bozulmalar olur. Yüz konturlarında bozulmalar yüz güzellik üçgeni denilen görüntünün de değişmesine sebep olabilir.
Bu yöntem ile çizgi ve kırışıklıklarınız giderilirken daha keskin yüz hatlarına ve konturlara sahip olabilirsiniz. Yüzünüzde sarkmaları toparlayarak genç ve sıkı bir cilt görünümüne kavuşabilirsiniz.
Likit Yüz Germe Nedir?
Yüz germe işleminde birçok farklı yöntem kullanılmaktadır. Ameliyat, askı gibi yöntemler ile ciltte oluşan sarkma, kırışıklık gibi istenmeyen görünümlerin ortadan kaldırılması ve cildin daha gergin görünmesi amaçlanmaktadır. Likit yüz germede ise ameliyatsız enjeksiyon ile deri altına dolgu maddesi uygulanarak gerçekleştirilmektedir.
Cildin altındaki dokuların çeşitli nedenler ile azaldığından ve buna bağlı oluşan çöküntüler, sarkmalar, kırışıklıklardan bahsetmiştik. Likit lifting ile cildin altındaki boşluklar doldurularak cildin eski haline dönmesi sağlanmaktadır.
Likit lifting uygulamasında silikon, kolajen (hayvansal) gibi birçok farklı dolgu maddesi bulunsa da en çok tercih edilen dolgu maddesi vücudumuzda doğal olarak bulunan hyaluronik asittir. Cildin sağlıklı ve genç görünmesini sağlayan, nem dengesini koruyan hyaluronik asit cilt altına enjekte edilmektedir. Aynı zamanda cilt için büyük öneme sahip olan kolajen üretimini de artıran bu dolgu maddesi daha sıkı, dolgun ve gergin bir cilt görünümü kazandırır. Bu şekilde ameliyatsız ve etkili bir şekilde yüz liftingi gerçekleştirilir.
Likit Lifting Nasıl Uygulanır?
Bu yöntemin en önemli avantajlarından biri uygulamanın yüzün istenilen bölgesine nokta atışı olarak yapılabilmesidir. Uygulanacak bölgeye küçük iğne deliği açılıp oradan mikro kanüller ile uygulanır. Yüzün her bölgesinde ihtiyaca göre uygulama yapılabilir.
Yanak kısımları: Elmacık, çene kısımlarını etkileyen yanak dolguları yüzün alt ve orta kısmını şekillendirmeye yardımcı olur. Özellikle en çok çökmelerin görüldüğü yanak bölgelerindeki dolgu yüze sıkı ve gergin bir görünüm verirken çene bölgesini de şekillendirmeye yardımcı olabilmektedir. Böylece uygulama yüzün alt ve orta kısmında lifting etkisi yaratır.
Çene bölgesi: Yüzümüzün şeklini etkileyen en önemli kısımlardan biridir. Özellikle ideal yüz olan V şeklindeki yüz görünümünü yakalamakta çene ve çene hattı büyük rol oynar. Yaş, kilo alıp verme gibi nedenlerle çene hattındaki keskinlik kaybolabilmektedir. Bu uygulama ile tekrar keskin hatlara ve düzgün şekilli bir yüze sahip olabilmeniz mümkün olmaktadır. Uygulama yüz şeklinize ideal görünümü verirken daha genç bir görüntü elde edilmesini sağlamaktadır.
Ağız bölgesi: Dudak çevresindeki çizgiler zamanla derinleşerek daha yaşlı bir görüntüye sebep olabilmektedir. Özellikle sigara kullanımı, güneş, yaş vb. nedenlere bağlı oluşan bu çizgileri likit lifting uygulaması ile ortadan kaldırmak veya çok daha az görünür hale getirebilmek mümkün olabilmektedir. Dolgu cildin hacminin artmasını sağlayarak daha gergin bir ağız çevresine sahip olmanıza yardımcı olacaktır.
Göz çevresi: Göz çevremiz cildimizin en hassas bölgesidir. Zamanla bu bölgede gözaltında oluşan torbalanmalar yaşlanma belirtilerinin en önemli göstergeleridir. Bu durum farklı etkenlerden dolayı daha erken yaşlarda da ortaya çıkabilmektedir. Gözaltı ışık dolgusu ile gözaltı ve göz çevresi doldurulur. Bu şekilde gözyaşı kanalına doğru oluşan gölgelenme ortadan kaldırılarak torbalanma görüntüsü azaltılır ya da ortadan kaybolur. Uygulamanın etkisi 1-1,5 yıl arasında sürebilmektedir.
Lifting ne işe yarar
Uygulamada yüze enjekte edilen hyaluronik asit;
- Kollajen üretimini artırmaya,
 - Cilt altı boşluklarını doldurarak kırışık, çöküntü, sarkma vb. problemleri ortadan kaldırmaya, Cildin nem dengesini sağlamaya,
 - Yüz şeklindeki bozulmaları düzelterek daha estetik bir görünüme kavuşmaya yardımcı olabilmektedir.
 
Son yıllarda bu alanda artan talep bu tarz uygulamaları yapan yer ve kişi sayısının da artmasına sebep olmaktadır. Doğru kişiler tarafından doğru yerlerde yapıldığında çok başarılı ve tatmin edici sonuçlar verebilmektedir. Ancak uzman olmayan, merdiven altı yerlerde yapılan uygulamalar çok ciddi sağlık problemlerine yol açabilmekte ve geri dönüşü olmayan hasarlara neden olabilmektedir. Bu yüzden likit lifting ve diğer uygulamaları yaptırmak için iyi bir araştırma yaparak karar vermeye dikkat etmelisiniz.
Gözenek Tedavisi
Güzel bir cilde sahip olmanın önemli kriterleri arasında cildin pürüzsüz ve sıkı olması gelir. Ancak bu çeşitli etkenlerden dolayı her zaman mümkün olmayabilir. Özellikle cilt üzerindeki gözenek yapısında bozulmalar sağlıksız bir cilt görünümüne sebep olabilmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ile başarılı ve kalıcı gözenek tedavisi uygulamaları yapılmaktadır.
İçerikler
ToggleGözenek nedir?
Gözenekler cildimizin en üst katmanında yer almakta ve sağlıklı bir cilt görünümünde çok önemli rol oynamaktadır. Cildin nefes almasını, ter ve yağ çıkışını sağlayan hücrelerdir. Cildin en üst tabakasında bulunur. Sağlıklı bir ciltte gözenek yapısı dışarıdan bakıldığında belli olmaz. Ancak cilt çeşitli etkenlere maruz kaldığında bu gözenekler genişler ve gözle görülür hale gelebilmektedir.
Cildin gözenek yapısını bozan etkenler şunlardır:
- Fazla sebum (yağ) üretimi: Vücudun aşırı yağ üretmesi sonucu ciltteki çıkışı tıkayan ve dolduran sebum çok fazla üretilirse gözenekler büyür. Yapı olarak daha çok yağlı olan ciltlerde görülebildiği gibi hastalık, ilaç kullanımı, stres, sigara gibi etkenler de yağ üretiminin artmasına sebep olabilmektedir.
 - Cildin elastikiyetinin azalması: Yaş ile birlikte cilt elastikiyeti azalırken sigara, güneş, stres, ilaç kullanımı gibi sebeplerde süreci hızlandırabilmektedir. Bu durum da gözenek problemlerine yol açabilmektedir.
 - Kıl folikülü hacminin artması: İnsan vücudunda avuç içi ve ayak tabanları dışında bulunan her bir gözenekte bir kıl folikülü bulunmaktadır. Bu kıl folikülünün hacminin artması gözeneklerin büyümesine neden olabilmektedir.
 - Yaş: Yaşlanmanın en çok etki ettiği organlardan birisi de cilttir. Yaşa bağlı kollajen ve elastikiyetin azalması gözeneklerin açılmasına sebep olabilmektedir.
 - Genetik: Cilt yapısına kalıtım da etki etmektedir. Anne-babada gözenek problemi olan kişilerde bu problemin görülme olasılığı da artmaktadır.
 
Gözenekli cilt nasıl düzelir?
Gözenekli ciltleri olan kişiler çeşitli uygulamalar ile bu görünümü düzeltebilirler.
Bunlar:
- Cilt maskeleri: Yağ dengesini düzenleyen ve cildi sıkılaştıran maskeler uygulanarak gözenekler sıkılaştırılabilir.
 - Temizlik: Düzenli yüz temizliği cilt sağlığı için önemlidir. Cilt tipine uygun temizleyici ve tonik kullanımı da tedaviye yardımcıdır. Ayrıca makyaj temizliği de çok önemlidir. Yatmadan önce mutlaka makyaj temizlenmelidir.
 - Doğru cilt ürünleri kullanmak: Yağlı ciltlerde daha çok görülen gözenekli cilt sorunu önlemede doğru cilt ürünleri kullanılmalıdır. Bu yüzden su bazlı nemlendiriciler kullanılmalıdır. Doğru ürünleri tercih ederek gözenekli cilt yapısı düzeltilebilmektedir.
 - Güneş koruyucu kullanmak: Güneş cilde birçok zararlı etkisi bulunmaktadır. Gözenekler için de mutlaka güneşe çıkmadan yüksek koruyuculu güneş kremi kullanılmalıdır.
 
Bu yöntemler cildi koruma ve daha hafif düzeyde olan durumlarda işe yarasada ilerlemiş gözenek problemlerinde yetersiz kalabilmektedir. Bu durumda daha profesyonel uygulamalara başvurulması tedavi açısından önemlidir. Çünkü gözenekli cilt estetik yönden görünümü bozarken içlerinin yağ, kir, toz gibi maddelerle dolması akne problemlerine yol açabilmektedir.
Gözenek tedavisi nedir?
Gözeneklerin büyümesi ve genişlemesi sonucu cilt gözenekli bir görüntü alır. Geniş gözenekler; enfeksiyonlar, bakteri ve makyaj parçacıklarının cilde sızmasını kolaylaştırmaktadır. Parçacıklar birincil cilt tabakasının altına düştüğünde, cilt reaksiyonlarına neden olabilir. Bu durum cilt sağlığını olumsuz etkilediği için tedavi edilmesi gerekmektedir.
Günümüzde cilt bakımı ve sağlığını korumak için birçok farklı medikal tedavi yöntemi bulunmaktadır.
Gözenek sıkılaştırıcı tedavi yöntemleri şunlardır:
Karbon peeling: Peeling derinin en dış tabakasının çeşitli solüsyon ve ürünler kullanarak soyulması işlemidir. Karbon peeling uygulamasında yüzün soyulmasında kullanılan madde aktif kömür (aktif karbon) maddesidir. Normal kömürden farklı bir yapıda olan aktif kömür cilt sağlığı ve tedavisinde kullanılmaktadır. Öncelikle uzman tavsiyesi doğrultusunda haftada 2 defa uygulanabilir.
Fraksiyonel Lazer: Cildin üst ve alt tabakalarında etkili olan bu yöntemde lazer ışığı ile ciltte küçük tüneller açılır. Açılan bu bölgelerde yeni kollajen oluşumu tetiklenir. Çatlak, kırışıklık, gözenekli cilt gibi problemlerin tedavisinde kullanılabilmektedir. İhtiyaca göre 2-3 seans uygulanabilmektedir.
Dermapen: Dermapen yöntemi sivilce izi lekeleri, kırışıklık, sarkma gibi birçok cilt problemini çözmede kullanılan etkili bir yöntemdir. Gözenek sıkılaştırma işleminde başarılı ve kalıcı sonuçlar vermektedir. Yüz bölgesinde deri altına mikro iğneler yardımıyla hyaluronik asit enjekte edilerek uygulanır.
Dermapen gözenekleri sıkılaştırır mı?
Dermapen uygulamasında cilt altına enjekte edilen hyaluronik asit cildin sıkılaşmasını ve elastikiyetinin artmasını desteklemektedir. Bu da gözeneklerin sıkılaşmasını sağlamaktadır.
Dermapen yönteminde öncelikle uygulamanın yapılacağı alan temizlenir. Ardından bölgeye lokal anestezi uygulanır. Yüz bölgesinde deri altına mikro iğneler yardımıyla hyaluronik asit enjekte edilir. Hyalüronik asit kendisinin bin katı ağırlığında su tutma kapasitesine sahip olduğu için nemsiz görünümünü ortadan kaldırmaya yardımcı olabilmektedir. Ayrıca cildin elastikiyetini artırarak ince çizgi ve kırışıklık görünümünü azaltmaya, ciltteki pürüzlerin giderilmesine, gözeneklerin sıkılaşmasına yardımcı olabilmektedir.
Tedavi süresi 15-20 dk. aralığında değişir. Tedavisi ihtiyaca göre ortalama 2-6 seans sürebilmekte ve en doğru zaman aralığını uzman belirlemektedir. Seans sonrasında oluşan kızarıklık ve şişkinlik yaklaşık 1-2 gün içerisinde geçebilmektedir. Uygulama sonrasında ciltte leke ve sivilce oluşumunu önlemek için mutlaka güneş koruyucu kullanılmalıdır.
Tüm cilt tiplerine uygun olan bu yöntem her yaştan kadın ve erkeğe uygulanabilmektedir. Ancak gebelik ve emzirme döneminde olan kadınlarda, kanser, diyabet gibi hastalığı olan kişilerde tavsiye edilmemektedir.
Cilt bakımı ve tedavisinde medikal uygulamalarda mutlaka alanında uzman kişi ve güvenilir merkezler ile çalışılması sağlık açısından çok önemlidir. Bu uygulamalar doğru yerde ve doğru kişiler tarafından uygulandığında mükemmel ve memnun edici sonuçlar verirken yanlış yapıldığında ciddi sorunlara yol açabilmektedir.
Leke Tedavileri Yazdan Önce Yapılması Tavsiye Edilir
Cilt lekeleri, güneş hasarı, yaşlanma veya hormonal değişime bağlı aşırı melanin üretiminden kaynaklanır. Günümüzde cilt lekelerinin görünümünden rahatsız olanlar için çeşitli tedaviler mevcuttur. Lekelerin nedeni olan pigment, cildin en üst tabakası olan epidermisin tabanında bulunduğundan, lekeleri hafifletmeyi ya da gidermeyi amaçlayan herhangi bir tedavi, derinin epidermis tabakasına nüfuz etmelidir.
Leke tedavisi için ziyaret ettiğiniz dermatoloğunuz muhtemelen size şu soruları soracaktır:
- Cildinizdeki lekeleri ilk ne zaman fark ettiniz?
 - Lekelenmeler aşamalı olarak mı yoksa birdenbire mi ortaya çıktı?
 - Derinin görünümünde başka herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?
 - Lekeler kaşıntılı mı?
 - Güneşe veya UV radyasyonuna ne sıklıkla maruz kalıyorsunuz?
 - Cildinizi düzenli olarak güneşten koruyor musunuz?
 - Ne tür bir güneş koruyucu kullanıyorsunuz?
 - Ailenizde yaşlılık lekeleri veya cilt kanseri geçmişi var mı?
 - Hangi ilaçları kullanıyorsunuz?
 
Cilt Lekeleri Nasıl Tedavi Edilir?
İlaçlar. Reçeteli beyazlatıcı kremlerin (hidrokinon) tek başına veya retinoidler ve hafif bir steroid ile uygulanması, lekelerin birkaç ay içinde kademeli olarak solmasına neden olabilir. Tedaviler geçici kaşıntı, kızarıklık, yanma veya kuruluğa neden olabilir.
Lazer ve yoğun darbeli ışık tedavisi. Bazı lazer ve yoğun darbeli ışık tedavileri, cildin yüzey katmanına zarar vermeden melanin üreten hücreleri yok eder. Bu yaklaşımlar tipik olarak iki ila üç seans gerektirir. Ablatif lazerler cildin üst katmanını (epidermis) çıkarır.
Dondurma (kriyoterapi) tedavisi. Bu prosedürde beş saniye veya daha kısa süreyle uygulanan sıvı nitrojen lekeyi oluşturan ekstra pigmenti yok eder. Alan iyileştikçe kahverengi lekeli cilt daha açık renkli görünür.
Dermabrazyon tedavisi. Dermabrazyon, hızlı dönen bir fırça ile cildin yüzey tabakasını zımparalar. Soyulan bölgede yeni deri büyümesi oluşur. Olası yan etkiler arasında geçici kızarıklık, kabuklanma ve şişlik bulunur.
Mikrodermabrazyon tedavisi. Mikrodermabrazyon, dermabrazyondan daha az agresif bir yaklaşımdır. Uygulama sonrası, uygulama yapılan bölgede hafif bir kızarıklık veya yanma hissi fark edebilirsiniz. Yüzünüzde rosacea veya kılcal damar çatlamaları varsa doktorunuz bu tedaviyi önermeyecektir.
Kimyasal peeling. Bu yöntem, cilde üst katmanları çıkarmak için kimyasal bir çözelti uygulamayı içerir. Soyulan cildin yerine yeni ve daha pürüzsüz bir cilt oluşur. İşlem sonrası oluşan hafif kızarıklık birkaç hafta içinde tamamen yok olur.
Dermatoloğunuz, lekelerinizin türüne, sağlık geçmişinize ve ihtiyacınıza göre tedavi planınızı belirleyecektir. Tedaviden sonra lekelerin tekrar oluşmasını önlemek için en az 30 koruma faktörüne (SPF) sahip geniş spektrumlu bir güneş kremi kullanmalı ve cildinizi direkt güneş ışığından korumalısınız.
İzmir Somon DNA Uygulaması
Cilt yaşlanması doğal bir süreçtir ancak kötü beslenme, aşırı güneşe maruz kalma, uykusuzluk, sigara, hava kirliliği, stres gibi etkenler yaşlanma sürecini hızlandırır. Yaşlandıkça cildimizdeki kolajen parçalanarak kırışıklıkların oluşmasına ve ciltte sarkmalara neden olur. Cildin yaşlanmasının erken belirtileri ince çizgiler, donuk ten, genişlemiş gözenekler ve cilt elastikiyetinin kaybıdır.
Somon balığından elde edilen somon DNA, cildin kolajen yapısını yenilemesini, elastin üretimini artırmasını, kan akışını düzenlemesini ve bu etkiye karşı büyüme faktörleri üretmesini sağlar. Somon DNA uygulamasının amacı yaşlanma sürecine karşı koymak ve yenilenme mekanizmalarını hızlandırmaktır. Bu serum, temiz bir yaşlanma karşıtı etki sağlayarak hücre çoğalması sürecini harekete geçirir. Kırışıklıkların görünümünü iyileştirir ve cildin sıkılığını artırır.
Somon DNA Uygulaması Kimler İçindir?
Somon DNA uygulaması bir çeşit mezoterapi uygulamasıdır. Hızlı bir gençleşme etkisi yaratan somon DNA uygulaması, sadece yaşlanma karşıtı bir prosedür değil, aynı zamanda cildi yumuşatmak, pigmentasyonu ve yara izlerini azaltmak, gözenekleri en aza indirmek, cildin nemlenmesini iyileştirmek ve cildin iyileşmesini hızlandırmak için başvurulan bir tedavidir. Doktorunuz tarafından aksi bildirilmedikçe, somon DNA, her cilt tipine ve her yaşa uygun bir uygulamadır.
Somon DNA Uygulaması Nasıl Yapılır?
Somon DNA uygulamasında kullanılan iğneler çok ince olsa da herhangi bir rahatsızlık yaşanmaması için uygulama öncesi uygulama yapılacak alana bir lokal anestezik krem sürülür. Daha sonra uzman uygulayıcı, enjeksiyonları mikro iğne vasıtasıyla hastanın yüzüne uygular. Tedavinin bu kısmı yalnızca yaklaşık 10 ila 15 dakika sürer. Büyüme faktörlerini ve metabolik aktiviteyi arttıran somon DNA’sından toplanan nükleotidler, mikro iğneler kullanarak cildin dermis tabakasına enjekte edilir. Nükleotidler, DNA’nın yapı taşlarıdır ve cildin elastikiyetini artırırken büyüme faktörlerini uyarmaya, yaşlanmayı ve hasarlı cilt hücrelerini yeniden oluşturmaya yardımcı olur.
Ürünün ana etken maddesi somon DNA’sıdır (PDRN). Bu bileşen, cildin yenilenme sürecini uyarır ve hem kollajen hem de elastin üretimini iyileştirir. Somon DNA uygulaması aynı zamanda, ultraviyole etkinin cilde verdiği zararı da en aza indirerek cilde ihtiyaç duyduğu nemi sunar. Somon DNA uygulaması, cilde doğal bir ışıltı verirken kapsamlı bir cilt bakımı sağlar.
Somon DNA uygulamasının, yenileyici ve antienflamatuar özellikleri nedeniyle cilt üzerinde gözle görülür faydaları vardır. Heraderma Dermatoloji Kliniği, İzmir genelinde Somon DNA uygulamasını yapan kliniklerden biridir. Memnuniyet oranı yüksek olan uygulamalardan biri olan Somon DNA uygulaması sonrası, cilt elastikiyetinin ve nemliliğinin arttığı, cilt tonunun ve dokusunun iyileştiği, akne izlerinin iyileştiği, ince çizgiler ve kırışıklıkların azaldığı, gözenek boyutunun azaldığı ve koyu halkaların açıldığı gözlemlenmektedir.
Dolgu Uygulamaları İzmir
Yüzün yaşlanması, kırışıklıklar, kahverengi lekeler, elastikiyet kaybı, yüzdeki yağların kaybı ve hacim kaybı gibi yaşlanma ile ilişkili cilt değişikliklerine önemli ölçüde katkıda bulunan çok sayıda faktörün bir sonucudur. Dolgu, yaşlanmaya bağlı cilt kusurlarını düzeltmek, kırışıklık veya izlere rötuş yapmak ve ciltteki kaybolan hacmi geri kazanmak için dermis veya deri altı dokuya enjekte edilen bir maddedir. Dolgular esas olarak kollajen veya hyaluronik asitten oluşur ve doku hacmini artırmaya yöneliktir. Hyaluronik asit içeren dolgu uygulamaları, günümüzde kırışıklıkları ve kontur kaybını düzeltmek için altın standart prosedür olarak kabul edilmektedir.
İçerikler
ToggleDolgu Uygulamaları Hangi Durumlarda Etkilidir?
Dolgu uygulamaları aşağıdaki durumlarda etkilidir:
- Göz çevresindeki (kaz ayağı) ve ağız çevresindeki kırışıklıkların doldurulması
 - İnce dudakların hacminin artırılması / yeniden şekillendirilmesi
 - Nazolabial (burun kanatlarından ağız köşesine kadar olan bölgedeki) kıvrımların düzeltilmesi
 - Elmacık kemiği, çene ve alnın şekillendirilmesi
 - Yaşlanmaya özgü kıvrımların ve çöküntülerin giderilmesi
 - Sivilce veya ameliyat izlerinin giderilmesi
 
Dolgu Uygulamaları Nasıl Yapılır?
Uygulama Öncesi
Dolgu maddesinin enjeksiyonu, iyi yapıldığında başarılı sonuçlar sunan basit ve ağrısız bir işlemdir. Ancak dolgu enjeksiyonu yaptırmadan önce uzman doktor ile ön görüşme yapılması gerekmektedir. Bu görüşme sırasında doktorunuz, tedavi edilecek cilt kusurunun tipini ve ciddiyetini değerlendirir ve hangi tip dolgu maddesinin kullanılması gerektiğine karar verir. Aynı zamanda, doktorun, enjeksiyonlara bağlı herhangi bir riskin olasılığını belirleyebilmek için hastanın genel sağlığını araştırması gerekecektir. Ayrıca, alerjik reaksiyonları önlemek için bazı dolgu türleri (örneğin, kolajen dolgu maddeleri) için, doktor bir ön test yapmaya karar verebilir.
Uygulama
İnvaziv bir işlem olmadığı için dolgu enjeksiyonları poliklinikte yapılır ve genellikle herhangi bir anestezi gerektirmez. Ancak, tedavi edilecek bölgeye ve hastanın hassasiyetine bağlı olarak doktor enjeksiyonu yapmadan önce lokal anestezik ilaçlar vermeye karar verebilir. Bir örnek vermek gerekirse, dudaklar hassas noktalardır, bu bölgeye uygulanan dolgu enjeksiyonları hafif karıncalanma hissi yaratabilir. Bu rahatsızlığın üstesinden gelmek için, tedavi edilecek alan enjeksiyondan yarım saat önce lokal olarak uyuşturulabilir.
Dolgu uygulamalarında kullanılan iğneler oldukça incedir ve dermisin yüzeysel tabakasının sadece birkaç milimetre altına enjekte edilir. Böylece, ağrısız bir gençleştirme etkisi elde edilmiş olur.
Uygulama Sonrası
Dolgu maddesi enjeksiyonunu takip eden 24-48 saat içerisinde tedavi edilen bölgede hafif kızarıklık ve şişlik gibi yan etkilerin ortaya çıkması normal kabul edilir. Bu ortak semptomlar kısa sürede kendiliğinden düzelmektedir. Bununla birlikte, uygulama sonrası kesinti süresi olmaksızın normal günlük aktivitelere devam edilebilir.
İzmir Leke Tedavisi
Ciltteki lekeler veya hiperpigmentasyon, cildin bazı bölgeleri normalden daha fazla melanin ürettiğinde ortaya çıkar. Melanin, gözlere, cilde ve saça rengini veren pigmenttir. Ciltteki lekelerin rengi, açık kahverengiden koyu kahverengiye kadar değişebilir. Lekeler, genellikle, yüz, eller, sırt ve omuzlar gibi güneşe en çok maruz kalan bölgelerde yoğunlaşır.
Cilt Lekelerinin Nedenleri
Ciltte oluşan koyu lekelerin birkaç farklı nedeni vardır:
- Güneş hasarı
 
Güneş lekeleri, güneş koruyucu, gölgelik ya da uygun giysilerle korunmaksızın güneşe direkt olarak ve uzun süre maruz kalmaya bağlı oluşan cilt lekeleridir. Yüz, eller veya kollar gibi vücudun en çok güneşe maruz kalan bölgelerinde oluşurlar.
- Hormonal değişiklikler
 
Melazma, küçük cilt lekelerine yol açan bir cilt rahatsızlığıdır. Bu durum, özellikle gebelik dönemindeki kadınlarda yaygındır. Yapılan araştırmalar, hamilelikte salgılanan bazı hormonların melazmayı tetiklediğini göstermiştir.
- İlaç yan etkileri
 
Bazı ilaçlar cilt pigmentasyonunu artırabilir ve koyu lekelere neden olabilir.
- İltihap
 
Ciltte bir miktar iltihaplanmadan sonra koyu lekeler oluşabilir. Egzama, sedef hastalığı ve akne gibi çeşitli nedenlerle ciltte lekelenme meydana gelebilir.
- Yara iyileşmesi
 
Böcek ısırması, yanık veya kesiklerden sonra etkilenen cilt bölgesinde koyu lekeler kalabilir. Bu lekeler zaman içinde kaybolma eğilimindedir.
- Tahriş
 
Kozmetik cilt veya saç ürünleri cildi tahriş ederek koyu lekelerin oluşmasına neden olabilir.
- Şeker hastalığı
 
Diyabet, cildin bazı bölgelerinde koyulaşmaya neden olabilir.
Cilt Lekelerinin Tedavisi
İlaç tedavilerine ek olarak bazı kozmetik dermatoloji tedavileri ciltteki lekeli görünümü azaltmakta çok etkilidir.
Cilt lekeleri için uygulanan kozmetik prosedürler şunlardır:
- Lazer tedavisi
 
Ablatif lazer yüzey yenileme, kolajen üretimini teşvik etmek için lekeli cilt bölgesinin alt katmanlarını ısıtır ve cildin daha pürüzsüz, daha düzgün bir görünümde iyileşmesini sağlar.
- Yoğun darbeli ışık (IPL)
 
IPL, özelikle çiller ve benler için tercih edilen bir tedavidir. Tedaviden sonra cilt lekeleri birkaç gün içinde soyulmaya başlar.
- Kimyasal peeling
 
Kimyasal peeling, lekeli cildin dış tabakasını soymak için kimyasal bir çözelti kullanarak güneşten zarar görmüş cildin görünümünü iyileştirir.
- Mikrodermabrazyon
 
Mikrodermabrazyon, cildinizi profesyonel düzeyde eksfoliye eden bir tedavidir. Kimyasal peeling gibi, üst dermal tabakayı soyar ve yaşlanma belirtisi gösteren lekeli hücreleri yok eder.
- Kriyoterapi
 
Kriyoterapi, güneş lekelerini ve diğer cilt lezyonlarını sıvı nitrojen solüsyonu ile dondurarak giderir.
Hangi tedaviyi seçerseniz seçin, cildinizi güneşten koruyarak yeni cilt lekelerinin oluşmasını önlemelisiniz. Bunun için, özellikle İzmir gibi güneşli şehirlerde, her gün dışarı çıkmadan önce en az SPF 30 korumaya sahip bir güneş koruyucu krem kullanmanız önerilir.
Dermatoloğunuz, cilt lekelerinizin nedenini belirleyerek size en uygun tedavi planını hazırlayacaktır. İzmir’de leke tedavisi konusunda hizmet veren kliniklerden biri olan Heraderma Dermatoloji Kliniği, tıbbi tedavileri kozmetik dermatoloji uygulamalarıyla birleştirerek yetkin ve deneyimli ekibiyle hastalarına kapsamlı ve etkili tedavi planları hazırlamaktadır.
Kuru Cilt Bakımı Nasıl Yapılır?
Pul pul, kaşıntılı ve kuru bir cilde sahip olanlar, ciltlerindeki rahatsız edici gergin histen ve kuru görünümden kurtulmak için nemlendirici bakım ürünlerini hayatlarından eksik etmezler. Aslında, kuru cildi rahatlatmak sadece üzerine ne sürdüğünüzle ilgili değildir. Aynı zamanda cildinizi, etrafınızdaki havayı ve hatta giysilerinizi nasıl temizlediğinize de bağlıdır. Bu yazıda, kuru cilt tipine sahip olanların hayatını kolaylaştıracak 5 öneriyi bir araya getirdik.
İçerikler
ToggleKuru Cilde Sahip Olanlar için Öneriler
1. Sıcak değil ılık suyla duş alın.
Sıcak su, vücudun doğal yağ bariyerini aşındırabilir ve kuru cilde sahip olanların nemi hapsederek ciltlerini pürüzsüz ve nemli tutmak için bu bariyere herkesten fazla ihtiyacı vardır. Bu yüzden banyoda su sıcaklığını düşürün ve uzun süre banyoda kalmamaya dikkat edin. Cilt bakımı uzmanları, kuru cilt tipine sahip olanlara 5 ila 10 dakikadan uzun sürmeyen kısa ve ılık duşlar önermektedir. Duş sonrası vücudunuzu ve yüzünüzü nazikçe kuruladıktan sonra nemlendirmeyi unutmayın.
2. Cildinizi yumuşak ürünlerle temizleyin.
Sabun kullanımı cildinizin kuruluğunun artmasına katkıda bulunabilir. Seramidler, cildinizin dış bariyerini oluşturan yağlı moleküllerdir. Cildin nemi tutmasına yardımcı olurlar. Bazı cilt bakım ürünleri, yaşla birlikte kaybettiklerimiz seramidlerin yerine sentetik seramidler kullanır. Kullanacağınız cilt temizliği ürünleri için dermatoloğunuza danışabilirsiniz. Kullandığınız temizleyici ürünleri, cildinizi tahriş etmeyecek şekilde, az miktarda ve yumuşak dokunuşlarla uygulamaya özen göstermelisiniz.
3. Güneşten korunun.
Güneş hasarı, kuru cildin, kırışıklıkların ve lekelerin arkasındaki ana nedenlerden biridir. Yıl boyunca geniş spektrumlu bir güneş koruyucu kullanarak ve doğru şekilde giyinerek bu hasarı önlemeye yardımcı olabilirsiniz. Cildinizin kurumasını engellemek için yaz aylarında, hafif ve bol giysiler tercih edin ve geniş kenarlı bir şapka kullanın.
4. Nemlendirici cilt ürünlerini hayatınızdan eksik etmeyin.
En basit nemlendirici ürünler bile kuru cildi rahatlatabilir. Nemi hapsetmek için banyodan birkaç dakika sonra hafif nemli cilde kalın bir nemlendirici uygulayın. Ellerinizi her yıkadığınızda nemlendirin, böylece buharlaşan su, kuru cildinizden daha fazla nem çekmez.
Losyon yerine merhem veya krem kullanın. Merhemler ve kremler, losyonlardan daha etkilidir ve daha az tahriş edicidir. Aşağıdaki bileşenlerden birini veya birkaçını içeren bir krem veya merhem kuru cildinizi rahatlatacaktır:
- Jojoba yağı
 - Zeytinyağı
 - Dimetikon
 - Gliserin
 - Hyalüronik asit
 - Laktik asit
 - Lanolin
 - Vazelin
 - Shea yağı
 
5. Kışın evinizin havasını nemli tutun.
Soğuk ve kuru hava, kuru ve tahriş olmuş cildin yaygın bir nedenidir. Evinizi ısıtmak sizi sıcak tutar, ancak aynı zamanda havadaki nemi de gidererek kuru cildi daha da kuru hale getirebilir. Eksik nemi hızlı ve kolay bir şekilde yenilemek için bir hava nemlendiricisi kullanabilirsiniz. Ayrıca, higrometre adı verilen nem ölçerler ile havadaki nemi kolayca takip edebilirsiniz.
Paris Işıltısı
Paris Işıltısı Nedir?
Paris Işıltısı, cilde ışıltılı ve pürüzsüz bir görünüm kazandıran yaşlanma karşıtı bir mezoterapi uygulamasıdır. Bu uygulama, cildi derinlemesine nemlendirmek, ince çizgileri hafifletmek, genişlemiş gözeneklerin görünümünü düzeltmek ve cildin parlaklığını artırmak için cildi içeriden uyarır.
Paris Işıltısı, ideal cilt hücresi ekosistemini yeniden oluşturabilen 50’den fazla aktif bileşenin benzersiz bir karışımıdır. Hyaluronik asit bazlı bir dolgu maddesi olan Paris Işıltısı, su tutma özelliği sayesinde cilde hacim ve nem kazandırır, kırışıklıkları ve ince çizgileri yumuşatır. Ayrıca, bileşimdeki hyaluronik asit, cildin genel dokusunu ve görünümünü iyileştirerek elastin ve kolajen üretimini uyarır.
Paris Işıltısı uygulamasında kullanılan bileşim, hyaluronik aside ek olarak, aşağıdaki bileşenleri içerir:
- Kolajen ve elastin üretimini artıran 24 amino asit
 - Cilt hücrelerinin yaşamsal işlevlerini teşvik eden 14 vitamin (A, B, C ve E ve diğer vitaminler)
 - Deri dokusunun biyokimyasal reaksiyonlarında katalizör görevi gören 6 koenzim
 - Hücresel iletişimi teşvik eden 5 nükleik asit bazı
 - Derideki eksiklikleri gideren 4 mineral
 - Ve cildi serbest radikal hasarına karşı koruyan 2 antioksidan
 
Paris Işıltısı Hangi Bölgelere Uygulanır?
Paris Işıltısı, cilde ışıltı ve canlılık kazandırarak yaşlanmanın ilk belirtilerini tedavi etmeye çalışan bir mezoterapi uygulamasıdır. Paris Işıltısı uygulamasında kullanılan dermal dolgu maddesi, ciltteki ince çizgileri düzeltirken cilde sağlıklı bir parlaklık kazandırır. Uygulama, yüz, boyun, dekolte, bilek içleri, uyluk içleri ve karın bölgesinde kullanılmak üzere tasarlanmıştır.
Paris Işıltısı Nasıl Çalışır?
Paris Işıltısı uygulamasında kullanılan özel bileşimli enjeksiyon, ilk uygulamadan sonra cildin nemi tutmasına yardımcı olarak, cilde sağlıklı ve tazelenmiş bir görünüm kazandırır. Zamanla, formülün diğer aktif bileşenleri, yeni cilt hücrelerinin üretimini teşvik ederek genel cilt kalitesini iyileştirmeye yardımcı olur.
Paris Işıltısı enjeksiyonunda bulunan vitaminler, hücre fonksiyonlarını uyarmak için çalışırken, nükleik asit bazları hücreler arasındaki iletişimi iyileştirir. Bileşimdeki koenzimler, biyokimyasal reaksiyonları katalize eder, amino asitler protein üretimini uyarır, mineraller ise cilt eksikliklerini önler ve onarır. Son olarak, bileşimde yer alan aktif antioksidanlar, serbest radikallerin cilde daha fazla zarar vermesini önler. Bu bileşenler, cildin görünümünü düzeltirken zamanla sağlığını da iyileştirir.
Uygulama sonrası ilk 2 gün, uygulama yapılan bölgede hafif kızarıklık ve ödem oluşabilir. Bu etki zamanla kaybolacaktır. Paris Işıltısı uygulamasının sonuçları ilk seanstan itibaren görülebilir. Uygulamanın etkisi 3 ay sürer ve bu süre her uygulama sonrası kademeli olarak artar.
Masseter Botoksu
İçerikler
ToggleMasseter Bot. Toks. Nedir?
Masseter, çiğnemeye yardımcı olan kaslardan biridir. Yüzün yanlarında bulunur ve elmacık kemiğini alt çene kemiğine bağlar. Bot. Toks. , kırışıklık önleme ve kas gevşetme için başvurulan cerrahi olmayan etkili bir tedavidir. Masseter kasındaki sinir sinyallerini geçici olarak bloke etmek için kullanılan Bot. Toks. tedavisi ile masseter kasının aşırı aktivitesine bağlı diş sıkma (bruksizm) ve diş gıcırdatma gibi problemleri gidermek, çene gerginliğini, ağrıyı ve kenetlenmeyi azaltmak, baş ağrısını hafifletmek ve daha az köşeli daha dengeli bir yüz şekli oluşturmak mümkün hale gelmiştir.
Bruksizm nedir?
Bruksizm, dişleri istemsiz şekilde sıkma veya gıcırdatma eylemidir. Zamanla dişleri yıpratan bu istemsiz hareket, baş bölgesinde, kulak, boyun ve çene kaslarında ağrıya neden olur. Masseter Bot. toks. u tedavisi ile doğrudan kas içine Bot. Toks. enjekte ederek, çenenin bu istemsiz hareketinin yarattığı basınç azaltılabilir.
Masseter Bot. Toks. Uygulaması Nasıl Yapılır?
Uzman uygulayıcı, uygulamadan önce enfeksiyon riskini azaltmak için cildinizi temizleyecektir. Bölgeyi uyuşturmak için topikal anestezi kullanılabilir.
Gerekli miktarda Bot. Toks. ile hazırlanan ince iğneli enjektörü, doğrudan masseter kasına uygulanır. Ağrısız ve güvenli Masseter Bot. Toks. işlemi, toplam 10-15 dakika sürer. Tedavi sonrası günlük aktivitelere ve sosyal hayata derhal dönülebilir, yalnızca tedavi edilen alanı ovalamaktan ya da o bölgeye baskı uygulamaktan kaçınılmalıdır.
Tedavi sonrası, Bot. Toks. enjeksiyonları, masseter kasını hareketini sınırlayarak gevşetmeye yardımcı olur. Bot. Toks. enjekte edildikten sonra kas, işlevini yapmaya devam edecek ancak önceki kadar sıkı çalışmayı ve çok fazla baskı uygulamayı bırakacaktır. Masseter kası, Bot. Toks. tedavisi ile normalden fazla çalışmayı bıraktığından normal boyutuna geri dönecektir. Bu da çenenize daha ince ve oval bir görünüm kazandırarak yüzünüzün oranını ve dengesini iyileştirecektir.
Kimler Masseter Bot. Toks. Yaptırabilir?
Masseter kasına Bot. Toks. enjeksiyonu, dişlerini gıcırdatan, sıkan, sık gerginlik veya migren baş ağrıları yaşayan hastalar ile çene çizgisi nedeniyle yüz şeklini beğenmeyen ve daha kadınsı görünmek isteyen kişiler için idealdir. Fazla gelişmiş bir masseter kası, yüze kare bir şekil kazandırabilir ya da çenenizin bir tarafını diğerinden daha belirgin hale getirerek yüz asimetrisine neden olabilir.
Uygulamanın incelme etkisi kişiden kişiye değişir, sonuçlar birkaç uygulama sonrası daha net ortaya çıkar. Uzun süreli etki için Masseter Bot. Toks. tedavisi, doktorunuzun tavsiyesine bağlı olarak belli aralıklarla tekrarlanmalıdır. Her prosedürde olduğu gibi, Masseter Bot. Toks. tedavisinde de alanında uzman ve deneyimli bir hekim ile çalışmak önemlidir. Bu hassasiyet, uygulamaya bağlı komplikasyon riskini azaltacak ve istediğiniz sonuçlara güvenli bir şekilde ulaşmanızı sağlayacaktır.
			









			
