Yaz Aylarında Lazer Epilasyon Uygulaması Yapılabilir Mi?
Vücudumuzdaki istenmeyen tüyler estetik açıdan hoş bir görüntü oluşturmamaktadır. Ağda gibi geçici yöntemler hem zahmetli, hem de çok acı verici olabilmektedir. Ancak lazer epilasyon teknolojisi bu soruna kökten çözüm bularak pürüzsüz bir cilde sahip olmanızı sağlayabilmektedir. Bu uygulama ile ilgili en önemli sorulardan biri yazın lazer epilasyon yapılıp yapılmadığıdır. Peki, lazer epilasyon için en doğru zaman nedir?
İstenmeyen Tüylere Kalıcı Çözüm
Lazer epilasyonda, vücuttaki kıl kökleri bölgeye uygun başlıklar kullanılarak lazer ile tahrip edilir. Lazer epilasyon cihazı kıl kökünün yapısına ve kişinin acı eşiğine göre ayarlanabilmektedir. Belirli seanslar ile yapılan bu uygulama sonucunda bölgedeki kıllar bir daha çıkmamak üzere kendiliğinden dökülmektedir. Kadın ve erkek herkese rahatlıkla uygulanabilmektedir. Uygulama sonrasında pürüzsüz bir cilt ortaya çıkmaktadır.
Lazer epilasyon yazın yapılır mı?
Yazın lazer epilasyon yapılmaması gibi bir kanı vardır. Bu şekilde düşünülmesinin en büyük nedeni lazer sonrası cildin hassaslaşmasıdır. Hassaslaşan cilt güneşin UV ışınlarının etkilerine daha açık hale gelebilir. Bunun sonucunda da lekelenmeler ortaya çıkabilir. Ancak eğer doğru önemleler alınırsa yazın da rahatlıkla lazer epilasyon yaptırılabilir.
Yazın lazer epilasyon yaptırıldığında;
- Uygulama öncesi mümkün olduğunca güneşten korunmalı,
- Uygulama sonrası mutlaka yüksek koruyucu kullanılmalı,
- Uygulama sonrası ortalama 7 gün güneş banyosu yapılmamalıdır.
Bu kurallara uyulduğu takdirde lazer epilasyon yapılabilmektedir. Bununla birlikte lazer epilasyonun farklı uygulamaları vardır. Teninize uygun bir lazer epilasyon uygulaması de leke oluşumunu önlemek açısından önemlidir.
Lazer epilasyon çeşitleri şunlardır:
Alexandrite Lazer
Dalga boyu 775 nm olan ve FDA tarafından onaylı bir lazer türüdür. Melanin kıl ve cilde renk veren bir maddedir. Kıl koyu ise melanin oranı yüksek, açık ise melanin miktarı azdır. Bu lazerde açık kıllara etki etmez. Melanin emilim oranı yüksek olduğu için koyu tenlilere kullanıma uygun değildir. Çünkü bronz ve koyu tenlilerde leke bırakma riski fazladır. Bu sebeple ten rengi açık, kıl rengi koyu olanlar için uygundur.
Diode Lazer
İki dalga boyunu (800 nm – 950 nm) hem kıla hem de kıl köküne aynı anda gönderebilen lazer türüdür. Başlığının soğutma etkisi olması daha acısız ve güvenli bir epilasyon sunmaktadır. Ütüleme modunda uygulanan bu lazer türünde cilde jel sürülüp başlık cilt üzerinde gezdirilerek uygulanır. Anlık yüksek atış gücü değil sık atışlarla çalıştığı için daha hızlı şekilde uygulanabilmektedir. Bu lazer uygulamasında, cildin epidermis tabakasındaki melanin hedeflenir ve bu nedenle doğrudan kıl folikülünü hedef alır. Koyu tenliler ve açık kıl rengine sahip olanlar için uygundur.
Nd-Yag Lazer
1064 dalga boyuna sahip olan bu lazer renge duyarlı olmadığı için koyu ten ve bronz tenlilerde rahatlıkla kullanılabilmektedir. Melanin emilimi daha düşüktür Özellikle koyu tenli ve koyu, kalın kıl yapısına sahip olanlarda etkili sonuçlar alınabilmektedir.
Lazer epilasyon ne zaman yapılmalı?
Lazer epilasyon her zaman yapılabilecek bir uygulamadır. Burada önemli olan cilt ve kıl yapısına uygun olan lazer türünü seçmektir. Yaz aylarında yaptırıldığında cildin UV ışınlarından korunması gerekmektedir.
Buz lazer epilasyon yazın yapılır mı?
Bronz tipler dâhil tüm cilt tiplerine uygun olan FDA onaylı bu lazer türü her mevsim uygulanabilmektedir. Buz lazer epilasyon sisteminde cihaz başlığı sayesinde cilt soğutabilmektedir. Tüm uygulama boyunca devam eden bu etki ile cildi koruyarak acısız ve ağrısız bir epilasyon gerçekleştirilir. Başlık sürekli olarak cilt yüzeyinde hareket ederek cildi soğuturken kıllar da kademeli olarak ısıtılmaktadır.
Diode buz lazer epilasyonu yazın da rahatlıkla yapılabilmektedir. Burada da yine cildi güneşten korumak gereklidir. Epilasyondan 1 hafta sonra yüksek bir güneş koruyucu ile güneşe çıkılabilmektedir.
Lazer epilasyon için kaç seans gereklidir?
Lazer epilasyondan alınacak sonuç kişiden kişiye değişmektedir. Bununla birlikte yapılan alana göre de seans sayısı artabilir ya da azalabilir. Vücutta ortalama 6-8 seanstan, yüzde ise 10 seanstan sonra ciddi oranda azalma görülmektedir. Bu oran çeşitli etkenlere göre değişiklik gösterebilmektedir.
Bunlar:
- Yaş, cinsiyet,
- Kıl rengi ve yapısı,
- Cilt rengi, Sağlık durumu (hormonlar, genetik hastalık vb.),
- Epilasyon yapılan bölge,
- Uygulama (kişiye uygun dozu ayarlama),
- Seansların zamanında yapılması seans sayısını etkilemektedir.
İzmir Heraderma Polikliniğinde uzman tarafından analizler yapılarak cildinize ve kıl köküne en uygun lazer epilasyon uygulaması seçilmektedir. Güvenli ve sağlıklı şekilde yapılan uygulamalarda istenmeyen tüylerinizden kolayca kurtulabilirsiniz.
Vanquish Me (Temassız Estetik)
Vücuttaki fazla yağlardan kurtulmak en büyük problemlerden biridir. Spor, diyet gibi yöntemlere rağmen bazı bölgelerdeki yağların yakımı çok zor olabilmektedir. Günümüzde gelişen teknoloji ile bu problemi artık acısız, hızlı ve en önemlisi temassız çözebilmek mümkün olabilmektedir. Bunu sağlayan ise BTL Vanquish ME cihaz uygulamasıdır. Temassız estetik olarak da adlandırılan Vanquish ME vücut yağlarını hiçbir temas olmadan ve ameliyatsız yok edebilmektedir.
BTL Vanquish ME Nasıl Uygulanır?
Uygulama yapılacak alana cihazın başlıkları 1,5-2 cm kadar mesafe kalacak şekilde, cilde temas etmeden yerleştirilir. Bu başlıklarda birçok elektrot bulunmaktadır. Cihaz çalıştırıldığında “Selektif Radyofrekans” teknolojisi ile her bölgenin kendi yağ direncine göre ısınması sağlanır. Cildin, yağın ve kasın ısınma oranları farklıdır. Cihaz bunu algılayarak yağın ısınmasını sağlayacak olan 44-45 derecelik ısıyı frekans aracılığı ile sağalar ve ciltten önce yağı ısıtır. Bu onu diğer cihazlardan ayıran başka bir özelliğidir. Doku farklılığını anlaması ve yağ seçiciliği sayesinde yağları bulup temassız bir şekilde eritebilmektedir. Bu ayrıca yağların homojen bir şekilde yok olmasını sağlayabilmektedir. Kişide bölgesel zayıflama ve buna bağlı olarak bölgesel incelme meydana gelebilmektedir. Liposuction gibi yöntemleri uygulamak istemeyenler için çok iyi bir alternatiftir.
Vanquish ME Hangi Bölgelere Uygulanabilir?
Vücutta; göbek, bel, basen veya bacak gibi tüm fazla yağların olduğu bölgelere uygulanabilmektedir. Her bölge için özel başlığı bulunmaktadır. Başlığının yapısı sayesinde, tüm göbeği tek seferde sarararak bütün bölgeye uygulama yapmasını sağlamaktadır. Obez kişilere de uygulanabilmektedir. Bununla birlikte bacak ve basen bölgesine uygulamada yine bölgeye özel başlıklar kullanılmaktadır.
Vanquish ME İle En fazla Ne kadar İncelme Olur?
Temassız estetik etkisi kişiden kişiye göre değişebilmektedir. Yağ oranı, yağ birikimi, metabolizma gibi değişkenler incelme oranını etkilemektedir. Yapılan klinik çalışmalarda 3 ila 16 cm arası incelmenin mümkün olabildiği gözlemlenmiştir. Uygulamanın başarısını etkileyen diğer bir etken de uygulama öncesi bol su içilmesidir. Düzenli olarak günlük 2,5 lt su içilmesi, cihazın yağ seçimini kolaylaştıracaktır. Çünkü yağ, içerisinde su molekülü bulundurmaz. Bu da cihazın yağı diğer dokulardan ayırmasını kolaylaştırmaktadır.
Kaç Seans Uygulamak Gerekir?
Temassız estetik uygulaması haftada 1 olmak üzere 4 seans uygulanmaktadır. Seans araları da 7-10 gün arasında değişmektedir. Yağ oranı fazla olan kişi için bir seans ortalama 30 dk. sürerken yağ oranı az olan kişilerde ise 45 dk. sürebilmektedir.
Vanquish ME Kimlere Uygulanabilir?
Bu uygulama kalp pili, implantı olanlar ve hamileler dışında herkese uygulanabilmektedir. Bununla birlikte kronik rahatsızlıkları olanlara doktor tavsiyesiyle uygulanması sağlık açısından daha doğru olacaktır.
Vanquish ME Kalıcı Mıdır?
Temassız estetik uygulamasında kalıcılık durumu kişiye göre değişiklik gösterebilmektedir. Uygulama sonrasında düzenli spor ve sağlıklı beslenme kalıcılığı artırabilmektedir. Sonuç olarak yakılan yağın yerine yüksek kalorili yiyecek ve içecekler tüketildiğinde vücutta yeni yağ depo edilecektir.
Vanquish ME Güvenilir Midir?
Vanquish ME cihazı Amerikan Sağlık Örgütü FDA onayı olup, güvenilir bir cihazdır. Bununla birlikte cihaz uygulanacak bölgeyi kendisi analiz ederek gerekli ayarlamaları yapar. Bu da kullanıcıya bağlı hataların önüne geçerek oluşabilecek riskleri önleyebilmektedir. Ayrıca 2015 yılında Amerika ve Avrupa da uygulama yaptıran kişilerden alınan sonuçlara bağlı olarak en konforlu uygulama ödülleri bulunmaktadır. İşlem esnasında ve sonrasında hiçbir ağrı ve acı hissedilmemektedir.
Kalıcı Dudak Dolgusu
Dudak, geçmişten günümüze kadar güzellik kavramında hep önemli bir etken olmuştur. Dudaklarımız kendimizi sözel olarak ifade etmemizin yanında güzelliğimizin de ifadesi olmuştur. Birçok insanın istediği dolgun ve şekilli dudaklara sahip olmak günümüz şartlarında daha kolay hale gelmiştir. Dudak estetiği ile istenilen dudaklara kavuşabilmek mümkün. Özellikle dolgular bu anlamda istenilen sonuçları başarıyla verebilmektedir. Bunun sürekliliği için kalıcı dudak dolgusu arayışında olan birçok kişi vardır.
Peki, gerçekten kalıcı dudak dolgusu var mıdır? Bununla birlikte yaptırılan dudak dolgularının kalıcılığı ne kadardır?
İşte dudak dolgusu hakkında en çok merak edilenler:
Dudak Dolgusu Nedir?
Dudaklarımız yüzümüzde estetik açıdan çok büyük öneme sahiptir. Yüzümüzle uyumlu dolgun ve şekilli dudaklar daha hoş bir görünüm sağlamaktadır. Ancak sigara, yaşlanma ya gibi nedenlerle zamanla dudaklarımız incelmeye başlar. Bununla birlikte genetik olarak daha ince dudaklara sahip olunabilmektedir. Bu durumda dudaklara dolgu yapılarak dolguluk ve şekil yâda kaybettiği görüntüsünün geri verilmesi sağlanmaktadır.
Dudak Dolgusu Nasıl Yapılır?
Bu işlem sırasında ağrı hissedebileceği için lokal anestezi ile uygulanır. Dudak kenarlarına küçük iğneler yoluyla dolgu maddesi enjekte edilir. Dolgu maddesinde silikon, kolajen, hyaluronik asit gibi maddeler kullanılabilmektedir. Ancak son yıllarda en çok tercih edilen dolgu maddesi hyaluronik asittir. Bu dudaklara estetik açıdan doğal bir görünüm verirken aynı zamanda sağlıklı ve güvenilirdir.
Hyaluronik Asit Mucizesi
Vücudumuzda bulunan bu madde cilt sağlığı için çok önemlidir. Cildi yaşlanmaya karşı korumaya, kolajen miktarını artırmaya, nem dengesini korumaya, canlandırmaya, yenilemeye vb. yardımcı olmaktadır.
Geçmiş yıllarda dolgu maddesi olarak yüze silikon kolajen (hayvanlardan elde edilen) gibi maddeler kullanılmaktaydı. Silikon vücutta kaybolmayan sentetik bir maddeydi ve ciddi yan etkileri olabilmekteydi. Kollajende ise insan vücudu ile uyum sağlamasında sıkıntılar yaşanarak alerjik reaksiyonlar yaşanabilmektediri. Son yıllarda ise dolgu maddesi olarak hyaluronik asit kullanılmaya başlandı. Vücudun doğal yapısında bulunan ve uyumlu olan bu madde uygulandığı bölgeye şekil verirken aynı zamanda cildi de besleyebilmektedir. Bu sebeple hyaluronik asit dolguları hem sağlıklı hem de etkili dolgu maddeleri olarak kullanılmaktadır. Dudak dolgusu içinde hyaluronik asit dolgusu iyi bir tercih olacaktır.
Dolgu Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Dolgu sonrasında dudaklar daha hassaslaşacaktır. Bundan dolayı belirli şeylere dikkat etmek gerekir. Bunlar dolgudan başarılı sonuç alınmasını sağlamaktadır.
İşte dolgu sonrası dikkat edilmesi gerekenler:
- Dolgu sonrası ilk 2 saat bir şey yenmemelidir. Özellikle soğuk ve sıcak gıdalar tüketilmemelidir.
- Ruj vb. sürülmemelidir.
Dolgu sonrasında iğne yapılan yerlerde şişlik, morarma, kızarıklık gibi etkiler görülebilir. Buz ile çok fazla baskı yapmadan kompres yapabilirsiniz. Ancak bunlar 2-3 gün içerisinde geçmektedir.
Kalıcı Dudak Dolgusu Var Mı?
Dudak dolguları dudaklara dolgunluk ve hacim kazandırma amacıyla yapılmaktadır. Ancak bu dolgular zamanla dudak tarafında emilmektedir. Bu yüzden tekrarlanması gerekir. Kalıcı dolgular; yüze yabancı madde yerleştirildiği, yüksek risk taşıyabildiği ve vücut tarafından emilmediği için genellikle tercih edilmemektedir. Ayrıca bazı dolgularda yüz şeklinde kalıcı bozulma, yumru oluşumu vb. meydana gelebilmektedir. Yine dudaklara silikon ya da implant koyma gibi farklı yöntem ve teknikler uygulanabilmektedir. Bu kişinin tercihine kalmıştır.
Dudak Dolgusu Kaç Yıl Gider?
Dolgu malzemesi belirli bir süre içerisinde vücut tarafından emilmektedir. Dudak dolgusunun kalıcılık süresi kişinin yaşı, fiziksel durumu, alışkanlıkları vb. etkenlere göre değişebilmektedir. Ortalama 6-12 ay arasında etkisini sürdürebilmektedir. Bu sebeple dolgu işlemi uzman kontrolünde belirli aralıklarla yenilenmelidir. Ayrıca hyaluronik asit cildi besleyip kollajen üretimini artırmaya yardımcı olduğu için dolgunun etkisi geçse de dudak eski halinden daha iyi durumda olabilmektedir.
İzmir Heraderma Polikliniği dudak dolgusu işlemleri ile incelme, dikey çizgiler, Marionette çizgileri, düşme gibi belirtileri azaltmaya ve ortadan kaldırmaya yardımcı olabilmektedir. Dudak dolgusu işlemi hyaluronik asit kullanılarak sağlıklı ve güvenli bir şekilde uygulanabilmektedir.
Emsculpt İzmir
Gelişen teknolojiler daha hızlı ve kolay bir şekilde istediğimiz görünüme ulaşmamızı sağlamaktadır. Bunlardan biri de devrim yaratan bir buluş olarak nitelendiren Emsculpt cihazı. Bu cihaz ile kısa sürede acı çekmeden vücudunuzu forma sokabilirsiniz. Etkisinin uzun süreli ve kalıcı olması da onu diğer tüm yöntemlerden ayırmaktadır. Ünlülerin de çok tercih ettiği bu cihaz ülkemizde Emsculpt İzmir dahil sayılı sağlık merkezlerinde bulunmaktadır.
Emsculpt nedir?
Vücut şekillendirme ve fit bir vücuda sahip olmak için yağ oranını düşürüp kas oranını artırmak hedeflenir. Ayrıca kasların da şekilli ve orantılı olması da estetik bir görünüm için önemlidir. Böyle bir vücuda sahip olmak diyetin yanında uzun spor ve antrenman saatleri anlamına gelmektedir. Ancak Emsculpt bunu kısa süre içerisinde kolaylıkla gerçekleştirmenize yardımcı olmaktadır.
Emsculpt, yüksek yoğunluklu odaklı elektromanyetik dalga kullanarak kasları çalıştırır. Manyetik olarak kaslardaki sinirleri uyarır. Uyarılma sonucunda çalışan kaslar enerjiye ihtiyaç duyar ve kas çevresindeki yağlardan enerji ihtiyacını karşılar. Bu şekilde kişi yağ yakarak kas yapar ve kilo verir. Cihazın çalışma sistemi dünyada ilk ve tek olup FDA tarafından onaylanmıştır.
Emsculpt Nasıl Uygulanır?
Emsculpt kişinin genellikle kas grubunun yoğun olduğu kalça, bacak, karın ve kol gibi bölgelere yapılır. Kişinin istenilen bölgesine başlıklar yerleştirilir. Bu başlıklardan yayılan dalgalar bölgedeki kasları harekete geçirir. Yoğun kasılmalar ile kaslar çalışır. İlk başlarda kasılmalar hafif rahatsızlık verse de sonrasında herhangi bir acı ya da ağrı oluşturmaz. Uygulamada ısıtma, soğutma gibi işlemler uygulanmadığı için yanma, kızarıklık vb. etkiler görülmez.
Emsculpt ile vücut şekillendirme etkili ve başarılı sonuçlar vermektedir. Vücutta meydana gelen sarkmaları toparlama, ameliyatsız popo kaldırma gibi problemlerin tedavisine yardımcı olabilmektedir.
Kimler Emsculpt uygulaması yaptırabilir?
Emsculpt uygulaması kronik rahatsızlığı, kalp-damar hastalıkları vb. olanlar, hamile ve emzirenler dışında herkes rahatlıkla yaptırabilir. Bununla birlikte uygulanacak bölgeye yakın implantı olanlara da uygulanmamaktadır. Bunların dışında herkese rahatlıkla uygulanabilmektedir. Herhangi farklı bir işlem yapılmadığı içinde alerji, kızarma, yanma vb. riski de bulunmamaktadır.
Güvenli ve Etkili Uygulama
Emsculpt yöntemi tamamen güvenli olup uygulanan kişilerde herhangi bir yan etki göstermemektedir. Cihaz CE sertifikasına sahip ve Amerikan Sağlık Örgütü̈ (FDA) tarafından onaylıdır. Kademeli artan ve azalan kasılmaları cihaz kendisi otomatik ayarladığı için standart ve güvenilirdir. İşlem sırasında cilt üzerine herhangi bir uygulama yapılmadığı için yan etki gösterme riski yoktur.
Kaç Seans Uygulanması Gerekir?
Kısa Sürede Kalıcı Sonuç
Uygulama haftada 2 defa olmak üzere toplamda 4 seans olarak yapılmaktadır. Seans sayısı yine uzmanın ve kişinin tercihine kalmıştır. Ancak 4 seanstan sonra belirli bir süre kasların dinlenebilmesi ve toparlanabilmesi için ara verilmesi gerekmektedir. Kaslar üzerinde çok güçlü etkiye sahip cihazın uygulanması sırasında popo veya karın kısmında 20.000 squat ya da mekik etkisi yaratmaktadır. Bu şekilde bölgesel zayıflama sağlayarak uygulandığı yerde bölgesel incelme görülebilmektedir.
Emsculpt’ın vücut üzerindeki sonuçları 1 ay içerisinde ortaya çıkmaktadır. En büyük avantajı ise etkisinin devam ederek kas oluşumunu sürmesini sağlaması ve vücudu şekillendirebilmesidir. 300.000’in üzerinde kişiye yapılan uygulamada %95 memnuniyet alınmış ve etkilerinin uzun süreli olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Fark Yaratan Buluş
Emsculpt’ı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği kısa süre içerisinde acısız ve ağrısız bir şekilde istenilen vücuda kavuşturmasıdır. Bununla birlikte etkilerinin uzun süreli ve kalıcı olması da Emsculpt’ı diğer uygulamalardan ayıran başka bir özelliğidir. Bu devrim niteliğindeki cihaz ile kısa sürede ve kolaylıkla kalkık popo, düz bir karın, sıkı bacak ve kollara sahip olabilirsiniz.
Emsculpt uygulaması yeni bir uygulama olmasına rağmen yoğun talep gören bir uygulamadır. Emsculpt, medikal bir cihaz olup sadece kliniklerde kullanılabilmektedir. Bunlardan biri de İzmir Heraderma Polikliniğidir. Emsculpt İzmir uygulamalarında Heraderma uzman doktor kontrolünde size kısa sürede ve acısız bir şekilde daha fit ve sağlıklı bir vücuda kavuşmanıza yardımcı olabilmektedir.
Doğum Lekeleri Neden Oluşur?
Cildimizde bazı iz ve lekeler doğuştan gelir. Bunlara genellikle doğum lekesi denir. Bu lekelerin oluşumu ile ilgili birçok rivayet olsa da doğum lekeleri neden oluşur sorusuna henüz yanıt bulunamamıştır. Günümüzde artık lekelerinin görüntüsünden hoşlanmayanlar için farklı çözümler bulunmaktadır.
Doğum Lekesi Nedir?
Doğum lekesi; yeni doğan bebeklerin ciltlerinde görülen renk değişikliğidir. Bu lekeler yüzde ya da vücudun farklı yerlerinde olabilir. Renk ve büyüklük olarak farklılık gösterebilir. Genellikle zararsız olurlar. Ancak oluşum nedeni tıbbi bir rahatsızlıktan kaynaklanabilmektedir. Bu durum doktor muayenesinde daha net anlaşılabilmektedir.
Doğum lekeleri neden oluşur?
Doğum lekeleri ile ilgili; hamilelik döneminde dokunulan nesneler, aşermede yenemeyen yiyecekler gibi yaygın inanışlar bulunabilmektedir. Doğum lekeleri neden oluşur sorusunun cevabı ise: bazı lekeler genetik kaynaklı olabilir. Ancak çoğunlukla nedeni bilinememektedir.
Doğum Lekesi Nasıl Olur?
Doğum lekesi oluşma şekline göre ikiye ayrılır. Vasküler (damarsal) ve pigmente bağlı olarak oluşabilmektedir.
Vasküler Doğum Lekeleri:
Bu lekeler damar gelişimi sırasında bilinmeyen bir sebeple kümelenmesi ya da genişlemesinden oluşur.
Vasküler doğum lekesi çeşitleri şunlardır:
Hemanjiomlar: Çilek lekesi olarak adlandırılan lekeler pembe, mavi veya kırmızı renkte oluşabilir. Genellikle kol, bacak, boyun, baş gibi bölgelerde görülebilir. Küçük boyutlu olan bu lekeler bebeğin büyümesi ile orantılı olarak büyüyebilirler. Zararsız olsalar da hızlı büyüyen ve bebek gelişimini etkileyen lekeler doktor tarafından tedavi edilebilir. Ergenliğe kadar ortadan kaybolur.
Somon Lekeleri: Deri altında küçük kan damarları kümelenmesinden ya da genişlemesinden kaynaklanan leke türüdür. Genellikle baş ve boyun bölgesinde görülmektedir. Ensede görülen leylek ısırığı yüzde olanlar ise melek öpücüğü olarak adlandırılmaktadır. Sağlık açsınındın zararsızdır ve bazen kendiliğinden ortadan kaybolabilir.
Şarap Lekesi: Derinin altındaki damarların aşırı gelişmesinden kaynaklanan lekelerdir. Vücudun herhangi bir yerinde oluşabilir. Pembe veya kırmızı olan bu lekeler zamanla daha koyu renge dönüşebilir. Leke üzerindeki doku kuru ve pürüzlü bir yapıda olabilir.
Pigmente Doğum Lekeleri: Ciltteki pigmentlerin bir alanda fazla oluşması leke görünümünü verebilir. Bu tür lekelere de pigmente lekesi denir.
Pigmente leke çeşitleri şunlardır:
Benler: Pembe, açık kahverengi ya da siyah renkte olabilen benler genellikle yuvarlaktır. Ciltte pürüz yapmayan veya kabarık şekilde olan benler bazen kendiliğinden kaybolabilir. Bazı benler ise kalıcıdır. Sağlık açısından zararsız olsa da mutlaka benin rengini, yapısını, sayısını ve büyüklüğünü kontrol etmelisiniz. Çünkü benlerdeki değişimler cilt kanseri belirtisi olabilir.
Sütlü Kahve: Oval şekilde olup genellikle soluk kahverengidir. Renginden dolayı da sütlü kahve ismini almıştır. Doğum, doğumdan sonra çocukluk döneminde ortaya çıkabilir. Zamanla solan bu benler de takip edilmelidir.
Moğol Lekeleri: Koyu tenli kişilerde görülen bu benler mavi-gri renkte olup genellikle 5 yaşına kadar doğal yollarla kendiliğinden kaybolur.
Doğum Lekesi Nasıl Geçer?
Bazı doğum lekeleri büyümeyle beraber zamanla kendi kendine kaybolurken bazıları kalıcı olabilir. Ayrıca zamanla boyut olarak büyüyen lekeler de mevcuttur. Büyüyen ve kalıcı lekeler için günümüzde farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır.
Doğum lekesi için tedavi yöntemleri şunlardır:
Lazer Tedavisi: Bu uygulama şarap lekelerini yok edebilir ya da hafifletmeye yardımcı olabilir. Tedaviye erken yaşlarda başlanıldığında daha etkili sonuçlar alınabilmektedir. Birkaç seans uygulanan işlem sonrasında gözle görülür bir azalma meydana gelebilmektedir.
İlaç Tedavisi: Bazı ilaçlar damarların büzüşmesini sağlayarak daha çok vasküler kaynaklı lekelerde solma sağlar. Doğum lekelerinin tedavisinde ilaç kullanımı mutlaka doktor tavsiyesiyle yapılmalıdır. Bunun dışında alınan ilaçlar sağlık açısından büyük risk oluşturabilir.
Cerrahi Müdahale: Poliklinik ortamında dermatolog hekim tarafından uygulanan basit işlemlerdir. Doğum lekesinin durumuna ve büyüklüğüne göre tek seferde ya da bir kaç seans da temizlenebilir. Doğum lekesi kalıcı olarak çıkarılır ve iz kalmaması için doku genişletme yöntemi uygulanır.
Doğum lekesi tedavisinde uygulanacak olan yöntem için mutlaka dermatoğunuzla görüşerek karar vermelisiniz. Özellikle lekenin türü, sağlık durumunuz vb. değişkenlerden dolayı size özel bir tedavi planlaması yapılarak sağlıklı ve etkili sonuç alabilirsiniz.
Heraderma Polikliniğinde uzman doktorlarımız ile gerekli analizler yapılarak sizin için en uygun tedavi yöntemi belirlenerek, doğum lekelerinizden kurtulmanıza yardımcı olunabilmektedir.
Göz Altındaki Koyu Halkaların Sebepleri Nedir?
Gözlerimiz görme işlevinin yanında estetik görünüm açısından yüzümüzde ön plana çıkan organlarımızdan biridir. Çeşitli etkenler yüzümüzdeki bu estetik görüntüyü bozabilir. Göz çevresinde oluşan mor ve koyu haklakar da bunlardan bir tanesidir. Göz altlarında sıklıkla karşılaşılan bu problem göz kapağı kısmını da etkilemektedir. Ortaya yorgun, daha yaşlı ve hoş olmayan bir görünüm çıkabilmektedir. Bunu önlemek için göz altındaki koyu halkaların sebepleri nedir sorusunun cevabı önemlidir.
İşte göz altındaki koyu halkaların sebepleri nedir sorusunun cevabı:
Göz altı koyuluğu neden olur?
Vücudumuzda göz çevremizdeki derimiz diğer yerlere göre daha ince ve hassastır. Derinin incelmesi deri altındaki damarları daha görünür hale getirir. Bununla birlikte yağ tabakasının azalması, kan dolaşımının yavaşlaması, pigmentlerin artması gibi sebeplerle göz altında koyu halkalar ortaya çıkabilmektedir. Bu durum kişinin daha yaşlı görünmesine neden olurken estetik açıdan da hoş bir görüntü oluşturmaz.
Göz altındaki koyu halkalar; iç ve dış etkenlere bağlı olarak oluşmaktadır.
Göz altındaki koyu halkalarının nedenleri şunlardır:
- Stres,
- Hormonlar,
- İlaç kullanımı,
- Yanlış kozmetikürün kullanımı,
- Güneşışınlarına aşırı maruz kalma,
- Yaşlanma,
- Yorgunluk,
- Sağlıksız beslenme,
- Düzensiz yaşam,
- Dehidrasyon,
- Alkol, sigara, madde vb zararlı alışkanlıklar,
- Egzama,
- Demir eksikliği,
- Anemi,
- Genetik,
- Karaciğerve böbrekteki rahatsızlıklar gibi problemlerden
Göz altı morlukları hangi hastalığın habercisi?
Göz altındaki koyu halkalar çevresel nedenler dışında çeşitli hastalıklardan da kaynaklanabilmektedir.
Bunlar:
- Atopik egzama,
- Sinüzit,
- Alerjiler
- Karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları,
- Vitamin emiliminin azalması,
- Böbrek üstü bezlerinin yeterli çalışmaması,
- Kandolaşımında bozukluklar cilt renginde koyulaşmalara ve göz altı morluklarına sebep olabilmektedir.
Bu durumda özellikle aniden ortaya çıkan göz altı morluklarında sağlık açısından doktora başvurması tavsiye edilmektedir.
Göz altı koyuluğuna ne iyi gelir?
Tedavi için öncelikle nedeni belirlenmelidir. Eğer bir hastalıktan kaynaklanıyorsa öncelikle bu hastalık tedavi edilmelidir. Gözaltı koyuluğunun nedeni yorgunluk, uykusuzluk gibi yaşam tarzına bağlı ise soğuk kompres, dinlenme, maske ve krem gibi çözümler iyi gelebilmektedir. Ancak eğer genetik, pigmentasyon ya da hastalığa bağlı bir koyuluk söz konusu ise daha farklı tedavi yöntemleri kullanılabilmektedir.
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte göz altı koyu halkaları tedavisinde, mezoterapi, göz altı ışık dolgusu ve lazer uygulamaları ile daha etkili sonuçlar alınabilmektedir.
İşte uygulanan yöntemler:
Mezoterapi: Göz çevresine çok ince uçlu iğneler ile özel hazırlanmış bazı bitki, antioksidan ve vitaminlerinden oluşan bir karışım enjekte edilir. Bu karışım göz çevresini yenileyip canlandırarak rengini dengeler.
Göz altı Işık Dolgusu: Göz çevresine kapalı uçlu kanüllerle dolgu malzemesi enjekte edilerek uygulanır. Dolgu maddesinin içerisinde bulunan bileşenler göz çevresinin canlanmasını, renginin dengelenmesini ve yenilenmesini sağlamaya yardımcı olabilmektedir.
Lazer: Göz çevresine lazer işlemi uygulanarak cildin kendini yenilemesi sağlanır. Yenilenen ciltte renk açılıp dengelenerek oluşmuş morluklar ortadan kaybolur.
Göz ve çevresi çok hassas bölgelerdir. Bu yüzden uygulamalar mutlaka uzman bir hekim tarafından yapılmalıdır. Alanında uzman olmayan kişilerce yapılan uygulamalarda geri dönüşü olmayan zararlar görebilirsiniz.
Hera Derma Polikliniğimizde uzman hekimimiz ve ekibi tarafından göz çevresi ile ilgili problemleriniz tedavi edilmektedir. Gerekli analiz ve incelemeler ile sizin için en uygun işlem belirlenerek uygulanmaktadır.
İnce Ciltlerin Nedenleri Ve Tedavileri
Cildimizin ideal bir kalınlığı vardır. Vücudumuzu kaplayan derimizin en üst tabakasına epidermis denir. Bu tabaka kalınlığı kişiden kişiye ve vücuttaki bölgeye göre değişse de ortalama 05-100 mikron aralığındadır. Ancak bazı etkenler bu tabakanın incelmesine sebep olur ve ince bir cilt ortaya çıkar. Kısacası ince cilt, epidermisin olması gerektiği kadar kalın olmaması durumudur. İnce cildin tekrar eski haline dönmesi çok zordur. Günümüzde ince ciltlerin nedenleri ve tedavileri hakkında çalışmalar yapılarak bu problem için farklı çözümler uygulanabilmektedir.
İşte ince ciltlerin nedenleri ve tedavileri:
İnce deri neden olur?
Derimizin incelmesinin sebepleri şunlardır:
- Güneşin ışınlarına maruz kalmak,
- Sigara ve alkolkullanımı,
- Bazı medikalilaçlar ve krem gibi ürünlerin kullanımı (kortizon içeren vb),
- Sağlıksız beslenme,
- Genetik,
- Yanlış kullanılan cilt ürünleri,
- Cilt kanseri, deri hastalıkları,
- Çok fazla peeling, kese gibi uygulamaların yapılması,
- Yaşlanma başlıca nedenler arasındadır.
Bu etkenler cildimizin incelmesine sebep olur. Tıbbi açıdan çok ciddi problemler yaşanmasa da cildi korumak ve komplikasyonları önlemek için önlem alınmalıdır.
Cildin incelmesi sonucunda çeşitli belirtiler ortaya çıkmaktadır.
Ciltte görülen belirtiler şunlardır:
- Ciltdaha şeffaf görüntüye sahip olur.
- Deri altındaki kılcal damarlar daha net görülür.
- Kızarıklık, hassasiyet artar.
- Yağkaybından dolayı dolgunluk ve yoğunluğunu kaybeder.
- Hafif yaralanmalardan sonra çabuk çürüme ve morarma gözlemlenir.
- Erken kırışıklıklar oluşmaya başlar.
Cildinizde bu belirtileri görüyorsanız ciltte incelme olasılığını göz önünde bulundurmalısınız. Çeşitli önlemler alarak da yıpranmış cildinizin kendini toparlamasına yardımcı olmalısınız. .
Yıpranmış cilde ne iyi gelir?
Yıpranmış ve ince bir cilde sahipseniz
- Mutlaka koruyuculuğu yüksek güneş koruyucu kullanmalısınız.
- Yazın dışarı çıkarken kol ve bacaklarınızı korumak için uzun kollu ve terletmeyen kıyafetleri tercih etmelisiniz.
- Cildinize uygun bir nemlendiricikullanmalısınız.
- Mümkün olduğunca alkol ve sigaradan uzak durmalısınız.
- Bol sıvı özellikle su tüketmelisiniz.
- Kimyasaliçeriklerden uzak durmalısınız
Bu önlemler yıpranmış cilde iyi gelir. Ancak ciltte yaralar ve morarmaların artması durumunda dermatoloji uzmanına görünmeniz daha etkili ve sağlıklı sonuçlar almanıza yardımcı olacaktır.
Cildimin düzelmesi için ne yapmalıyım?
İnce cildin geri dönüşü zordur. Evde yapılan tedavi yöntemleri yeterli olmayabilmektedir. Genellikle koruyucu olan bu yöntemler cildin eski formuna kavuşmasında yetersiz kalabilmektedir. Bu yüzden profesyonel bir destek alınması daha doğru olur.
Gelişen teknoloji ile farklı yöntemler cildin düzelmesine yardımcı olabilmektedir. Öncelikle doktorunuz cildiniz ile ilgili bir analiz yapacaktır. Visia cilt analizi sistemi bu anlamda cildinizin üç boyutlu analizinin yapılmasını sağlayan yöntemlerden biridir. Bu sistemde yüzünüzün temiz ve makyajsız hali üç açıdan fotoğraflanarak analiz edilir. Bu detaylı analiz sonucu ihtiyaç duyulan olan uygulama belirlenebilir ve uygulanabilir.
İncelmiş ciltler için kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:
- Mezo-Vital uygulamaları: Cildin doğalyapısında bulunan hyaluronik asit, vitamin ve amino asitlerin enjekte edilmesiyle gerçekleştirilen bir yöntemdir. Hyaluronik asit ciltte; kolajen üretimini artırmaya, yaraların daha hızlı iyileşmesine, nemlendirmeye, kırışıklıkları azaltmaya yardımcı olabilmek gibi birçok faydası bulunmaktadır.
- Somon DNA Uygulaması: Somon balığından elde edilen süt insan DNA’sı ile aynı yapıdadır. Bu yüzden mezolift yöntemiyle deriiçine verilen bu karışım cildin kendini yenilemesine, nem dengesini sağlamaya, cildi çevresel etkenlere karşı korumaya yardımcı olabilmektedir.
- Mezoterapi: Vitamin, mineral, aminoasit, enzim gibi bileşenlerin deri altına tek ya da karışım halinde derinin orta tabakasına mikroenjeksiyon ile uygulanmasıdır. Selülit, alerji, saç dökülmesi gibi birçok problemin tedavisinde kullanılan mezoterapi yöntemi cilt problemlerinde de başarılı sonuçlar vermektedir.
- Dolgu: Hyaluronik asidin mikroenjeksiyonyoluyla deri altına enjekte edilmesi yöntemidir. Hyaluronik asit cildin yenilenmesini ve toparlanmasını sağlarken deri altında oluşan çöküntü ve boşlukları doldurmaktadır.
Bunun dışında da yine farklı yöntemler bulunmaktadır. Cildinize en uygun olanını uzmanınız ile karar vererek uygulayabilirsiniz. Bu uygulamaları yaptırırken sağlığınız için mutlaka uzman kişiler ve güvenilir, donanımlı merkezleri tercih etmeye dikkat etmelisiniz.
Çil Nedir, Tedavi Edilebilir Mi?
Güzel bir cilt denilince akla ilk gelen pürüzsüz ve lekesiz bir görünümde olmasıdır. Lekelenmeler ise bu görüntüyü bozabilir. Cilt lekelerinden çiller bazıları için hoş bir görüntü oluştururken bazı durumlarda rahatsız edici olabilir. Bu yazıda en çok merak edilen “Çil nedir, tedavi edilebilir mi?” sorularının cevaplarını vermeye çalışacağız.
İşte “Çil nedir, tedavi edilebilir mi?” sorularının yanıtları:
Çil Nedir?
Ephelis olarak adlandırılan deri üzerinde pigmentli, birkaç milimetre çapında açık kahverengi– kırmızımsı minik lekelerdir. Ciltteki melanosit hücrelerinin belirli bölgelerde yoğunlaşması sonucu ortaya çıkmaktadır. Özellikle yüz, kol, sırt, göğüs, el, burun gibi bölgelerde daha yoğun görülmektedir.
Yüzdeki çiller nasıl oluşur?
Yüzde çillerin oluşumunda çeşitli faktörler etkilidir.
Çil oluşumunda neden olan etkenler şunlardır:
Genetik: Aile geçmişinde çil olan kişilerde görülme olasılığı daha fazladır. Genellikle açık tenli, sarışın ve kızıl saçlı kişilerde daha fazla görülür. Genetik olarak çil oluşumuna yatkın olması yüzde çil oluşumunu sebeplerinden biridir. Bu çiller genellikle yaz aylarında daha belirgin olur. Kış aylarında ise tekrar silikleşir. Çocukluk çağında ortaya çıkar. Bu tarz çiller efelit olarak adlandırılır.
Çevresel Etkiler: Güneş ışınlarının cilt yapısındaki pigment yapısını bozması sonucu oluşmaktadırlar. Solar Lentigo olarak adlandırılan bu çiller ileriki yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Koyu renkli ve düzensiz bir yapıda olup yaşlılık çillenmesi şeklindedir. Yaşlanma ile beraber sayıları artar.
Bunların dışında hamilelik dönemi, kullanılan ilaçlar, bazı makyaj ve bakım ürünleri de yüzde çil oluşumuna neden olabilmektedir.
Çil bazı kişiler için problem olmazken çoğunlukla insanlar için estetik açıdan rahatsız edici olmaktadır. Sağlık açısından bir problem teşkil etmezler. Ayrıca kontrolsüz artması ya da büyümesi ileride cilt kanseri riskini de artırmaktadır. Bu yüzden özellikle güneşe çok uzun süre maruz kalınması sonucu oluşanlar kontrol altında tutulmalıdır.
Çillerinden estetik açıdan rahatsız olanlar için farklı tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir.
Yüzde çıkan çiller nasıl geçer?
Çilleri geçirmek için çeşitli bitkisel, medikal vb. ürünler kullanılabilmektedir. Ancak bu tek başına tamamen çilleri geçirmek için yeterli olmayabilir. Sadece kahverengi olan rengini daha soluklaştırabilir. Ancak güneşe maruz kalındığında tekrar ortaya çıkabilmektedir.
Lazerle Çil tedavisi
Yüzde ortaya çıkan çillerin tedavisinde lazer kullanılması yöntemidir. Lazer tedavisinin başarılı olmasının en önemli nedeni çil oluşumuna neden olan melanindir. Çünkü melanin lazer ışığını çok yüksek oranda emen bir maddedir. Bu da tedavinin etkili ve kalıcı olmasını sağlamaktadır.
Çillerin tedavisinde uygulanan lazer çeşitleri şunlardır:
Q-switch ND Yag Lazer: Ciltte bulunan ilkelerin tedavisinde kullanılan bir lazer çeşididir. Etkili ve kalıcı sonuçlar verir. Leke durumuna göre birkaç seans sürebilir. Seans sonunda yüzde kabuklanma oluşabilir. Bu iyileşme sürecinin bir belirtisidir. İşlem sonrası aynı gün günlük yaşama rahatlıkla dönülebilir.
Erbium – Yag Lazer: Epidermisten dermis tabakasına inen ışınlar ile cilt problemleri tedavi edilir. Ciltte soyulma çok hızlı gerçekleşir. Bu şekilde cilt kendini daha hızlı bir şekilde yenilemeye başlar. Leke problemleri için başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
CO2 Lazer: Karbondioksit fraksiyonel lazerdir. Cilde kontrollü tahribat yapılır. Tahrip olan cilt hızlı bir şekilde yenilenme sürecine girer. Bu şekilde yenilenen ciltteki çiller tedavi edilir.
Fraksiyonel Lazer: Çil olan alanlara kontrollü atışlar yapılarak o bölge tahrip edilir. Bu tahribat sonucunda ciltte soyulmalar meydana gelir ve cilt yenilenir. Sağlıklı bölgelere kesinlikle zarar vermeyen bu yöntem çil tedavisinde çok başarılı sonuçlar vermektedir.
Yukarıda belirtilen lazer çeşitlerinin uygulanması uzman bir hekim tarafından yapılmalıdır. Öncelikle yapılacak işlem dikkatli ve doğru yapıldığında çok başarılı sonuçlar verirken yanlış uygulamalar ise kalıcı hasarlara sebep olabilmektedir. Bununla birlikte hastanın yaşı, çillerin durumu gibi faktörlere bağlı olarak hangi işlem uygulanacağına karar verilmelidir. Bu da yine yapılan analizler sonucu uzman hekimin tarafından verilmesi gereken bir karardır. Bu yüzden alanında uzman hekimler ve donanımlı merkezlerde yaptırmaya dikkat etmelisiniz.
Doğuştan gelen çiller geçer mi?
Çil tedavisinde peeling, krem gibi yöntemler geçici olarak çil rengini açsa da kalıcı bir tedavi olmamaktadır.
Lazer tedavisi ile doğuştan gelen çillerin tedavisi mümkün olabilmektedir. Kişinin çil durumuna, rengine, yaşına ve sağlık durumuna uygun bir lazer çeşidi seçilerek çiller tedavi edilebilir.
Lazer çil tedavisi kaç günde iyileşir?
Tedavide, ağrı ve acı hissedilmemektedir. Ancak seans sonrasında kızarıklık, kabuklanma, soyulma gibi durumlar ortaya çıkabilir.
Kızarıklık ortalama 12 saatte, kabuklanma ve soyulma durumu ise 7-10 gün arasında iyileşerek tamamen ortadan kalkmaktadır. Ayrıca seanstan sonra günlük yaşamınıza hemen geri dönebilirsiniz.
Lazer Çil Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmelidir?
Seans sonrasında cilt daha fazla hassaslaştığı için hem cilt sağlığı hem de tedavinin başarısı için dikkat edilmesi gereken noktalar vardır.
Bunlar;
- Mümkün olduğunca güneşe çıkılmamalıdır. Çıkılacaksa da güneş koruyucu kullanılmalıdır.
- Tedavinin başarısında ilk 12 saat önemlidir. Bu yüzden duş almamak, yüzü suyla temas ettirmemek gerekir.
- Ara ara kızaran yerlere buz kompresi yapılabilmektedir.
Lazer sonrasında yapmanız ve yapmamanız gerekenler yine uzmanınız tarafından detaylı olarak aktarılmaktadır.
Koyu Dirsekler İçin Çözümler
Güzellik bir bütündür. Vücudumuzdaki her ayrıntı estetik bir görüntü açısından önem taşır. Dirseklerimiz de bu ayrıntının bir parçasıdır. Özellikle yaz aylarında daha görünür olan dirseklerimizde yaşadığımız en önemli problem ise kararmalar ve renk değişiklikleridir. Günümüzde birçok yöntem ile bu problem kolayca çözülebilmektedir. Koyu dirsekler için çözümler lekenin yapısına ve durumuna göre değişiklik göstermektedir.
Doğru tedavi için öncelikle leke problemlerinin neden kaynaklandığına bakmak gerekir.
Dirsekler Neden Kararır?
Dirseklerimizin kararmasının birçok nedeni vardır.
- Bunlar;
- Koruyucu olmadan güneşe maruz kalması,
- Ölüderi hücrelerinin birikmesi ve temizlenmemesi,
- Yaşlanma,
- Kullanılan ilaçlar (doğum kontrol hapları),
- Yara, kesik vb. izler,
- Cilt hastalıkları,
- Hormonal değişiklikler (hamilelik vb.) başlıca nedenler arasındadır.
Dirsekteki koyu Lekeler Nasıl Geçer?
Koyu lekeler için evde hazırlayabileceğiniz çeşitli karışımlar ile doğal yollardan geçirmeyi deneyebilirsiniz.
İşte evde uygulayabileceğiniz koyu dirsekler için çözümler:
Limon Suyu: Limon asidik bir gıdadır. İçerisinde bulunan sitrik asit doğal bir renk açıcıdır.
- Bir limonu ikiye bölün ve biraz sıkın.
- İçi boşalan limonları dirseklerinize sürün.
- 3 saat boyunca bekleyin ve ılık suyla yıkayın.
- Cildinize uygun bir nemlendirici ile nemlendirin.
Zerdeçal: İçeriğinde bulunan bileşenler sayesinde melanini azaltmaya yardımcı bir renk açıcıdır.
- Yağlı sütyada kremayı koyulaşana kadar kaynatın.
- İçerisine yarım tatlı kaşığı zerdeçal ekleyip macun kıvamına gelene kadar karıştırın.
- Macunu daireselhareketler ile dirseklerinize sürün.
- 20 dk bekleyin ve durulayın.
Karbonat: Süt içerisindeki laktik asit pigmentasyonu azaltır. Karbonat da ölü deri hücrelerini temizler.
- Karbonatın içerisine sütü ekleyin.
- Macun kıvamı olduğundadirsek kısmına dairesel hareketler ile uygulayın.
- Bu işlemi en az 3 dk uygulayın ve durulayın.
Aloe vera: Nemlendirici bileşenleri cilt renginin düzenlenmesinde etkilidir. Süt ile karıştırarak etkili bir karışım yapabilirsiniz.
- Eşit miktarlarda aloe verajeli ve sütü karıştırın.
- Dirsek kısmına sürün.
- Bir gece bekletin ve durulayın.
Hindistan Cevizi Yağı: Cilde birçok faydası olan bu yağı her duştan sonra cildinize uygulayabilirsiniz. En az 3-4 dk. dirseklerinize masaj yaparak yedirin.
Yulaf Ezmesi: Yulaf ezmesi cilt tonunu dengelemekte kullanabilirsiniz.
- Yarım limon suyu, yarım yemek kaşığı yulaf ezmesi ve bir tutam tuzu karıştırın.
- Dirseklerinize 15 dk. boyunca dairesel hareketlerle uygulayın.
- Sıcak su ile durulayın.
Yoğurt: Sağlık açısından birçok faydası olan yoğurt cilt bakımında da kullanılmaktadır. Sirke ile karışımı cilt tonunu dengelemeye yardımcı olur.
- Bir tatlı kaşığı sirkeye yoğurt ekleyin.
- Macun kıvamına geldiğinde dirseklere uygulayın.
- Ortalama 20-25 dk. bekletin ve durulayın.
- Nemlendirici uygulayın.
Yine çeşitli krem ve losyonlar ile koyu dirseklerinizin rengini açmayı deneyebilirsiniz. Bu yöntemlerden sonuç alabilmek için belirli bir süre uygulamaları tekrar etmeniz gerekir. Ancak bu yöntemler özellikle çok koyu olan ve hasar görmüş deri için yeterli olmayabilir.
Günümüzde birçok cilt problemi daha hızlı ve etkili yöntemler bulunmaktadır. Özellikle koyu leke problemleri, geliştirilen bu yöntemler ile çözülebilmektedir.
İşte koyu dirsekler için uygulanan yöntemler:
IPL ile leke tedavisi:
Bu yöntemde dokuya uygun dalga boyunda olan ışık deri altına iletilir. Hedeflenen kısma uygulanan bu ışık çevredeki dokulara zarar vermez. IPL yöntemi çil, yaşlılık, doğum, güneş gibi etkenlerin ortaya çıkardığı lekelerin tedavisinde kullanılabilmektedir. Ayrıca cilt yenileme, epilasyon, vasküler lezyon, akne gibi problemlerde de kullanılmaktadır.
Kimyasal peeling
Çeşitli medikal peeling ajanlarının (azelaik asit, arbutin, kojik asit, retinol (A vitamini), askorbik asit (C vitamini), TCA gibi ) cilde uygulanmasına dayanır. Bu bileşikler hafif ve orta seviyede seçilerek doğrudan cilde sürülür. Tek başına uygulanacağı gibi mezoterapi ya da dermaterapi/dermapen uygulamaları ile birlikte de yapılabilir. Cilt lekelerini yok etmeye yarayan bu yöntem özellikle alerjik bünyesi olan, hassa ya da koyu tenli olan kişilerde dikkatli yapılmalıdır
Mezoterapİ / PRP
Cilt altına, C vitamini, glutatyon, transexamic asit, pyrüvic asit gibi maddelerin enjekte edildiği bir yöntemdir. Uygulamada kullanılan içeriğin miktarı lekenin durumuna göre değişiklik göstermektedir. Bu içerik sayesinde ciltteki lekelerde açılmalar meydana gelmektedir. Yine lekenin durumuna göre farklı yöntemler ile birlikte uygulanabilmektedir.
Leke maskesi
Bu yöntem sonradan oluşan tüm leke problemlerinin tedavisinde kullanılabilmektedir. Melanin oluşumunu baskılayarak ciltte leke oluşumunu önlemeyi amcalar. Genellikle her cilt tipine uygundur ve minimum yan etki içerir.
Lazerle leke tedavisi
Cilt lekelerini tedavi edebilen bu yöntemde lazer ile lekelerin açılması sağlanır. Lekenin tipine göre 3 farklı düzeyde uygulama yapılabilmektedir.
Oxygeneo leke bakımı
Leke tedavisi için radyofrekanslı ve ultrasonlu bir cihaz olan Capsugen ile uygulanmaktadır. Dört aşamalı olarak gerçekleştirilir. Peeling, radyofrekans , ultrason ve masaj aşamaları ile ciltte oluşan leke probleminin tedavisine yardımcı olabilmektedir.
Bunun dışında da uygulanabilen birkaç yöntem daha vardır. Size en uygun olan yönteme uzmanınız ile karar vererek daha sağlıklı sonuç alabilirsiniz.
Erken Yaşlanma Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey
Yaşlanma, zamanın etkisine bağlı olarak, tüm organizmalarda ortaya çıkan biyolojik bir süreç olup, ilerleyici işlev kaybı ile karakterize bir süreçtir. Yaşamımızın ilk yıllarında hücrelerimizde yenilenme hızlı iken zamanla yavaşlamaya başlar. Hücrelerde yıkım ve kayıplar meydana gelir. Bazı kişilerden bu süreç daha erken başlar ve erken yaşlanmaya yol açar. Özellikle cildimizde bu belirtiler daha net görülebilmektedir. Erken yaşlanma hakkında bilmeniz gereken her şey bu süreci yönetebilmeniz açısından çok önemlidir.
İşte erken yaşlanma hakkında bilmeniz gereken her şey:
Erken yaşlanma nedir?
Yaşlanma dediğimiz kavram 20’li yaşlardan itibaren başlar. Bu sürecin belirtileri genellikle 35 yaş sonrası cildimize yansımaya başlar. Ancak bazı etkenlerden dolayı daha erken yaşlarda ortaya çıkan yaşlılık izleri erken yaşlanma olarak adlandırılabilir.
Nedenleri Nelerdir?
Birçok faktörün etkili olduğu bu süreçte öne çıkan nedenler şunlardır:
Güneş
Yapılan birçok çalışmada güneş ışığına maruz kalan kişilerin ciltlerinde çok erken yaşlarda kırışıklıkların ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. UV ışınları, cilt hücrelerine zarar verip hücrelerin DNA yapısını bozarak süreci hızlandırmaktadır.
Genetik
Genetik yaşlanma sürecimizi de etkilemektedir. Genel olarak, kişinin anne ve babasından geçen bu özellikler; metabolizma hızı veya deri hücrelerindeki melanin oranı gibi cildi içeriden etkileyen faktörlerden oluşur. Melanin oranı yüksek olan kişilerde daha geç yaşlanma görülür. Bu özellik bazı kişileri olumlu yönde etkilerken bazı kişilerde çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Genetik bir hastalık olan Werner sendromu, Hutchinson-Gilford sendromu gibi rahatsızlıklar yaşlanma sürecinin çocukluk çağında başlamasına neden olabilmektedir.
Alışkanlıklar
Sigara, alkol kullanımı: Bu süreci hızlandıran en önemli nedenlerden biri alışkanlıklarımızdır. Sigaranın vücuda birçok zararı olduğunu biliyoruz. Sigara kullanımı yaşlanma süreci de hızlanmaktadır. Özellikle cilt üzerinde lekelenme, kırışıklık, sarkma gibi çok ciddi yan etkileri bulunmaktadır. Yine yoğun alkol kullanımı da süreci olumsuz etkilemektedir. Ayrıca madde kullanımı cilt üzerinde çok erken yaşlarda yıkıcı etkilere sebep olabilmektedir. Yaşlanmayı hızlandırdığı gibi vücutta yaraların ortaya çıkmasına yol açabilmektedir.
Uyku: Uyku vücudumuzun dinlenmesi ve yenilenmesi için çok önemlidir. Yeterli ve düzenli uyumama durumunda cilt kendini yenilemekte zorlanır. Yapılan araştırmalarda iyi bir uykunun kollajen üretimini artırdığını, nem dengesini koruduğunu ve göz çevresini yenilediğini ortaya koruyor. İdeal uyku ortamı için tavsiye edilen karanlık ve sessiz bir alan.
Beslenme: Beslenme sağlık açısından çok önemlidir ve cilt sağlığı üzerinde de etkilidir. Sağlıklı beslenme bizi yaşlanmanın etkilerine karşı korumaktadır. A,E,C gibi cilt için çok önemli olan vitaminleri, mineralleri ve diğer bileşenleri beslenme yoluyla vücudumuza alırız. Kızartma, fast food, aşırı yağlı ve şekerli besinler yerine sebze, meyve gibi sağlıklı besinleri tüketmek hem sağlığımızı hem de cildimizi korur. Ayrıca yeterli sıvı tüketimi de cildin nemli, parlak ve sağlıklı olmasında büyük rol oynar.
Stres: Çağımızın en büyük sorunu stres en önemli nedenler arasındadır. Stres düzeyinin artması ile birlikte vücudumuzda salgılanan hormonların değişmesi, bağışıklığın düşmesi vb. sebepler cildimizde yaşlanmanın daha erken görülmesine neden olabilmektedir
Erken Yaşlanmanın Belirtileri Nelerdir?
Yaşlanma 20’li yaşlarda başlasa da genellikle etkileri 30’lu yaşların sonuna doğru görünmeye başlar. Ancak 20-30’lu yaşlarda göle görünür şekilde belirmesi erken yaşlanmanın habercisi olabilir.
Bunlar;
Ciltte gözlemlenen değişiklikler:
Cildin yaşlanması ile birlikte cilt dokusunda belirli oranda bozulmalar ve yıkımlar ortaya çıkar. Bu belirtileri şu şekilde özetlemek mümkündür:
- Kırışıklıklar ve sarkmalar; Vücuttaki kolajen seviyesinin azalması ile birlikte, alın, yanak ve göz çevresi gibi yerlerde kırışıklıklar ve sarkmalar ortaya çıkar.
- Güneş lekeleri; Uzun yıllar güneşe maruz kalınması sonucu ciltte koyu renkli lekeler oluşmaya başlar. Özellikle yüzde, el sırtında veya ön kolda normal süreçte 40 yaşından itibaren ortaya çıkmaktadır.
- Ellerde sıskalaşma; Yaşa bağlı olarak kolajen üretiminin azalması ile el üzerinde ve parmaklarının cildinde incelme, damarlanma ve kırışık görünümün oluşur. Ortalama 40’lı yaşlarda görülmeye başlar.
- Göğüs bölgesinde renk artışı ve hiperpigmentasyon (lekelenme);Boyun ve göğüs bölgesi arasında kalan kısmın yoğun güneşe maruz kalması sonucu ortaya çıkan lekelenmelerdir. Genellikle güneş lekelerine benzer ve koyu
- Kuru ve kaşıntılı cilt; Cilt kuruluğu derinin incelenmesi sonucu ortaya çıkan ve yaşa bağlı olarak sıklığı artan bir problemdir. Yaşlanmayla birlikte gittikçe incelen deride dehidrasyon meydana gelir. Cilt kuruluğuna bağlı olarak ciltte kızarıklık ve kaşıntı (kserozis cutis) ortaya çıkmaktadır.
- Saç kaybı; Yaşlanma sonucu saç dökülmesi saç köklerinde bulunan hücre sayısının azalması ve yeniden yeterli sayıda üretilememesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Ancak hormonal değişiklikler, çevresel faktörler, genetik yapı gibi nedenler de saç dökülmesine neden olabilmektedir. Genellikle kadınlarda 60-70 yaşlarında erkeklerde ise 50 yaşlarında saç dökülmeleri başlamaktadır.
Nasıl Önlenebilir?
Mümkün olduğunca genç yaşlarda cilt ve vücut için uygun bakım yapılmaya başlanmalıdır. Sağlıklı bir yaşam tarzı sağlıklı bir vücut için çok önemlidir. Kısacası vücut hem içten hem de dıştan desteklenmelidir.
Hafif düzeydeki yaşlanma belirtilerini azaltmak için krem, nemlendirici, losyon, serum vb ürünler ile cilt bakımı yapılabilmektedir. Ancak ilerlemiş olanlar için daha farklı ve etkili yöntemler kullanılmalıdır.
Günümüzde teknoloji ve bilimin gelişmesiyle birlikte zamanın cildimizdeki etkilerini geri döndürmek mümkün. Özellikle ameliyatsız ve kısa süren bu işlemlerde ciltte yaşlanmaya bağlı oluşan deformasyonlar düzeltile bilmektedir.
Son yıllarda cildin daha genç görünmesi için en çok tercih edilen yöntemlerden biri dolgudur. Özellikle hyaluronik asidin deri altına enjekte edilerek gerçekleştirildiği dolgu cildi yenileyip toparlarken daha genç ve sağlıklı görünmesine yardımcı olmaktadır. Ameliyatsız iple cilt germe işlemleri de çok başarılı sonuçlar vermektedir. Yine botoks uygulamaları ile yüzde oluşan kırışıklık, çizgi ve sarkmalar ortadan kaldırılıp yada en aza indirilerek yaşlanma etkileri yüzümüzden silinebilmektedir. Bununla birlikte frekans, lazer vb. birçok farklı uygulama mevcuttur.
Bu işlemler günümüzde giderek yaygınlaşmakta ve çok fazla talep görmektedir. Ancak mutlaka bir uzman tarafından tamamen güvenilir bir merkezde yapılması gerekir. Çünkü yanlış kişiler tarafından yapıldığına geri döndürülemez hasarlar bırakabilmektir.
Heraderma Kliniğimizde yaşlanma karşıtı birçok farklı yöntem uygulamaktayız. Uzman hekimimiz ve ekibi tarafından bu yöntemlerden sizin ihtiyacınıza en uygun olanı seçilerek uygulanmaktadır.